Gül: Bazı AB ülkeleri dar görüşlü

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İngiltere'de Financial Times ile yaptığı mülakatta Türkiye'nin AB üyeliğini geciktirmek için Rumların arkasında saklanan bazı AB ülkelerini "dar görüşlü" olarak niteledi.

Gül: Bazı AB ülkeleri dar görüşlü
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 09.11.2010 - 08:49

Uluslararası düzenin doğuya kaymakta olduğuna işaret eden Gül, ekonomik değişimin, Türkiye'yi, Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin'den oluşan Bric'e dahil edeceğini umduğunu ortaya koyarken de"Bric artı T'den söz etmeye başlarsak şaşırtıcı olmaz" dedi. Chatham House'den "Yılın Devlet Adamı" ödülünü almak üzere bulunduğu İngiltere'de Financial Times gazetesiyle bir mülakat yapan Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin AB üyeliği hedefine bağlılığının altını çizdi. Ankara'nın müzakere başlıklarının önemli bir bölümü dondurulmuş olsa da üyelik standartlarını yerine getireceği mesajını da verdi.

"Süreci yavaşlatan ve bir ölçüde tutsak alan siyasi konuların sürece dahil edildiğini görüyoruz. Bu konuda mutlu değiliz" diyen Gül, "Bu durum, bizim müzakereleri tamamlama kararlılığımızı değiştirmeyecek. Başlıkların gerekliliklerini yerine getirmek için gereken her şey yapmaya devam edeceğiz. Böylece, başlıkların açık kapatma zamanı gelince, açık ve kapatma sadece törensel olacak" şeklinde konuştu.

"Bazı AB ülkeleri dar görüşlü"

Bu arada, Gül, ismi vermeden, Türkiye'nin üyeliğini geciktirmek için Rumların arkasında saklanan bazı AB ülkelerini "dar görüşlü" olarak niteleyerek eleştirdiği mülakat sırasında Avrupa liderlerinin uzun bir süreden beri Türkiye-AB ilişkilerinde enerjiyi önemli bir unsur olarak belirlemelerine karşın Rumların muhalefeti nedeniyle enerji başlığının açılamadığına işaret etti. Uluslararası düzenin doğuya kaymakta olduğuna işaret eden Gül, ekonomik değişimin Türkiye'yi, Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin'den oluşan Bric'e dahil edeceği umudunu açık bir biçimde ortaya koyarken de "Bric artı T'den söz etmeye başlarsak şaşırtıcı olmaz" dedi.

Batı ve İran'a çağrı

Türkiye'nin hala AB üyeliğini "stratejik vizyon" olarak gördüğünü ve Avrupa'nın ilkelerini paylaşmak istediğini belirten Gül, mülakat sırasında İran'ın nükleer programına değinirken Türkiye'nin hala aktif bir biçimde İran'ın Batı ile olan anlaşmazlığın çözülmesi için yardımcı olmaya çalıştığını söyledi. ABD'nin İran ile "samimi bir diyalog" kurmasını, İran'ın ise, Uluslar arası Enerji Ajansı ile ilişkilerinde daha "şeffaf" olmasını isteyen Gül, İran'ın tehdit algılanmasının da dikkate alınması gerektiğini belirterek "Nükleer bir silah onların çıkarına olmaz. Bir yük yaratır" uyarısını da yaptı.

Gül, BBC'de porgrama katıldı

Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Chatham House adlı düşünce kuruluşunun "Yılın Devlet Adamı" ödülünü almak için İngiltere'de bulunan Cumhurbaşkanı Gül, İngiliz yayın kuruluşu BBC'de yayınlanan "Hard Talk" adlı programa katılarak, programın sunucusu Stephen Sackur'un sorularını yanıtladı. Yaklaşık yarım saat süren programda Gül, Sackur'un İran, AB, füze kalkanı projesi gibi konulardaki sorularına cevap verdi.

Gül, Sackur'un "İran konusunda, Türkiye'nin tepkisinin niye diğer NATO ülkelerinden farklı olduğunu" sorması üzerine, Türkiye'nin diğer NATO ülkelerinden görüşünün çok farklı olmadığını, bölgesinde kitle imha silahları istemediğini söyledi. "Bölgede kitle imha silahlarına karşıysanız, BM ve AB yaptırımlarına neden destek vermediniz" sorusuna ise Gül, şu yanıtı verdi:

"İran bizim komşumuz, bu unutulmamalı. Uzağımızdaki bir ülkeden bahsetmiyoruz. Bu ülkede bir şey olacaksa, bizim bölgemizde olacak. Dolayısıyla bu sorunun, barışçıl ve diplomatik bir yolla çözülmesini istiyoruz." Gül, yaptırımların sorunları çözmeyeceğini vurgulayarak, "BM yaptırımları bizi bağlıyor, ancak tek taraflı yaptırımlar bizi bağlamıyor" dedi.

İran'ın nükleer programı ilgili bir çözümde Türkiye'nin yardımcı olacağına inandığını söyleyen Gül, "Biz barışçıl bir çözüm istiyoruz. Bölgede başka bir savaş olmamalı. Eğer bölgemizde başka bir savaş olursa, bunun bizim için kolay olacağını mı düşünüyorsunuz? Dolayısıyla, barışçıl bir çözüm için katkıda bulunmak, çabalamak, hakkımız ve sorumluluğumuz. Bu, nükleer bir İran'ı tolere ettiğimiz anlamına gelmiyor" dedi.

Füze kalkanı projesiyle ilgili bir soru üzerine de Gül, konu üzerindeki görüşmelerin sürdüğünü, gelecek hafta Lizbon'da yapılacak NATO zirvesinde biraraya gelineceğini ve sonunda herkesin iyi bir karar üzerinde anlaşacağını düşündüğünü söyledi.
NATO'nun Türkiye için önemli olduğunu ve Türkiye'nin NATO'daki ikinci büyük orduya sahip olduğunu belirten Gül, "Bu başka birşey, bu AB değil. Savunmadan, askeri konulardan bahsediyoruz" dedi.

"Bazı yapay ve haksız engeller var"

AB ile ilişkilerin sorulması üzerine ise Gül, "Maalesef bazı üye ülkelerin ileriyi göremeyen politikaları var, stratejik yaklaşımları yok. Avrupa'nın geleceğine odaklanmıyorlar, bunu düşünmüyorlar. İç meselelerle meşguller. Dolayısıyla, stratejik vizyon yok" diye konuştu. Türkiye'nin Avrupa'ya katkısının büyük olacağını kaydeden Gül, AB ile yürütülen müzakere sürecinin başarıyla sonuçlanmasının beklendiğini, ancak bazı üye ülkelerde Türkiye'nin üyeliğiyle ilgili referandumlar yapılacağını belirtti. Gül, şöyle konuştu:

"Zamanı geldiğinde bu ülkeler, Türkiye onlar için yük mü olacak, olmayacak mı karar verecekler. Belki Türk halkı da, 'müzakere sürecini başarıyla tamamlamamıza karşın, üye olmayalım' diyecek." Chatham House'da 21. yüzyılın ilk çeyreğinde Avrupa ve Türkiye konulu bir konuşma yaptığının hatırlatılması ve "Türkiye, 2025 yılına kadar sizce AB'de olacak mı" sorusuna ise Gül, şu yanıtı verdi:

"Bundan emin değilim. Çünkü sonunda, bazı ülkeler referanduma gidecek. Belki Türk halkı, AB'ye katılmak istemeyecek. Kesin birşey var ki biz, tam üyelik için elimizden geleni, gerekli olanları yapacağız. Ama AB'den emin değilim. Çünkü müzakere sürecinde bazı yapay ve haksız engeller görüyorum."

"Obama, herkesi ikna etmeli"

ABD Başkanı Barack Obama'nın göreve başladığında Müslüman ülkelere seslendiğinin, barış ve diyalog konusunda mesajlar verdiğinin anımsatılması ve geçen zaman içinde "Obama'nın hayal kırıklığına neden olup olmadığının" sorulması üzerine de Gül, "Hayır, bence iyi bir kalbi var. Samimiyetle, iyi şeyler yapıyor. Ancak başarılı olmamış olabilir. Sadece Müslümanların değil, diğerlerinin de Obama'yı dinlemesi gerekir. Bölgede barışa ulaşmak için diğerlerini de ikna etmeli, sadece tek tarafı değil" diye konuştu.

"En büyük jest, Kıbrıs'taki bütün ambargoların kaldırılmasıdır"

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kıbrıs sorunuyla ilgili en büyük jestin, adadaki bütün ambargoların aynı anda kaldırılması olacağını söyledi. Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Chatham House adlı düşünce kuruluşunun "Yılın Devlet Adamı" ödülünü almak için İngiltere'de bulunan Cumhurbaşkanı Gül, Bloomberg HT kanalının sorularını yanıtladı.

AB Komisyonunun açıklayacağı 2010 Türkiye İlerleme Raporu ve Genişleme Stratejisi belgesiyle ilgili, "ambargoların kaldırılmasına yönelik karşılıklı bir jestin" söz konusu olup olamayacağına ilişkin bir soru üzerine Gül, şu yanıtı verdi: "Bütün bunlar konuşulabilir tabii. Ama aslında en büyük jest şu; bir anda adadaki bütün ambargoları, aynı anda kaldırmak. KKTC'deki Türklere, Rum kesimi ambargo uygularken, Türkiye'nin limanlarını açması politik olarak doğru değil. Yoksa limanların açılması ekonomik olarak bizim lehimize. Türk ekonomisi, Kıbrıs Rum ekonomisinden çok daha büyük. Bizim korkacağımız, çekineceğimiz bir durum yok. Tam tersine çok arzu da ederim doğrusu."

KKTC'ye yönelik ambargolar devam ederken, Türkiye'nin bunu görmezlikten gelip, Rum kesimine karşı kısıtlamayı kaldırmasının "zor ve doğru olmadığını" belirten Gül, 2006 yılında adadaki tüm ambargoların kaldırılması konusunda bir teklifte bulunduklarını anımsattı. Türkiye'nin en büyük jesti 2004 yılında yaptığını vurgulayan Gül, Annan Planıyla ilgili referandumu hatırlattı. "Jest yapmayı tabii ki severiz ama eğer bir kıymeti harbiyesi olacaksa, bir değeri olacaksa" diyen Gül, Türkiye'nin Kıbrıs konusunda çözüm yanlısı olduğunu herkesin bildiğini kaydetti. Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Gerçekten bu işten hep beraber kurtulmak lazım. Sadece Türkiye ve Kıbrıslılar değil, Avrupa da kurtulmalı, çünkü Avrupa kendi ilkelerine aykırı olarak içine bir problem aldı. Bir ülkenin AB'ye üye olması için önce iç meselelerini çözmesi, sınır meseleleri olmaması gerekir. Bu konuda AB, bu ilkesini o zaman çiğnedi."

"Düzenleme seçimden önce yapılabilir"

İlerleme raporunda, Türkiye'deki basın özgürlüğü konusunun da yer almasının beklendiğinin belirtilmesi üzerine Gül, Avrupa'da Türkiye'de ifade özgürlüğünün önünde engel olduğuna dair bir imajın olmasını istemediğini söyledi. Gül, "İsteyen istediğini yazabilir, isteyen istediğini söyleyebilir ve bugün herhangi bir AB ülkesinde olan basın özgürlüğü, Türkiye'de de vardır" diye konuştu.

Anayasanın ayrı ve büyük bir mesele olduğunu söyleyen Gül, "Anayasa, seçimden sonra ele alınacak bir konu" dedi. Gül, "gazetecilerle ilgili davalar konusundaki yasal düzenlemenin ise seçimden önce yapılabileceğini" kaydetti. Gül, dün Chatham House'da yaptığı konuşmada, konuya ilişkin görüşlerini Adalet Bakanıyla paylaştığını ve bir kanun değişikliğine gidilebileceğini söylemişti.
 



Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler