'İlhan Selçuk bir sabır küpü, gerçek bir filozoftu'

Büyük aydın, yazar, gazeteci ve bizlerin bilge ağabeyi İlhan Selçuk 'Kendi Heykelini Yapan Adam' adlı yeni yayımlanan kitabında altmış yıllık arkadaşı Orhan Karaveli tarafından bütün yönleriyle ele alınıyor.

'İlhan Selçuk bir sabır küpü, gerçek bir filozoftu'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 04.10.2012 - 11:11

Ailesi, çocukluğu, gençliği, özel yaşamından, hastalığı ve ölümüne dek büyük ustanın nasıl bir eşik aşımı olduğunu yazıyor Karaveli kitabında. Kitap sadece İlhan Selçuk'un hayatını değil, bir dönemin Türkiye'sini de gözler önüne seriyor.

İlhan Selçuk'u anıların, mektupların ışığında da ele alan kitap tanıştığı, hayatına doğrudan ya da dolaylı olarak değdiği insanlarda bıraktığı ortak izlenimlerin potası niteliğinde de. Erdal Atabek, Emre Kongar, Gürbüz Barlas, Alev Coşkun, Ali Sirmen, Şükran Soner, Gufran Kurtböke ve Tahsin Yücel gibi dostları da onu anlatıyor satırlarda. Kitap boyunca İlhan Selçuk'un kız kardeşi Ülfet Mengü'nün anıları, bu efsane düşün adamının hayat çizgisini okura yansıtmakta çok önemli bir rehber rolü de üstleniyor. Orhan Karaveli ile 'Kendi Heykelini Yapan Adam-İlhan Selçuk' kitabını konuştuk.

Kararlı, zarif, muzip, sağduyulu ve benzersiz bilge dağarıyla karşıtına, kendisine düşman olan ve düşmanlık edenlere hatta nihayetinde canını alanlara karşı yaklaşımıyla da herkesten ayrılan büyük bilgenin anısına saygıyla...

'Futbolcu olmak isterdim; ünlü bir futbolcu!.. Yeşil sahalarda gol attıkça alkışlanan. 'İnce hastalık' etkiledi kişiliğimi, önce duyarlı bir genç sonra da yazar oldum.Çeyrek yüzyıl geçmişti ki enfarktüs gelip vurdu. Beklemiyordum desem yalan olur. Böyle ince ve hasta bir yürek nasıl dayanabilirdi olup bitenlere (gözyaşları)? Ama her hastalığın kendine göre özgül nitelikleri var. Enfarktüs, ince hastalığın tersine insanı başka biçimde etkiliyor. Bundan böyle streslere dayanmak için egoist, duyarsız, vurdumduymaz, kaba, terbiyesiz bir adam olmak gerekiyormuş. Eh, mademki öyle; niçin olmamayım? İşte sana bir ay sonra yanıt verişimi de umursamıyorum. Af da dilemiyorum; ne istersen düşün, ben böyleyim işte' mi?'Söyle bana, 53 yaşında veremli ve enfarktüslü bir adamın cazibesi ne ola? Şimdi dinlendim de kendime geldim biraz. Kadınlar var çevremde. Her tanıştığım diyor ki 'Ne kadar genç gösteriyorsunuz. Biz sizi böyle bilmezdik!..'Bugün elektro-kardiyogram çekilmesi için görevli kadının odasına gittim. Bileklerime aletler taktı. Gözüm karşıdaki duvarda: Sol köşesinde badana bozulmuş, birtakım borular birbirine girmiş, pislik; sağda adını bilmediğim bir saksı çiçeğinin küçük yaprakları. Gözlerimi o yapraklara diktim: 'İyileşeceğim, iyileşeceğim, iyileşeceğim!.. Yaşayacağım, herkesi şaşırtacağım, yazacağım!' diye düşündüm.'

Kitaptan...

-İlhan Selçuk ve Turhan Selçuk'la dostluğunuz uzun yıllara dayanıyor. İlk nerede tanıştınız?

- Ben İlhan Selçuk'u ağabeyi Turhan Selçuk'tan sonra tanıdım. Bir dönem Türk karikatürünün büyük ustası Cemal Nadir 1947'de ve daha 45 yaşında iken ölünce yeni bir karikatürcü 'kuşağı' devreye girmişti. Kimler yoktu ki bu kuşakta? Turhan ve Semih Balcıoğlu başta olmak üzere Nehar Tüblek'ler, Ali Ulvi'ler, Altan Erbulak'lar, Bedri Koraman'lar, 'Mıstık' yani Mustafa Eremektar'lar ve başkaları...

Daha lisede öğrenciyken aralarına ben de karışmış ve Avni İnsel'in 'Kahkahası'nda karikatür çizip okul harçlığımı çıkarmaya başlamıştım. Zürih'te yaşayan işadamı Habip Edip Törehan'ın mavi başlıklı Yeni İstanbul'unda mesleğe muhabir olarak adım attığımda Turhan aynı gazetede çizerdi.

27 Nisan 1950 günü yayımlanan ve Türk karikatürünün o tarihlerdeki az çizgili yönelimlerini değerlendiren yazımda, Turhan Selçuk'un 'uluslararası düzeyde tanınmaya aday bir sanatçı olduğunu' ileri sürmem onu hayli etkilemiş olmalı ki odama gelip teşekkür etti.

Yanında, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirmek üzere olan kardeşi İlhan da vardı ve kendisini ilk kez tanıyordum. O günden sonra Selçuk kardeşlerle hep dost ve arkadaş olarak kaldık.

'YAŞAMAYI ÇOK SEVERDİ AMA 'SON'A DA HAZIRLIKLIYDI'

- İlhan Selçuk'un sizce nasıl bir eşik, basında nasıl bir yazı ve yazındı?


- Cumhuriyet'te yazılarım ve dizilerim zaman zaman sıkça çıkmıştır ama Gazete'de kadrolu olarak çalışmayı hiç düşünmedim. Belki de bu yüzden İlhan bana sıkıntılarını rahatça açıklar, ben de onu dinledikçe çok üzülürdüm. Allah'tan, onun önderliğini içtenlikle kabullenmiş ve arkasında kenetlenmiş çok vefalı ve nitelikli gazete çalışanları vardı.

İlhan Selçuk bir sabır küpü, gerçek bir filozoftu. Adeta ölümüne benimsediği bir değil iki 'Cumhuriyeti' vardı onun. Yaşamayı çok severdi ama 'son'a da hazırlıklıydı. Hastanedeki ziyaretlerim sırasında 'benim miadım doldu' derken 'misyonunu' başarmış insanların ışığı yüzünde parlar, dudaklarında gülümserdi. Gene de Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceği konusunda çok endişeliydi.

- Melih Cevdet'in, İlhan Selçuk için 'O Atatürk'ün aslan oğludur...' demesi... Hatta kitabınızın ismini de bu sözden yola çıkarak koymayı düşünmüşsünüz değil mi?

- Şöyle; bir akşam Melih Cevdet Bey, eşi Suna Anday ve Avni Arbaş'la birlikte bizde yemekteydiler. Ortaya bir soru atılmıştı: 'Atatürk Anıtkabir'den kalkıp gelse ve gazetelerdeki ünlü köşe yazarlarını karşısında bulsa acaba ne derdi?'

Avni Arbaş isimleri sıralıyor, Melih Cevdet Bey de yanıtları veriyordu. Kimi için 'Sen o gazetenin ekmeğini yedin. Böyle şeyler yazmaya utanmıyor musun?'; kimi için ise 'Senin feyzaldığın okuldan Tevfik Fikret'ler yetişmiş, sana ne oldu da kendini böyle bir rüzgâra kaptırdın?' diyordu Atatürk.

Sıra İlhan Selçuk'a gelince ve Melih Cevdet Anday'a bakılırsa Atatürk şöyle derdi: 'Gel benim arslan oğlum. Otur yanıma da anlat bana Türkiyem'de neler oluyor?'

'ONU ANLAMAK İÇİN EN ÖNCE ANNESİNİ TANIMALISINIZ'

- Fişek gibi hareketli dolu dolu bir çocukluk; aile içinde birbirlerine rütbe alıp rütbe veren, kahraman bir asker çocukları olarak can ciğer bir kardeşlik; kızkardeşi Ülfet'e baba bir abilik; genç yaşta kaybettiği Orhan abisine hasret bir ilk yaralılık...


Başta Reşat Nuri hayranlığıyla ve evde ailece okunan, tartışılan yerli yabancı edebiyat yapıtlarının rehberliğinde Aydınlığa uygun adım bir gençlik; taşralı mahçup delikanlı edalı romantik âşık; adeta ruh ikizi Turhan'ın canı ciğeri; annesinin kıymetlisi; Mevhibe ve Handan Hanımların biricik, vefalı eşi...

Apaydın, şair ve bir o kadar dedesi gibi mücahit ruhlu 'ilham'ını ve 'İlhan'ını verdiği bir devrimcilik; gazetecilik mesleğinin etiğine anayasal bir hamilik...

O küçük çocuğun adım adım nasıl İlhan Selçuk ve İlhan Abi olduğu aile geçmişine ve üyelerine bakılınca da gayet iyi anlaşılıyor. Kitapta İlhan Abi'nin yaşam öyküsünde bu anlamda onu o yapan belli başlı kilometre taşlarını öne çıkararak yazıyorsunuz.

- Osmanlı'dan bugüne Türk basınında İlhan Selçuk çapında ve yapısında ikinci bir isme rastlanmamıştır. Bundan sonra rastlanması da sanırım kolay olmayacaktır. İlhan Selçuk 'Türk Aydınlanması'nın Tevfik Fikret ve Atatürk'ten sonra üçüncü ismi olan bir fenomendir. Onu anlamak için işe, yetiştiği aile ortamından başlamak gerekir. Ben de böyle yapmaya çalıştım.

İlhan Selçuk hakkında yüz kitap daha yazılsa azdır. Buna soyunacaklara şunu öneririm: Önce Hikmet Selçuk Hanım'ı inceleyip tanısınlar. O, hakkında kitaplar yazılmayı hak eden müstesna bir anne, iyi yetişmiş bir aydın ve benzersiz bir 'Atatürk kızı' idi.

İlhan Selçuk yedek subaylığı sırasında annesine şunları yazıyordu:

'...Bu şartlar içindeki bir doğum yıldönümünde gözlerimin önünde ilk siz varsınız anneciğim. Sizi, yeni yeni şuurlandırıyorum. Hayatımız içindeki mananızı yeni yeni çözebiliyorum. Buna da çok memnunum. Düşünüyorum ki annem olmasanız bile sizi tanımaktan, sizinle görüşmekten çok şey kazanacaktım.

(...) Sizi o kadar özledim ki... Tıpkı eski günler gibi 'küçük İlhan' içeri giriyor, gelip gayet sessiz ayağınızın üzerine oturuveriyor. Seneler sonra en güzel yerin hâlâ orası olduğunu o kadar kuvvetli sezdim ki anneciğim benim, ayağınızın ucu! Daima orada olmak isterim...'

gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr

Kendi Heykelini Yapan Adam-İlhan Selçuk/ Orhan Karaveli/ Doğan Kitap/ 213 s.
       
  1  - 2  - 3  - 4  - 5  - 6  - 7  - 8  - 9  - 10  - 11  - 12  - 13  - 14
 
© 1998-2012 Cumhuriyet
 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon