"İddiaların üzerine gidilmeli"

Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Genel Başkanı Ahmet Abakay, eski CIA ajanı Reza Kahili'nin, İran Devrim Muhafızları'nın 1990'lı yıllarda Türkiye'de laiklik yanlısı yazarlara karşı suikastler işlediği yönündeki açıklamalarının ciddi olduğunu, hükümetin bu iddiaların üzerine gitmesi gerektiğini belirtti.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 19.07.2010 - 13:26

ABD'de yayımlanan "İhanet Zamanı" kitabının yazarı olan eski CIA ajanı Reza Kahili, Hürriyet gazetesine yaptığı açıklamada, "Türkiye, benim çalıştığım dönemde Devrim Muhafızları'nın en yoğun faaliyet gösterdiği bölümdü. Hiç Türkiye'de bulunmadım. Türkiye operasyonlarına da katılmadım. Ama Devrim Muhafızları içinde suikast ve bombalamalar için kurulan Quds Gücü içinde, Türkiye konusunda çalışan 'Şube 5000' diye bir bölüm vardı. Türkiye'de çok aktiflerdi. 'Şube 5000' isminin bir anlamı yok. O dönem öyle bir isim verilmiş. Türkiye'de üç ana faaliyet alanı vardı bu bölümün. Birincisi, suikast ve bombalamalar. İkincisi, adam kaçırma. Üçüncüsü, teşkilata yeni isimler kazandırma ve Türkiye'yi diğer ülkelerdeki operasyonlar için bir üs olarak kullanma. Türkiye içinde Şube 5000'in kullandığı birçok güvenli ev vardı. Şube 5000, 90'ların ortasına kadar Türkiye'de onlarca suikast düzenledi. Öncelikle İranlı rejim muhalifleri hedef alınırdı. Ama seküler Türk yazarların da bu operasyonlarda hedef olduklarını biliyorum. Sorduğunuz, Uğur Mumcu ismini daha önce duydum. Ancak Şube 5000'in bu olayda bir rolü oldu mu bilmiyorum" demişti.
 

"Tümden reddetmek mümkün değil"

ÇGD Genel Başkanı Ahmet Abakay da yaptığı açıklamada Kahili'nin söylediklerinin bölgedeki uluslararası ilişkilere bakıldığında çok da sır olmayan şeyler olduğunu ancak bizzat işin içindeki bir kişinin böyle bir ihbarda bulunmasının değerlendirilmesi gerektiğini belirterek "Ortadoğu ülkelerinde CIA, Mossad ve İran istihbarat örgütlerinin hem Türkiye'de hem bölge ülkelerinde cinayetler dahil her türlü yoğun faaliyet gösterdikleri biliniyor. İran'ın da İslam devriminin ardından komşu ülkelere devrim ihracı için her şeyi göze aldığı biliniyor. Nitekim İran Komünist Partisi üyelerini yani kendi vatandaşlarını katleden bir yönetimin komşu ülkelerde bunu haydi haydi yapması kadar doğal bir şey yok" diye konuştu. 1990'lı yıllarda Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı gibi cinayetlerde İran parmağının olduğu yönünde değerlendirmeler yapıldığını anımsatan Abakay, "Doğru-yanlış hep bu öne çıktı. İran için ABD ve İsrail düşmanlığı temel çıkış noktası. İran yönetimine göre de Türkiye'deki yönetim o dönemlerde ABD ve İsrail yanlısı diye bilinir. Bütün bunlar yan yana getirildiğinde, bir de işin içine Devrim Muhafızları'nda görev alan ve Amerikan ajanlığı yaptığını itiraf eden kişinin iddiaları girince burada bir durmak lazım. Tümden reddetmek doğru değil. Söylediğim gerekçelerle de akla çok uzak değil. Türk İstihbarat örgütlerinin ve Hükümet'in bunun üzerine gitmesi gerekiyor" diye konuştu. AKP Hükümeti'nin İran'la iyi ilişkiler içinde olduğunu, bu konuyu ciddiye almayabileceğini dile getiren Abakay, "Ama gerçeğin ortaya çıkması için çalıştığını iddia eden bir Hükümet için bunun öncelikle masaya yatırılmasında yarar var" dedi.
 

Hükümetin bir girişimde bulunacağını zannetmiyorum

Hürriyet gazetesi başyazarı ve Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede 90'lı yıllarda İran'ın laik sistemi savunan yazarlara dönük olarak cinayetlerde rol aldığını düşündüğünü belirtti. Ekşi, "Türkiye'de Muammer Aksoy'dan başlayarak Çetin Emeç, Bahriye Üçok, Turan Dursun, daha sonraki aşamada muhtemelen Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı, bence özellikle baştaki ilk 3-4'ü için özellikle söyleyebilirim, o sırada İran'ın Türkiye'ye gönderdiği ajanların birçok cinayet işlediğini ve bunları da onların öldürdüğünü düşünüyorum" diye konuştu. Ekşi, bu konuya ilişkin Hükümet'in İran nezdinde bir girişimde bulunacağını düşünmediğini de belirtti.
 

Failleri bulunamadı

Türkiye'de 1990'lı yıllarda gazeteci ve aydınlara yönelik düzenlenen bazı suikastlerde İran'ın parmağı olduğu öne sürülmüştü. Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Çetin Emeç 7 Mart 1990'da arabasında uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmiş, Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı ve Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Muammer Aksoy 31 Ocak 1990, 2000'e Doğru dergisi yazarı Turan Dursun da 4 Eylül 1990'da uğradıkları silahlı saldırı sonucu yaşamlarını yitirmişti. SHP Parti Meclisi üyesi ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Bahriye Üçok, 6 Ekim 1990'da evine gönderilen bombalı paketin infilak etmesi sonucu, Cumhuriyet gazetesi yazarı Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993'te arabasına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu, Cumhuriyet gazetesi yazarı Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı da 21 Ekim 1999'da arabasının sileceğine yerleştirilen poşeti almaya çalışırken içindeki bombanın patlaması sonucu yaşamını yitirmişti.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler