Hakim Özese için 'reddi hakim' talebi reddedildi
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, İP Genel Başkanı Doğu Perinçek ve diğer dört sanığın birinci ''Ergenekon'' davası kapsamında üye hakim Hasan Hüseyin Özese'nin reddine yönelik taleplerini reddetti.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde oluşturulan salonda görülen davanın bugünkü duruşmasına, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin, Alparslan Arslan ve Osman Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu 26 tutuklu sanık katıldı. Tutuklu sanık Ergün Poyraz ise duruşmaya gelmedi. Duruşmada, tutuksuz yargılanan gazeteci Güler Kömürcü Öztürk, Ferit İlsever ve Aydın Gergin de hazır bulundu.
Tutuklu sanık Doğu Perinçek, üye hakim Hasan Hüseyin Özese hakkında ''reddi hakim'' talebinde bulunacağını ifade ederek, söz istedi. Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün de Perinçek'i kürsüye çağırdı. Perinçek, ''reddi hakim'' talebi konusundaki gerekçelerini açıklamaya başladı.
Öte yandan, CHP Milletvekilleri Şahin Mengü, Bülent Baratalı, Ali Rıza Öztürk, Turgut Dibek, İsa Gök, Atilla Kart ve Halil Ünlütepe de duruşmayı avukatların bulunduğu bölümden izliyor.
Hakim Hasan Hüseyin Özese hakkında 'reddi hakim' talebi
Birinci Ergenekon davasının tutuklu sanıklardan İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek ve Nusret Senem ile tutuksuz sanıklar Ferit İlsever, Aydın Gergin ve Hikmet Çiçek, mahkeme heyeti üyesi hakim Hasan Hüseyin Özese hakkında ''reddi hakim'' talebinde bulundu. Perinçek, 3 kez Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na dava dosyasının gönderildiğini ifade ederek, ''Ankara'da Türkiye Cumhuriyet hukukunun Türk yargısı var. Yargıtay, 3 kez bu dosyanın yollanmasına rağmen İşçi Partisi'nin yasallığını doğruluyor'' dedi.
Doğu Perinçek, Özese'nin 8 Aralık 2009 tarihindeki duruşmada tutuklu sanık Osman Yıldırım'a, ''Osman Bey'' diye 36 kez hitap ettiğini ifade ederek, ''Danıştay katili Osman Yıldırım'a 'Osman Bey' diyor. Ankara'da Cumhuriyet yargıcını katleden sanık 'Osman Bey' yapılıyor. O nedenle reddediyorum'' dedi. Perinçek, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin tutanaklarını incelediğini ve oradaki hakimin ''Osman Bey'' demediğini belirterek, ''(Osman Bey) demiyor, çünkü Türk yargıcı. Osman Yıldırım, 12. Asliye Ceza Mahkemesinde Atatürk'e hakaret ettiği için yargılanıyor. O hakim hiç 'Osman Bey' diyor mu? Demez, çünkü Türk yargıcı. O karanlık cinayeti yapan, Atatürk'e hakaret eden kişiye Türk yargıcı 'Osman Bey' der mi?'' diye konuştu. Bu sırada tutuklu sanık Osman Yıldırım, ''Sayın yargıcım, müdahale edin, hakaret ediyor. Öyle bir şey yok'' diye bağırdı.
Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün de Perinçek'in mahkeme tutanaklarından okuduğunu söyledi. Konuşmasını sürdüren Perinçek, şunları kaydetti: ''Manisa Ağır Ceza Mahkemesi, öz ablasını öldürmekle yargılanan ve hüküm giyen kişiye 'Osman Bey' diyor mu? İşte Türk yargısı bu. Alparslan Arslan yargılandı 'Bey' değildi. Osman Yıldırım nasıl 'Bey' oldu, nasıl 'Bey' yapıldı? Gizli örgüt 'Bey' yaptı. Yargıçlar anlamaya, dinlemeye çalışsınlar. Silivri Mahkemesi Türk yargısı, orada da Doğu Perinçek haklı çıkar. Hiç kimse merak etmesin. Spor salonu değil burası. Burada dikkatsizlik yok. Ben hakimi uyarmak için böyle düşündüm. Duruşmanın ortasında uyardım, hatta duruşmayı terk ettim. Bu bir psikolojik savaştır. Türk milletine, Türkiye Cumhuriyetine karşı psikolojik savaştır. Burası Türk yargısının egemenlik anlayışı dışındadır. Bu ortaya çıkmıştır.'' ''Danıştay sorgusu tamamlanmadan ve bu davadan ayrılmadan benim iskemlemi yargılarsınız beni yargılayamazsınız'' diyen Perinçek, ''Bir hakimin görevi psikolojik savaşı yürütmek değildir'' dedi.
Perinçek, diğer ret gerekçelerini şöyle sıraladı: ''Osman Yıldırım'a çapraz sorguda yardım ediliyor. Cesaret aşısı veriliyor. 'Gizli tanık 9' olduğu bizzat üye hakim tarafından açığa çıkarıldı. Artık onu başka türlü koruyacak devlet. Ortaya çıktığı için, her iki ifadesinden çapraz sorgusu yapıldı. Tiyatro mu burası? Bir o maske, bir öbür maske. Hakikat böyle ortaya çıkarılamaz. Ben cezaevindeyken, Özese hakkımdaki dinleme kararına imza attı. Aynı hakim, hem soruşturma, hem kovuşturmada aşamasında görev aldığı için reddediyorum.''
Perinçek, 6 Kasımda ikinci davanın duruşmasında sanıklardan Hasan Atilla Uğur'a, Özese'nin ''Siz Öcalan'ı sorguladınız mı? Doğu Perinçek'in PKK'nın ikinci adamı olduğu konusunda bir şey öğrendiniz mi?" diye sorduğunu anlatarak, Ankara 1 Nolu DGM ve Ankara Asliye Ceza Mahkemesinin konuyla ilgili iddiayı ''yalan ve gerçek dışı olduğuna dair hüküm verdiğini'' söyledi.
''Tarafsızlığını, bağımsızlığını yitiren ve kendilerine karşı husumet ve kin duygusu beslediğini'' öne sürdüğü üye hakim Özese'yi HSYK'ya şikayet ettiklerini ve reddettiklerini ifade eden Perinçek, mahkemeye ret gerekçelerini içeren 9 sayfalık bir dilekçe sundu.
Bunun üzerine söz alan tutuklu sanık Nusret Senem, dilekçeye ve Perinçek'in sunduğu tüm gerekçelere katıldığını belirterek, ''Özese'nin reddi talebinde bulunuyorum'' dedi.
Tutuksuz sanıklar Hikmet Çiçek, Aydın Gergin ve Ferit İlsever de Perinçek'in ret sebeplerine katıldıklarını ifade ederek, ret talebinde bulunduklarını söyledi.
Bunun üzerine söz alan üye hakim Özese, bazı duruşmalara başkanlık ettiğini, bazılarına ise üye olarak katıldığını anlatarak, ''Alparslan Arslan'a, Osman Yıldırım'a ve diğer tüm sanıklara 'bey' diye hitap ediyorum. Bu durum tarafsızlığımı göstermektedir. Bu mahkemede görev yapmam ve kürsüde oturmam HSYK'nın görevlendirmesiyledir'' diye konuştu.
Başkan Şengün'den Perinçek'e uyarı
Doğu Perinçek de oturduğu yerden bağırarak itiraz edince, Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün müdahale ederek, ''Bağırmayın, konuşamazsınız öyle. Söz istersiniz, konuşursunuz. Dinlenmeyi istiyorsan, dinlemeyi de bileceksin. Ortamı germeye hakkın yok'' dedi. Sanıkların ''reddi hakim'' talebine ilişkin söz alan İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, CMK'da ret istemiyle ilişkin sürenin 7 gün içinde yapılması gerektiğini hatırlatarak, ret talebinin süresinde yapılmadığı için geri çevrilmesini istedi.
Pekgüzel, Perinçek'in ret isteminin yapıldığı duruşmada değil, tüm duruşmalarda öyle hitap edildiğini anlatarak, sanıkların ret taleplerini duruşmayı uzatmak amacı taşıdığını iddia ederek, bu taleplerinin geri çevrilmesi gerektiğini bildirdi. Mahkeme Heyeti Başkanı Şengün, talebi değerlendirmek üzere duruşmaya ara verdi.
'Reddi hakim' talebi reddedildi
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, İP Genel Başkanı Doğu Perinçek ve diğer dört sanığın birinci Ergenekon davası kapsamında üye hakim Hasan Hüseyin Özese'nin reddine yönelik taleplerini reddetti. Perinçek ile Nusret Senem, Ferit İlsever, Aydın Gergin ve Hikmet Çiçek'in taleplerini dinledikten sonra duruşmaya bir süre ara veren mahkeme heyeti, üye hakim Hasan Hüseyin Özese yerine üye hakim Hüsnü Çalmuk ile yeniden salondaki yerini aldı.
Taleplere ilişkin kararı açıklayan Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, üye hakim Özese'ye yönelik ret talebi nedeniyle oturuma Hüsnü Çalmuk'un katıldığını belirterek, dilekçe ve konuyla ilgili inceleme yapıldığını ve Özese'den yazılı beyan alınıp incelendiğini söyledi. Şengün, sanıkların taleplerinin CMK'da belirtilen ''reddi hakim'' gerekçeleriyle bağdaşmadığından taleplerin reddedilmesine oy birliğiyle karar verildiğini açıkladı.
Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılara ilişkin davayla birleştirilen birinci ''Ergenekon'' davasında mahkeme heyeti, tutuklu sanık Osman Yıldırım'ın çapraz sorgusuna ara vererek sanık ve avukatların taleplerini almaya başladı.
Yıldırım, öğleden önceki oturumda tutuklu sanık İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in kendisine hakaret ettiğini öne sürdü. Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti:
''Burada arkamda süper NATO olduğunu söylüyorlar. Süper NATO benim değil onların arkasında. Ankara'daki yargıçların bana 'Osman bey' demediğini söylüyorlar. Ankara'daki yargıçlar bana 'Osman bey' diye hitap ederlerdi. Her söz aldığımda mahkeme heyetine saygılarımı sundukça, mahkeme başkanı Hasan Şatır 'bilmukabil, bizden de saygılar' derdi. Bana sürekli 'Danıştay katili' diyorlar. Danıştay katili olsam burada olmam. Danıştay katili kendileridir. Kendisine 'başkanım' diyen Alparslan Arslan'dır. Alparslan'a 'Danıştay katili' demiyorlar. Yüce mahkemenin bir üyesinin bana 'bey' dediğini söylüyor. Kendisi geçerken Alparslan'a 'afiyet olsun canım' diyor. Yürüdükçe önüme setler konuyor. Tek başıma yürüdükçe yoruldum. Dost kazanamadım, binlerce düşman kazandım'' diye konuştu.
Yıldırım, üye hakim Hasan Hüseyin Özese'nin, ''Sedat Peker'i tanıyor musun?'' sorusuna ''Tanıyorum'', ''Ne zamandan beri tanıyorsun, aranızdaki ilişki nedir?'' sorusuna da ''Hukukumuz yok. Rahatsız ettiğim bir iş adamı vardı, o da Peker'e sığınmıştı, ona sahip çıkmıştı. Ona rağmen o iş adamını rahatsız etmeye devam ettim'' şeklinde yanıtlar verdi.
''Benim tanıdığım herkesle görüşüyordu"
Hakim Özese'nin, Peker'i en son ne zaman gördüğünü sorması üzerine Yıldırım, hatırlamadığını söyledi. Yıldırım, Özese'nin, ''Alparslan Arslan kiminle görüşüyordu, tanıdığın kimler vardı bunların arasında, kimleri biliyorsun?'' sorusu üzerine, ''Benim tanıdığım herkesle görüşüyordu. Şimdi burada sıralayamam, hatırlamıyorum'' dedi.
Özese'nin, bir kişinin fotoğrafını göstererek tanıyıp tanımadığını sorması üzerine Yıldırım, ''Suratı yabancı gelmiyor'' yanıtını verdi. Araya giren Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün'ün, ''Her zaman bu kelimeyi kullanıyorsun. Nereden geliyor aklına, nereden tanıyorsun da yabancı gelmiyor sana, nerede gördün?'' şeklindeki sorusuna karşılık Osman Yıldırım, hatırlayamadığını, hatırlaması durumunda söyleyeceğini, ancak bu kişiyi çıkaramadığını kaydetti.
Osman Yıldırım, hakim Özese'nin, ''Gazete okuyor musun, ne sıklıkta gazeteleri takip ediyorsun?'' sorusuna, gazeteleri takip edecek fazla zamanı olmadığı yanıtını verdi.
Özese'nin, Cumhuriyet gazetesinin bir sayısındaki ''Türbanlı domuz'' karikatürünü göstererek, bunu ilk defa ne zaman gördüğünü sorması üzerine Yıldırım, Cumhuriyet gazetesine yapılan 2. bombalı saldırıdan sonra gördüğünü ifade etti.
Yıldırım, Vakit Gazetesinin ''İşte o üyeler'' başlıklı nüshasını ne zaman gördüğü sorusuna da, ''Alparslan Arslan 16 Mayıs gecesi küfür ediyordu. Gazeteyi o zaman gördüm'' yanıtını verdi.
''Danıştay saldırısından ne zaman haber olduğu'' sorusunu Yıldırım, ''Saldırı olacağıyla ilgili bilgi sahibi değilim. Danıştay başkanının araç plakasını neden istediğini sordum. Arabasının bagajından Vakit Gazetesini çıkarıp bana göstererek küfür ediyordu'' dedi.
Üye hakim Özese'nin, savcılık sorgusu sırasında adı geçen ''Jitemci İsmail''in kim olduğunu sorması üzerine Yıldırım, ''Şimdilik cevap vermek istemiyorum'' cevabını verdi.
Bu kişinin Alparslan Arslan'ı da tanıdığını dile getiren Yıldırım, Arslan'nın Jitemci İsmail'e ''Hocam'' diye hitap ettiğini ileri sürdü.
Yıldırım, ''Nasıl bir dokunulmazlık kazanacaktın, bunun karşılığında ne tür bir hizmet verecektin'' sorusu üzerine, ''Buna da cevap vermek istemiyorum. Bahsettiğiniz hizmet, vatandaş olarak vatana yapacağım hizmettir'' diye konuştu.
Özese'nin ''Daha önce dokunulmazlık alana şahit oldunuz mu?'' sorusunu da Yıldırım, ''Bilirim, ama anlatmak istemiyorum'' şeklinde yanıtladı.
Başkan Şengün, Alparslan Arslan'ı duruşmadan attı
Osman Yıldırım, Özese'nin sorularını yanıtlamaya devam ederken, tutuklu sanık Alparslan Arslan oturduğu yerden bağırmaya ve küfür etmeye başladı. Bu sırada yanında bulunan jandarmalar da Arslan'ın ağzını kapatmaya çalıştı.
Yıldırım da, ''Avukat olmuşsun, gidip tetikçilik yapıyorsun. Senden başka tetikçilik yapan avukat var mı? Okumuşsun, kendini kurtarmışsın, tetikçilik yapıyorsun'' dedi. Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, Yıldırım'dan soruları yanıtlamaya devam etmesini isterken, ''Tamam Alparslan'' diyerek Arslan'ı sakinleştirmeye çalıştı.
Alparslan Arslan küfürlü şekilde bağırmaya devam edince, Başkan Şengün jandarmalardan Arslan'ı dışarı çıkarmalarını istedi. Bunun üzerine Arslan, jandarmalar tarafından duruşma salonundan çıkartıldı.
Başkan Şengün, saatin geç olması nedeniyle Yıldırım'ın çapraz sorgusuna ara vererek, sanık ve avukatların taleplerini almaya başladı. Duruşma, tutuklu sanık Muzaffer Tekin'in taleplerini sunmasıyla devam ediyor.
"Hukuk değil medya tarafından yargılanıyorum"
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, sanık ve avukatların talepleri alındı.
Duruşmada söz alan tutuklu sanık Muzaffer Tekin, hukuk değil medya tarafından yargılandığını öne sürerek, basının objektif olmasını istediğini söyledi.
Savcıların kendisini bir örgüt lideri, örgüt üyesi olarak suçladığını kaydeden Tekin, ''Örgüt lideri miyim, örgüt üyesi miyim? Bir türlü karar vermediler. Sonra baktılar örgüt liderliğine yakışıyorum, örgüt lideri yaptılar. Oysa şimdi bir örgüt de yok, lider de. Bu iddiayı ortaya atanlar bunu kanıtlamak mecburiyetindeler. Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesine yapılan saldırı olayları kene olsa bana yapışmaz'' diye konuştu.
''Bırakın üniversiteme döneyim"
Tutuklu Sanık Emin Gürses de Sakarya Üniversitesinde öğretim görevlisi olduğunu ifade ederek, ''Eğer elinizde bir mektup varsa, bana sormak istediğiniz bir soru varsa şimdi sorun. Bir şey yoksa, bırakın beni üniversiteme döneyim. Bir şey olursa, gerek duyulursa çağırın beni geleyim o zaman. Burada tek bir talebim var, üniversiteye dönmek istiyorum'' şeklinde konuştu.
Tutuklu sanık Oktay Yıldırım da Ümraniye'de el bombalarının ele geçirilmesi sırasında patlayıcı maddelerin delil tespit tutanağının tutulamadığını, fotoğraf ve video çekiminin yapılmadığını ve hemen ertesinde ''uyduruk bir imha kararı'' ile bu malzemelerin imha edildiğini iddia etti. Yıldırım, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde, imha etmeye ilişkin yazışmalar yapılırken polis raporları, diğer inceleme raporları ya da askeri inceleme raporlarından hangisine dayanarak yapıldığının açıklanmasını ve tercih nedeninin belirtilmesini istedi.
Diğer tutuklu sanık Veli Küçük ise bu davadan ne zaman, nerede, neyin çıkacağını ve hangi iftiraya uğrayacaklarını bilemediklerini savundu. Küçük, ''İmdat'' diye gizli bir tanığın ortaya çıkarak hakkında çeşitli iddialarda bulunduğunu anlattı.
Küçük, son zamanlarda tahliye olmak isteyenlerin gizli tanık olması gerektiği gibi bir zorunluluğun ortaya çıktığını öne sürerek, gizli tanık ''Anadolu'' olduğu açıklanan tutuklu sanıklardan Ümit Sayın'ın savcılıkça tahliyesinin istendiğini anımsattı. Küçük, ''Sayın'ın tahliye olmasını yürekten istiyorum, ancak gönül isterdi ki gizli tanık olmadan önce tahliye istemi olsun'' şeklinde konuştu.
Gizli tanık ''İmdat''ın hakkındaki beyanlarının tamamının gerçek dışı olduğunu savunan Küçük, şunları söyledi:
''Savcı Fikret Seçen açıkça suç işleyerek CMK'nın 52, 53 ve 59. maddelerini ihlal etmiştir. Hiç görmediği bir kişinin beyanlarını gizli tanık olarak kaleme almış ve imzalamıştır. İlgili savcı hakkında işlem yapılmasını talep ediyorum. Biliyorum yine tutukluluk halimin devamına karar verilecek ve buna gerekçe olarak 'kuvvetli suç delili' denilecek. 2 seneden beri bu kuvvetli suç şüphesini anlatamadınız bana. 'Tahliye edin' demiyorum. Eğer tahliyem olmayacaksa bu kuvvetli suç şüphesini artık bana açıklayın. Görev yaptığım yıllar boyunca 19 kez tayinim çıktı. Cefakar eşim, 19 kere benimle gelerek eşya düzdü. Şimdi 20. tayin yerim olan Silivri'de eşya düzüyoruz. Burada ailece savunma yapıyoruz.''
''Gizli tanık İmdat, Ali Kalkancı'dır"
Tutuklu sanık Zekeriya Öztürk de sanık olarak 2 yıldır psikolojik işkenceye tabi tutulduğunu ileri sürerek, ''Benim bunu söylemem, açıklamam suç mu bilmiyorum, ama suçsa içeride yattığım 2 yıl yeterlidir. Bu gizli tanık İmdat, Ali Kalkancı'dır. Ali Kalkancı benim muhatabım değildir. Muhatapları cevap versin. Biz burada kaldığımız sürece açılımlar, devletin başına örülen çoraplar devam edecektir'' şeklinde konuştu.
Öztürk, tahliyesini talep etti.
Tutuklu sanık Fikret Emek de Özel Kuvvetler Komutanlığı'na bağlı Seferberlik Tetkik Kurulu (STK) Başkanlığı'ndan emekli olduğunu ifade ederek, STK'da arama yapılmasına üzüldüğünü söyledi.
Emek, ''Görev yaptığım süre içinde STK'da yanlış şeyler yapıldığını görmedim. Ancak, eski mensubu olduğum için üzüldüm. Özel Kuvvetler'de görev yapanlar, birçok özel yeteneği olan kişilerdir. Herkesin görev yapamayacağı bir yerdir burası. Asılsız haberlerle Özel Kuvvetler Seferberlik Tetkik Kurulu ve Türk Silahlı Kuvvetleri küçük düşürülmekte, rencide edilmektedir'' şeklinde konuştu.
"Haleti ruhiyem bozuk olabilir, ama akli dengem yerinde''
Tutuklu sanık Ümit Sayın da 7 Aralıkta verdiği ifadeyle ilgili açıklama yapmak istediğini belirterek, önceki oturumda avukatlığını bırakan Mehmet Aytekin'in, akli dengesinin yerinde olmadığından bahsettiğini söyledi. Sayın, ''Depresyon, insanın akli melekelerinin yerinde olmaması anlamına gelmez. 5 aydır matematik çalışıyorum. Üniversite sınavına hazırlanıyorum. Hukuk okumak için. Akli sağlığım tamamen yerinde. Verdiğim beyanların hiçbirisi akli dengemin yerinde olmadığını göstermez'' diye konuştu.
Bugünkü duruşmada hakkında çok konuşulduğunu anlatan Sayın, ''İfademin baskı altında alındığından bahsedildi. Kendi irademle dilekçeyle başvurdum savcılığa. Tehditle ifade vermem söz konusu değildir. Haleti ruhiyem bozuk olabilir, ama akli dengem yerinde. İlaç tedavisi görüyorum'' dedi.
Duruşma, sanık avukatlarının taleplerini sunmasıyla devam ediyor.
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu