Hukukçular, YSK’nin yeni gerekçe eklenmesi nedeniyle açıklanamayan kararını yorumladı
YSK’nin İstanbul seçimini iptal ettiği kararın gerekçesini açıklamamasına ilişkin konuşan avukat Turgut Kazan, “Kimsenin kuruma güveni kalmadı” dedi. Prof. Kaboğlu da “YSK kararı, gün ışığına çıkmadan kendisi tarafından çökertilmiş bulunuyor” ifadelerini kullandı.
Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) İstanbul seçiminin iptaliyle ilgili açıkladığı kısa karara yeni gerekçeler eklemesine hukukçulardan tepki geldi. Eski İstanbul Barosu Başkanı hukukçu Turgut Kazan, “Karara kanunen yeni gerekçeler eklenemez” ifadelerini kullanırken anayasa hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, “YSK kararı, gün ışığına çıkmadan kendisi tarafından çökertilmiş bulunuyor” dedi.
Turgut Kazan: YSK’ye kimsenin güveni kalmadığı gibi benim de güvenim kalmadı. Söylenenler doğruysa iki yüz sayfa gerekçe hazırlanmış, doğru olduğunu düşünüyorum. Zaten 200 sayfa karar yazmak temiz bir iş yapılmadığını gösteriyor. Çünkü YSK’nin önemli sayılacak bir kararı Mansur Yavaş’ın 2014 seçimleriyle ilgili itirazını reddederken verdiği karardır. Orada YSK bu tür gerekçelerin tamamının geçersiz olacağını vurguladıktan sonra der ki, “seçimle ilgili süreç bir disiplin ister. Seçim hukuku bir disiplin hukukudur. Dolayısıyla siz delillerinizle gelirseniz bakarız ona göre karar veririz.” YSK araştırma yapmaz. Çünkü böyle bir şey yapmaya kalkmak demek seçimle ilgili sürecin uzamasına yol açar. Bu da YSK’ye güveni ortadan kaldırır. Dolayısıyla kendi değerlendirmesine göre böyle bir süreç seçimi yürütecek kurullara güveni ortadan kaldırır. Bizim de o kararda vurgulandığı gibi YSK’ye hiçbir güvenimiz kalmamıştır. Zatan YSK’den duymamız gereken açıklamaları Cumhurbaşkanı’ndan duyuyoruz. Bu durum gerekçe üzerine bir çalışma yapıldığını değil, siyasal iktidarın beklentilerinin böyle bir gerekçede nasıl gizleneceğinin yollarını aramak olduğunu ortaya koyuyor. İlk açıklanan kısa kararın dışına çıkılacak. Bir hukukçu olarak Türkiye için korkuyorum. Hem de utanıyorum.
Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu: YSK, elde ettiği bilgi, belge ve bulgulara göre karar verir. Karar vermek için yeterli kanıtlara sahip olması halinde, ret veya kabul kararı verebilir ancak. Bunun anlamı, karar onun altyapısını oluşturan gerekçe ortaya çıktığında verilebilir. YSK tarihinin değil sadece, Türkiye tarihinin de en köklü ve “demokrasinin bekası” açısından yaşamsal kararını yazamıyor. Oysa, anayasaya göre “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” Haliyle bir mahkeme kararının varlığından söz etmek zor; çünkü yazılmayan karar, anayasal açıdan doğmuş bir karar olarak nitelendirilemez. Bugün gelinen aşama, YSK 7 üyesinin gerekçesiz karar vermiş oldukları. Bu açıdan, “kısa karar” adı verilen ama mevzuatta yeri olmayan kararın anayasal açıdan yok hükmünde olduğu bir kez daha YSK tarafından teyit ve tescil edilmiş bulunuyor. YSK kararı, gün ışığına çıkmadan kendisi tarafından çökertilmiş bulunuyor.
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu