Hedefteki Yargı Bağımsızlığı...

Hedefteki Yargı Bağımsızlığı...
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 10.03.2009 - 06:50

Anayasa değişikliği kuşkusuz TBMM tarafından öngörülen biçimde yapılır. (m.175) Ne var ki anayasanın temel ilkelerinden olan hukuk devletini etkisiz kılacak değişikliklerin yapılması yukarıda anılan Anayasa Mahkemesi kararına göre olanaksızdır. Tıpkı daha önce 10 ve 42. maddelerde yapılan değişikliklerde olduğu gibi…

Yerel seçimlerden sonra anayasa değişikliğinin gündeme geleceği kamuoyuna yansıdı. Özellikle yargı alanındaki değişikliklerin ağırlıkta olacağı da anlaşılıyor. Yargı bağımsızlığı ve yargıç güvencesinin anayasada bütünüyle sağlanamadığı ve kurumsallaşamadığı bir gerçek. Ne var ki değişikliklerin güvenceyi güçlendirmekten öteye yasama/yürütmeye bağımlı kılacağı görülüyor.

Gerçekten de Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na ve hazırlanmış anayasa taslağında düzenlendiği üzere Anayasa Mahkemesi’ne yasamanın, büyük oranda Danıştay’a Bakanlar Kurulu’nun üye seçmesi anayasal zeminde gerçekleştirilirse yargının siyasallaştırılmadığını ileri sürmek olanaksız hale gelecektir. Türkiye pratiği göz önüne alındığında anılan kurumlara yapılacak seçimlerde “siyasetin” etkin olacağı açıktır.

Bu nitelikteki bir düzenlemenin, nispi bağımsızlığı ve güvenceyi büsbütün ortadan kaldıracağı ve dolayısıyla anayasanın hukuk devleti ilkesine (m.2), egemenliğin düzenlendiği 6. ve yargı yetkisine ilişkin 9. maddelerine de aykırılık oluşturacaktır. Anayasa Mahkemesi’nin 5.6.2008 tarih ve 2008/16 esas ve 2008/0116 sayılı kararında da açıklandığı üzere anayasanın 1. maddesindeki “Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir, kuralı ile bunu tamamlayan ve Cumhuriyetin temel niteliklerini belirleyen 2. maddesini değiştirecek derecede etkisi olacak bir değişikliğin yapılamayacağı” tartışmasızdır.

Yargı organını siyasallaştıracak ya da en azından siyasal etkilere açacak bir anayasal düzenleme “demokratik meşruiyet” (?) gerekçesiyle belki çekici kılınabilir; ancak, anayasal ilkeler karşısında bu nitelikteki düzenlemelerin doğru olduğu söylenemez. Ayrıca, bu şekilde yapılacak düzenlemeye karşı çıkanlara da “anayasa değişikliğini istemiyor musunuz?”, “12 Eylül anayasasını mı savunuyorsunuz?” vb. söylemleri de yanılsama yaratmaktan öteye geçemez!

Anayasa değişikliği kuşkusuz TBMM tarafından öngörülen biçimde yapılır. (m.175) Ne var ki anayasanın temel ilkelerinden olan hukuk devletini etkisiz kılacak değişikliklerin yapılması yukarıda anılan Anayasa Mahkemesi kararına göre olanaksızdır. Tıpkı daha önce 10 ve 42. maddelerde yapılan değişikliklerde olduğu gibi…

Hemen ifade edilmelidir ki anayasanın öngördüğü temel ilkeler ve değerlerin zedelenmesi olasılığına karşı başta yargı bağımsızlığını ve yargıç güvencesini savunanların böyle bir değişikliğe karşı anayasanın yanında yer almaları en doğal haklarıdır. Bu tutum, aynı zamanda “demokrasinin vazgeçilmez güvencelerinden birinin gücünün” ortadan kaldırılmasına karşı durmak anlamına da gelecektir. Yapılmak istenen değişikliklerin içeriği göz önüne alındığında, mevcut düzenlemelere vaktiyle “hayır” diyenlerin de artık oylarını değiştireceklerine kuşku bulunmamalıdır. (Hamdi Yaver Aktan Yargıtay 8. Ceza Dairesi Üyesi)


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon