Gürüz: Görüşlerimiz taban taban zıt
İkinci Ergenekon davasında tutuksuz sanık eski YÖK başkanlarından Prof.Dr. Kemal Gürüz savunmasında davaya yargılanan bazı sanıklarla dünya görüşünün taban tabana zıt olduğunu söyledi. Prof.Dr.Gürüz “Ben içine kapanık otantik yapıya sahip tam bağımsızlığa değil, günümüzün küresel dünyasında karşılıklı bağımsızlığa inanırım” diye konuştu. CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, Cumhuriyet Gazetesi Ankara Bürosu’nun telefonlarının kendisi kişisel telefonu gibi gösterildiğine dikkat çekerek, Gürüz ile muhabirlerin görüşmesinin de kendi görüşmesi gibi iddianameye aktarıldığına dikkat çekti.
İstanbu 13. Ağır Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi yerleşkesi bitişiğindeki duruşma salonunda görülen davanın 158. duruşması yapıldı. Prof. Dr. Kemal Gürüz, savunmasına “Ergenekon silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek iddiaların tamamen reddediyorum. Ben Ergenekon silahlı terör örgütü adıyla varolduğu ileri sürülen böyle bir örgütten yargıya intikal edene kadar haberdar değildim” diye konuştu.Gürüz, Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörlüğü, TÜBİTAK Başkanlığı ve son olarak 1995-2003 yıllarında YÖK Başkanlığı yaptığını anlattı. Davada yargılanan rektör ve yüksek rütbeli subayları görevi sırasında tanıdığını belirten Gürüz şöyle devam etti: “Hiçbir sanık ile herhangi bir örgütsel bağım yoktur. Sanıkların büyük bir kısımının adını dahi hiç duymadım. Sanıkların büyük bir bölümüyle felsefem, dünya görüşüm taban tabana zıt. Böyle bir durumda aynıörgütün üyesi olduğumuzun iddia edilmesi akıl ve mantık dışı.Ben seküler din ve vicdan özgürlüğüne inanırım. İnsan haklarına dayalı katılımcı demokrasiden yanayım.”
“Benim bir terör örgütü üyesi olmam mümkün değildir” diyen Prof.Dr. Gürüz şöyle devam etti: “Ergenekon örgütünün varlığından dahi habedar değilim. Haberim olsaydı, kendi yetkim alanım içinde gereğini yapar ve ihbarda bulunurdum.”
2003 yılında emekli olduğunu, çok sayıda bildiri, makale ve kitap yazdığını anlatan Gürüz “Telefon görüşmelerimde ne bir eyleme atıf vardır ne de görüşmelerde darbe sözü geçmektedir” dedi. Başkan Hasan Hüseyin Özese’nin soruları üzerine Gürüz “Cumhuriyet Çalışma Grubu” diye bir yapıyı hiç duymadığını belirtti.
Gürüz’e 25 Ekim 2003’te Ankara’da bazı rektörlerin de katıldığı Anıtkabir’e yapılan “Cumhuriyet’e Saygı Yürüşü”ne katılıp katılmadığını sordu. Gürüz şu yanıtı verdi: “Ankara Üniversitesi, Atatürkçü Düşünce Derneği ile bir yürüyüş tertiplemiş. Rektörler Komitesi Toplantısı’nda Ankara Üniversitesi Rektörü Nusret Aras çağrıda bulundu. Nusret Aras’ın ısrarlı daveti üzerine yürüyüyüşe katıldım. Sonradan orada ‘Ordu göreve’ pankartı açıldığını duydum. Türk Solu adlı bir grup o pankartı açmış, yargılanmışlar ve beraat etmişler.”
Tutuklu sanık eski İnönü Üniversitesi Rektörü Fatih Hilmioğlu, Gürüz’ün Anıtkabir’e yürüyüşe kendisini Prof.Dr.Nusret Aras’ın davet ettiğini söylediğine dikkat çekerek “Gürüz’ün bu ifadesi ‘Cumhuriyet Çalışma Grubu faaliyeti kapsamında rektörlerin katıldığı Jandarma Genel Komutanlığı’ndaki yemekte bu yürüyüşün kararının alındığı’ iddiasını yalanlıyor” diye açıklamada bulundu. Prof.Dr. Hilmiloğlu’nun iddianamede 98 kez görüştüklerinin yazılması olduğunu anımsatması üzerine Gürüz “Bana mantıklı gelmiyor” diye konuştu.
Bu sorudan özür dilerim
Mustafa Balbay da söz alarak Gürüz’e “Sizinle hiç görüştük mü? Böyle bir soruyu özür dileyerek soruyorum. Çünkü görüşebiliriz de. Bu soru iddianamedeki kurguyu da yansıtıyor. İddianamede Ankara Büro’nun telefonları benim şahsi telefonum gibi yazıldığı için sizinle 8 kez telefonla görüşmüş gibi gösteriliyor” diye sordu. Gürüz ise “Ben bir kez trajikomik bir durumda Mustafa Balbay’ı santraldan aradım. Cumhuriyet’in eğitim muhabiri beni arardı. Bütün gazeteciler sık sık beni arardı, hala da eğitim konularında beni arıyorlar” dedi.
Haberal iyi insandır
Başkan Özese’nin tutuklu sanık CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal ile ilişkileini sorması üzerine Gürüz “Haberal’ı Başkent Üniversitesi Rektörü olarak tanırım. İyi bir insandır. Haberal ile görüşlerimiz taban taban zıttır. Aramızda zaman zaman münakaşalar olurdu. Kendisinin farklı görüşleri vardı. Çok yakın dostluğum yoktu. Ama sağlık sorunum olursa canını dişine tararak ilgilenirdi. Kendisini şükranla yad ederim” diye yanıt verdi. Duruşmayı CHP milletvekili Muharrem İnce de bir süre izledi.
"Somut herhangi bir delilden yoksun olduğu kadar insaf, vicdan ve adalet duygusundan da yoksun bu yakıştırmaların tamamını reddediyorum"
İstanbul 13. Ağır Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi yerleşkesi bitişiğindeki duruşma salonunda görülen davanın 158. duruşması yapıldı.
Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) son asker genel sekreteri emekli Orgeneral Tuncer Kılınç savunmasında gözaltına alındığı 7 Ocak 2009’da Cumhuriyet Gazetesi’nin bombalamasından, Danıştay saldırısına kadar onur kırıcı fiilerle suçlandığını ifade ederek şöyle devam etti: “Somut herhangi bir delilden yoksun olduğu kadar insaf, vicdan ve adalet duygusundan da yoksun bu yakıştırmaların tamamını reddediyorum. Ayrıca bütün bu onur kırıcı fiillerde şahsımı irtibatlandırma gayreti içinde yer alanları kınıyorum.”
Takdirinize sunuyorum
İddianamede “İlhan Selçuk’tan ele edilen bir dokumanda ‘Ankara‘da büyük buluşma’ başlığı altında ‘Cumhuriyetçi isimler ilk defa bir araya geliyor’ şeklindeki yazıda isminin geçtiğinin belirtildiğine” dikkat çeken Kılınç şöyle konuştu: “Demokratik bir ülkede böyle bir haberin sırf merhum İlhan Selçuk’un arşivleri arasında geçiyor diye delil olarak gösterilebilmesine nasıl bir anlam verilebileceğini sizlerin takdirlerine sunuyorum”
Devletin kurumlarında yok
Tuncer Kılınç, 2001-2003 yılları arasında MGK Genel Sekreterliği görevini yürüttüğünü ifade ederek, “Devletin istihbarat sağlayan kuruluşlarının Genelkurmay Başkanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, MİT Müsteşarlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün oluşturdukları aylık istihbarat raporlarının koordine edildiği bir makamda, 24 kez bizzat başkanlığıını yaptığım koordinasyon toplantılarında, hiçbir kuruluşun raporunda anılan isimde bir örgütten ve faaliyetlerinden bahis geçmemiştir” dedi.
Hakaret kabul ediyorum
Savcılıkta kendisine Gizli Tanık 17’nin ifadelerinden sorular yöneltildiğini ifade eden Kılınç “Hiçbir ilişkim olmadığı halde 4 günüm gasp edilmiştir. 3. iddianame kapsamına alınmış olmayı kişiliğime hakaret kabul ediyorum. Bu konuda yasaların sağladığı olanaklar çerçevesinde sonuna kadar hak arayacağım” dedi.
Sözde darbe
Bir ihbarda “2003-2004 yıllarında yapıldığı iddia edilen Ayışığı ve Sarıkız darbe planlarında adının geçtiğine” değinen Kılınç “Sözde darbe planlarının isimlerini medyadan duydum. Benim ifademe güven göstermeyen iddia makamının ne maksatla yapıldığı belli olmayan bir ihbara inanması ve bunu kanıt göstermesi son derecede düşüdürücüdür. İddia makamının bu dava ile bu kadar zorlamalarla şahsımı irtibatlandırmaya çalışmasının başka sebepleri olması gerekir” dedi.
Balbay’ın notları
İddianamede Mustafa Balbay’a ait olduğu iddia edilen notlarda isminin geçtiğini ifade eden Kılınç “Güncel olaylar hakkındaki görüşlerimi almaya yönelik herhangi bir gazeteci ile yapılan bu görüşmeler MGK Genel Sekreterliği’nin doğası kapsamındadır. Bu nedenle bu görüşmelerin ne bir örgütsel yanı vardır, ne de bunlarnı örgütsel irtibatlar olarak değerlendirilmesi uygundur” diye konuştu.
Yeniden üretim
Balbay da söz alarak kendisine ait olduğu iddia edilen notların üzerinde oyandığının bir kez daha ortaya çıktığına dikkat çekerek “İddianamede benim olduğu iddia edilen notlar, benim notlarımdan esinlenilerek yeniden üretilmiştir. Notlarım anlamsız şekilde ya da anlamları değiştirilerecek şekilde yan yana getirilmiştir” diye konuştu.
Erdal Şenel’in savunması
Eski Genelkurmay Adli Müşaviri tutuksuz sanık emekli Tümgeneral Muhittin Erdal Şenel de savunmasında “Her zaman hukukun üstünlüğüne demokrasiye inandım. Seçimle iktidar düşürülebilir ancak zor kullanmanın çıkar yol olmadığını düşünmekteyim” diye konuştu.
Çubuklu yanımda yetişti
Başkan Özese’nin İnternet Andıcı davasında tutuklu sanık Genelkurmay Adli Müşaviri Tümgeneral Hıfzı Çubuklu ile ilişkilerini sorması üzerine Şenel “Hıfzı Çubuklu yanımda yetişti. Binbaşı iken yanıma geldi. Bana sorduklarında göreve uygun olduğunu söyledim. Kürsü hakimliği ile Adli Müşavirlik arasındaki fark vardır. Kürsü hakimi asar, keser, Adli Müşavirlik görüş bildirir. Ancak ben emekli olduktan sonra yıllarca hizmet etiğim yere gidemedim. Çubuklu bir konuda alınganlık gösterdi herhalde telefonlarıma çıkmadı. Alınganlık gösterdiği konu nedir bilmiyorum” şeklinde konuştu.
İlker Başbuğ devre arkadaşı
Özese’nin tutuklu bulunan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ile ilişkilerini sorması üzerine Şenel “1984’te ikimiz birlikte tuğgenaralliğe yükseldik. Aynı devre sayılırız. Ben 2003’te emekli oldum” diye konuştu.
Mustafa Balbay, Erdal Şenel’e Kent Otel toplantıları dışında özel bir görüşme yapıp yapmadıklarını sordu. Şenel, Balbay’ı 5-6 toplantıda gördüğünü ancak özel bir görüşme olmadığını belirterek “Kent Otel toplantıları yemekli ve açık toplantılardır. Gizli örgüt toplantısı olarak değerlendirilmesi mümkün değildir” diye konuştu.
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti