İstanbul'un Neden Bir Kent Müzesi Yok?

İstanbul'un Neden Bir Kent Müzesi Yok?
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 16.12.2010 - 07:17

İstanbul’da opera temsilleri geçici mekân Süreyya Operası’nda yapılıyor. Provalar başka yerde, kostümler başka yerde… Sanatçılar perişan, temsil öncesi ve sırasında bir yerden bir diğerine taşınıyor. Mekân yetersiz kaldığı için görkemli büyük yapıtlar sahnelenemiyor. İstanbul Devlet Senfoni Orkest-rası sezon açılışını opera binası yerine Aya İrini’de yaptı (ya o da olmasaydı) AKM neredeyse çürümeye terk edilmiş bir halde yazgısını bekliyor. Kentin övünülecek bir opera binası yok.

İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası bin yıllık tarihi geçmişi olan övülesi bu kentin geçici sahnelerinde konserlerini veriyor. Çünkü tek gururumuzdu AKM, hâlâ yazgısını bekliyor.

Devlet Tiyatrosu’nun adı var, sahnesi yok. Özel tiyatrolara gelince; ayakta durma savaşı verirlerken çoğu yapıtlarını kiralık mekânlarda sahneliyor. İstanbul’un yüz akıydı AKM şimdi yok.

Ve sergiler İstanbul’un bin yıllık tarih geçmişi özel Sabancı Müzesi’nde, İstanbul’un 100 yıllık mimari kültürü Santral İstanbul’da sergileniyor. Güzel de, ne zamana kadar? Biri bu tarihe, diğeri şu tarihe kadar… Yani hepsi geçici. Kentin bin yılı aşkın kültür, sanat, mimari geçmişini, sergiler açık kaldığı sürece kim izlediyse şanslı. Geri kalan yerli ve yabancı turist görmese de, bilmese de olur.

Çünkü üç imparatorluğu bağrında barındırmakla gururlandığımız bu tarihi kentin bir “Kent müzesi” yok...

Geçen eylül ayında Adalar Kent Müzesi’nin açılışında konuşmalarını yapan yetkililer, müzenin bundan sonra yapılacaklara öncülük etmesi dileğini vurguladılar. Adalar Kent Müzesi bir bağlamda, gelecekteki İstanbul kent müzesine bir örnek olmalıydı. Elbette kutlanacak bir başarıydı bu. Böyle bir müzenin türlü çabalarla, nice zorluklarla gerçekleştirilmesi... Ancak isterdik ki, önce bir İstanbul kent müzesi diğerlerine örnek olsun. Keşke önce bir İstanbul kent müzemiz olsaydı da arkasından başkaları gelseydi. Çanakkale’de var, Mardin’de (Sabancı Holding’in girişimiyle) var, ama bunca gururlandığımız dünya kenti İstanbul’da yok. Ve üç imparatorluğa mekân olmuş bu kentin kültürü, tarihi ne yazıktır ki sadece geçici sergilerle sınırlı kalıyor.

Oysa bu şansı yakalamıştı İstanbul bir zamanlar… Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı’nın, HABİTAT II Konferansı nedeniyle, 1996 yılında Darphane-i Amire binasında açmış olduğu, “Dünya Kenti İstanbul Sergisi”nde kalıcı bir kent müzesinde var olması gereken, akla gelebilecek her türlü tasarım, dokümanları, belgeleri, fotoğrafları, gravürleri, haritaları, grafikleriyle, yazıları ve görselliği ile en ince ayrıntısına kadar sergilenmişti.

Kent, tarih öncesi İstanbul’dan Bizans’a, erken ve geç Osmanlı döneminden, Mütareke ve Cumhuriyet dönemi İstanbulu’na uzanan uzun soluklu tarihsel bir zaman diliminde, coğrafyası, tarihi, müziği, giysisi, mimarisi, resmi, minyatürü, özetle bütün bir yaşam kültürüyle yer almıştı bu dev sergide. Prof. Dr. Afife Batur’un genel koordinatörlüğünde, her biri kendi dalında uzman onca değerli bilim ve sanat insanımızın (burada adlarını vermeye yazıya ayrılan yerin sınırlı olması nedeniyle olanak yok) gönüllü çalışmalarıyla, inanılmaz bir azimle gerçekleştirilen ve uzun süre ziyaretçiye açık kalan bu serginin malzemeleri bugün nerede diye sorulacak olursa: kimi maketler Yıldız’daki Mimarlar Odası’nın kullandığı binanın girişinde, büyük bir bölümüyse Tarih Vakfı’nın binalarında korunmakta.

İstanbul bir ‘Dünya Kenti İstanbul Müzesi’ni çoktan hak etmiştir... Böyle anlamlı bir proje için vakit geçirmeden harekete geçilmelidir. Yetkililere, ilgililere duyurulur…

    


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler