Ey ruh geldiysen 3 kere vur
Sabah Bilkent Odeon Salonu’na doğru yola koyulurken izlediğim kaçıncı CHP ve SHP kurultayı olduğunu düşündüm; parmak hesabı yaptım ama “ıııh” sayıyı anımsayamadım. 1980 sonrasında kaçırdığım tek kurultay, Deniz Baykal’ın genel başkanlığı döneminde düzenlenen ve parti tarihine de “Cendermeli Kurultay” olarak geçen 2004’teki olağanüstü kurultayı olmuştu.
İzleyicilerin salona alınmadığı o kurultayda, otelin dışına kurulan barikatların dışında hatırı sayılır bir kalabalık vardı. Ama CHP’nin dünkü 37. olağan kurultayında delege, onur üyesi, basın mensupları ve güvenlik görevlileri dahil toplamda 1500 kişi ancak vardı salon ve dışında. Hal böyle olunca, kurultay hayli sessiz, ruhsuz, biraz da tatsız tuzsuz başladı. Bir kez daha görüldü ki izleyicisiz CHP kurultayı, yumurtasız omlete benziyor.
İlk girişteki görevlilerin “Arabayı burada park edin, yukarıda yer yok” sözlerine uyup arabayı bıraktık. Basın çadırına varmak için önce dimdik bir 100 metre tırmandık. Ardından bizi bekleyen hayli uzun bir yokuş olduğunu görünce tufaya geldiğimizi anladık. Basın çadırında dev ekrandan kurultayı izleyecektik. Aslında büroda da izleyebilirmişiz hani. Tek bir partili, tek bir delege, tek bir parti yöneticisi ile görüşemeden ne yazacaktık ki?
Köşe yazarları için salonun en tepesinde bir loca hazırladıklarını duyunca hiç olmazsa kanlı canlı izleyelim diye oraya yöneldik. Kurultay, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun saat 11.15’te eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile salona girmesiyle başladı. Yerine oturduktan sonra partinin gelmiş geçmiş bütün genel başkanlarının resimleri ekrana yansıdı sözümona. 1980 sonrasında Halkçı Parti Genel Başkanı Necdet Calp’ten sonra SHP’nin genel başkanı olarak Erdal İnönü’nün resmi geldi ekrana. Arada iki genel başkan buharlaşmıştı. SODEP Genel Başkanı Cezmi Kartay ve HP ile SODEP’in birleşmesiyle oluşan SHP’nin ilk genel başkanı Aydın Güven Gürkan unutulmuştu.
Kılıçdaroğlu, kürsüye geldiğinde ilk sözleri “Hiçbir CHP’linin ve hiçbir vatanseverin umutsuzluğa kapılmaya hakkı yoktur” oldu. Sanırım konuşması içinde en çok alkışlanan cümlesi de buydu.
HÜKÜMET PROGRAMI GİBİ
“İkinci Yüzyıla Çağrı” başlıklı konuşmasını 13 maddelik çözüm önerilerine ayıran Kılıçdaroğlu, kurultay konuşmasından çok hükümet programını okuyor gibiydi. CHP’nin olası iktidarında sorunların teşhisi ve çözüm önerilerini içeren konuşması derli toplu ve seçmenin anlayacağı tarzdaydı. Şahsen ben beğendim.
Konuşmasını bitirdikten sonra hükümet programı niteliğindeki bu önerileri delegelere oylattı. Divan oluştuğu için aslında oylamayı divan başkanının yapması gerekirdi ama neyse...
Kılıçdaroğlu, konuşmasının ardından salondan ayrılınca bir anda salon boşaldı. Bu durum CHP’nin delege yapısının da hayli değiştiğinin göstergesi. Eskiden CHP delegeleri, genel başkan salondan ayrılsa da bir ihtiyaç molasının ardından yine salona döner ve yapılan konuşmaları dinlerdi. Bu kurultayın delegeleri ise Kılıçdaroğlu ayrıldıktan sonra sadece belediye başkanları ile selfie çektirmek için girdi salona.
SÜREYE UYMADILAR
Divan Başkanı Çerçioğlu ise yapması gereken oylamayı unuttu. Delege ve onur konuklarının konuşmalarının 5’er dakika ile sınırlandırılması için lehte ve aleyhte söz verdiğini açıklamasına ve eski milletvekili Sabri Ergül de önergenin aleyhine çıkıp konuşmasına rağmen ne lehte konuşma yaptırdı ne de oylama. Önerge kabul edilmiş gibi kürsüye gelenlere 5 dakikaya uymaları uyarısında bulunulsa da hiçbir konuşmacı buna uymadı.
CİHANER TEPKİLİYDİ
Uzun konuşma rekorunu CHP Genel Başkanlığı’na aday adayı olan İstanbul Milletvekili İlhan Cihaner kırdı. Yirmi dakika kadar süren konuşmasında Cihaner, kurultayı “parti içi iktidar kurultayı” olarak niteledi. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının ardından salondan ayrılmasıyla birlikte ona eşlik eden parti yönetimini de suçlayan Cihaner, “Dün laikliğin ve Cumhuriyet hukukunun cenaze namazı kılındı. Atatürk’e en yüksek makamdan lanet okundu” sözleriyle Kılıçdaroğlu’nun bu konuya değinmeyişini de eleştirdi.
CHP kurultayının izleyicisiz olmasından dolayı en öfkeli olan grup, parti içi muhaliflerden ziyade Ankara esnafıydı. Simitçi, gazozcu, köfteci, oteller, lokantalar, taksi esnafı, kafe sahipleri, “Ah ah nerede o eski kurultaylar” diye iç çekiyordu dün.
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu