Her 100 kişiden ikisi temizlik hastası

Reem Nöropsikiyatri Merkezi'nden Dr. Mehmet Yavuz, takıntılı şekilde temizlik tutkunluğu, her şeyin kirli olduğu hissine inanma ve her şeyi sürekli yıkama, silme gibi eylemlerin sürekli tekrarlanmasının temizlik hastalığı olarak adlandırıldığını ifade ederek, temizlik hastalığının her 100 kişiden ikisinde görüldüğünü dile getirdi.

Her 100 kişiden ikisi temizlik hastası
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 15.05.2012 - 11:55

Reem Nöropsikiyatri Merkezi'nden Dr. Mehmet Yavuz, yaptığı açıklamada, ''ellerimi yıkamadan duramam'', ''kıyafetlerimi temiz olduğuna inanana kadar yıkıyorum'', ''bulaşık makinesi benden iyi temizleyemez'', ''kapı kollarına dokunamam'', ''başkasının evinde tuvalete giremem'' gibi takıntıların var olduğuna işaret ederek, aşırı temizlik düşkünlüğünün hastalık belirtisi olduğunu belirtti.

Halk arasında temizlik hastalığı olarak bilinen ''obsesif kompulsif'' kişilik bozukluğunun hem kişiyi, hem de çevresindekileri hasta ettiğini de kaydeden Yavuz, şunları dile getirdi: ''Takıntılı şekilde temizlik tutkunluğu, her şeyin kirli olduğu hissine inanma ve her şeyi sürekli yıkama, silme gibi eylemlerin tekrarlanması temizlik hastalığı olarak adlandırılıyor. Temizlik hastalığı her 100 kişiden ikisinde görülüyor. Bunun altında yatan sebep, anksiyete bozukluğu, şüphecilik ve emin olamama hissi, saplantılı düşüncelerdir. Kişi bu bozuklukların mantık dışı olduğunu bildiği halde kendi davranışlarını engelleyemez. İstem dışı davranışlarını sürekli tekrarlayarak engellemeye çalışır. Saplantılı düşünceden kurtulmaya ve unutmaya çaba gösterir. Fakat başarılı olamaz. Elini yıkadığı halde emin olamadığı için tekrar yıkayabilir. Bu hastalık tedavi edilebilir bir hastalıktır. Tedavi edilmediğinde ciddi sağlık problemleri ortaya çıkabilir.''
 

Hastalık belirtileri

Temizlik hastalığının belirtilerini; ''kişi sürekli ellerini yıkar, evi temizler, eve gelen bir misafirin ardından kullandığı her şeyi temizleyebilir, zamanın çoğunu temizlik yaparak harcar, kirli olduğunu düşündüğü her nesneyi yıkar ve temizlemeden kullanamaz'' şeklinde sıralayan Yavuz, temizlik hastalığına etki eden faktörleri de şöyle anlattı: ''Aslında takıntılara sebep olabilecek pek çok neden öne sürülmekteyse de kesin olarak nedeni bilinmemektedir. Biyolojik, psikolojik, çevresel faktörler neden olabilir. Ailesi çok düzenli ve titiz ya da aşırı kuralcı olan bir çocukta bu tür saplantılı düşünceler ve buna bağlı olarak saplantılı davranış biçimleri gelişebilir. Örneğin; annesi çok titiz olan bir çocuk ileride temizlik hastalığına yakalanabilir. Aynı zamanda yakın bir dönemde yaşadığı acı bir olay da takıntılara sebep verebilir. Vefat, iflas, boşanma gibi yaşanan zor süreçlerden sonra obsesif kompulsif düşünceler ve eylemler görülebilir.''

Takıntılı kişilik durumlarının o kişinin hayatını olumsuz etkilediğini de ifade eden Yavuz, şöyle devam etti: ''Öncelikle kişinin sosyal ve iş yaşantısı bozulur. Aşırı temizlik tutkusundan ötürü çevresindeki arkadaşları evine gelmek istemeyebilir. Kendisini bu durum karşısında mutsuz hisseder. Aynı zamanda bu tarz hastalıklarda kişi en çok kendisine zarar verir. Zamanın çoğunu temizliğe ayırdığı için zaman kaybı yaşar. Diğer yapması gereken hiçbir şeye konsantre olamaz. Gerek ev ve sosyal çevresiyle, gerekse iş ortamı ile ilişkileri bozulur. İş performansı önemli derecede olumsuz etkilenir. Evli ise eşi ve çocuğu ile iletişim bozukluğu yaşar. Kendisini temizlik yaparak sürekli hırpalar, günün sonunda yorgun ve bitkin düşer. Bir dönem sonra kişi bedensel olarak da belirli rahatsızlıklara zemin hazırlamış olur. Bel, kas eklem ağrıları bu dönemde ortaya çıkabilir. Aynı şekilde zamanında tedavi olunmazsa bireyde depresyon gibi psikolojik birçok rahatsızlık da ortaya çıkabilir.''

Yavuz, hastalığın tedavisine ilişkin de şu görüşlere yer verdi: ''Bazı araştırmacılar bu hastalarda beynin ön kısmı olan frontal kortex ile iç yapılardan bazal ganglionlar arasında iletişim kopukluğu olduğunu ileri sürmektedir. Tedavide amaç öncelikle var olan hastalığı tedavi etmek sonra da hastalığın tekrarlamasını önlemektir.''

Bu amaçla ilaç ve terapi gibi tedavi yöntemleri kullanıldığını da anlatan Yavuz, ayrıca obsesif kompulsif bozukluklar kaygı hastalığı olduğu için davranışçı tedavi olarak adlandırılan eğitimsel terapi yöntemlerinin de fayda sağlayabildiğini kaydetti.

Obsesif kompulsif bozuklukların inatçı hastalıklar olduğunu da ifade eden Yavuz, yenilemeler ve gerilemeler görülebileceğini, terapi, ilaç tedavisi birlikte uygulandığında daha iyi sonuçlar alınabileceğini de belirtti.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler