"Kapatma kararı siyasi darbe olur"

DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, Anayasa Mahkemesi'nde görülen DTP'nin kapatılma davasının Türkiye demokrasisi açısından bir sınav olduğunu belirterek "Kapatma yönünde bir karar çıkması halinde, bu siyasi bir darbe niteliği taşıyacaktır" dedi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 08.12.2009 - 13:18

DTP Genel Başkanı Ahmet Türk partisinin Meclis grup toplantısında yaşanan son gelişmeleri ve partisi hakkında Anayasa Mahkemesi'nde görülmeye başlanan kapatma davasını değerlendirdi. Konuşmasına Diyarbakır'da polis kurşunuyla yaşamını yitirdiği iddia edilen Aydın Erdem isimli üniversite öğrencisi ile İstanbul'da bir otobüse yapılan molotoflu saldırıda yaralanan ve dün yaşamını yitiren Serap Eser'in ölümünden duyduğu üzüntüyü dile getirerek başlayan Türk, her iki saldırıyı da kınadıklarını söyledi.

Türk, dün Tokat'ın Reşadiye İlçesi'nde 7 askerin şehit olmasına neden olan saldırı konusunda ise "Tokat'ta karanlık bir provakasyon olduğu gün gibi ortada olan bir saldırı sonucu aramızdan ayrılan askerlerimiz için, yüreklerimiz parçalandı. Anne babaları ve yakınları şahsında tüm yurttaşlarımızın acılarını paylaşıyorum. Reşadiye'deki provokasyon bir an önce açıklığa kavuşturulmalı ve aydınlatılmalıdır." dedi. 1993 yılında yaşanan 33 askerin şehit olduğu saldırıyı hatırlatan Türk, o dönemde de Kürt sorununun çözümü için yaşanan sürece son vermek için birilerinin düğmeye bastığını Tokat'taki saldırının da aynı amacı taşıdığını savundu.


"Hükümet gaflet ve kandırmaca içinde"

Konuşmasında hükümetin açılım konusundaki yaklaşımını da değerlendiren Türk "Açılım konusunda cesur adımlar atamayan Hükümet yetkilileri, günlerden beri kalkmış Partimizi suçluyor, kendi sorumluluğunu gizlemeye çalışıyor. Sanki 'açılım yapacaklarmış da biz izin vermemişiz, engel olmuşuz' gibi çarpıtmalarla kamuoyunu yanıltamaya çalışıyorlar. Böyle bir gaflet ve kandırmaca içindeler. Hükümete sormak istiyorum: Parti olarak bizim bu çatı altında iki buçuk yıldan beri verdiğimiz demokrasi mücadelesi olmasaydı, siz acaba açılımın A'sından bile bahsedebilir miydiniz? Sorunu da çözümünü de idrak edemeyen AKP'nin kendisidir." diye konuştu.


"Hükümet günah keçisi arıyor bizi hedef tahtasına oturtuyor"

İçeriği hakkında bir şey bilmeseler de açılıma hükümetten daha fazla sahip çıktıklarını, sorumlu yaklaştıklarını ve destek olduklarını söyleyen Türk, kendilerinin bu olumlu tavrına rağmen hükümetin ne sorunun ciddiyetini ne de sorumluluğunu anladığını kaydetti. DTP'yle Ağustos ayında yapılan nezaket görüşmesinin dışında istişarede bulunulmadığını ve DTP'ye yönelik 'açılımı sekteye uğrattığı' eleştirilerinin olduğunu hatırlatan Türk "Hükümet, tamamen kendi dar siyasi çıkar hesaplarıyla, bu temel sorunu ele aldığından dolayı içinden çıkamaz hale geldi. Şimdi de yol yakınken işin içinden nasıl çıkarım diye kara kara düşünüyor. Bir günah keçisi arıyor ve Partimizi hedef tahtasına oturtuyor. Bizi sorumlu gösterme arayışına giriyor" dedi.


"Açılımdan kaçamazsınız geri dönüşü yok"

2.5 yıldan bu yana Kürt halkının sorunlarını ve taleplerini Meclis'te kanun teklifleri, soru önergeleri ve grup konuşmalarıyla dile getirdiklerini ifade eden Türk, bu çalışmalar toplanırsa bunların 'bir demokrasi manifestosu' olduğunun görüleceğini söyledi. Hükümeti açılıma zorlayanın DTP olduğunu, kimin kimi engellediğinin ise apaçık ortada olduğunu kaydeden Türk, taş atan çocuklarla ilgili tasarının görüşmelerinin ertelenmesini eleştirdi. Hükümetin son olayları gerekçe göstererek adeta toplumla dalga geçercesine teknik sebepleri bahane ederek tasarının görüşülmesini ertelediğini ifade eden Türk, "Adeta, 'yüzlerce çocuğu daha tutuklayayım, sindireyim, sonra değişikliği yapayım' dercesine bir geri zihniyet ile karşı karşıyayız. Demokrasiyi yeterince içselleştiremeyen bir Hükümet, kendi açılımını bitirmek için fırsat kolluyor ve faturayı da bize çıkarmaya çalışıyor" dedi. Hükümetin gerçek bir açılımdan kaçmanın fırsatını ve koşullarını oluşturmaya çalıştığını savunan Türk "Ama kaçamayacaklar. Bu halkın mücadelesi eninde sonunda gerçek bir açılımı yapmaya zorlayacaktır. Bunun yolu açılmıştır. Geri dönüş yok. AKP olsa da olmasa da Türkiye kendi barışına ve demokrasisine mutlaka kavuşacaktır." diye konuştu.
 

"Hükümetin gizli gündemi var tasfiyeyi amaçlıyor"

Son günlerde yaşanan sokak eylemlerini de değerlendiren Türk bölgenin büyük bir gerginlik ve kaynama içinde olduğunu, bu durumun Büyükşehirlere de yansıdığını söyledi. Hükümetin tehlike ortadayken yangına körükle gittiğini öne süren Türk "Çok açık ki, ya bu Hükümetin basireti bağlanmış ya da oldukça gizli bir gündemi var-tasfiyeyi amaçlıyor. Bunun başka bir izahı olamaz. Her iki durum da gerginlikleri besler, gerilimleri tırmandırır" dedi.
 

Meclis İnsan Hakları Komisyonu'na İmralı eleştirisi

İmralı'daki durumdan haberdar olur olmaz hükümet nezdinde iletişime geçtiklerini ve toplumun hassasiyetlerini ortaya koyduklarını kaydeden Türk şu ana kadar hükümetin herhangi bir adım atmadığını söyledi. İmralı cezaevinin koşullarıyla ilgili Meclis İnsan Haklarını İnceleme komisyonunu devreye sokmaya çalıştıklarını ifade eden Türk şunları söyledi:
"Fakat Sayın Komisyon Başkanı şahsında, bir insan hakları hukukçusu olmasına rağmen, Partimizden gelen en ufak bir öneriyi bile reddetmek için, kırk dereden su getiren bir anlayışla karşı karşıyayız. Oysa Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu bu konuyu incelemekle mükellef olan en yetkili kurumdur. Ve günlerden beri, şehirlerimiz-sokaklarımız adeta yangın yerine dönüşmüş durumda. Kolluk güçlerinin orantısız güç kullanımı gerilimi daha da tırmandırmaktadır. Göstericilerin üzerine hedef gözetilerek ateş açılmaktadır. Bu tablo Bölgede, açık bir olağanüstü hal rejiminin yaşandığını ortaya koymaktadır."

Son 10 günde en az 770 kişinin gözaltına alındığını, 12'si çocuk 117 kişinin tutuklandığını da belirten Türk hükümeti yaşanan tabloya rağmen tehlikeye davetiye çıkarmak ve kör inadını sürdürmekle suçladı. Türk "Ortaya çıkan tablodan, ve bundan sonra olası tehlikelerden birinci derecede sorumlu olan Hükümettir, Sayın Başbakandır" dedi.


"Biz bedel ödemekten korkmadık"

Türk, yaşanan hassas ve kırılgan süreçte, 2 yıldır bekleyen kapatma davasının gündeme alındığını belirtti. Kapatma davasıyla ilgili konuşurken duygulandığı gözlenen Türk şunları söyledi:
"Bu öyle bir dava ki, verilecek karar ülkemizi önemli bir demokrasi sınavından geçirecektir. Bütün sindirme ve yıldırma politikalarına karşın DTP, siyasi çizgisinden sapmamış, kararlı durmuştur. Bu kararlı duruşunun bir sonucu olarak bugün, bir kez daha bedel ödemeyle karşı karşıya bırakılmıştır. Biz bu bedeli 12 Eylül zindanlarında ödedik. Mehmet Sincarlar, Vedat Aydınlar, Musa Anterler katledilirken, parti binalarımız bombalanırken ödedik. Biz bu bedeli, yaka paça cezaevine atıldığımız 2 Mart 1994'teki DEP darbesinde ödedik. Ve asla bundan kaçmadık, bedel ödemekten korkmadık. Çünkü biliyoruz ki; demokrasi bedel ister, yürek ister, cesaret ister. Amansız bir demokrasi ve barış mücadelesinin neferleri olduk. Ne söylediysek, temsil ettiğimiz halk adına, demokrasi adına ne talep ettiysek, yok sayıldı, çarpıtıldı, partimiz hedef haline getirildi. DTP hiçleşsin, vesayet rejimine diğerleri gibi alışsın, evcilleşsin istendi. Biz de, buna itiraz edince vurun abalıya misali; yargısıyla, ordusuyla, medyasıyla, iktidarıyla, muhalefetiyle, bir bütün olarak sistem üzerimize geldi. 'Ya hizaya geleceksiniz ya da siyaset dışına itileceksiniz'dendi. Bugün yaşananların özeti budur. Anayasa Mahkemesi'nden önce bizi siyaseten kapatmaya çalıştılar."


"Kapatma kararı siyasi darbe niteliği taşıyacak"

Türk kapatma yönünde bir karar çıkması durumunda bunun siyasi bir darbe niteliği taşıyacağını kaydetti. Türk "DTP kapatılırsa, bunun Kürt halkına demokratik siyaset kanallarının kapatılması anlamına geleceği açıktır. DTP'nin kapatılması, Kürt halkının demokrasi ve özgürlük taleplerine karşı bir darbe niteliği taşıyacaktır. Demokrasimiz bundan onarılması mümkün olmayan yaralar alacaktır. DTP'yi kapatmak Kürt Sorununda çözümsüzlükte ısrar olacaktır. DTP, sorunların çözümünü parlamentoda ve demokratik siyasette arayan bir partidir. Siyasi Partiler Yasasının tüm anti demokratik kısıtlamalarına rağmen; bu ülkede lider sultası olmayan tek partidir. Kürtlerin meşru taleplerini dile getiren, Meclisi bir çözüm yeri olarak gören bir partiyi kapatmak, çözümsüzlüğe ve farklı yollara kapı aralamaz mı? DTP davası, Türkiye demokrasisi açısından bir sınav olacaktır. Çıkacak karar, sadece DTP ve Kürtlerle sınırlı bir karar olmayacaktır. Verilecek karar, aynı zamanda Türkiye'nin geleceğini ve demokrasinin rotasını da belirleyecektir" diye konuştu.


"Timsah gözyaşları"

Türk Anayasa Mahkemesi'nin siyasi parti kapatmaları konusunda 'Meclis yetkimizi sınırlasın' dediğini ancak hükümetin bu konuyla ilgili düzenlemeyi Meclis'e getirmediğini ifade ederek Başbakan Erdoğan'ın ABD yolunda söylediği 'Venedik kriterleri bile az' şeklindeki sözleri eleştirdi. Türk "Bunlar timsah gözyaşlarıdır, hiç kimse inanmaz" dedi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler