Jamie Lincoln Kitman'dan “Kurşunlu Benzinin Gizli Tarihi”

Endüstri devlerinin arşivlerinden ve ABD'nin devlet arşivlerinden elde edilen belgeler, birçok akademik araştırma ve geçmişe ait kayıtların yanı sıra The Nation dergisi ve yazar Jamie Lincoln Kitman tarafından gerçekleştirilen düzinelerce röportaj ışınğında hazırlanan bu araştırma, kurşunlu benzinin gerçek ve acımasız hikâyesini anlatıyor. Kitabı, Ziya Ramadani değerlendirdi...

Jamie Lincoln Kitman'dan “Kurşunlu Benzinin Gizli Tarihi”
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 10.06.2014 - 14:42

Örgütlenmiş bir felaketi yaşıyoruz

Hatırlayabildiğiniz en büyük (doğal olmayan) çevre felaketi hangisi? Taksim Meydanı'ndan ağaçların yok edilip her yere beton dökülmesinden daha büyük felaketleri kastediyoruz. Tüm İstanbul'un üzerine beton dökülmesi, Boğaz'ın imara açılması, 3. Köprü ile kalan son ormanların da yok edilecek olmasıyla boy ölçüşecek veya daha beter bir felaket hatırlıyor musunuz?

Aklınıza nükleer reaktör kazaları gelebilir: Amerika'da Üç Mil Adası (1979), Ukrayna'da (SSCB Dönemi) Çernobil (1986) ve Japonya'da Fukuşima (2011).
Hindistan Bhopal'de böcek ilacı üreten fabrikadaki kazayla gerçekleşen ölümcül gaz sızıntısı sonrasında zehirlenen yüz elli bin kişiden on sekiz bininin öldüğü felaketi de hatırlayanlarımız çıkacaktır.

Bir adım daha öteye gidelim: Kazalar sonucu değil de zaman içinde yavaş yavaş meydana gelen felaketlerden hangisini hatırlıyorsunuz?
Belki Özbekistan'da 1960'lardan itibaren pamuk ekimi uğruna Aral Denizi'nin kurumasına yol açan felaket gelecektir aklınıza. Ancak hemen hemen hepimiz şu ya da bu fabrikanın atıkları dolayısıyla zehirlenmiş en az bir dere bir yöre hatırlayacaktır. Elbette Haliç'i kirli buluyoruz ve nasıl bu hale geldiğini biliyoruz. Dilovası'ndan geçmemiş olanımız yoktur.

ESASLI PLANLAMA

Yeni yayımlanan Kurşunlu Benzinin Gizli Tarihi'nde tüm bu felaketlerden daha beter ve sinsi ama örgütlenmiş bir felaketin, dünyanın en büyük ve korkunç felaketinin tarihi aktarılıyor. Beter ve sinsi çünkü hava kirliliği gibi bir felaket. Örgütlenmiş çünkü bizzat insan eliyle hazırlanmış bir felaket.
Elbette tüm doğal olmayan felaketlerde insan etkeni birincildir ve tüm felaketlere neden olan tesisler insan eliyle yapılmıştır. Bir nükleer reaktörün kaderi her zaman için kazadır, üstelik tüm üretim faaliyetlerinde de kaza olabilir, Tayyip Erdoğan'ın dediği gibi "evdeki tüpgaz da patlayabilir." Ancak tüpgaz patlaması sadece bir evi etkilerken nükleer reaktör kazası yüz binlerce haneyi ve milyonlarca insanı etkilemektedir. Zaten bu risk yüzünden kıyaslanamaz. Ancak bu ikisi arasındaki farkı kazayla gözden kaçıramazsınız, göz ardı edemezsiniz.

Kurşunlu benzinde ise söz konusu olan bundan da beteri: Bir kaza veya kaza ihtimali bile değil; kurşunlu benzinin zehirli bir ürün olduğu, çevreyi kirleterek insanları öldüreceği önceden gayet iyi bilindiği halde üretimine geçilmiş olmasıdır. Üstelik üretimin daha ilk ayı dolmadan beş işçinin, bir süre sonra da üretim tesisindeki işçilerin yüzde 80'inin ölmesine rağmen kurşunlu benzin satışına başlanmıştır.

Kurşunlu benzinin otomobil motorunda yakıldıktan sonra içerdiği kurşunun hidrokarbon bileşikleriyle birlikte egzozlardan havaya karışacağı ve havayı kirleterek insanları ağır ağır zehirleyeceği biliniyordu çünkü kurşun zehirli bir ağır metal ve merkezi sinir sistemini etkileyen "tesirli bir nörotoksindir."
Aslında kurşunlu benzin yukarıda andığımız şekliyle "hava kirliliği gibi" değildir hava kirliliğinin en büyük nedenidir. Şimdi kurşunsuz benzin kullandığınız için tüm bunlardan kurtulduğunuzu düşünebilirsiniz. Fakat yanılıyorsunuz.

Kurşunlu Benzinin Gizli Tarihi'nin daha ilk önermesi, "birileri koymadığı sürece benzinde doğal yollarla oluşmuş kurşunun" bulunmadığıdır. Evet, benzinin içinde kurşun zaten yoktu. Birileri benzinin içine kurşun kattı ve şimdi ise sadece katmaktan vazgeçtiler. Bu birileri, dünyanın en büyük otomobil üreticisi General Motors, dünyanın en büyük petrol şirketi olan Standard Oil-New Jersey (sonradan Exxon ve bugün Exxon-Mobil) ve dünyanın en büyük ikinci kimya devi Du Pont şirketlerinden başkası değildi.

Bu şirketler benzine kurşun kattılar çünkü bunun patentini almışlardı ve kendileri üretmese dahi dünyada satılan her damla benzin üzerinden muazzam kârlar elde edeceklerdi. Öyle ki 1923'te, bizzat kendi hesaplamalarına göre bu patent sayesinde benzin piyasasının yüzde 20'sine hakim olabileceklerdi Oysa sadece on yıl içinde piyasanın yüzde 80'ini kurşunlu benzin satışı oluşturuyordu. Üstelik piyasanın kendisi bu süre içinde iki kat büyüyerek 45 milyar litreyi aşmıştı.

Ethyilciler litre başına yaklaşık 1 cent kazanıyorlardı. Toplamda 300 milyon dolarlık (1930'lardaki dolar değeriyle; bugüne düzeltilmiş değeri 14 ila 194 kat daha büyük) bir kâr miktarı karşısında insanların zehirlenmesinin ve ölmesinin ne önemi olabilirdi ki? Ölen işçiler unutuldu ve egzozlardan atılan kurşunun havaya karışması sonucu yaşanacak zehirlenmeler ve neden olacağı hastalıkların tüm toplumu ve hatta insanlığı tehdit etmesi göz ardı edildi.
Du Pont kimya şirketi I. Dünya Savaşı boyunca ABD ordusuna barut satarak muazzam kârlar elde etmişti. Elindeki sermaye kaynağıyla 1920'lerin başında General Motors'un hisselerinin yüzde 38,5'unu satın almış, kurucu ortağı yerinden ederek yönetimi eline geçirmişti. Standart Oil ise petrol üretimi yerine rafinerisinde uzmanlaşmış ve petrol üreticilerinin ürünlerini taşıyan demiryolu şirketiyle gizli bir anlaşma imzalayarak rakiplerine göre yüzde 70 indirimle petrolünü taşıtmış hatta rakiplerinin ürünlerinin taşınmasından pay alarak kârını arttırmıştı ve sonuçta zora düşen diğer rafinerileri satın alarak tekelleşmişti. Öyle ki ABD meclisi çareyi bu devasa şirketin 34 farklı şirkete bölünmesine karar vermekte bulmuştu. General Motors da bu petrol şirketi gibi rakiplerini satın alarak dünyanın en büyük otomobil üreticisi haline gelmişti.

Geriye bu ürünün bir ihtiyaç ve hatta zorunluluk olarak pazarlanması; kurşun aleyhine bilim ve kamu sağlığı çevrelerinde hemen başlayan muhalefetin bertaraf edilmesi kalmıştı. Kurşunlu Benzinin Gizli Tarihi bu üçlü ittifakın icat ettikleri katkı maddesi ETHYL için ortak bir şirket kurmaları (Ethyl Benzin Şirketi) ve bu şirket aracılığıyla yaptıkları pazarlama ve reklama bir hayli yer ayırmış.

KÂR ÖLDÜRÜR

İnsanlık en küçük bir ihtiyacı olmadığı halde 90 yıla yakın bir süredir kurşunlu benzin kullanmaktadır. Ortada hiç bir zorunluluk olmadığı halde milyonlarca insan zehirlenmektedir.

Bu süre içinde sadece ABD'de 7 milyon ton kurşun atmosfere karıştı. Dünyanın en kirli (ve yoğun nüfuslu) kentlerinden olan Mexico City’de, 4 milyon otomobil her gün havaya tahminen 32 ton kurşun pompalamakta.

Cakarta’da, her yirmi dört saatte bir atmosfere bir buçuk ton kurşun salınmakta.

Kanada Ulusal Su Araştırma Enstitüsü’nde görev yapan bir araştırma bilim insanının Nijerya’da gerçekleştirdiği karayolu kenarındaki toz analizlerinde, 6.000 parça/milyon gibi yüksek oranda kurşun olduğu ortaya çıkarıldı.

Amerika Birleşik Devletleri’nde, kurşun tozunun 600 parça/milyon oranında, çocuklar için tehlikeli olduğu kabul edilmektedir.

Tahminlere göre dünya çapında modern insanın maruz kaldığı kurşun miktarı, doğal veya zemindeğer seviyenin 300 ila 500 misli daha fazla. Britanya Çevre Kirliliği Kraliyet Komisyonu’nun 1983’te çıkardığı rapora göre, kurşun yirminci yüz yılda dünyanın dört bir yanına o kadar çok dağıldı ki, “yeryüzünde insan üretimi kuşundan etkilenmeyen tek bir toprak parçası veya canlı türü kalmadığı düşünülüyor.”

Dünya Bankası’na göre, gelişmekte olan ülkelerde, kentlerde yaşayan 1,7 milyar kişi, havadaki, yüzde 90’ı kurşunlu benzine atfedilebilir olan kurşun nedeniyle, nörolojik hasar, yüksek tansiyon ve kalp hastalığı dahil olmak üzere kurşun zehirlenmesi riski ile karşı karşıya bulunuyor.

Tüm bunların tek nedeni kâr... Bitmeyen bir kâr elde etme yarışı. Bir yıl için elde edilen kâr miktarının bir sonraki yıl için geriye düşülmemesi gereken sınır olması... Kâr oranı yükseltmek en azından korumak var olmanın tek ölçütü: Var olmanın diğer ölçütleri mi? Yaşamak, sağlıklı yaşamak, insanca yaşamak... Tüm bunlar özel ya da ulusal çıkar kılığına bürünebilen kâr uğruna feda edilmiştir.

Kurşunlu benzin tezgahı örgütlenmiş bir felaketin ta kendisidir ve artık geçmişte kalmış kötü bir deneyim değildir. Bu deneyimin başka ürünlerde yinelenmediğini düşünebilir miyiz? Ölümcül felaketleri kâr uğuruna örgütleyenlerin bundan vazgeçeceklerini düşünebilir miyiz?

Galiba bunun cevabını vermemiz için yeni ve daha beter felaketin yaşanmasına gerek yok çünkü kapitalizm zaten başımıza gelen en büyük felakettir.

Kurşunlu Benzinin Gizli Tarihi/ Jamie Lincoln Kitman/ Çeviren: Esin Aslan Gürbüz/ H2O Kitap/ 152 s.

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler