GDAÜ Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Balkanlar'ın, Avrupa'nın tarihi, coğrafi ve kültürel yönden ayrılmaz bir parçası olduğunu belirterek, ''Bizler, paylaşılan değerler temelinde geliştirmekte kararlı olduğumuz bu ortaklığı AB üyeliğiyle taçlandırmak hususunda azimliyiz'' dedi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci (GDAÜ) Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'ne katılan konuk heyet başkanlarını karşıladı. Gül, Çırağan Sarayı'nda yapılan karşılama töreninde heyet başkanları ile tek tek tokalaşarak kısa bir süre sohbet etti. Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci (GDAÜ) Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi, Çırağan Sarayı'nda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün konuşmasıyla başladı. Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasında, zirve toplantısına ev sahipliği yapmaktan memnuniyet duyduğunu ve geçen yıl Kişinev'den devralınan dönem başkanlığını Karadağ'a devretmekten mutlu olduğunu ifade etti. Zirveyi taçlandıran bir özelliğin de Slovenya'nın sürece katılımı olduğunu belirten Gül, ''Esasen biz Slovenya'yı hiçbir zaman bölge dışında mütalaa etmedik. Başarılarıyla gurur duyduk, bölgemizin sorunlarına katkı getirme çabalarını takdirle karşıladık. Slovenya liderliğini bu kararından dolayı kutluyor ve Cumhurbaşkanı Sayın Danilo Türk'e 'hoşgeldiniz' diyorum'' dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, geçen bir yıllık süre içinde Balkanlar'ın önemli gelişmelere sahne olduğunu hatırlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Ülkelerimiz demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hak ve özgürlüklerine saygı ve kültürel çoğulculuk yolunda önemli adımlar attı. Bir çoğumuzda standartları yüksek mahalli seçimler gerçekleşti. Avrupa ve Avrupa-Atlantik kurumlarıyla entegrasyon bağlamında ciddi ilerlemeler kaydedildi. Avrupa Birliği katılım müzakereleri ve adaylık sürecinde önemli mesafe alındı. GDAÜ üyesi bazı ülkelerin vatandaşları AB vize serbestisine dahil olurken, bazıları da Brüksel'den bu alanda umut vadeden işaretler aldı. Diğer bazı üyelerimiz NATO Üyelik Eylem Planı'na (MAP) dahil oldu. Balkanlar, gerek 2009, gerek 2010'da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde güçlü şekilde temsil edildi ve edilmekte.''
Sırbistan Parlamentosu'nun acıyı kınayan bildirisi
Geçen bir yıllık dönem zarfında bölgesel işbirliği ve iyi komşuluk ilişkileri alanında da olumlu gelişmeler yaşandığına dikkati çeken Gül, GDAÜ üyesi ülkeler arasında son 15 yıl içinde görülmemiş ölçüde ziyaret ve diplomasi trafiğinin görüldüğünü kaydetti. Abdullah Gül, bu temas ve ziyaretlerin hemen hepsinde, bölgenin Avrupa ve Avrupa-Atlantik yöneliminin güçlü şekilde teyit edilmiş olmasının herkes için büyük bir mutluluk kaynağı oluşturduğunu vurgulayarak, şu görüşleri dile getirdi: ''Kanaatimce, bu doğrultuda atılan en önemli adımlardan birisi, Sırbistan Parlamentosunun 30 Martta, 15 yıl önce Srebrenica'da yaşanan büyük acıyı kınayan bir bildiriyi kabul etmesi olmuştur. Bu gelişmeyi Sırbistan ve Bosna Hersek halkları arasında uzlaşı sağlanması yolunda atılmış önemli bir adım olarak görüyor ve bildiride bu olayın kurbanlarının ailelerine yönelik bir taziye ve özrün de yer almış olmasından memnuniyet duyuyoruz.''
Bütün bunların sonucunda Balkanlar'ın uluslararası toplumun gündeminde yeniden üst sıralara taşımayı başardıklarının altını çizen Gül, şunları söyledi: ''Şunu tüm uluslararası camiaya bir kez daha yüksek sesle duyurmakta yarar görüyorum; Balkanlar, Avrupa'nın tarihi, coğrafi ve kültürel yönden ayrılmaz bir parçasıdır. Bizler, paylaşılan değerler temelinde geliştirmekte kararlı olduğumuz bu ortaklığı AB üyeliğiyle taçlandırmak hususunda azimliyiz. AB'yi bir değerler manzumesi ve bir medeniyet projesi olarak görüyoruz. Hepimizin yolu AB şemsiyesi altında kesişecektir. Bundan eminiz. Bölge ülkeleri olarak bu hedef doğrultusunda yürümeye kararlıyız. Bundan kuşku duyulmamalıdır. Buna karşılık, AB'den de tam üyelik yolunda olan ülkelere destek olmasını ve süreci geciktirici adımlardan kaçınmasını bekliyoruz.''
'Avrupa'nın kalbi olduğumuzu ispat edebilmeliyiz'
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eski Yugoslavya'da cereyan eden savaşın üzerinden 15, NATO'nun Kosova'ya müdahalesinin üzerinden henüz 11 yıl geçtiğini hatırlatarak, Avrupa'nın yakın tarihinin bu büyük travmasının atlatılmasının kolay olmadığını bildiğini, her ne kadar yaşanan acıların izleri hafızalarda hala canlılığını koruyorsa da yeni nesillerin geleceğe umutla baktığını, bölgede yeni vizyonların geliştiğini görmekten mutluluk duyduğunu söyledi.
Genç nesillere bırakılacak en büyük mirasın, farklılıklara rağmen barış içinde birlikte yaşayabilme kültürünü aşılamak olacağına işaret eden Gül, ''El birliğiyle ve hızla ulaşmamız gereken en büyük hedef budur. Tarih boyunca bölünme, parçalanma ve çatışma kavramlarıyla özdeşleşen Balkanlar'ın kötü talihini değiştirmeliyiz'' diye konuştu.
Gül, Balkanlar'ın artık acımasız, tuhaf ve karmaşık bir coğrafya olarak anılmasına engel olmaları gerektiğini belirterek, şöyle dedi: ''Bu bölgeyi geçmişte bir dönem olduğu gibi, yeniden karşılıklı anlayış ve hoşgörünün yurdu yapmalıyız. Farklılıklarımızın bizi ayrıştıran değil, birleştiren, zenginleştirici unsurlar olduğunu kanıtlayabilmeliyiz. Tarihten ihtilaf ve husumet değil, dostluk, dayanışma ve işbirliği dersleri çıkartabildiğimizi gösterebilmeliyiz. Kimilerince yorgunlukla anılmaya başlayan Avrupa'nın genç, dinamik ve enerjik yüzünün biz olduğumuzu somut olarak ortaya koyabilmeliyiz. Bir anlamda, aslında Avrupa'nın çevresi değil, kalbi olduğumuzu ispat edebilmeliyiz.''
'Komşu kelimesi bu coğrafyada çok şey ifade ediyor'
GDAÜ Dönem Başkanlığı görevini Karadağ'a devreden Cumhurbaşkanı Gül, ''Yakaladığımıza inandığım ivmenin müteakip Dönem Başkanı Karadağ'la birlikte daha da artacağına olan inancım tamdır'' diye konuştu. Gül, Türkiye'nin batıya açılan kapısı Balkanlar'ın büyük önem arz ettiğini belirterek, Türkiye'nin Balkanlar'da yer alan bütün ülkeleri, ortak sınırı olsun veya olmasın komşusu olarak gördüğünü ifade etti. Birçok Balkan dilinde de aynı olan ''komşu'' kelimesinin bu coğrafyada çok şey ifade ettiğini söyleyen Gül, tarihi, kültürel, insani ve siyasi sebeplerle Balkanlar'da olup bitenlerin Türkiye'yi yakından ilgilendirdiğini dile getirdi. Türk halkının, bu coğrafyada yer alan ülkelerin halklarıyla derin kültürel ve insani bağları olduğuna işaret eden Gül, ''Türkiye olarak, insan hakları alanında en yüksek standartlara ulaşmış, dünya refahından hak ettiği payı alan, küreselleşme olgusundan yeterince yararlanan, Avrupa ve Avrupa-Atlantik kurumlarıyla entegrasyonunu tamamlamış, önemli ulaşım ve enerji nakil hatlarının kesişme noktası üzerinde yer alan, demokratik değerleri, kültürel çoğulculuğu ve hoşgörü ortamını özümsemiş, barış içinde birlikte yaşamanın en güzel örneklerinin sergilendiği bir Balkanlar görmek istiyoruz'' şeklinde konuştu.
Balkanlar'ın coğrafi ve kültürel olarak, doğu ile batı ve Avrupa ile Asya arasında bir köprü, bir geçiş noktası, bir kavşak işlevi üstlendiğini söyleyen Gül, şunları kaydetti: ''Buna rağmen birbirimize ne kadar güç ulaşabildiğimiz de bir gerçektir. Bugün Balkanlar'ın belli başlı şehirleri arasında doğrudan uçamıyorsak, Karadeniz'i Adriyatik'e, Tuna'yı Ege'ye otoyollarla layıkıyla bağlayamamışsak, bir şeyleri eksik yapıyoruz demektir. Bu herkesten önce bizim sorumluluğumuzdur. Bunu kısa sürede başarmalıyız. Gelecek nesiller için bir şey daha yapmalıyız. Tarihten kaynaklanan çarpıtma ve ön yargıları ortadan kaldırabilmek için uzun soluklu bir çalışmayı vakit kaybetmeksizin başlatmalıyız. Bu kolektif çalışma bizim ufkumuzu genişletecek, aslında asırlar süren birlikteliğimizin zenginliğini gözler önüne serecektir. Bu amaçla, Avrupa Konseyi ve UNESCO gibi kuruluşlardan destek alabileceğimizi düşünüyorum. Unutmayalım, gelişmenin yolu öncelikle zihinlerdeki ön yargılardan kurtulmaktan geçmektedir.''
'Buranın asıl sahibi bizleriz'
Cumhurbaşkanı Gül, Avrupa ve Avrupa-Atlantik kurumlarıyla bütünleşme yönündeki ortak hedeflerinde, AB ve NATO'nun ülkeleri bu ideale bağlayan tutkal olduğunu ifade ederek, bölgeyi ilgilendiren sorunlarda tam bir sahiplenme duygusuyla hareket edilmesi gerektiğini vurguladı.
''Balkanlar büyük bir mahalle olarak düşünüldüğünde, buranın asıl sakinleri biziz'' diyen Gül, ortak değerlere, kültüre, imkan ve yeteneklere sahip çıkılması gerektiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Gül, ''Bölgenin kaderini bizlerin ortak iradesi belirleyecektir. Sorunlarımıza önce kendimiz çare bulacağız. İhtilaflarımızı diyalog ve müzakere yoluyla çözmeye çalışacağız. Uzlaşmayı öğrenecek ve göstereceğiz'' diye konuştu. İki ay önce İstanbul'da çok sevindirici bir olaya şahitlik ettiklerine dikkati çeken Gül, 24 Nisan'da kendisinin daveti üzerine Bosna Hersek Cumhurbaşkanı Haris Silajdziç ve Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris Tadiç'in İstanbul'da bir araya geldiklerini anımsattı. Oldukça samimi bir ortamda, teklifsiz ve cesurca ortak meseleleri ele aldıklarını söyleyen Gül, büyük bir açık yüreklilikle mevcut siyasi gündemi ve ortak geleceğin tartışıldığını anlattı.
Görüşme sonunda önemli taahhütler içeren İstanbul Bildirisi'ni kabul ettiklerini, düzenli buluşmak konusunda anlaştıklarını anımsatan Gül, ''Bundan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Bu vesileyle her iki sayın Cumhurbaşkanına da bir kez daha şükranlarımı ifade etmek istiyor ve müteakip buluşmamızı sabırsızlıkla bekliyorum'' dedi. Avrupa'nın ayırt edici özelliklerinden birisinin de ''birlik içinde çeşitlilik'' yaklaşımına paralel olarak çeşitliliği bir zenginlik olarak görmesi ve yurttaşlarının beklentilerine cevap verebilmesi olduğuna dikkati çeken Gül, şöyle konuştu: ''Biz de bunu hedeflemeliyiz. Bölgemizin sorunlarına ancak kapsamlı ve kapsayıcı politikalar geliştirilmesi halinde kalıcı çözümler bulabiliriz. Kucaklayıcı olmanın ve kimseyi dışlamamanın daha olumlu sonuçlar getirdiğine inanıyoruz ve bunu zamanla görüyoruz. Bu çerçevede, özellikle bölgenin ortak sorunları söz konusu olduğunda, Kosova'nın Balkanlar'da bir kara delik olarak mütalaa edilmesini doğru bulmuyoruz. Statü konusundaki tutumlarımız ne olursa olsun, Kosova'yı bilhassa bölgesel iş birliğinin bir parçası haline getirmemiz gerektiğini düşünüyoruz.''
Gül, Uluslararası Adalet Divanı'nın tavsiye mahiyetindeki görüşünün yakın bir gelecekte yayınlanmasını beklediklerini kaydederek, ''Karar ne yönde olursa olsun, bölgede aklı selim ve sükunetin hakim olmasını arzu ediyoruz. Bugüne kadar sergilenen sağduyulu yaklaşımları memnuniyetle karşılıyoruz'' dedi.
Teröre karşı dayanışma çağrısı
Bugün dünyanın karşı karşıya kaldığı en büyük tehditlerden birinin de terör olduğuna işaret eden Gül, terör illetinin, değişik coğrafyalarda, farklı şekillerde yüzünü gösterdiğini söyledi.
Gül, ''Bu asimetrik tehdit karşısında bütün ülkelerin tavizsiz şekilde iş birliği ve dayanışma içinde olması, uluslararası camianın yekvücut olarak teröre karşı durması gerektiğine inanıyorum'' dedi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, sözlerini şöyle tamamladı: ''Bir senedir kıvançla yürüttüğümüz GDAÜ Dönem Başkanlığı görevini yakın dostumuz Karadağ'a devrediyorum. Dönem Başkanı sıfatıyla Balkanlar'a yenilikçi bir bakış açısı getirmeye, bu maksatla iddialı bir faaliyet programını hayata geçirmeye çalıştık. Yakaladığımıza inandığım ivmenin müteakip dönem başkanı Karadağ'la birlikte daha da artacağına olan inancım tamdır. Bu vesileyle, yeni başkana başarılar diliyorum. Karadağ'a GDAÜ Dönem Başkanlığı sırasında her türlü destek ve katkıyı vermeye hazır olduğumuzu da ifade etmek istiyorum. Değerli dostlarım, bugünkü çalışmalarımız neticesinde kabul edeceğimiz GDAÜ İstanbul Bildirisi'nin halklarımıza Avrupa ailesi içinde barışçı ve müreffeh bir ortak geleceği sunma konusundaki güçlü irade ve taahhüdümüzün göstergesi olacağına eminim.''
12. üye Slovenya
Öte yandan, zirve açılışında üye ülkeler, Slovenya'nın GDAÜ'ye üyeliğini alkışlarla karşıladı. Cumhurbaşkanı Gül, AB ve NATO üyesi Slovenya'nın GDAÜ'ye değer katacağına inandığını ifade etti. Bir konuşma yapan Slovenya Cumhurbaşkanı Danilo Turk de Avrupa'nın istikrarına mütevazı ve aktif bir katkı yapan Slovenya'nın GDAÜ'yü de geliştireceğini ve bütün bölgeyi Avrupa entegrasyonuna çekeceğini ifade etti.
Ahmet Davutoğlu, Stefan Füle ile bir araya geldi
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci (GDAÜ) Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi kapsamında AB Komisyonu'nun genişleme ve komşuluk politikasından sorumlu üyesi Stefan Füle ile bir araya geldi. Basına kapalı yapılan ikili görüşme öncesinde açıklama yapan Davutoğlu, Türkiye-AB ilişkilerinin teknik düzeyde komisyonla son derece verimli bir işbirliği çerçevesinde ilerlediğini belirtti. Füle ile görüşmelerinde Türkiye'nin AB entegrasyon süreci ve müzakere sürecindeki son gelişmeleri ele alacaklarını kaydeden Davutoğlu, "Bu bağlamda açılacak fasıllar çerçevesinde gıda güvenliği faslının İspanya dönem başkanlığı sürecinde açılmasına büyük önem veriyoruz. Ümit ederiz ki teknik süreç süratle tamamlanır" dedi.
Davutoğlu, AB-Türkiye arasındaki siyasal diyalog süreci bağlamında gelecek ay AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton'ın Türkiye'yi ziyaret edeceğini ifade ederek, "Özellikle dış politikada atılan adımların senkronizasyonuna, paralelliğine büyük önem veriyoruz. AB de Türkiye'nin artan dış politika aktivitesini daha yakından koordine etmek için bize talepte bulunmaktadır" diye konuştu. Füle ile vize geri kabul anlaşması ve vize muafiyet rejimleri konularını da ele alacaklarını söyleyen Davutoğlu, Türkiye'nin vize geri kabul anlaşmasında ileri bir aşamaya geldiğini, AB'nin de özellikle vize muafiyet müzakereleri konusunda gerekli çalışmaları başlatmasını ve bu konuda da bu yıl içinde önemli gelişmeler olmasını beklediklerini bildirdi.
'İlişkiyi güçlendirmek için çalışıyoruz'
AB Komisyonunun genişleme ve komşuluk politikasından sorumlu üyesi Stefan Füle de bu zirvenin, Türkiye halkına terörizme karşı mücadelede her zaman arkalarında oldukları mesajını iletmeleri için bir fırsat oluşturduğunu vurguladı. Türkiye'deki görüşmelerinde Ankara'nın AB'ye giriş sürecine ve Türkiye ile AB arasında ilişkileri güçlendirmeye yönelik taahhütlerini yinelediklerini söyleyen Füle, "Bu ilişki güçlü ve giderek gelişiyor. Türkiye'de bahsettiğim zorluklar ya da bölgede ve dünyadaki sıkıntılar karşısında birbirimizden uzaklaşmıyor, ilişkiyi daha da güçlendirmek için çalışıyoruz" diye konuştu.
Hem AB hem Türkiye tarafında güvenilirliğin taşıdığı öneme de işaret eden Füle, "AB tarafında güvenilirlik, müzakere çerçevesine taahhüdünü korumak ve imtiyazlı ortaklık gibi yeni ilave fikirlerden ya da spekülasyonlardan değil, Türkiye'nin birliğe girişinden bahsetmek. Masa üzerinde imtiyazlı ortaklık gibi fikirler bulunmuyor. Türkiye tarafında güvenilirlik ise reformlara bağlılık anlamına geliyor" değerlendirmesinde bulundu.
Gül, Yunanistan Başbakanı Papandreu'yu kabul etti
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Yunanistan Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu'yu kabul etti. Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci (GDAÜ) Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi kapsamında gerçekleşen kabul, Çırağan Sarayı Sultan Suiti'nde basına kapalı yapıldı.
Planlanandan yaklaşık bir saat gecikmeyle gerçekleşen kabul öncesinde basın mensuplarının görüntü ve fotoğraf almasına izin verildi.
Yunanistan Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu, Makedonya ile yaşadıkları sorunlar konusunda karşılıklı kabul edebilecekleri bir çözümün bulunmasına ve bunun bir an önce yapılmasına hazır olduklarını belirterek, bunun bölge için de önemli bir sembol teşkil edeceğini kaydetti. Papandreu, Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci (GDAÜ) devlet ve hükümet başkanları zirvesinde yaptığı konuşmada, bölgede demokratikleşme, insan hakları, yolsuzlukla mücadele, hukukun üstünlüğünün kurulması yolunda önemli adımlar atıldığını, ancak bazı siyasi ve toplumsal sorunların hala devam ettiğini kaydetti. Reformların hayata geçirilme hızının her zaman ve her yerde tatmin edici nitelikte olmadığına dikkati çeken Papandreu, "Katılım sürecinde yeni bir dinamizme ihtiyacımız var. Bu bölgenin geleceği AB'nin içindedir" dedi. Türkiye'nin AB üyeliğini her zaman desteklediklerini ve bu konuda katkılarını esirgemeyeceklerini vurgulayan Papandreu, hedef ve vizyonlarının, Balkanlar'daki tüm ülkelerin Avrupa ailesinin bir parçası haline getirilmesi olduğunu kaydetti. Bu süreçte bölge ülkeleri arasındaki sorunların çözümünün önemine dikkati çeken Papandreu, Makedonya ile aralarındaki sıkıntılara ilişkin olarak Makedonya Başbakanı Nikola Gruevski'nin de girişimlerde bulunduğunu anımsattı.
Papandreu, "Aramızdaki meselenin çözümü için yeni adımlar attılar. Elbette BM arabuluculuk süreci burada önemli bir rol oynadı ve biz karşılıklı olarak kabul edebileceğimiz bir çözümün bulunmasına ve bunun bir an önce yapılmasına çok hazırız. Sadece ikili ilişkiler için bunu söylemiyorum, çünkü bu bölge için de önemli bir sembol teşkil edecektir" diye konuştu. Güneydoğu Avrupa'nın çok dinamik ve AB'ye taze kan getirecek bir bölge olduğuna işaret eden Papandreu, vize rejiminin bütün Batı Balkanlar için kaldırılmasına da büyük önem verdiklerini söyledi.
'Daha az değil, daha fazla Avrupa'ya ihtiyaç var'
Papandreu, son dönemdeki ekonomik gelişmelere de değinerek, yaşadıkları ülkenin borçları konusunda Avrupa'nın en sonunda müdahalede bulunmasının "daha az değil, daha fazla Avrupa'ya" duyulan ihtiyacın göstergesi olduğunu belirtti. Ülke borcu kriziyle başa çıkmaya çalışırken bütçe konsolidasyonu ile büyüme ve Avrupa'nın kalkınmasını aynı anda koordine etmek zorunda kaldıklarını, ulaştırma, enerji, yeşil enerji, insan kaynakları, çevreci endüstrilerin geliştirilmesi gibi alanlarda altyapılara Güneydoğu Avrupa'da daha fazla yatırım yapılabileceğini anlatan Papandreu, "Bunlar bizim için hem fırsat hem de işbirliği alanları. Biz bu alanlarda işbirliği yaparak ekonomik işbirliğimizi de güçlendirebiliriz ve böylece karşımızdaki krize net bir yanıt vermiş oluruz" diye konuştu.
Makedonya Başbakanı Gruevski
GDAÜ devlet ve hükümet başkanları zirvesinde konuşan Makedonya Başbakanı Nikola Gruevski, Avrupa'da herkese etnik kimlik ve dini aidiyetlerine bakılmaksızın saygı gösterilmesi gerektiğini kaydetti ve aradaki farklılıklar yerine benzerliklere odaklanılarak bölgede kültürel köprüler inşa edilebileceğini söyledi. Bölgedeki anlaşmazlıkları barışçıl yollarla çözmenin önemine değinen Gruevski, "O zaman yeni bir sayfa açabiliriz. Bu aramızda barış alanı açar ve bizi başarıya götürür" dedi. Barış ve istikrarı ayrılmaz bir bütün olarak gördüklerini ifade eden Gruevski, Avrupa-Avro Atlantik bütünleşmesine ve hem siyaset hem de güvenliğe yönelinmesi gerektiğini belirtti.
Balkan ülkeleri için Avrupa ve Avro-Atlantik bütünleşmesinin büyük önem arz ettiğini kaydeden Gruevski, kendilerinin bu yönde adımlar attığını ve ortak ülkelerle işbirliğini artırmaya yönelik çabalar sarf ettiklerini ifade etti. "AB'nin değerlerini biliyoruz ve bu değerlere sahip çıkıyoruz" diyen Gruevski, bölgede barış, güvenlik ve istikrarın ortak sorumluluklara dayandığını kaydederek, "Ortak gelecek oluşturmak istiyorsak, daha geniş bir Avrupa'nın parçası olmak istiyorsak mutlaka işbirliği yapmalıyız" diye konuştu. Gruevski, Makedonya ile Yunanistan arasındaki anlaşmazlıklara da işaret ederek, iki ülke halkının binlerce yıldır birlikte yaşadığını söyledi.
'Türkiye ciddi reformlar gerçekleştirdi'
AB Komisyonunun genişleme ve komşuluk politikasından sorumlu üyesi Stefan Füle, Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci (GDAÜ) Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, bölgesel işbirliğinin Avrupa'nın güneydoğu kesiminin entegrasyonu açısından büyük önem taşıdığına işaret etti. Güneydoğu Avrupa İşbirliği sürecinin son zamanlarda önemli başarılara imza attığını ve AB'nin süreci yakından izlediğini belirten Füle, tüm ortaklar aktif olarak katılmadan bölgede işbirliği sürecinin başarılı olamayacağını, hedeflere hep birlikte yaklaşmaya çalışılması gerektiğini söyledi.
Füle, ''Uzun bir süreden sonra AB bir kere daha büyümeye odaklanmak üzere. 'Bütünleşme ve derinleşme mi; genişleme mi' ikilemi bence son derece yanlış. Her ikisi beraber olmalı, çünkü hem derinleşme, hem de genişleme aynı hedeflere hizmet etmektedir'' diye konuştu. Avrupa'nın bütünleşmesinin sadece sınırların açılması, serbest ticaret ve vizesiz seyahat anlamına gelmediğini vurgulayan Füle, anlaşmazlıkların çözümü, sınır ihtilaflarında uzlaşma konusunda da AB'nin önemli rol oynayabileceğinin örneklerle görüldüğünü kaydetti.
Füle, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Türkiye ciddi reformlar gerçekleştirdi. Şimdi katılım müzakereleri daha talepkar bir döneme girerken bu ivmenin güçlendirilmesi önemli. Avrupa ile Türkiye arasında ticaret, yatırım, enerji, dış siyaset, kültür, eğitim gibi alanlarda da işbirliği yapılıyor. Bütün bunların hepsi hem AB, hem de Türkiye'nin lehine olmuştur. İnanıyoruz ki Türkiye müzakere sürecine gerekli desteği verecektir. Bu şekilde Kıbrıs sorununun da BM çerçevesi içinde çözümü yolunda önemli adımlar atılabilecektir.''
BM Avrupa Ekonomik Komisyonu İcra Sekreteri Kubis
BM Avrupa Ekonomik Komisyonu İcra Sekreteri Jan Kubis ise toplantıda yaptığı konuşmada, Güneydoğu Avrupa ülkelerinin geleceğinin sadece paylaşılan bir gelecek değil, aynı zamanda parlak bir gelecek olduğunu ifade ederek, GDAÜ'nün daha yeni savaştan çıkan ülkelerden kurulduğunu ve bugün büyük bir işbirliğine imza attığını kaydetti.
Bölge ülkelerinin işbirliği ve güvenlik ortaklığının çok ciddi olduğunun altını çizen Kubis, İstanbul'da Türkiye-Bosna Hersek-Sırbistan arasında geçen aylarda imzalanan İstanbul Deklarasyonunun sadece bölgesel barışa hizmet etmediğini, aynı zamanda aydınlık geleceğe de ışık tuttuğunu ifade etti.
"Bu birkaç yıl önce inanılamaz bir durumdu" diyen Kubis, son 10 yıl içinde Güneydoğu Avrupa ülkelerinin çok büyük bir değişim geçirdiğini ve bazı ülkelerin AB üyesi, bazılarının aday ülke, bazılarının da NATO'ya üye olduğunu söyledi.
Gül ile Karadağ Cumhurbaşkanı basın toplantısı düzenledi
Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci (GDAÜ) Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'nin ardından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, GDAÜ Dönem Başkanlığını devralan Karadağ Cumhurbaşkanı Filip Vujanoviç ve Karadağ'dan sonra dönem başkanlığını devralacak olan Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris Tadiç ile birlikte basın toplantısı düzenledi. Gül, GDAÜ'nün, bölgede istikrar, işbirliği, güveni artırma ve geçmişte yaşanan ortak tarih ve geçmişin güzel anlarının geleceğe taşımanın söz konusu olduğunu dile getirerek, böyle bir sürecin giderek Avrupa içlerinde kendini ifade etmesinden memnuniyet duyduklarını söyledi. Süreç içinde bulunan 11 ülkenin, neredeyse 150 milyonluk nüfusu temsil ettiğini, bugün Slovenya'nın sürece fiilen ve resmen katılmasıyla üye sayısının 12 olduğunu kaydeden Gül, Moldova Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısının dışında zirveye katılan herkesin devlet ve hükümet başkanı olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Gül, tüm devlet ve hükümet başkanlarının bizzat katılmalarının kendilerini mutlu ettiğini, zirveyi güçlü hale getirdiğini, bütün Balkanlar'daki veya Doğu ve Güney Avrupa'daki ülkelerin sürece verdiği kararlığı ve önemi gösterdiğini anlattı.
Cumhurbaşkanı Gül, toplantıya bölgedeki ülkelerin dışında AB, UNESCO, NATO, BM, AGİT, Avrupa Konseyi ve İslam Konferansı Teşkilatı temsilcilerinin katıldığını belirterek, şöyle devam etti: ''Hepimizin hedefi şudur; Avrupa ve Avrupa-Atlantik yapıları içerisinde yer almak ve ortak değerleri bütün bu bölgede güçlü hale getirmektir. Bu anlamda AB ve NATO boyutu Balkanlar'da çok önemlidir. AB boyutuna baktığımızda zaten Bulgaristan, Romanya, Yunanistan, Slovenya tam üye ülkelerdir, Türkiye, Hırvatistan müzakere yapan ülkelerdir, Arnavutluk ve Makedonya aday olan ülkelerdir. Karadağ, Sırbistan, Makedonya köklü reformlar yaparak bu süreci, bunu hedeflemişlerdir ve bu yolda önemli mesafe almaktadırlar. Yine bölgede serbest dolaşımı gerçek kılmak, AB içerisinde serbest kılmak için de vize engellerinin kaldırılması, özellikle Sırbistan ve Arnavutluk'a vizelerin kaldırılması, bunlar hep iyi gelişmeler olarak kendisini göstermiştir. Ümit ediyoruz ki, Bosna Hersek'le de yine bu vizelerin kaldırılması söz konusu olacaktır.'' Türkiye, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Slovenya'nın, Hırvatistan, Arnavutluk'un NATO üyesi olduklarını, Karadağ, Bosna Hersek'in NATO üyelik eylem planı çerçevesinde önemli adımlar attıklarını belirten Gül, bölgede yine bu yönde diğer üyelerin hedefleri doğrultusunda güzel gelişmeler bulunduğunu söyledi.
Gül, bölgede son yıllarda çok görünür bir şekilde dayanışma ve işbirliğinin söz konusu olduğuna dikkati çekerek, şu değerlendirmelerde bulundu: ''En üst seviyede, cumhurbaşkanları, başbakanlar, parlamentolar, bakanlar, uzmanlar seviyesinde çok büyük bir trafik vardır. Çok büyük sayıda toplantılar yapılmaktadır. Bütün bu toplantıların hepsi de pozitif gündemle toplanmaktadır. Bir zamanlar problemlerle toplanan bölge, şimdi pozitif bir gündeme geçmiştir ve bütün toplantılar hep geleceğe dönüktür, hep bu bölgeyi yeniden inşa etmek ve bölgeyi sahiplenen, bölgede AB, NATO büyük şemsiyesi altında birleşen ve bölgede bu değerleri hakim kılma yönünde büyük bir hareketlilik söz konusudur. Bu aslında Avrupa'ya bir heyecan vermektedir, Avrupa'ya yeni bir dinamizm kazandırmaktadır ve Avrupa'nın genişlemesi ile ilgili zaten perspektif içerisinde olan bir bölgedir. Bu bölgedeki köklü reformlar, köklü gelişmeler sadece Avrupa için değil, muhakkak ki dünya için de çok takdirle izlenen bir gelişmedir.''
Terörle mücadelede dayanışma bildirisi
Toplantı sonucunda bir İstanbul Deklarasyonu yayımlandığını ve yine bundan ayrı olarak da terörle mücadelede dayanışma ve terörü topyekun telin etme konusunda da ayrı bir bildirinin onaylandığını belirten Gül, dönem başkanlığını devralan Karadağ Cumhurbaşkanı Vujanoviç'e başarılar dileyerek, ''Kendilerinin dönemi en iyi şekilde geçireceklerine inanıyoruz ve Türkiye olarak bu dönemde her türlü desteği vermeye devam edeceğiz'' dedi.
Abdullah Gül, sürecin bir başka ayağının da ''Kültürel Koridorlar Forumu'' olduğuna değinerek, bununla ilgili öğleden sonra toplantı yapılacağını kaydetti. Gül, ''Balkanlar dediğimizde bizi en çok bağlayan şey de aslında kültürdür. Bunun da teması bu sene müzik olmuştur. Bazı müzik parçalarını farklı farklı dillerde söylesek bile bunların aslında söyleniş şekilleri aynıdır ve hepimiz aynı heyecanı, aynı hissi duyarız, aynı duyguları hissederiz. O bakımdan çok bağlayıcı bir enstrümandır müzik'' diye konuştu.
'Türkiye'nin hedefi AB'ye tam üyelik'
Toplantının sonuçlarına ilişkin soruları da yanıtlayan Cumhurbaşkanı Gül, vizelerin kaldırılması, ortak ticaret bölgesinin oluşturulması gibi somut ticari adımların atılıp atılmayacağının sorulması üzerine, vizelerin AB bünyesi içerisinde kaldırıldığını ve AB'nin tam üyeleri için serbest dolaşım hakkı olduğunu dile getirdi. Gül, ''Bugün yapılan konuşmalarda en çok üzerinde durulan konulardan da birisi bu. Bunun daha da genişletilmesi, buna dahil olmayan, hala vize engeli olan durumlar var, ülkeler var. Bunların da kaldırılması burada ortak arzu'' dedi. ''Eksen kayması'' tartışmaları ile ilgili olarak AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barosso'nun, Amerikan basınına verdiği demece ilişkin bir soru üzerine Gül, şunları söyledi: ''Bugün yaptığımız toplantı görüyorsunuz bir Avrupa toplantısı. Benim bahsettiğim şey AB, NATO şemsiyesi altında bütünleşmek, ortak değerleri bütün bölgemizde yaymak. Bahsettiğimiz bu bölge de Avrupa'nın dışında değil, hatta Avrupa'nın şöyle daha büyük bir haritadan bakarsanız ortası olmuş oluyor, neredeyse Balkanlar. Bu açıdan bu tartışmalar yapılıyor ama Türkiye'nin zaten bir devlet politikası olarak hedefi AB'ye tam üyeliktir. Balkan ülkeleri, üye olan ülkeler var, olmayanlar var, onların da aynı şekilde hedefi budur. Türkiye, NATO'nun en eski üyelerinden biridir. Bütün gücüyle diğer bu bölgedeki komşu ülkelere de NATO üyeliği doğrultusundaki çabalarına hep destek verir ve toplantılarda adeta onların temsilcisi gibi hareket eder. O açıdan bu tartışmalar yapılabilir. O ülkeyle, bu ülkeyle ilişkili olmanın, eksen kayması gibi tarif edilmemesi lazım.''
Cumhurbaşkanı Gül, bir basın mensubunun zirve bildirisinde bölgesel olarak konuların sahiplenilmesinin öneminin altını çizildiğini belirterek, bu durumda Kosova'nın da bu bölgesel işbirliğinin bir parçası olup olmayacağını ve bu sene neden burada yer almadığını sorması üzerine, şu görüşlerini dile getirdi: ''Biliyorsunuz bir hukuki süreç var, o hukuki süreç bir bitsin. Ayrıca burada her şey ittifakla alınıyor. Bazı problemler tabii ki hala şüphesiz ki var. Bu problemlerin diyalogla, konuşarak halledilmesi yönünde bu masa etrafında hepimiz konuşuyoruz. Dolayısıyla bu bir süreçtir. Ümit ediyoruz ki her şey yerli yerine oturur ve daha geniş bir işbirliği olur burada.''
Terörle mücadele
Gül, terörle mücadelede işbirliği konusunda ikili görüşmelerde nelerin konuşulduğu yönündeki bir soruya şu yanıtı verdi: ''Uluslararası dayanışma nasıl olur? Terör ve dayanışma deyince Türkiye'nin uğraştığı terör örgütü farklı olur, diğer ülkelerin uğraştığı terör örgütü farklı olur. Dolayısıyla bir ayrım yapmadan bütün terörizme bu anlayışı getirmek lazım. Dolayısıyla 'benim teröristim kötü, senin teröristin iyi' zihniyeti söz konusu olmaz. Bu açıklamalar zaten hepimizin böyle düşündüğünü gösteriyor.''
Gül, bir soru üzerine de ''Kimsenin tam üyeliğe karşı resmi bir görüşü söz konusu değil. Çünkü Fransa'nın da Almanya'nın da onayı ve imzasıyla Türkiye tam üyelik müzakerelerine başladı. Zaman zaman görünmeyen farklı engeller söz konusu olabilir, bunların hepsi muhakkak ki aşılacaktır'' dedi.
Karadağ Cumhurbaşkanı Filip Vujanoviç, GDAÜ'nün bölge için, gelecek için gerekli olduğunu vurgulayarak, "Önemli olan vatandaşlarımızı, halklarımızı birbirine yaklaştırmak, ekonomik anlamda işbirliği sağlamak, devletleri de birbirine yaklaştırmaktır" dedi. Terörizmle mücadelenin, Karadağ'ın da NATO'ya katılmak istemesinin nedeni olduğunu belirten Vujanoviç, "Her ülkenin, her girişimin mutlaka global terörizmle mücadele etmesi gerek. Bu bizim önceliğimiz olmalı" diye konuştu. Vujanoviç, süreç içinde Karadağ'ın her zaman güvenilir bir ortak olduğunu göstereceğini ve önemli katkıda bulunacağını ifade ederek, Karadağ'ın dönem başkanlığında GDAÜ'de güvenilir bir ortak olacağının altını çizdi.
'Sorunlarımız varsa hep beraber çözelim'
Sırbistan Cumhurbaşkanı Tadiç de katılımcıların Güneydoğu Avrupa ülkelerinden geldiğini belirterek, ülkeler arasındaki ilişkilerin en üst düzeyde olduğunu ve bunun sürekliliğinin sağlanması gerektiğini söyledi. GDAÜ dönem başkanlığını üstlenmesinden dolayı Karadağ'ı tebrik eden Tadiç, Sırbistan'ın da başkanlığı devraldığında tüm ülkelerle en üst düzeyde ve en yakın ilişkilerde bulunmak istediğini kaydetti.
Tadiç, uluslararası terörizme karşı işbirliğinin yanı sıra altyapıyı geliştirme ve enerji alanında birlikte çalışılması gerektiğine işaret etti. İyi komşuluk ilişkileri görmek istediklerini ifade eden Tadiç, "Bildiğiniz gibi tek bir hedef var, o da ülkelerle sıfır sorun politikası. Ülkelerle sorunlarımız varsa hep beraber çözelim" dedi. Tadiç, tüm BM üyelerinin birbirine yöneldiğini ve hepsinin birbirine ihtiyacı bulunduğunu vurgulayarak, kendilerinin de ortak hedeflerinden birinin AB üyeliği olduğunu kaydetti. Konuk Cumhurbaşkanı Tadiç, "Sayın dostum" diye hitap ettiği Cumhurbaşkanı Gül'e zirve organizasyonundan dolayı teşekkür ederek, Türkiye'ye her geldiklerinde kendilerini dost bir ülkede gibi hissettiklerini sözlerine ekledi.
Türkiye ile Yunanistan arasında protokol imzalandı
Türkiye ve Yunanistan arasında ''Kültür varlıklarının yasadışı ithali ve ihracatının yasaklanması ve önlenmesine'' ilişkin protokol imzalandı. Protokol imza töreni, Güneydoğu Avrupa Kültür Koridorları 8. Zirvesi kapsamında Çırağan Sarayı'nda Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile Yunanistan Kültür ve Turizm Bakanı Pavlos Yeroulanos katılımıyla gerçekleşti. Kültür Bakanı Günay, imza töreninde yaptığı açıklamada, ülke dışına yasal olmayan biçimde çıkarılmış tarihi eserlerin geri kazanılması ve tarihi eser kaçakçılığının önlenmesi konusunda bir işbirliği protokolüne imza attıklarını ifade etti.
Günay, ''Her iki ülke açısından son derece önemli. Avrupa müzelerini gezdiğiniz zaman Türkiye ve Yunanistan'dan giden eserler olduğunu görüyorsunuz'' diye konuştu. Atina'da geçen ay bu konuda görüştüklerini ve zirve vesilesiyle bir işbirliği gerçekleştirme imkanını bulduklarını dile getiren Günay, ''Umarım geçmiş yıllarda ülkelerimizden haksızca çıkarılmış eserlerin geri dönmesine ve bundan sonra da ülkelerden haksız bir biçimde çıkarılmasının önlenmesine yardımcı olur'' dedi.
Yunanistan Kültür ve Turizm Bakanı Yeroulanos da ''Her iki ülkenin kültür konusunda birbirlerine doğru el ele yürüyebileceğini göstermesi açısından önemli bir protokol imzaladığımızı, sembolik ama çok önemli olduğunu düşünüyorum. Türkiye ve Yunanistan'ın ortak çabalarını, tarihi eserlerin yasa dışı yollardan ülke dışına çıkarılması konusunda birleştirmiş olmasından dolayı memnuniyet duyuyorum'' şeklinde konuştu.
Davutoğlu, Moldova ve Sırbistan Dışişleri Bakanları ile bir araya geldi
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Moldova Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Iurie Leanca ve Sırbistan Dışişleri Bakanı Vuk Jeremiç ile baş başa görüştü. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Güneydoğu Avrupa Ülkeleri İşbirliği Süreci Zirvesi kapsamında İstanbul'da bulunan Leanca ve Jeremiç ile ayrı ayrı bir araya geldi. Davutoğlu'nun konuk bakanlarla Çırağan Sarayı'ndaki görüşmeleriyle ilgili basına açıklama yapılmadı.

En Çok Okunan Haberler
-
‘Savunmasına katılmazsam namerdim’
-
Hukuksuzluk bitti, gazetecilik beraat etti
-
Bozdağ, AKP’li Osman Gökçek’i yalanladı!
-
Zorlu Holding'ten Cem Köksal'ın yerine 'eski' atama!
-
Özel'den TBMM Başkanı Kurtulmuş'a 'süreç' çağrısı
-
Bakan Ersoy’un eşinden ‘destek’ geldi!
-
İmamoğlu'nun ifadesi Cumhuriyet'te!
-
‘Affedebileceğim bir şey değil’
-
Sigara fiyatlarına dev zam: Tarih verildi!
-
163 bıçak darbesiyle öldürdü, 'gülerek' savunma yaptı