"Hükümet İmralı canisini politik lider konumuna getirdi"

Vural, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Erdoğan'ın haftalık olağan görüşmelerini hatırlatarak "Cumhurbaşkanıyla Başbakanın rutin görüşmeleri gibi İmralı canisinin avukatlarıyla görüşmesi de rutin görüşmeler gibi haber oluyor" diye konuştu.
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, AKP hükümetini ve bakanları, denetimden kaçmak için her türlü yola başvurmakla suçladı.

Salı günleri TBMM'de denetim günü olmasına rağmen bunun yapılmadığını, milletvekillerinin soru sormasının engellendiğini kaydeden Vural, Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin'in de muhalefet milletvekillerine ait bin 352 adet soru önergesini geri gönderdiğini belirtti. Vural Şahin'i "Sansür kurulu gibi" çalışmakla suçladı. 18 bin 302 adet soru önergesinin 7 bin 768'inin süresi içinde cevaplandırılmasını belirten Vural, "Milletvekillerinin sorularına cevap veremeyen bakanlar niye orada oturuyor. Gelen cevaplar da evlere şenlik, alelusül geçiştirilen cevaplar. Meclis darbesi yaparak milletin iradesini kısıtlayan bir zihniyetle karşı karşıyayız" diye konuştu.

"Hükümet ve bakanlar görevini kötüye kullanıyor"

Komisyonlarda muhalefet milletvekillerinin verdiği kanun tekliflerinin görüşülmediğini belirten Vural, "Millet adına gelenler Meclis'te darbe yapıyor" dedi. Basın toplantısında bir milletvekili tarafından verilen ve "hakkında soruşturma izni verilen bürokrat sayısı"nı soran bir soru önergesine, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu'nun "bir bürokrat" olduğu yanıtını verdiğini söyleyen Vural, elindeki belgelere göre hakkında soruşturma izni verilmeyen birden fazla bürokrat olduğunu söyledi. Bakanları yalan bilgi vermekle de suçlayan Vural "Bakanlar ve hükümet meclis denetiminden kaçmak için görevi kötüye kullanıyor. Haklarında gerekli suç duyurusunda bulunacağız" diye konuştu.

"NATO belgesinde kedi yok pisik var"

Basın toplantısında NATO Lizbon Zirvesi'nde füze savunma sistemiyle ilgili alınan karar konusunda hükümetin tavrını da eleştiren Vural, Başbakan Erdoğan'ın 15 Kasım'da yaptığı ve 'füze savunma sisteminin komuta ve kontrolünün Türkiye'de olması' gerektiği yönündeki açıklaması ile 22 Kasım'da "Komuta ve kontrolün NATO'da olması" gerektiği yönündeki açıklamalarını Ipod'uyla dinletti. Vural "Hangi Recep Tayyip Erdoğan doğruyu söylüyor. Başbakan 'NATO'da olmalı' diyor. Senegal de mi olacaktı? Pişkinliğin böylesine pes doğrusu" diye konuştu.

"Çelişkiler Ipod'a sığmaz oldu"

Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'in "Biz kediye kedi deriz" şeklindeki sözlerini de hatırlatan Vural, "Zirve belgesinde kedi yok ama pisik var. Anadolu'da kediye pisik denir" diye konuştu. Vural "Hükümetin Türkiye'nin milli menfaatini düşünmeden bu meseleye bakmasını hayretle izliyoruz. Hükümet bu konuda Türkiye'nin menfaatleri doğrultusunda, aldığı kararı bu millete ifade edebilme cesaretini göstermelidir. Başbakan'ın NATO konusundaki teslimiyetçiliğinden bir zafer çıkartmasının Rasmussen'i genel sekreter olarak kabul etmesiyle aynı olduğunu düşünüyorum" dedi. Başbakan Erdoğan'ı bir kez daha "U" dönüşü yapmakla suçlayan Vural "Bu çelişkiler Ipod'a sığmaz oldu. Hangi birini anlatacağım" dedi.

"İmralı canisi politik lider konumuna getirildi"

Vural, BDP Grup Başkanvekili Ayla Akat Ata'nın Meclis'te bugün düzenlediği basın toplantısında Abdullah Öcalan'dan "Sayın Öcalan siyasi bir şahsiyet" şeklinde bahsetmesiyle ilgili bir soru üzerine ise şöyle konuştu:

"Türkiye'nin ne duruma düşürüldüğü, nereye getirildiği sorgulanmalı. İmralı'da 2002'de kendi yolunu bulamayanlar bugün Türkiye'ye yön veren bir politik lider konumuna getirildi. PKK ve İmralı ekseninde yürütülen müzakerelerle İmralı canisini politik lider konumuna dönüştüren bir hükümetle karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. 2000 yılında Sayın Abdullah Gül Meclis'te yaptığı bir konuşmada diyor ki; İmralı politik lider konumuna dönüştürülmemelidir.

Soruyorum; adamları oraya gönderiyorsunuz, başbakan devlet görüşür diyor. Bunu da makul gösteriyorsunuz. Hükümet eliyle bugün İmralı canisi, kundaktaki bebeleri öldürme talimatı verenler politik lider konumuna dönüştürülüyorlar. Türkiye'de terör örgütü muhatap alınıyorsa, İmralı ile yol haritası görüşülüyor, protokoller imzalanıyorsa, terör örgütünü cesaretlendirenin AKP olduğundan şüphe yoktur.

Özür diliyorum ama Cumhurbaşkanıyla Başbakan'ın haftalık rutin görüşmeleri gibi İmralı canisinin avukatları ile görüşmeleri de rutin görüşmeler gibi haber oluyor. Gerçekten utanç verici, yazıktır, günahtır. Bu tabloya bakarak hükümet utanmalı. AKP-BDP, CHP-BDP rol paylaşımını, ilişkiler ağını da ibretle izliyoruz. Bazen gerçek aşk, bazen platonik aşk olarak tanımlanıyor. Anlaşılan o ki bu aktörler bu süreci bize hazmettirmek istiyor."