İlk duruşmada tahliye yok

Ergenekon soruşturmaları kapsamında açılan Odatv soruşturmasında tutuklu bulunan gazeteciler Ahmet Şık, Nedim Şener ve Soner Yalçın'ın da aralarında bulunduğu 11'i tutuklu 13 sanık 9 ayın ardından bugün ilk kez hâkim karşısına çıktı. Yerli ve yabancı pek çok basın örgütünün izlediği davanın ilk duruşmasında tahliye kararı çıkmadı.

Yayınlanma: 22.11.2011 - 08:10
Abone Ol google-news

Ergenekon soruşturması kapsamında Odatv'de yapılan aramalar sonrasında gazeteciler Ahmet Şık, Nedim Şener ve Soner Yalçın'ın da aralarında bulunduğu 12'si tutuklu 14 sanık hakkında açılan davanın duruşmasında, Şık'ın avukatı Akın Atalay, ''Müvekkilimin tutuklanmasının kitap içeriğiyle ilgisi olmadığı açıklandı. Gerçekten Ahmet Şık 'aşk' kitabı yazsaydı, söz konusu kitabın içeriği farklı olsaydı, suçlanır mıydı?'' dedi.

FOTOGALERİ İÇİN TIKLAYINIZ-  ŞIK VE ŞENER YARGILANIYOR

OdaTV davası bilinen davanın bugün yapılan ilk duruşmasında bazı sanıkların Mahkeme Başkanı hakkında yaptıkları reddi hakim talebi nedeniyle sanık ve vekillerinin talepleri hakkında karar verilmedi.

Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda faaliyet gösteren özel yetkili İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, Mahkeme Heyeti Başkanı Resul Çakır, sanıklardan Soner Yalçın, Şükrü Doğan Yurdakul, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Muhammet Sait Çakır ve Coşkun Musluk'un, avukatları aracılığıyla dilekçe vererek reddi hakim talebinde bulunduğunu hatırlattı.

Başkan Çakır, CMK'nın ilgili maddesi uyarınca reddi hakim talebi hakkında bir karar verilinceye kadar, zorunlu haller dışında herhangi bir şey yapamadıklarını kaydetti.
Bunun üzerine söz alan sanık avukatlarından Celal Ülgen, yargı bağımsızlığı zedelendiği için reddi hakim talebinde bulunduklarını kaydetti.

Avukat Hüseyin Ersöz de bazı sanık avukatlarının, yargılamayı engelleme suçlamasıyla karşı karşıya kaldıklarını belirterek, bunu anlamanın mümkün olmadığını söyledi.
Müvekkillerinin beraat edeceğini düşündüğünü ve bundan sonraki celsede sunacakları delillerle mahkemeyi aydınlatacağını ifade eden Ersöz, adil bir yargılama için CMK'nın bütün usul hükümlerinin takipçisi olacaklarını, bunun da görevleri olduğunu savundu.

Şık'ın avukatından tahliye talebi

Tutuklu sanıklardan gazeteci Ahmet Şık'ın avukatı Akın Atalay da ''Müvekkilimin tutuklanmasının kitap içeriğiyle ilgisi olmadığı açıklandı. Gerçekten, Ahmet Şık, 'aşk' kitabı yazsaydı, söz konusu kitabın içeriği farklı olsaydı, suçlanır mıydı?'' diye konuştu.
Mahkeme heyetinin, tutukluluğa ilişkin CMK'nın 108. maddesi uyarınca resen karar verebileceğini belirten Atalay, müvekkilinin bir an önce tahliye edilmesini talep etti.
Doğan Yurdakul'un avukatı da söz alarak, ''İtilmekten, kakılmaktan yorulduk, hırpalandık, örselendik artık. Saatlerce aramalardan geçiriliyoruz. Müvekkilim de hırpalandı artık. Haksızlığa meydan verilmesin'' diye konuştu.

Duruşmada, tutuklu sanık Yalçın Küçük söz istedi. Ancak Mahkeme Başkanı Resul Çakır, sanıkların avukatlarına söz verdiklerini belirtti. Bunun üzerine sanık Küçük'ün avukatı, ''Ben söz almadım ve herhangi bir talepte bulunmadım. Bu nedenle müvekkilime söz verilmesini istiyorum'' dedi.

Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Çakır, sanık Yalçın Küçük'e söz verdi. Küçük, yıllar önce yargılandığı bir davada katibi ağlattığını anlatarak, ''Beni dinleyen mahkeme üyeleri hep yargıtaya gitmiştir. Demek ki iyi yetiştirmişim'' diye konuştu.

''Bu dava Şık ve Şener davası değildir'' diyen Yalçın Küçük, şöyle devam etti:
''Bu dava Şık, Şener davası değildir. Bu beni rencide eder. Türkiye'de hapse giren ilk gazeteci de Şık ve Şener değildir. Bu davada bir eksik var. Sanıklardan Kaşif gelemedi. Onun savunması benim savunmam gibidir. Savunmasından benim malumatım var. Güvendiği kişilere notlar gönderirdi. Avukatlar, öyle bir hava oluşturdu ki sanki herkes tahliye olacak, sakın beni de unutmayın.''

Ahmet Şık ayakta alkışlandı

Tutuklu gazetecilerden Ahmet Şık'ın "Biz geleceğiz, hiç merak etmeyin" sözleri üzerine bütün salon ayağa kalktı, AP yetkilileri sandalye üzerine çıkarak Şık'ı alkışladı.

Yalçın Küçük'ün konuşmasının ardından bazı sanıklar da söz istedi. Ancak Mahkeme Başkanı Çakır, sanık Küçük'e avukatı konuşmadığı için söz verildiğini hatırlattı.
Silivri Cezaevinde 12 Kasım'da rahatsızlanan ve hayatını kaybeden davanın tutuklu sanıklarından Kaşif Kozinoğlu'nun avukatı da müvekkilinin hayatını kaybetmesine ilişkin belge ile davadan çekildiğine dair yazıyı mahkemeye sundu.

Cumhuriyet Savcısı Ufuk Ermertcan, bazı sanık ve avukatlarının reddi hakim talebinin üst mahkemece değerlendirilmesini, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, reddi hakim talebinin İstanbul 17 Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesini kararlaştırdı.

Mahkeme Heyeti, tutuklu sanıkların avukatlarının tahliye talepleri ile duruşmadan önce ve duruşma sırasında yapılan diğer taleplerin reddi hakim ile ilgili kararın kesinleşmesinden sonra, re'sen ele alınarak, değerlendirilmesine karar vererek, duruşmayı, 26 Aralık tarihine erteledi.

"Özgür-bağımsız gazetecilik yargılanmak isteniyor"

Duruşmada söz alamayan tutuklu gazeteci Müyesser Yıldız Uğur, avukatı aracılığıyla basına yaptığı açıklamada, "Gazeteciliğimi böyle bir mahkemede yargılatmayacağım" dedi. İlla bir yargılama yapılacaksa da bunun yerinin Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM) değil, basın suçlarına bakan mahkemeler olması gerektiğini belirten Uğur, böyle bir davada dikkate alınacak yasanın da Terörle Mücadele Yasası değil, ancak Basın Yasası olabileceğini savundu. 9 aydır neyle suçlandığını bilmeden tutuklu olduğunu vurgulayan Uğur, şöyle devam etti:

"Bugün benim oğlumun doğum günü. Kamuda örgütlenmiş bir 'tüzel terör örgütü'nün komploları yüzünden 20 yıldır ilk kez doğum gününde oğlumun yanında değilim; ama üzülmüyorum. Zira gazeteciliğimi koruma ve oğlumun ve Türk gençliğinin geleceği adına buradayım. Sizler aracılığıyla biricik oğlumun doğum gününü kutluyorum ve ona Ahmet Kaya'nın 'Doğum günün kutlu olsun' şarkısını gönderiyorum. Hani o şarkıda, 'Karakollar beni alır sorgular gecelerce/Hiç bekleme belki gelemem senelerce' diyor ya... Ben de, 'Özel Mahkemeler sorgular beni günlerce/Hiç bekleme belki gelmem senelerce' diyorum."

Asansörlerin, katta durması engellendi

Bu arada, duruşma, kalabalık duruşmaların görülmesi için planlanan salonda yapılıyor. Bu salona, sadece ana bloktan giriş sağlanabiliyor. Salona geçiş yapılan diğer koridor ve geçişler güvenlik gerekçesiyle kapatılırken, asansörlerin de bu katta durması engellendi. Duruşmayı izlemeye gelen bazı basın mensupları ile izleyiciler, dolu olması nedeniyle salona giremedi.

CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, TGS Başkanı Ercan İpekçi, gazeteciler Ruşen Çakır, Ruhat Mengi ile yabancı basın mensupları da duruşmayı izlemeye gelenler arasında yer aldı.

Soner Yalçın'ın açıklaması

Tutuklu sanıklardan Soner Yalçın'ın avukatı aracılığıyla basın mensuplarına dağıttığı yazıda, ''Onurumla girdiğim cezaevinden, utançla çıkmaya hiç niyetim yok. Burada, düşünce özgürlüğünü sonuna kadar savunacağım. Bilirim ki bir aydın için en büyük eksiklik, direnme gücünden yoksun olmaktır'' ifadelerine yer verdi.
3 sayfalık yazısında, bütün karalamalara, tehditlere rağmen düşüncesini ve mesleğini, ne olursa olsun koruyacağını kaydeden Yalçın, ''İnsan kalmakta inat edeceğim. Zor olan ruhsal esarettir. Fiziksel tutsaklık geçicidir'' değerlendirmesinde bulundu.

25 yıllık gazetecilik birikimiyle, devletin gölgesinde yasa dışı işler yapanların yolun sonuna geldiğini ifade eden Yalçın, cesaretle, bu karanlık ''tertibin'' üzerine gideceğini kaydetti.

 

Dünyanın gözü bu davada

Duruşmayı Avrupa Gazeteciler Federasyonu Başkanı Arne König ve Başkan Yardımcısı Philippe Leruth, Alman Gazeteciler Sendikası’ndan Ramis Kılıçarslan ve Monika Kabay, Uluslararası Basın Enstitüsü Başkan Yardımcısı Pavol Mudry ile Avrupa ve Kuzey Amerika Basın Özgürlüğü Danışmanı Steven Ellis, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Avrupa Sorumlusu Johann Bihr, Avrupa Gazeteciler Birliği Başkan Yardımcısı Saia Tsaouasidou ile Avrupa Parlamentosu’ndan Sajjad Karim ve Barbara Matera da izledi.

O kitap  fuarda tükendi

Bu arada, Ahmet Şık’ın yayımlanmadan toplatılan kitabı Postacı Yayınevi tarafından ‘000KİTAP: Dokunan Yanar‘ adıyla bin adet basıldı ve Kitap Fuarı’nda tamamı tükendi.

(Fotoğraf:Vedat Arık)


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler