Gizli tehdit: Aort yırtılması
Kalp cerrahı Murat Alten’in önceki gün aort damarının patlaması sonucu hayatını kaybetmesi hastalığın önemini bir kez daha ortaya koydu.
Vücudumuzun en büyük atar damarı olan aort üzerinde hiç belirti vermeden oluşan kesecikler, genişlemeler, patlamaya hazır bir bomba gibi hayatımızı tehdit edebilir. Nadir görülse de aort damar yırtılması (diseksiyonu) çabuk teşhis edilip, hızlı bir şekilde tedavi edilmezse ölümcül hale gelebilir. Tek çare ise hastanın acilen ameliyata alınması.
Hastalıkta yırtılan damarın içine giren kan, her kalp atımında ilerleyerek damar duvarının katmanlarını birbirinden ayırıyor. Böylece kanın aktığı biri gerçek diğeri yalancı olan kanal oluşuyor. Ana atardamardan çıkan damarlardaki akım da bozuluyor. Bu durumda hastalar, hastaneye ulaşamadan yaşamını yitirebiliyor. Denizli’de özel bir hastanede başhekim olarak görev yapan kalp cerrahı 63 yaşındaki Murat Alten’in aort damarının patlaması (aort anevrizması) sonucu yaşamını yitirmesi de hastalığın önemini bir kez daha ortaya koydu.
Medicana Hastanesi’nden Kardiyoloji Uzmanı Dr. İsmail Erdoğu, karın içinde aort damarın farklı sebeplerle şişip patlamasıyla oluşan kanamanın yaşamı büyük oranda tehdit ettiğini belirterek, rahatsızlığın genellikle sinsi ilerlediğini söyledi.
Ülkemizde yaşam ve beslenme şekli nedeniyle birçok kişide rastlanan ve binlerce tanısı konulmamış aort anevrizmalı hasta olduğunu vurgulayan Erdoğu, abdominal (karın içi) aort anevrizmasının karın, bel ve sırt ağrılarına neden olabileceğine dikkati çekti. Erdoğu, şöyle devam etti:
“Ayrıca çoğu zaman herhangi bir sebeple tetkik yapılırken bu hastalık tespit edilir. Zamanında teşhis edilmeyen aort anevrizmaları öksürük, kabızlık, ani tansiyon yükselmesi sebebiyle yırtılabilir. Bu aşamada hastanın acile yetişemeden hayatını kaybetme riski oldukça yüksektir. Ultrasonografi, konvansiyonel veya CT angio gibi yöntemlerle tespit edilebilir. Gerekli muayene ve tetkiklerden sonra anevrizmanın bulunduğu bölgeye göre değerlendirme yapılır ve müdahale edilir. Aort anevrizmasının açık cerrahisinde risk yüksektir. Bu nedenle açık yerine anestezi riski çok az olan, kısa sürede iyileşme sağlayan Endovasküler Aort (EVAR) operasyonunu tercih ediyoruz.”
Düzenli Kontrol Şart Aort anevrizmalarının genelde yaşam şekli, beslenme, genetik faktörler sebebiyle damar duvarının bozulmasıyla meydana geldiğini açıklayan Uzm. Dr. İsmail Erdoğu, risk faktörlerini şöyle sıraladı: *Özellikle 50 yaş üzerindeki hipertansiyon * Yüksek kolesterol * Ateroskleroz (damar sertliği) şikâyeti olan kişiler * Sigara kullananlar * Travmalar Aort anevrizmasından korunmak için ne yapılmalı? * Sigaradan uzak durmak * Tuz kullanımını azaltmak * Beslenmeye dikkat etmek, sağlıklı ve dengeli beslenmek * Risk grubunda bulunanların düzenli kontrollerini yaptırması |
EVAR nedir?
EVAR (Endovasküler Aort Ameliyatı), açık ameliyata göre daha az rahatsızlık verebilecek bir tedavi yöntemi. Özel bazı kateterler ile damarın içine lokal anestezi ile küçük bir kesiden girilip, anevrizmanın olduğu damar bölümüne içeriden suni damarın yerleştirilmesidir. Bu yöntem, yüzde 6-8 oranında komplikasyon riski taşır.
En Çok Okunan Haberler
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Restoranlarda 'harcama limiti' uygulaması başladı
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- Erdoğan'dan Suriyeliler açıklaması