Hedefinde yine bağımsızlar vardı
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Mardin mitingindeki gündeminde BDP ve bağımsız adaylar vardı. Erdoğan, "bugün bu bağımsızlar bu BDP sırtını nereye dayıyor? Nereye? PKK terör örgütüne, oyu nasıl alıyorlar? Tehditle, korkutarak. Esnafın kepenklerini kapattırıyorlar. Yoksa esnaf kepenk kapatır mı? Ama tehditle kapattırıyor" şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan, Yenişehir semtinde düzenlenen mitingdeki konuşmasına, Mardin'in bütün ilçelerine sevgi ve saygılarını yollayarak başladı.
Erdoğan, Mardin'in huzurun, kardeşliğin, dayanışmanın, hoşgörünün, tarihin, medeniyetin, bilimin şehri olduğunu, sadece Türkiye'nin değil, dünyanın göz bebeği bir şehir olduğunu, Türkiye'nin kardeşliğin örnek şehri olarak gördüklerini, gittikleri her yerde övgüyle bahsettiklerini ve duydukları iftiharı dile getirdiklerini ifade ederek, Mardin'in dayanışmanın, hoşgörünün kardeşliğin simgesi olduğunu belirtti.
'Bağımsızlar, BDP sırtını nereye dayıyor'
Yıllarca ihmal edilen Mardin'i yeniden canlandırmak için var güçleriyle çalıştıklarını ifade eden Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
''Mardinli kardeşim ben Türkü de Kürdü de seviyorum. Bizde ayrım yok. Fakat Kürdün temsilcisiyim diyenin benim Kürt kardeşlerime kazandırdığı ne var söyler misiniz? Söyler misiniz ne kazandırıyor? Kürtler adına ortaya çıkan bağımsız adaylar var. Allah aşkına şu Mardin'e ne kazandırdılar? Söyler misin? Okullarınızı, Hastanelerinizi, yollarını mı yaptılar? Size iş ve aş mı buldular? Ne yaptılar? Şimdi hangi yüzle gelip oy istiyorlar. Ne yapacağız diyorlar. Kardeşlerim bu ülkede artık ret, inkar ve asimilasyon politikaları yoktur. Biz tüm kardeşlerimizi vatandaşlarımızı yaradan da ötürü sevdik, seviyoruz.
Kardeşlerim şunu bilesiniz; bugün bu bağımsızlar bu BDP sırtını nereye dayıyor? Nereye? PKK terör örgütüne dayıyor. Öyle mi? Oyu nasıl alıyorlar? Tehditle, korkutarak. Öyle mi? Esnafın kepenklerini kapattırıyorlar. Yoksa esnaf kepenk kapatır mı? Ama tehditle kapattırıyor. Sevgili kardeşlerim işte 12 Haziran bütün bu tuzakları ve tezgahları bozma günüdür. Mardin buna hazır mı? Mesele bitmiştir. Bizim kardeşliğimiz ve dayanışmamız hiçbir şeyle izah edilemez. Çok önemli adımlar attık her alanda.
Kürt kardeşlerimizin sorunlarına samimiyetle eğildik. Arap kardeşlerimizin sorunlarına samimiyetle eğildik. Yezidi, Keldani, Protestan, Katolik demedik yıllarca kim bu ülkenin vatandaşıysa onların sorununu biz kendi sorunumuz olarak gördük. Biz cesaret ve kararlılıkla bir adım attık. Biz çözüm kapısını sonuna kadar araladık. Yasakları, kısıtlamaları kaldırdık, baskılara son verdik. Biz Milli birlik ve kardeşlik dedik. Bedeli her ne olursa olsun biz bu meseleyi çözeceğiz dedik. Biz sorunlardan beslenmedik kardeşlerim. Biz sorunları çözen bir iktidar olduk.''
''BDP'nin seçim bürolarından, çadırlarından molotoflar çıkıyor"
Erdoğan, yoksulluktan beslenen, yoksulluğu istismar eden parti olmadıklarını, yoksulluğu azaltan bir parti olduklarını ve iktidara geldiklerinde 19 milyon olan yoksul sayısının 12 milyon 715 bine indiğini belirterek, ''Bay Kemal bunu istismar ediyor. Bay Kemal 12 milyon 715 bini söylerken buraya 19 milyondan geldik. Bir de bunu söyle. Bunu söylemiyor. Değmez, değmez, hiç yormayın kendinizi ne gerek var. Sandıkta, sandıkta'' dedi.
Kardeş acılarını, gençlerin kanını, anaların gözyaşlarını oya tahvil etme çabasında olan vicdansızlardan olmadıklarını, kanı, gözyaşını durdurmak için çırpınan bir iktidar olduklarını iddia eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Seçim sürecine girdiğimiz andan itibaren terör örgütü ve BDP şiddetin dozunu artırdılar. AK Parti'yi hedef alarak şiddetten medet ummaya başladılar. Cizre'de 13-14 yaşındaki imam hatipli yavruların kaldığı yurdu, ne günahı vardı o yavruları yaktılar. Molotoflarla yaktılar. Yine Cizre'de büyük Kürt alimi Melayi Ciziri'nin türbesinin tahrip ettiler. Diyarbakır'da bir kez daha imam hatipli çocuklara saldırılar. Çıktı içlerinde malum İmralı'daki Kürtlerin dini Zerdüştlüktür dedi. Son zamanlarda biz Hristiyanlığa daha yakınız dedi. Aynen bakın oturmuş omurgalı bir yapıları yok. İstikamet yok, Kürtler kılıç zoruyla Müslüman olmuş dedi. Benim Kürt kardeşlerime hakaret ettiler. İstanbul'da barış, demokrasi diyen, mağduriyet kisvesi altında oy toplamaya çalışan bağımsız adayların seçim bürosundan molotoflar çıkıyor.
Kısa bir süre önce değerli kardeşlerim aynı bir şekilde İstanbul'daki bir ilçe başkanı molotoflarla yakalanıyor. BDP'nin Seçim bürolarından, çadırlarından molotoflar çıkıyor. Ne olacak bu molotoflar? Kimin yüzünü yakmayı planlıyorsunuz? İstanbul'da Serap kızımından sonra şimdi kimi belediye otobüsünde öldürmeye çalışıyorsunuz? Dün Van'ın Başkale ilçesinde bizim milletvekillerimizi taşladılar. Hopa'da bulunduğum otobüsü ve tüm konvoyu taşladılar. Koruma polisim orada aldığı isabetle otobüsten düşerek bir beyin travması geçirdi. Ameliyat oldu. Halen hastanede. O ameliyattan sonra halen şuuru kapalı duruyor. Değerli kardeşlerim bu mu demokrasi? Bu mu özgürlük? Sandıktan umudunuzu bu kadar mı kaybettiniz? Söyleyecek sözünüz molotof mu taşlar mı? Dağlardaki silahla dolaşıyor, sizler de şehirde taşlarla molotoflarla mı dolaşıyorsunuz? Hiç mi fikriniz kalmadı ki şiddete başvuruyorsunuz? Sevgili devletin asimilasyon, inkar ve ret politikalarına biz son verdik."
''Biz sorunu çözdükçe, bunlar kışkırtmayı, tahriki arttırıyor"
Başbakan Erdoğan, taşın, molotofkokteylin çocukların eline verildiğini, amaçlarının çocukların üzerinden istismar siyaseti yapmak olduğunu, eser, hizmet, siyaseti konuşamadıklarını ifade ederek, şöyle konuştu:
''Bakın ellerinde belediyeler var değil mi? Yaptıkları hizmetleri biliyor musunuz? Pislikten geçilmez, altyapı yok, dökük rezillik. Paran mı gelmiyor senin? Paranı alıyorsun, paranı aldığın halde hizmet vermiyorsun. Dert başka, dert hizmet değil, istismar siyaseti. Kardeşlerim, Kürt annelerinin, Türk annelerinin, Arap annelerinin gözyaşı üzerinden siyaset üretmenin mücadelesi içerisindeler. Biz sorunu çözdükçe, bunlar kışkırtmayı, tahriki artırıyor. Biz yasakları kaldırdıkça, millete baskıyı bunlar yapmaya başlıyor. Özgürlük alanı genişledikçe, bunlar özgürlüğü istismar edip, benim Kürt kardeşime, Arap kardeşime, faşistçe baskılar uyguluyor.
Kardeşlerim, 'bizde ayırım yok' dedim. İşte buyurun, karşınızda ben. Ben Türküm ama, eşim Arap. Ben Rizeliyim, eşim Siirtli. Niye? Çünkü bizde ayırımcılık yok. Çünkü biz az önce şarkıyı dinledik, ne diyoruz, 'Bir Allah'ın kuluyuz' diyoruz, değil mi? Bitti. Bizde ayırımcılık olmuyor. Benim Kürt kardeşim, Arap kardeşim, artık bunlara aldanmasın diyorum. ''
Erdoğan, Türkiye'de bu yaşananların sorumlusunun CHP olduğunu, Kürt meselesinin patentinin CHP'ye ait olduğunu, BDP'nin CHP ile kolkola girdiğini kaydederek, şu değerlendirmede bulundu:
''MHP ile de kolkola siyaset yapıyorlar. Çünkü, bunların üçü de statüko partisi, bunların üçü de değişimden korkuyor, bunların üçü de seçimden korkuyor. 12 Haziran'da sandığa gidelim ve bunlara gereken dersi verelim diyorum. Elinizi vicdanınıza koyun ve sandıkta bunlara gereken cevabı verin. Hiç korkmayın, korkunun ecele faydası yoktur, bunu unutmayın. Güvenlik güçlerimiz her türlü tedbiri almış vaziyette ve alacaktır. Sandığa güvenle gidin, oyunuzu vicdanınızla kullanın. İnsan ömründe bir kez ölür ama, bunlar bin kez ölecekler unutmayın. Dağıtılan bildirilere, savrulan tehditlere, sizi sindirmek için yapılan baskılara boyun eğmeyin. CHP, MHP ve BDP'nin kurduğu oyunu, kurduğu tezgahı gelin 12 Haziran'da hep beraber altüst edelim.
Siz bütün baskılara rağmen, tehditlere rağmen, zorbalığa rağmen 12 Eylül'de sandığa gittiniz ve yüzde 93.5 'evet' dediniz. Şimdi de sandığa ve yeni bir anayasa için, hak ve özgürlükler için, ileri demokrasi için 'AK Parti' diyin, 'Büyük Türkiye' deyin. Değişim için AK parti, çözüm için, kardeşlik için, dayanışma için bir kez daha AK Parti diyin, oyunuza sahip çıkın. İradenize sahip çıkın, onurunuza sahip çıkın. Geleceğinize sahip çıkın. Bu çocuklar bizim, bu gençler bizim, yavrularımızın geleceği için sandığa gidin. Yavrularımızı dağlara kaçıranlara karşı sandığa gidin. Onun için duruşunuz önemli, onun için duruşumuz önemli.''
Nerede bu bağımsız milletvekilleri onlar neyi kazandırdı
Erdoğan, Mardin'e Artuklu Üniversitesini 2007 yılında kendilerinin kazandırdığını belirterek, şöyle devam etti:
''Nerede bu bağımsız milletvekilleri, onlar neyi kazandırdı. Onların derdi başka, bizim derdimiz başka. Biz hizmetteyiz, onlar istismarda. Üniversite bünyesinde 4 fakülte, 3 ensitütü, 1 konservatuar, 4 meslek yüksekokulu hizmete girdi. Üniversitemiz çok hızlı bir şekilde gelişti. Bölgenin en önemli eğitim kurumlardan biri haline geldi. Hem Mardin'in hem de tüm Ortadoğu'nun medeniyetleri Artuklu Üniversitesinde canlanıyor. Tarihi Zinciriye Medresesini Yaşayan Diller Enstitüsüne, tarihi Davudiye Tekkesi'ni Sosyal Bilimler Enstitüsüne tahsis ettik, eski Hükümet Konağı ise Mimarlık Fakültesi oldu. Mardin'de inşallah tüm Türkiye'ye tüm Ortadoğu'ya ışık tutacak örnek bir bilim yuvası inşa ediliyor. Biz Mardin'e sevdalıyız, bizim Mardin'e aşkımız var. Mardin için üretmeye devam edeceğiz.
Mardin'e bir müjdemizi daha açıklamak istiyorum. Biliyorsunuz bir ilin büyükşehir olması için 750 bin nüfusa ihtiyacı var. Şu anda Mardin sınırda, 6 bin gibi açığınız var. 2013 Mart'ına kadar zannediyorum ki Mardin 750 bini yakalayacak. En az 3 diyorum, ilerisine karışmam zaten. Bu hızla giderseniz bu işi bitirirsiniz. Mardin 2014 yerel seçimlerine büyükşehir belediyesi olarak girecek. Şu anda sınırda iki ilimiz var, Mardin ve Malatya. Mardin'in bütün ilçeleri yani mülki sınır, Mardin'in büyükşehir belediyesi sınırlarına girecek. Belde belediyelerini kaldırıyoruz, hepsi ilçe belediyelerinin mahallesi olacak. 100 binlik, 50 binlik, 25 binlik ve 5 binlik planları büyükşehir belediyesi yapacak. Yani İstanbul ve Kocaeli belediyeleri neyse Mardin'i de aynı şekle dönüştüreceğiz. Onun için biliyorsunuz Adrese Dayalı Nüfusu Sistemi ile günlük nüfusu takip ediyoruz. İnşallah Mardin'i de büyükşehirler arasında göreceğiz. Bunu arzu ediyoruz. O zaman şu anki tabloya göre Malatya Mardin bu seriye katılırsa 2014 yerel seçimlerine 29 büyükşehir belediyesi olarak gireceğiz. Şimdiden hayırlı olsun diyorum.''
Mardinwood
Mardin Kalesi'nin 219 yıl önce Osmanlı Sultanı 3. Selim döneminde kısmen tamir edildiğini ve o tarihten bu yana onarım görmediğini vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
''219 yıl sonra bu kaleyi AK Parti Hükümeti olarak biz tamir ediyoruz. Talimatı verdim, Hava Radar Komutanlığı başka yere taşınacak. 30 Mayıs'ta tamir ihalesi yapıldı. 2013 yılında inşallah bu tamiratı bitireceğiz. Çocukluğunda bu kale içinde top oynayıp, piknik yapanlar o çocukluk yıllarına geri dönecek. Aynı zamanda burası müze olarak da görev yapacak. Şimdiden hayırlı olsun. Kültür ve Turizm Bakanlığımız Mardin'i 'Açık Hava Sinema Platosu' olarak belirledi. Ben tabi İstanbul'da 'Kanal İstanbul Projesi' ile ilgili (Çılgın) dedim. Şimdi gittiği her yerde diyorlar ki; 'Bize niye çılgın yok'. Bu illerimizi kaldıracak adımları atıyoruz, İşte Mardin. Ne olacak biliyor musunuz? Artık nasıl Amerika'da bir Hollywood varsa, nasıl Hindistan'da bir Bollywood varsa bizim için Türkiye'de de Mardinwood olacak. İnanıyorum ki milyonlarca, milyarlarca dolar kazanacak. 2002 yılında Mardin'e gelen turist sayısı 150 bindi, şu anda bir milyon rakamına ulaştı. İnşallah 2023 yılında 5 milyona çıkaracağız. Artık Mardin'de oteller zinciri içerisinde olan oteller yükselmeye başladı. Ben şimdi Mardinli iş adamlarına sesleniyorum; bakın benim hemşehrim geldi burada Hilton Otelini yapıyor. Bu oteller tıklım tıklım dolacak. Şanlıurfa'da boş yer yok. Yeter ki bu yatırımları yapalım. 2023 yılına kadar Mardin'deki yatak kapasitesini 50 bine rakamına ulaştıracağız. Bunların altyapısını yapıyoruz. Mardin havaalanı pistini büyütüyoruz. Uluslararası uçakların rahatlıkla inebileceği hale getiriyoruz. Bu işle ilgili 15 milyon liralık bir yatırım yapacağız, lüks bir terminal binasını da yapıyoruz. Pistiyle, terminal binasıyla Mardin Havalimanı inşallah sizlere hizmet verecek. Şu anda aynı anda 2 uçak iniyor, bunu yaptığımızda 4 uçak inebilecek.''
Erdoğan, şu anda Mardin'de 65 bin hektar alanın sulanabildiğini, GAP Projesi çalışmaları tamamlandığında 204 bin hektar alanın suyla buluşacağını söyledi.
Mardin'deki 2 bin 624 üreticiye 37 milyon 500 bin lira tutarında pamuk desteği ödemesine dün başlandığını da dile getiren Erdoğan, 1955'ten bugüne kadar tamir edilmeyen içme suyu ve kanalizasyon şebekesini elden geçirdiklerini anlattı.
"Biz ağalıktan gelmedik"
Erdoğan, ilköğretimde, ortaöğretimde okullar açılırken kitapları ücretsiz olarak verdiklerini hatırlatarak, şöyle konuştu:
''Ya çıkmış bu Bay Kemal ne derse beğenirsiniz. İnanın bu yürüyen yalan, koşan yalan, uçan yalan. Yetişmek mümkün değil. Geçen gün bir radyo programında ne derse inanırsınız. Çocuklara diyor; 'Verilen kitaplardan katılım payı alındı' diyor. Eline diline dursun senin ya... Allah aşkına şu anda sizlere dağıttığımız kitaplardan dolayı para alan var mı? Varsa söyleyin. Eğer okullarda böyle bir şey yapmışlarsa ki şu ana kadar bana böyle bir şikayet asla gelmemiştir, o okulun müdürünü evvelallah sürdürürüm. Bunları ücretsiz olarak vermişiz. Bunu Meclis'te CHP'liler 'Fakire veriyorsunuz da zengine niye vermiyorsunuz' demişlerdir bize. Biz de dedik ki; 'Öğrencinin zengini fakiri olmaz'.
Artık okullardan kara tahtayı kaldırıyoruz. Akıllı tahtaya geçiyoruz, bilgisayar donanımlı akıllı tahta. İnternet ağıyla dünyaya bağlı. Yavrularımıza birer tane elektronik kitap dağıtacağız. Bütün müfredat bunun içerisine giriyor. Bunu ücretsiz olarak vereceğiz. Fakir zengin ayrımı bunda da olmayacak. Bay Kemal buna da bir yalan uydurursun herhalde. İşi gücü bu. Evvelallah benim ülkem bunları yapabilecek güçte. Biz CHP'nin karne dönemlerini yaşamıyoruz. Elimde CHP'nin döneminden kalma 'toz şeker dağıtım kartı' var. Bakın elimde 1979 yılında İstanbul Valiliğinin dağıttığı 'akaryakıt kartı' var. Bununla akaryakıt alıyorduk. Bunları ben de yaşadım. Gençler bunu bilmez. CHP demek karne demek, CHP mühür demektir. Trabzon'da bir yaşlı amcanın oğlu veya torunu neyse, bana şu nüfus kağıdını verdi. Bu nüfus kağıdında ne var biliyor musunuz? Çok ilginç şeyler var ben bir tanesini okuyayım size. 2 metre divit bezi verilir. Altında mühür. CHP bu, CHP karne, CHP yoksulluk, CHP yokluktur. Bunu böyle bilin. O dönemde benim çiftçi kardeşim Mardin'de mazot bulamıyordu mazot.. Şimdiki gibi her ailede traktör pulluk yoktu ki. Şimdi artık 'yokluk' diye bir şey yok. O gün az sayıdaki traktöre bile mazot koyamıyordu, bu zihniyet. CHP zihniyeti budur. Yokluktur, bunlar yoksulluktur, bunlar kölelik düzenidir. Bize ağalık düzeni nereden kaldı. Ağalar gücenmesin. Çünkü bu bağımsızların içinde de ağalar var. Çünkü biz ağalıktan gelmedik. Ağalıktan da pek hoşlanmam onu da söyleyeyim. Çünkü biz bu millete ne ağlık yapmaya ne efendi olmaya değil hizmetkar olmaya geldik. Farkımız bu. Biz onun için geldik. Çünkü biz kula kul olmayacağız, biz sadece hakka kul olacağız. Biz böyle bildik bu işi.''
2 Yeni fakulte
Erdoğan, Bakanlar Kurulu'nda Artuklu Üniversitesi'nde İlahiyat Bilimleri Fakültesi ile Fen ve Edebiyat Fakültelerinin kurulmasına ilişkin karar aldıklarını belirterek, Mardin'de bu yıl 750 yatak kapasiteli bir yurt yapacaklarını söyledi.
Mardin Devlet Hastanesi'ni, Derik Devlet Hastanesini, Savur, Ömerli ve Mazıdağı ilçe hastaneleri ile Nusaybin Devlet Hastanesi ek binasını hizmete açtıklarını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
''Şuna kadar 10 bine yakın hastamızı helikopterle taşıdık. Ben sigortalıydım biliyor musunuz? Belediye başkanı olana kadar sigortalıydım. Hastaneye giderdik, doktor efendi bizi muayenehanesine çağırırdı. Reçeteyi yazardı, ilacın birazı var, birazı yok. yıllarca böyle oldu mu? Dirimizi de ölümüzü de hastanelerde rehin aldılar mı? Senetler imzalattılar mı? Peki kardeşlerim şu anda öyle bir şey var mı? Bahçeli'si de CHP zihniyeti de rehin aldı. Ya bunların insana verdiği değer bu. Ama benim genelgem var. Bir hasta kapıya gelirde bu kapıdan geri çevrilirse bunun hesabını ağır ödersiniz. Yayınlanmış genelgem var. Çünkü biz Kanuni'den aldık bu terbiyeyi.
Mardin'e bağımsız milletvekilleri mi bu yolları yaptı? Şu TOKİ inşaatlarını onlar mı yaptı? Peki neye oy vereceğiz Allah aşkına, bunu bize anlatın ya. Çekinmeyin anlatın hepsini ya. Bu derslikleri, yolları, hastaneleri, bilgisayarları bunları bu bağımsızlar mı getirdi? Siz oyunuzu kime veriyorsunuz anlatın bunları. Gençler siz bizim geleceğimizsiniz. Gençler, bu Bay Kemal'in de diğerlerinin de sizler üzerindeki spekülasyonları bilesiniz ki geleceğinizi çalmaya yöneliktir. Biz ise gençlerimizin geleceğini zenginleştirmeye gayret ediyoruz. Kardeşlerim her yıl şu anda bin tane doktora ve master öğrencisini yurt dışına gönderiyoruz. Bakın bunları biz başlattık, bunları biz yapıyoruz. Şimdi bakıyorum Bay Kemal diyor ki akıl hocası şöyle söyledi ona modeli ... ver yoksa rakamı büyütmüş. Olur ya, ya tutarsa. Nasrettin Hoca'nın meselesi, hani göle maya çalıyor ya. 'Ya hoca bu maya ile göl yoğurt olur mu?' Tabi hocanın cevabı hazır 'Ya tutarsa, ya tutarsa' diye. Onun ki öyle, ya tutarsa.''
Başbakan Erdoğan daha sonra seçim şarkısını Mardinliler ile birlikte seslendirerek, ''Bunu sadece Mardin'de yaptım ona göre'' dedi.
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu