"Hükümet çeteleri kamufle ediyor"

CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Dairesi Başkanlığında görevli Emniyet amiri Emrullah Uslu'nun burslu olarak gittiği ABD'den 7-8 yıldan bu yana Türkiye'ye dönmediğini belirterek bunun araştırılması gerektiğini kaydetti. Uslu'nun yüksek lisans tezini 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım üzerine yaptığını ve tezinde "Yeşil'in Emniyet ve MİT'le ilişkisi yoktur. TSK ile ilişkisi vardır" görüşünü işlediğini ifade eden Kart, Uslu'nun Tuncay Güney ve Fethullah Gülen'le yakın ilişki içinde olduğunu iddia etti.

Uslu'nun yasadışı hale gelen faaliyetleri karşısında Genelkurmay Askeri Savcılığı'nın talebi üzerine Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından soruşturma açıldığını belirten Kart, "Emrullah Uslu ve benzeri konumdaki kamu görevlileri hangi siyasi ve bürokratik irade tarafından himaye ediliyor? Bu kamu görevlileri, bu cesareti nereden alıyor? Emrullah Uslu, hangi tarihten bu yana yurtdışında bulunmaktadır. Hangi ülkede hangi bölgede bulunmaktadır? Hangi yasal gerekçeyle yurtdışına gitmiştir? Hangi kurum adına gitmiştir? Nereden burs almaktadır? Bursun yasal ve azami süresi nedir?" sorularını yöneltti. 2000 yılında ODTÜ Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof.Dr.Yusuf Ziya Özcan'ın önerisiyle ve Emniyet Genel Müdürlüğü işbirliğiyle kurulan Polis Eğitim Merkezi'nin daha sonra Kuzey Teksas Üniversitesinde Polis Eğitimi için Türk Enstitüsü adıyla faaliyet gösterdiğini belirten Kart, "ABD'ne giden polisler neden ağırlıklı olarak bu üniversiteden burs almaktadırlar?" diye sordu.

Kart, basın toplantısında Ergenekon olarak adlandırılan soruşturma sürecinde yaşanan gizlilik ihlalini de değerlendirdi. Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'e bu yönde soru önergesi verdiğini ve Bakan Şahin'in 2008 yılının ilk 3 ayında soruşturmanın gizliliğini ihlal nedeniyle 472 suç duyurusu işlemi yapıldığını bildirdiğini kaydeden Kart, "Takdir olunur ki 2008 yılının ilk 3 ayında 472 suç duyurusunun yapılması olması ciddi bir olaydır. Ciddi bir olay olmaktan öte vahim yönleri olan bir olaydır. Bunun anlamı, gizliliğin ihlalinin süreklilik kazandığı ve denetlenemez hale geldiğidir. Böyle bir sürecin sonunda ise olayı sadece adliye memurlarının ya da polis memurlarının ihmali ve işbirliği kavramıyla izah etmek mümkün değildir. Bu sürecin aynı zamanda savcılık makamının bilgisi dahilinde geliştiği anlaşılmaktadır" diye konuştu.

Savcılığın bu tür ihlaller meydana geldiği takdirde hemen sorumluları tespit etmesi ve haklarında görevden uzaklaştırma dahil tüm işlemleri uygulaması gerektiğini ifade eden Kart "Adalet ve İçişleri Bakanlıkları, sayıları belki de bine ulaşan suç duyurularına rağmen, bu ihlalleri yapan hiçbir kamu görevlisi hakkında görevden uzaklaştırma işlemi uygulanmadı" dedi. Hükümetin başta Emniyet olmak üzere kamu yönetiminde F tipi yapılanmayı himaye ve organize ettiğini öne süren Kart, Anayasa Mahkemesi'nin telefon dinlemeleriyle ilgili kararını da değerlendirdi. Kart "Polis devleti yapılanmasının temel ayağı olan izleme ve dinlemeyle ilgili yasa Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Bu yasanın çıkarılışıyla iptal edilmesi sürecinde yani 3,5 yıllık dönemde, Türkiye'de yasa dışı telefon dinlemelerine dayalı soruşturma süreçlerindeki olağanüstü artış vardır. Hukuki bakımdan incelenmesi fazla zaman gerektirmeyen, kompleks özellikleri olmayan bu davanın karara bağlanması neden 3,5 yıllık süreyi bulmuştur?'' diye sordu.
 

"Hükümet çeteleri kamufle ediyor"

Kart, Ergenekon'la ilgili bir soruyu yanıtlarken, AKP'nin, Ergenekon soruşturması sürecinde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti içinde kendi devletini kurduğunu, 28 Şubat'ın rövanşını aldığını, muhalif sesleri sindirdiğini önü sürdü. Kart hükümetin soruşturma usullerini alt üst ettiğini de belirterek "Hükümetin amacı, Ergenekon olarak adlandırdığı çeteye ulaşmak değil. Soruşturma ihlalleri, hukuk katliamı nedeniyle gerçek anlamdaki çeteler varlığını koruyor, Hükümet bir anlamda o çeteleşmeyi kamufle etmiş oluyor'' dedi.