İki "Kültür Başkenti" öyküsü
Macaristan'ın Baranya eyaletinin başkenti Pécs şehri, 2010 Avrupa Kültür Başkentlerinden biri ve orada da hazırlıklar tüm hızıyla devam ediyor. İstanbul'dakinden farklı olarak, Pécs için özel bir yasa çıkarılmamış, bütçe ve projelerde şeffaflık hâkim. İstanbul 2010 ise hukuki sorunları, devasa ve denetimsiz bütçesi, tartışmalı projeleriyle patlamaya hazır bir bomba olarak sorumlularının sırtında duruyor.
2010 yılında Avrupa’nın üç kültür başkenti olacak. İstanbul’un yanı sıra Almanya’nın Essen ve Macaristan’ın Pécs kentleri de Avrupa’nın kültür başkentleri olarak “sahne alacak.” AB vatandaşlarını yakınlaştırmanın bir aracı olarak tasarlanan Avrupa Kültür Başkenti (AKB) projesi ilk kez 1985’te Yunan Kültür Bakanı Melina Merküri‘nin önerisiyle Bakanlar Konseyi tarafından gündeme getirildi. O dönemde, Avrupa Kültür Şehirleri olarak adlandırılan proje, daha çok sosyo-kültürel yakınlaşmayı sağlayan bir “kültür turizmi” projesi olarak gelişti.
Patlamaya hazır
İstanbul 2010 ise, AKB olarak kabul edildiğinden bu yana bir büyük efsane olarak gündemde. Ancak belki biraz da bu nedenle, iddialarıyla mevcut durumu arasındaki açıklık bir türlü kapanmak bilmiyor. Avrupalı örneklerle karşılaştırıldığında mevcut hukuku zorlayan özel “yasası” ve düzenlemeleriyle, toplam bütçesinin büyüklüğü ve denetimsizliğiyle, projelerinin kabul mekanizmalarının tartışmalı ve şeffaf olmayışıyla, altyapı projelerinin kültürel işlevlerinden ziyade rant tartışmalarıyla öne çıkışıyla İstanbul 2010 patlamaya hazır bir bomba olarak sorumlularının sırtında duruyor. Yakın zamanda değişen yönetsel yapının da merak edilen sorulara yanıt oluşturduğu düşünülmüyor.
İstanbul’un 2010’da kültür başkenti olmaya “hak kazandığı” tarih 2006. Avrupa Komisyonu Eğitim ve Kültür Genel Müdürlüğü, Türkiye’nin başvurusunu bu tarihte kabul ediyor. Kültür başkenti çalışmalarının geçmişi ise, 2000 yılına dek uzanıyor. Bu konudaki faaliyetleri, adını Girişim Grubu olarak duyuran ve Egemen Bağış ile Nuri Çolakoğlu‘nun içinde yer aldığı “sivil toplum gönüllüleri” başlatıyor. 2005’te Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bir genelgeyle gruba desteğini açıklamasıyla faaliyetler hız kazanıyor.
2007’de de TBMM’de 5706 sayılı kanun onaylanıyor ve İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı kuruluyor. Ajans bünyesinde Koordinasyon Kurulu, Danışma Kurulu, Yürütme Kurulu ve Genel Sekreterlik organları oluşturuluyor.
2008 yılında projeler, 12 yönetmenlik altında kabul ediliyor ve değerlendirilmeye alınmaya başlanıyor.
5706 sayılı kanun, ajansın yönetiminin ve mekanizmalarının oluşturulması, 2008’den bugüne kabul edilen projeler ve bunların kabul ediliş yöntemleri... Tüm bunların her biri bir dizi tartışma eşliğinde atılan ve ayrı ayrı “haber değeri” taşıyan adımlar... Tartışmalar hâlâ devam ediyor: 5706 sayılı kanun ve yanı sıra yayımlanan İstanbul 2010 AKB Ajansı Alım-Satım ve İhale Yönetmeliği hukuki nitelikleriyle tartışmaya açık. Ajansın yönetim mekanizmalarının oluşumu ve işleyişine dair olumsuzluklar, bizzat Danışma Kurulu içinde yer alan kitle örgütlerinin temsilcileri tarafından dile getiriliyor. Projelerin kültürel işlevlerine dair şaibeler ve kabul edilme yöntemlerindeki usulsüzlük ve kayırma iddiaları medyada geniş yer tutuyor. Kentsel dönüşüm projelerinin kültürel niteliğinden ziyade hangi müteahhit firmayı ihya ettiği konuşuluyor. AKB’nin kuruluşunu tarif eden yasada yer alan kritik hedeflerden biri olan Atatürk Kültür Merkezi’nin (AKM) restorasyonu gibi bir projenin 2010’a yetişip yetişmeyeceği henüz belirsizliğini koruyor.
Pécs de 2010’a hazırlanıyor
2010’un İstanbul dışında Avrupa’daki diğer kültür başkentleri Almanya’nın Essen ve Macaristan’ın Pécs kenti. İstanbul’da bir dizi tartışmaya neden olan kimi başlıklarda diğer kültür başkentlerinde nasıl gelişmeler olduğunu öğrenmek için Macaristan’ın Baranya eyaletinin (ülkenin Transdanubya adı verilen Batı bölgesindeki 3 eyaletten biri) başkenti olan Pécs’de, 2010 hazırlıkları hakkında yetkililerle temasa geçtik. Projeyi, tamamen Pécs Belediyesi’nin denetiminde olan Pécs2010 Yönetim Merkezi isimli kâr amacı gütmeyen bir kurum yürütüyor. Pécs2010 Yönetim Merkezi’nin Uluslararası Medya İlişkileri Koordinatörü Beáta Seres, konuyla ilgili sorularımızı yanıtladı.
Net tarifler
Seres’in verdiği bilgilere göre, Pécs, Avrupa Kültür Başkenti sıfatını kazanınca doğrudan belediye sorumluluk üstlenmiş ve günlük işlerin yürütülmesi için, tümüyle kendi denetimindeki Pécs2010 Yönetim Merkezi’ni oluşturmuş.
Pécs Belediyesi, proje hazırlıkları için Kültür ve Eğitim Bakanlığı, Pécs Üniversitesi, Baranya Eyalet Belediyesi ile koordinasyon sağlamış durumda. Kültür ve Eğitim Bakanlığı ve Pécs Kenti “2010 Avrupa Kültür Başkenti programının yürütülmesine ilişkin görevler” üzerine 15 Aralık 2006’da bir İşbirliği Anlaşması imzaladı. Anlaşma 2007-2010 tarihleri arasında AKB’nin kültürel ve sanatsal programların belirlenmesi; tanıtım, pazarlama, iletişim ve organizasyonel harcamalarının karşılanmasını içeren yerel ve bakanlık seviyesindeki bütçeleri de içeriyor. Bu çerçevede, tarafların yükümlülükleri tarif edilirken bu fonların sağlanması ve kullanımına ilişkin düzenlemeler de tanımlanıyor.
Hukuki çerçevenin Medeni Kanun’a uygun biçimlendirildiği bunun için ek bir “yasal düzenlemeye gidilmediği” belirtiliyor. Kaynaklar temelde belediye ve bakanlık tarafından sağlanırken, diğer olası kalemler de net olarak tarif edilmiş durumda.
Her şey plana uygun ve denetime açık
Pécs’te İmar projeleri söz konusu olduğunda Ulusal Kalkınma Planı’na (UKP) uygun bir düzenleme mevcut ve büyük altyapısal projeler Güney Transdanubya Bölgesel Operasyon Programı çerçevesinde yürütülüyor. UKP 2007 başında AB fonlarından destek almaya başladığından yasal ve mali şeması da bu tarihten itibaren oluşmuş. Buradaki finansman şeması da planlı ve denetime açık.
Pécs2010 kapsamında 5 kritik imar projesi bulunuyor ve bunların “uzun vadeli olarak kentin kültürel temelini geliştirmeyi hedeflediği” vurgulanıyor.
Birinci proje Pécs Konferans ve Konser Merkezi. Uluslararası ölçekte akustik düzenlemesi yapılmış, çağdaş teknolojilerin kullanıldığı çok amaçlı bir konser salonunun aynı zamanda bir konferans merkezi olarak da inşası üzerine çalışmalar sürüyor.
İkinci olarak Zsolnay Fabrikası’nın yeniden düzenlenmesi çalışmaları sürüyor. 41 bin metrekarelik alanı kaplayan Fabrika, Zsolnay Kültür Tesisleri olarak ve 200 bin ziyaretçiye evsahipliği yapacak şekilde tasarlanıyor.
Üçüncüsü, 70’lerde Pécs’in Budapeşte’nin yanı sıra bir müze merkezi haline gelmesine katkıda bulunan Müze Caddesi’nin yeniden düzenlenmesi.
Dördüncü olarak 12 bin metrekarelik alanda bir bölgesel kütüphane ve bilgi merkezi kurulması planlanıyor. 200’er kişilik kapasitedeki 2 sınıfıyla kentin üniversitesi ve diğer 3 kütüphanesiyle de bütünleşmesi sağlanacak, ayrıca çocuklar için ayrı bir kütüphane ve oyun odasını içermesi de tasarlanıyor. Tabii kültür turizmi mantığına uygun olarak bir kitapçı, bir kafe ve bir restoran da kütüphanenin planında yer alıyor.
Son olarak, kentteki kamusal alan ve parkların yenilenmesi de 2010 planları arasında. 70’ten fazla kamusal alanın uluslararası ve yerel turizm işlevlerine uygun bir şekilde yeniden düzenlemesi yapılıyor.
En Çok Okunan Haberler
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- Restoranlarda 'harcama limiti' uygulaması başladı
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- Erdoğan'dan Suriyeliler açıklaması