İsrail, NATO'ya hayır dedi
Mavi Marmara saldırısı sonrası Türkiye ve İsrail arasındaki ilişkilerdeki bozulmadan kaynaklanan, üçüncü ülkelerin NATO faaliyetlerine katılamaması sorunu NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen'in girişimi ile sona erdi.
Türkiye'nin tutumunun değişmediği yeni uzlaşıda, 2013 yılı içerisinde İsrail'in Akdeniz Diyaloğu çerçevesindeki bazı faaliyetlere katılabilmesi, ancak askeri tatbikatlara katılamaması kararı alındı.
Diplomatik kaynaklar, Mavi Marmara saldırısının ardından, Türkiye'nin NATO çerçevesinde İsrail'le ilgili girişimlerinin ardından bazı ülkelerin, NATO'nun ittifakın diğer ortaklarıyla işbirliğini bloke ettiklerini anlattı.
Yüzlerce ortak faaliyetin iptal edilmesinin NATO'yla ilişkilerini geliştirmeye çalışan ülkelerin tepkisine yol açtığını ve NATO'nun itibarını sarsmaya başladığını belirten kaynaklar, "Bizim tutumumuz değişmeden, NATO Genel Sekreteri bu konuda bir uzlaşıya varılması için bir girişimde bulundu" dedi.
NATO Genel Sekreteri'nin girişiminde Türkiye'nin istediği hususların yer aldığını ifade eden kaynaklar, "İsrail'le herhangi bir faaliyet olmayacak, İsrail'le askeri tatbikat olmayacak, bu ikisinin doğal sonucu olarak, İsrail ile Türk askeri yan yana olmayacak. Türkiye'de yapılacak herhangi bir faaliyetin katılımcılarını biz seçeceğiz" dedi.
NATO çerçevesinde bu konularda bir uzlaşıya varıldığını ve bazı batılı ülkelerin kendi kendilerini soktukları bu zor durumdan bu şekilde çıktıklarını ifade eden kaynaklar, böylece diğer ortaklarla yapılan işbirliğine yönelik blokajların ortadan kalktığını kaydetti.
Bunun sadece NATO üyesi ülkelerce varılan bir uzlaşı olduğunu, İsrail'in bu denklemde yer almadığını vurgulayan kaynaklar, İsrail'in ancak Akdeniz Diyaloğu çerçevesindeki bazı programlara katılabileceğini, ancak NATO ile İsrail arasında bir askeri tatbikatın olmayacağını bildirdi.
Kaynaklar, Patriot füze savunma sistemiyle, NATO'da varılan uzlaşının bir alakası olmadığına da işaret etti.
"NATO İsrail'le kurumsal bir ilişki istiyor"
Konuyu AA'ya değerlendiren ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, NATO'nun üçüncü ülkelere açılma politikasının aynı zamanda Türkiye ve İsrail'in dolaylı yoldan bir araya gelmesi anlamına geldiğini söyledi.
"NATO özellikle Ortadoğu'daki son gelişmeler çerçevesinde İsrail'le kurumsal bir ilişki geliştirmek istiyor" diyen Bağcı, bunun daha önce NATO'nun Orta ve Doğu Avrupa ülkeleriyle yaptığı işbirliğine benzediğini belirtti.
Türkiye ile İsrail arasındaki gerginliğin uzun süreli bakıldığında her iki ülkenin de aleyhine bir durum olduğuna işaret eden Bağcı, bu son gelişmeyi Türkiye ile İsrail arasında bir yakınlaşma platformu olarak görmek gerektiğini söyledi.
İsrail'de 22 Ocak'ta seçim yapılacağını anımsatan Bağcı, bu seçimlerin ardından bazı gelişmeler olabileceğini, ancak Türkiye'nin Gazze'deki ablukayı kaldırma koşulunun İsrail'in tek başına yapacağı bir şey olmadığını, buna başka bir formül bulmak gerektiğini kaydetti.
Diğer taraftan iki ülke arasındaki sorunun siyasi olduğunu, ekonomik olarak Türkiye ile İsrail'in işbirliğinin devam ettiğini vurgulayan Bağcı, "NATO'nun yapmak istediği bir yakınlaşma ve güvenlik anlamında bir destek sağlama" dedi.
Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Soli Özel ise, NATO'nun bir şekilde İsrail'in NATO faaliyetlerinde yer almasını istediğini söyledi.
NATO'da varılan uzlaşının Türkiye-İsrail ilişkilerini etkilemeyeceğini ifade eden Özel, bu uzlaşıyla sadece bir orta yol bulunduğunu belirtti.
İlişkilerin düzelmesinin Türkiye'deki siyasi iradenin istemesine bağlı olduğunu savunan Özel, İsrail'in de özür ve tazminat işlerini aradan çıkarması gerektiğini söyledi.
Gazze ablukasına bir formül bulunabileceğini ifade eden Özel, ancak önemli olanın seçimlerden sonra iktidara gelecek olan İsrail Başbakanı'nın tavrı olduğunu kaydetti.
Patriotlar
Türkiye'ye yerleştirilecek Patriotlarla ilgili olarak da diplomatik kaynaklar, Türkiye ile NATO arasında Patriotlarla ilgili angajman kurallarına ilişkin detaylı görüşmeler yapılacağını belirterek, bu görüşmelerin Patriot sistemleri Türkiye'ye yerleştirilmeden tamamlanacağını bildirdi.
Türkiye'nin bilfiil bu sistemlerin kullanımının içinde olduğuna işaret eden kaynaklar, "Patriotlar lüzumlu olduğu sürece, lüzum görüldüğü sürece, tehdidi hissetmeye devam ettiğimiz sürece kalacaklar. Suriye rejimi tarafından atılan Scud füzeleriyle tehdidin gerçek bir tehdit, kaygının gerçek bir kaygı olduğu ortaya çıktı" dedi.
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu