Ergenekon'da 86. duruşma

İkinci Ergenekon davasının 86. duruşması, tutuklu sanık Mehmet Ali Çelebi'nin çapraz sorgusuyla başladı.

Ergenekon'da 86. duruşma
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 04.10.2010 - 06:50

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu, sanık Çelebi'ye, tutuklu sanıklardan Durmuş Ali Özoğlu'nun faili meçhul cinayetler ve bazı şüpheli ölümlerin, MİT bünyesindeki Kontraterör Dairesi ile irtibatlı kişiler tarafından gerçekleştirildiği iddialarını içeren ''Gizli Savaşın Şehitleri'' adlı yazısını sordu.
Çelebi de, ''Eşref Bitlis Paşa'nın durumuyla ilgili soruşturmalar yapılıyor. Bunlar iddialardır'' dedi.

Haşıloğlu'nun, ''Sizce 'Derin devlet, devletin derinliği' ne ifade ediyor? Bunların arasındaki fark nedir?'' sorusuna Çelebi, derin devletin ne olduğunu bilmediğini ifade ederek, ''Devletin derinliği, binlerce yıllık Türk tarihidir. O derinliğe yan bakan gözler o derinliklerde boğulur. Bir devlet vardır. Devletin sığı, derini yoktur. Bana göre derin devlet diye bir kavram yoktur'' diye konuştu.

Haşıloğlu'nun diğer tutuklu sanıklar Kemal Aydın ve Neriman Aydın ile ilişkilerini hatırlatarak, ''Kemal ve Neriman Aydın'ın direktif sayılabilecek konuşmaları var'' diyerek, bir askere sivil şahısların nasıl direktif verebildiğini sordu.

Kemal Aydın'ın davayla herhangi bir ilgisi olmayan amcasının oğlu Emre Çelebi'nin Kara Harp Okulu'nda bir disiplin olayıyla ilgili savunmasına yardım ettiğini belirten Çelebi, Aydın'ın kendisine direktif değil, tavsiyede bulunduğunu söyledi.
Çelebi, Aydın ile aralarında örgütsel bir ilişki olmadığını savundu.
Haşıloğlu da, ''Kemal Aydın ve Neriman Aydın'ın sizin üstleriniz hakkındaki sözlerine tepkisiz kalıyorsunuz. Askeri hiyerarşiye, askeri disipline bir müdahale var. Neden üstleriniz hakkındaki bu konuşmalara sessiz kalıyorsunuz?'' sorusuna ise Çelebi, ''TSK ile ilgili iyi niyetlerini biliyorum. Telefonda konuşurken edebi şaheser yaratmazsın. Duygusal patlama da yaşanabilir. Bağırır, sinirlenirsin. Ama bunlar gerçeği yansıtmaz'' şeklinde konuştu.

Çelebi, telefondaki konuşmalarda var olan yanlışın eleştirildiğini, kişi ile ilgili yapılan eleştiriden kurumu eleştirmek sonucuna varmanın haksızlık olacağını ileri sürdü.
Telefon görüşmeleri çözümlerinin, Genelkurmay Başkanlığınca da incelendiğini belirten Çelebi, bu kurumdan mahkemeye gönderilen yazıda, asker olan kişilerin 28 telefon mesajı ve 278 adet ses kaydının incelendiğini ancak suç unsurunun bulunmadığının bildirildiğini kaydetti. Çelebi, aynı yazıda bu mesaj ve konuşmalara ilişkin disiplin hukuku açısından değerlendirmenin devam ettiğinin ifade edildiğini anlattı. Çelebi, başka bir soru üzerine de Kemal ve Neriman Aydın ile olan ilişkisini askeri istihbaratın bilmemesinin mümkün olmadığını dile getirdi.
 

Tutuklu sanık Hamza Demir savunmasını tamamladı

İkinci Ergenekon davasının tutuklu sanığı Hamza Demir, savunmasını tamamladı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada tutuklu sanık Mehmet Ali Çelebi'nin çapraz sorgusunun tamamlanmasının ardından avukatları savunmalarını yaptı. Daha sonra, Mersin Ülkü Ocakları eski İl Başkanı olan tutuklu sanık Hamza Demir, savunmasını yapması için kürsüye alındı. İddianamede dost yardımlaşmalarının dahi terör örgütü ilişkisi olarak değerlendirildiğini savunan Demir, ''Koca terör örgütünün savcıdan başka şahidi yok mu? Şıracının şahidi bozacı misali, Savcı Zekeriya Öz'ün şahidi Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, Pekgüzel'in şahidi Savcı Nihat Taşkın. 25 aydır, cezaevinde kendi kendime soruyorum, arıyorum... Böyle bir örgüt yok. Aradım, bulamadım. Savcılar olmayan bir örgütü var etmeye çalışıyorlar. Boynuzlu koyun, kulaklı tavuk olmadığı gibi, böyle bir örgüt de yok'' dedi.

''Bizden yok olan bir örgütün olmadığını ispat etmemizi istiyorlar'' diyen Demir, sözlerini ''Böyle bir örgüt varsa nerede, ne zaman, kimler tarafından kurulmuş. Yoksa, ben neden 25 aydır buradayım. 25 ay daha üye olmadığımı ispat etmek için mi yatacağım'' diye sürdürdü. Sanıklar Kemal Aydın, Neriman Aydın ve evladı gibi gördüğü Mehmet Ali Çelebi ve Noyan Çalıkuşu ile arasında kardeşlik, dostluk ve sevgi bağının dışında başka bir bağ olmadığını söyleyen Demir, bilgi sahibi ve birikimli olarak tanımladığı Kemal Aydın'ın terör örgütüyle bir ilişkinin olduğunu duymadığını belirterek, şöyle devam etti: ''Vicdanım rahat. Hiçbir yere üye değilim. Üyelik formu doldurmadım. 'Beni üye yapın' demedim. Örgüt adına bir bardak çay ısmarlayan olmadı. 25 aydır yatıyorum, örgüt adına şeker gönderen olmadı. Eğer bu örgütün varlığı ispat edilmezse rezil kepaze olacağız. Hazreti Adem'den sonra bu dünyada gelmiş geçmiş insanlar içinde olmayan örgütün üyesi olarak yatan ilk kişi benim. Bu örgütü bulun. Haybeden yatmış olmayalım.''

'Savcı Öz beni tehdit etti'

Bundan sonra 'adalet' deyince Silivri'yi hatırlayacaklarını ifade eden Hamza Demir, ''Sivri adalet. Yüreğimize hayatımıza batan yere batasıca adalet. Savcıların adaletinin bize neye mal olduğunu gördük. Bakalım Allah'ın adaleti size neye mal olacak'' diye konuştu. Telefon konuşmalarında bazen kastı aştığını, bazen argo kelimeler kullandığını belirten Demir, bu konuşmaların terör örgütü üyeliğini çağrıştıracak konuşmalar olmadığını, örgüt üyeliğinin de ispatı sayılamayacağını savundu.

Demir, 18 Eylül 2008'de gözaltına alındığını, savcılık ifadesinin ise avukat huzurunda alınmadığını söyledi. ''Tutuklandıktan sonra Savcı Zekeriya Öz beni tekrar çağırdı. İfademi imzalamamı istedi. Avukatsız alındığını, ne yazıldığını bilmediğimi söyledim. 'Oğlunu da tutuklatma, imzanı at' diye beni tehdit etti. Evladıma birşey yapılması korkusuyla imzaladım'' diyen Demir'in duygulandığı görüldü.

Çapraz sorgu sırasında özel hayatla ilgili birçok şeyin didiklendiğini bildiren Demir, bu nedenle kendisine yöneltilen sorulara cevap vermeyeceğini kaydetti. Demir, tahliyesini ve beraatını istedi. Demir'in savunmasını tamamlamasının ardından, Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, duruşmayı yarına erteledi.
 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler