Gerçek kimliğiyle sahnede
İpek Kadılar Altıner'in, Ayşe Kulin'in romanından sahneye aktardığı oyunda Türkan Saylan'ı Dilek Türker canlandırdı. Hakan Altıner'in sahneye koyduğu oyunun müziğini Fazıl Say gerçekleştirdi.
Türkan Saylan’ın hayatını anlatan “Türkan Saylan Işık Yolcusu” oyununu izleyenler, Saylan’ı tüm kimliklerinden arındırıp, onun en önemli gerçeğini yeniden anımsama olanağı buldular: Türkan Saylan, Türkiye’de, kimi hekimlerin bile yaklaşmaktan korktuğu cüzama son vermişti.
Şişli Belediyesi ile Tiyatro Ayna, Türkan Saylan’ın hayatını ilk kez sahneye taşıdı. İpek Kadılar Altıner’in, Ayşe Kulin’in “Türkan, Tek ve Tek Başına” adlı romanından oyunlaştırdığı, Fazıl Say’ın ise müziklerini yaptığı, Saylan’ın hayatını anlatan “Türkan Saylan Işık Yolcusu” oyununun Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda önceki gece yapılan dünya prömiyerinin hemen öncesinde, oyunu sahneye koyan Hakan Altıner ve Türkan Saylan karakterini canlandıran Dilek Türker ile sohbet ediyoruz.
Saylan’ın cenaze töreninde, Saylan’ın bir seveninin, kendisinin yolunu keserek “Herhalde artık Türkan Saylan’ı oynarsınız” şeklindeki önerisiyle projenin ilk adımının atıldığını anlatan Türker, “Ardından Ayşe Kulin’in romanını oyunlaştırmaya karar verdik” diyerek süreci anlatıyor. “Oyunun gençler üzerinde hayli olumlu etkisi olacağını ve zamanla klasikleşeceğine inandığını” dile getiren Türker, en büyük korkusunun ise kendisi ile Saylan arasında “kaba, fiziksel karşılaştırmalar” yapılması olduğunu söyleyerek, “Türkan beni nasıl ki sahnede izlediyse, ben de onu hayat sahnesinde izlemiştim ve ben onu bu oyunda hiçbir şekilde canlandırmadım, 20 yıllık dostumu anlatmaya çalıştım yalnızca” diyen Türker, şöyle devam ediyor: “Oyunda çocuk, insan, âşık Türkan’ı anlatıyoruz. Bu toplumda kadın olmayı, idealleri ile kimi istekleri arasında yaşadığı çelişkileri anlatıyoruz. Bu anlamda yaptığım işten onur duyuyorum.”
Yönetmen Hakan Altıner ise oyunda Saylan’ın hayatına yön veren belli karakter özelliklerinin ön plana çıktığını anlatıyor. Saylan’ın son dönemlerde bir tür “toplum lideri” haline getirilmesinin, onun hayatını adadığı birçok olguyu gölgelediğini anımsatan Altıner, “Türkan Saylan’ın insan tarafı, kendini mesleğine adamışlığı ve ‘cüzam’ meselesi, ne yazık ki Ergenekon baskınlarının altında kaldı. Oysa onun en önemli kimliği hekimliğidir” diyerek, oyunda Saylan’ın bu yönlerinin vurgulandığını ifade ediyor. Altıner, şöyle devam ediyor:“Oyunun yazılışında da, sahnelenişinde de asıl amaç, onun bilim insanı kimliğini yeniden ortaya çıkarmak oldu. Ergenekon baskını gibi olaylar ise ikinci perdenin çok küçük bir kısmını oluşturuyor. Oyunu sahnelerken açıkçası hiçbir zorlukla karşılaşmadık. Çok sayıda destek almamız da bizi mutlu etti.”
Saylan’ın ölümünden hemen önceki dönemi ile gençliğinin aynı sahnede izleyiciyle buluştuğu oyunda, Saylan’ın en önemli gerçeğini; onun Türkiye’de cüzam hastalığına son verdiği gerçeğini yeniden anımsama olanağı buluyoruz.
Oyunun galasına Saylan’ın dostları ile sevenlerinin yanı sıra Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) üyeleri ve “Kardelenler” de katıldı. 2 bin kişilik salonun dolması nedeniyle kimi izleyiciler oyunu ayakta izlemek zorunda kaldı.
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu