Gençler Sesleniyor: Bizi Dinleyin, Anlayın

Gençler Sesleniyor: Bizi Dinleyin, Anlayın
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 24.08.2013 - 06:18

Her ülkede olduğu gibi ülkemizde de aile içinde ve toplumda genç kuşakla yaşlı kuşak arasında kuşak çatışmasından kaynaklanan sorunlar olabilir.
\nBu durum toplumsal bir olgudur.

\n\n

 

\n\n

UNESCO, gençlik çağını 12-24 yaş dilimleri arasında göstermektedir. Gençlik çağı bedensel, ruhsal, toplumsal değişme ve gelişme süreçlerini içerir. Bedensel gelişme ve değişmeyle başlar. Bunu ruhsal, toplumsal değişme ve gelişme izler.

\n\n

Aşırı duyarlılık, kolay değişen duygular; kimlik arayışı, ilgi, sevgi ve özdeşleşme, özerklik, özgürlük, saygınlık, görev ve sorumluluk, toplumsal durum, rol, yer, kendini gerçekleştirme gibi duygusal-bilişsel kavramlar gençlik çağının anahtar sözcükleridir.
\n
\nBu kavramlar önce gencin aile ortamında; sonra yaşadığı ortak toplumsal kültür içinde biçim ve renk kazanır.
\nAile içinde bulunduğu bölgenin toplum kesiminin toplumun ilkelerinden, kurallarından, değerlerinden etkilenir. Bunları yetişen kuşaklara aktarmak ister.
\n
\nÜlkemizde anne-baba çocuk ilişkisine, iletişim biçimine göre beş aile tipi saptanmıştır. Bunlar önem, etkinlik ve yaygınlık sırasıyla ataerkil aile; gevşek aile; tutarsız aile; ilgisiz aile; demokratik-bilgili, ilgili aile.
\nİlk sırada yer alan, en eski ve yaygın olan ataerkil sert ve sıkı aile yapısının özünü, temelini birincil toplumsal kurumlar oluşturur. Bunların başında inanç sistemi, gelenek, görenek, töre yer alır. Kuranıkerim’de yer almayan, akılla, bilimle çatışan dini uygulamalar geleneğin, göreneğin, törenin, baskıcı, cezalandırıcı, sert, sıkı yönleri aile yapısına yansır. Yüzyıllar boyu bu aile yapısını sürdürenlerin bir bölümünde ikincil temel toplumsal yapılardan ve çağın ruhundan kaynaklanan önemli değişmeler olmuştur.
\n
\nAtaerkil-sert, sıkı aile yapısında egemenlik babadadır. Aile ilkelerini kurallarını, değerlerini, yaşam biçimini baba belirler. Çocuğun ve gencin kimliğine, kişiliğine değer vermez. Aile ilkelerini, kurallarını çocuğun ve gencin yaşına, zekâ düzeyine, becerisine, yetisine, yeteneğine göre değil, kendine göre acımasız, değişmez, katı, sert tutum içinde aktarmaya çalışır. Amacına ulaşmak için kendince hatalı, kötü gördüğü davranışları hiçbir açıklama, anlatma gereğini duymadan, fiziksel cezalandırma, dayak dahil her türlü ceza yolunu, yöntemini kullanır. Çocuk ve genç “şımarmasın”, “yüz bulmasın” diye doğru, güzel, iyi davranışlarını ödüllendirmez, görmezlikten gelir. Özgür ve özerk davranışlara olanak tanımaz. Ya hiç sorumluluk vermez ya da gereğinden fazla sorumlulukla çocuğu, genci ezer.
\n
\nAtaerkil aile yapısında yetişen politikacılar, yöneticiler, etkili, yetkili kişiler, siyasal, toplumsal düzeni sürdürmek amacıyla ataerkil aile yapısının ilkelerini, kurallarını, değerlerini uygulamaya çalışırlar.
\n
\nBuna karşın demokratik, ilgili, bilgili aile çocukların, gençlerin yaşına, zekâ düzeyine, becerisine, yetisine, yeteneğine ilgi gösterir. İletişim kurar. Duygularını, düşüncelerini, sorunlarını anlayışla dinler, paylaşır, çözüm arar. Belirli sınırlar içinde özgür ve özerk davranmasına, sorumluluk yüklenmesine olanak tanır. Başarıları ödüllendirir. Başarısız sorumsuz davranışların nedenini arar. Gerekirse nedenini açıklayarak fiziksel olmayan cezalar verir. Kimliğine, kişiliğine saygı gösterir.
\n
\nÖte yandan, çağın ruhu öncelikle gençleri etkiler. Geçmişi unutmamak, hatırlamak bireysel ve toplumsal açıdan sağlıklı düşünmek, davranmak için gereklidir. Ancak geçmişi yaşamak ve yaşatmak istemek, bireysel hastalık, toplumsal çatışma nedenidir.
\n
\nÇağdaş kuşaklar, kişiliğine saygı duyulmasını, düşünce özgürlüğünün tanınmasını, güven içinde bulunmayı, gerçekçi olmayı, karşılıklı tartışma ortamının açık tutulmasını, toplumda yetkeyi simgeleyen kurum ve liderlerin, güçlerini korkutma ve sindirmekten almamalarını istemektedirler. Bu koşullarda, kargaşa sorununun temel çözümü, çağdaş bir anlayış içinde, bilimsel yaklaşımla sağlıklı bir kültür bileşimine gitmeye dayalıdır.
\n
\nHer ülkede olduğu gibi ülkemizde de aile içinde ve toplumda genç kuşakla yaşlı kuşak arasında kuşak çatışmasından kaynaklanan sorunlar olabilir. Bu durum toplumsal bir olgudur.
\n
\nAncak hükümetin görevi, bu olgunun varlığını söylemek değil, çözüm yollarını araştırmak, bulmak ve uygulamaktır. Parlamento içinde ve dışında hükümeti oluşturan partilere karşıt görüşlü gruplar, kişiler ve kurumlar olabilir. Parlamentonun otoritesini uygulayan güçlerin, bu aşamada onları suçlaması olaylara yaklaşımını zorlaştırır. Sağlam verilere dayanan tanılar, gerçekçi çözüm önerileri, hiç değilse bu konu üzerinde ortak noktalarda birleşme olasılığı verecektir.
\nGençleri anlamak için Lübnanlı ozan, yazar, ressam Halil Cibran’ın (1881-1931) dizelerini bilmek, anlamak, uygulamak gerekiyor. Anne babalarla, çocuklar, gençler arasındaki ilişkiyi ünlü şair aşağıdaki dizelerle anlatıyor:
\n
\nYAY ve OK
\n
\nÇocuklarınız sizin çocuklarınız değildir.
\nOnlar hayatın kendi varoluş özlemi için doğan kızlar ve erkeklerdir.
\nSizin vasıtanızla dünyaya gelirler, fakat sizden gelmezler.
\nSizinle beraberdirler, fakat size ait değildirler.
\nOnlara sevginizi verebilirsiniz, fakat düşüncelerinizi veremezsiniz.
\nÇünkü kendi düşünceleri vardır.
\nVücutlarını yanınızda tutabilirsiniz, ruhlarını tutamazsınız.
\nÇünkü ruhları yarında yaşar, yarına gidemezsiniz rüyanızda bile
\nOnlar gibi olmak için çabalayabilirsiniz, fakat onları kendinize benzetmeye çalışmayın.
\nÇünkü hayat ileriye doğru yürür, dünde oyalanmaz.
\nSiz “yay”sınız, çocuklarınız geleceğe fırlatılmış canlı “ok”lardır.

\n

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler