Ertuğrul Özkök: Dövmesi olan insanlar daha iyi mi genel yayın yönetmeni olur, benim var

Günün sorusu: Dövmesi olan insanlar acaba daha iyi mi genel yayın yönetmeni olur...

Ertuğrul Özkök: Dövmesi olan insanlar daha iyi mi genel yayın yönetmeni olur, benim var
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 04.02.2018 - 09:01

Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök , “The Post” filmine ilişkin olarak edindiği izlenimleri aktardı. "Dünyanın Hasan Cemal’den bile efsane genel yayın yönetmeni, Ben Bradlee’nin vücudunda 3 dövmesi varmış" diyen Özkök, sözlerinin devamında "dövmesi olmayan kişi, iyi yayın yönetmeni olamaz" görüşünü savundu.

Özkök, şunları söyledi:

 "Üç örnek daha vereyim kararı siz verin; Bild’in en uzun süre genel yayın yönetmenliğini yapan Kai Diekmann’ın ve New York Times’ın eski kadın genel yayın yönetmeni Jill Abramson’un dövmesi vardı. Bir de benim var"

 Ertuğrul Özkök'ün "Filmdeki o gazetecinin dövmeleri ve kadınları" başlığıyla yayımlanan (4 Şubat 2018) yazısının ilgili bölümü şöyle:

 Dövme’ kelimesini kadınlardan önce yazmama bakıp bundan mizojin bir karakterim olduğunu çıkarmayın sakın...

 Çünkü hayat hikâyesinde dövme, kadınlardan önce geliyordu...

 Nedeni bu...

 ***

 “The Post” filminde seyrettiğimiz, dünyanın Hasan Cemal’den bile efsane genel yayın yönetmeni, Ben Bradlee’nin vücudunda 3 dövmesi varmış.

 Ama isterseniz hikâyeye baştan başlayayım...

 ***

 Digiturk geçen hafta, “The Newspaperman” isimli harika bir belgeseli yayına soktu.

 Belgesel The Washington Post’un filmde seyrettiğimiz genel yayın yönetmeni Ben Bradlee’nin bilmediğimiz hayatını anlatıyor.

 ***

 Ben de size bu büyük bir gazetecinin hayatından ilginç anları ve özellikleri aktarayım.

 ***

 Bu arada bir tüyo...

 Ayıptır söylemesi benim de onunla epey benzer yanlarım varmış.

 - Harvard’da okurken “Grant Araştırması” kapsamına alınmış.

 Yani Harvard’da okuyan akıl ve vücut sağlığı yerinde 268 kişi ile birlikte 75 yıl süren bir araştırmanın konusuymuş.

 Sağlık kayıtları öldüğü güne kadar izlenmiş.

 1.80 boyunda, 78 kilo ağırlığındaymış.

 - 13 yaşında çocuk felci geçirmiş ve babasının yardımıyla atlatmış.

 Paris’te muhabirlik yapıyor ve bu şehri çok seviyor.

 Orada kayağa gittiğinde bir kızla tanışıyor. “Ertesi gün herkes kayarken biz yataktaydık” diyor...

 Ve oradaki keyfini şu cümleyle anlatıyor:

 “Benim geldiğim Boston’da ‘İyi kızlar sevişmez’ diye bir anlayış vardı. Burada kırıldı.”

 İyi olmayan bir kızla yatağa girdiği o günlerde, iyi bir kız olan eski karısıyla evli olduğunu da bir kenara yazalım.

 - Kendini hep bir roman veya sinema karakteri yerine koyup öyle yaşarmış.

 ***

 - Emekli olduktan sonra yazdığı kitabın adı “A Good life”tı. Yani “Güzel bir hayat”.

 ***

 - Belgeselde onun için “Dünyanın en şanslı adi herifi” deniyor.

 ***

 - “Olaylara romantik bir açıdan bakarak gerçeklik kazandırdım” diyor...

 ***

 - “Gazeteci olarak, kendimizi sevdirmek gibi bir zorunluluğumuz yok. Biz işimizi yapıyoruz” diyordu.

 ***

 - “Bana, hayatta kimi yenmek istersin diye sorarlardı, şu cevabı verirdim: New York Times’ı, sadece New York Times’ı yenmek...”

 ***

 - Kendilerini çok ciddiye alan insanlardan hiç hazzetmezmiş...

 ***

 Laf aramızda, bana o kadar tanıdık ki bu duygular...

 Ben Bradlee’nin vücudundaki dövmeleri çok genç yaşta kamusal kayda geçmiş.

 İlk defa Grant Araştırması için sağlık kontrolünden geçerken dövmeleri de kaydetmişler.

Günün sorusu: Dövmesi olan insanlar acaba daha iyi mi genel yayın yönetmeni olur...

 Üç örnek daha vereyim kararı siz verin...

Bild’in en uzun süre genel yayın yönetmenliğini yapan Kai Diekmann’ın ve New York Times’ın eski kadın genel yayın yönetmeni Jill Abramson’un dövmesi vardı...

 Bir de benim var...

Yazının tamamı için


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler