Kanada’nın kanlı yüzü

GÖZYAŞI OTOYOLU NUN KAYIPLARI

Aborijin kayıp ve öldürülen kadınlara ilişkin açılan davaların yüzde 54’ü ülkenin batısında olup ilk sırada British Columbia eyaleti gelmekte. Kanada ekonomisine büyük katkısı ile bilinen Vancocuver şehrinin Aborijin kadınların soylarının tüketilmesine yönelik en ciddi tehdidi oluşturan şehir olduğu öne sürülmekte. 16 yaşındaki Brittany Bearspaw gibi cesedi 16’ıncı Otoyol (Highway 16) kenarında bulunan yüzlerce kadın tespiti ile araştırmacılar “16’ıncı Otoyol katliamları” adını verdikleri aynı noktada yaşanan cinayetler üzerine çalışmaya devam etmekte.

New York’taki bir tekstil fabrikasında 160 yıl önce kül olan 129 kadının isminin altına dünyanın her yerinden binlerce kadının adı eklenmeye devam ediyor. Ataerkil düzende mücadelelerine devam eden kadınlar emeklerinin karşılığını eşit alamadıkları gibi, yakılıyor, istismar ediliyor, katlediliyor... Kiminin katili doğrudan en yakınındaki, kiminin ise reddettiği erkek iken tüm cinayetlerdeki ortak parmak izi erkek devlet oluyor. Göçmenlere karşı açık kapı yaklaşımındaki duruşu, heteroseksist ayrımcılığın ve ahlaki yozlaşmanın en az seviyede tespit edilişiyle tüm cinsiyetler için en güvenli ülke bayrağını taşıyan Kanada da, umursamaz yüzünü katliam boyutundaki Aborijinler (ilk milletler- yerliler-Kızılderililer) üzerinden gösteriyor.

582 yerli kadın

Aborijin kadın ve kız çocukları ülkedeki tüm kadın ve kız çocukları nüfusunun yaklaşık yüzde 3’ünü oluştururken kayıp ve katledilenlerdeki oran da en az 3 kat fazla olarak rapor edilmekte. Kanada Yerli Kadınları Derneği (Native Women’s Association of Canada (NWAC) 1980’den bugüne kayıp ve katledilen toplam kadın ve kız çocuğu rakamının 4 bin olduğunu açıklıyor. Derneğin son 10 yıllık raporuna göre, 582 yerli kadın katledilirken, kayıp kadınlarla birlikte 2007’den bu yana resmi kayıtlara geçen rakam 1181.

6 bin çocuk vakası

1980 yılından bu yana 6 bin Aborijin çocuğun tecavüz, cinayet ve intihar vakalarında adı geçtiği raporlandı. 16 yaşındaki Delaine ve Michelle onlardan sadece ikisi. Şubat 2016’da Ontario eyaletinin Kenora şehrinde yaşayan 16 yaşındaki Delaine Copenace kayıtlara kayıp olarak geçti. Bölge polisi 15 gün sonra aileye geniş çaplı araştırma yapılmasına rağmen bir sonuca ulaşılmadığı için soruşturmaya son verildiğini açıkladı. Ailenin konuyu yerel kadın derneklerine taşıması sonucu Copenace’ın cansız bedeni gönüllüler tarafından Wood Gölü’nde bulundu. Cesedi adli birimlere teslim edildikten kısa bir süre sonra aileye yapılan açıklama “cinayete ilişkin hiçbir delile rastlanmamıştır” şeklinde oldu. Konuyu yüksek mahkemeye taşıyan aile kız çocuklarının cinayetlerinin aydınlatılmasını bekliyor.

15 yaşındaki Tina Michelle cinayeti de aydınlatılmayı bekleyen bir diğer vaka. Babasından gördüğü şiddet sebebiyle Manitoba Aile ve Çocuk Yurdu’nda kalan Michelle 2014 yılında adli kayıtlara kaçırılmış olarak geçti. Birkaç ay sonra cesedi çarşafa sarılmış bir halde Kızıl Nehir’den çıkarıldı. Cinayete dair dosya, delil eksikliği sebebiyle kapatılırken bölge halkı polisin cinayeti aydıınlatmada ilgisiz davrandığını iddia ediyor.

Cinayetler şüpheli

NWAC verilerine göre cinayetlerin yüzde 53’ü çözülmeyi bekliyor. Çözülmeyi bekleyen vakalardan biri de Brooklyn Moose’un şüpheli ölümü. Eylül 2015’te cansız bedeni evinde bulunan 25 yaşındaki genç kadının dosyası hiçbir delil olmadığı gerekçesiyle kapatılmak istendi. Moose’un anneannesi torununun ölmeden önceki bir hafta içinde 2 defa kapı kilidini değiştirdiğini ve şikâyet dilekçeleri olduğunu ileri sürerek dosyanın üzerine gidilmesini talep etti. Tıpkı Ekim 2014’te cesedi tüm cinayetlerin yüzde 54’ünün yaşandığı Saskatcewan bölgesindeki nehirde bulunan Beatrice Adam gibi. 36 yaşındaki Adam’ın cinayetine ilişkin hiçbir delil bulunmadığı adli birimlerce öne sürülürken Adam’ın ailesi ve arkadaşları Adam’ın erkek arkadaşının da o günden bu yana görülmediğini fakat ona dair hiçbir araştırma yapılmadığını kaydetti.