"Kimler gelecek göreceğiz"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin'in gündeme getirdiği ve CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun da "Başbakan'la görüşürüm" açıklamasının ardından, Meclis içinde ve dışında bulunan tüm siyasi partilere çağrıda bulunarak, "En kısa zamanda ben davetimi yapacağım bakalım kimler gelecek göreceğiz" dedi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 29.06.2010 - 08:49

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin'in gündeme getirdiği ve CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun da "Başbakan'la görüşürüm" açıklamasının ardından, Meclis içinde ve dışında bulunan tüm siyasi partilere çağrıda bulunarak, "En kısa zamanda ben davetimi yapacağım bakalım kimler gelecek göreceğiz. Ne gibi katkıları olur, bizzat dinlemek isterim. Ama başbaşa ama hayetler arası yeter ki; kolektif akıl olsun. Bu sorunların üzerine beraber gidelim parlamento içi dışı asla bir ön kabulüm önyargım yok yeter ki; oturalım konuşalım birlikte çözüm arayalım" dedi.

Erdoğan, TBMM'de AKP Grup toplantısında yaptığı konuşmada, terörün çözümü noktasında, Meclis içinde ve dışında bulunan tüm siyasi parti liderlerine "görüşme" çağrısında bulundu ve davetini en kısa sürede gerçekleştireceğini söyledi.

Erdoğan, "Demokratik Açılım" sürecinde siyasi parti liderleri ile görüşme talebini anımsattı. "Bir yıldır 'Milli Birlik Kardeşlik Projesiyle' ilgili son derece nezaketsiz çirkin eleştirilerle karşılaştık. Kimse işin özüne girmedi. Kimse alternatif getirmedi. Son derece sorumsuz bir tavır sergilendi. Buna tüm tahriklere provokasyonlara, iftiralara rağmen kapılarımızı hiçbir zaman kapatmadık" dedi.

Bu süreçte kimin samimi olduğu, kimin de sözünün karşısında durduğunu milletin ket gördüğünü ifade eden Erdoğan, "Hakikaten bizimle görüşmek isteyenler varsa, medya sivil toplum örgütleri hatta bireyler olabilir. Bizimle görüşmek isteyenler, eğer sürece katkı sağlamak isteyenler varsa, her zaman olduğu gibi bugün de görüşürüz" diye konuştu. Erdoğan şöyle dedi:

"Milletin derdine derman olacak, kimin ilendi bir çözüm önerisi varsa, art niyetsiz önyargısız teklifleri dikkate alırız. Türkiye bu meseleyle geleceğe yürüyemez, bu meseleyi çözmekten başka önümüzde başka yol yok. Bizim bugün de hiçbir çekincemiz kompleksimiz yok, eğer bu konuda bizimle görüşmek isteyenler olursa siyasi parti lideri olmayabilir, akademisyenler, sivil toplum medya hatta birey olarak bölgenin insanları olabilir biz bunları dinleriz. Dinleyeme hazırız, sürece katkı sağlamaya hazır olanlar varsa partimizin de başbakanlığımızın da dinlemeye hazır olduğunu görüyoruz. Kimin çözüm önerisi, kimin teklifi varsa artniyetsiz kulak veririz. Dinlerin söylediklerini dikkate alırız, Türkiye bu meseleyle geleceğe yürüyemez, bu meseleyi çözmekten geri bırakmaktan başka seçenek yok. 73 milyonla elele vereceğiz, bu süreci sona erdireceğiz. Kardeşlik için yüreğini ortaya koyanlar bizim başımızın üstündedir, kardeşliğin karşısında duranları tarihe ve millete havale edeceğim."

 

Medyaya suçlama

"Zirve öncesinde Obama ile uzunca bir görüşmemiz oldu. İran’ın nükleer programı, Gazze ambargosu, gemilere saldırı konularını açık ve samimi şekilde ele aldık. Obama’nın kaygılarımızı ve hassasiyetlerimizi paylaştığını görmekten memnuniyet duydum. İki dostun birbirini anlaması elbette çok önemlidir. Saldırı sonrasında da yaptığımız görüşmelerde de hissetmiştik. ABD’nin Türkiye’nin hassasiyetlerini dikkate aldığını görmek memnuniyetimizi artırmıştır. Bir şeyi özellikle ve üzülerek ifade etmek istiyorum. Türkiye’de medyanın bizim görüşmelerimizi farklı şekilde vermesi çok önemli. Yani bunların kimden yana olduğunu anlamakta ben zorlanıyorum. Yayınladıkları haberlerin, attıkları başlıkların bizim görüşmelerimizle alakası yok. Bunları yapmak, sadece teröre yataklık yapar başka bir şey yapmaz."

 
İsrail'in saldırısı

"İsrail saldırısını, İran’ın nükleer programıyla ilgili yürüttüğümüz diplomatik girişimleri ilettik. Görüşmelerimizde ağırlıklı konu başlığı terördü. Yeterli uluslar arası desteği alamadığını, teröre destek verildiğini gizli veya açık olarak, bunları da kendilerine anlatma fırsatımız oldu. Buradan finansal desteği nasıl sağladıklarını liderlere aktarma fırsatımız oldu.

Müttefiklerimizde somut adımlar beklediğimizi de ifade ettik. Artık sadece söylemlerle netice alınamayacağını, somut eylemlerle ortak hareketin ortaya kararlı bir şekilde konulması gerektiğini vurguladık."


"Ben gerilimden yanayım"

"Yahu Başbakan hala gerilimden yana." Bunları söylemek gerilimse kusura bakmasınlar ben gerilimden yanayım. Kimse bizden sululuk beklemesin. Biz ciddi bir şekilde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yönetiyoruz. Ciddiyetimizin gereğini her zaman ortaya koyacağız. "

 

ABD ile ilişkiler

"Açık ve net söylüyorum. Müttefikler arasında yöntem ve uslüp farklılıkları olabilir. Bunu kimse bir kopuş olarak lanse etmemelidir. Bunu G-20 toplantısında da gördük. İki ülke arasındaki tarihi ilişkiler lobilerin rüzgarlarıyla oluşmamıştır, AKP iktidarı Obama yönetimi gibi bu ilişkilere büyük önem vermektedir. "

 

"Büyüme verilerini iyi takip edin"

"Türkiye’nin küresel krize ve krizden çıkış tezlerini bu zirvede bir kez daha vurguladık. Yarın büyüme verileri açıklanıyor. Bunu iyi takip edin. Uzmanların görüşü birinci çeyrekte büyümenin yüksek olacağı şeklinde. Türkiye küresel mali krizin etkilerini en asgari düzeyine indirerek, krizden en hızlı çıkan  ülke konumuna gelmiştir. 2009’un ilk yılında dip yaparak, son çeyreğinde yüzde 6’lık büyüme gerçekleştiren yegane ülke Türkiye’dir. Yarın yine yeni bir rekor kıracağız."

 

Terörle mücadele

"Terörle mücadele milli bir meseledir, yegane sorumluluk hükümete ait değildir. 26 yıldır her hükümet terör sorununa muhatap oldu ancak terör bitirilemedi. Erken seçim talepleri, OHAL istenmesi en hafif ifadeyle fırsatçılıktır. Bizim söylemlerimizi eleştirenler lütfen kendi üsluplarına baksınlar. Terör örgütünü taşeron olarak nitelememizden rahatsız olanlar oldu. Daha Şemdinli’de şehit olan 11 mehmetçiğimiz toprağa verilmeden, ne yazık ki Ankara’dan açıklamalar yapılmaya başlandı. Hiç yeri ve zamanı değilken, erken seçim çağrılarının yapılması, OHAL’in istenmesi, yaşanan saldırılardan dolayı, hükümetin kurumların suçlanması, en hafif ifadesiyle fırsatçılıktır. Böyle zamanlarda dosta düşmana karşı birlik ruhunun yüceltilmesi gerekirken, buradan kendi partime nasıl bir çıkar sağlarım mücadelesi başlatıldı. Şununda altını çizmek istiyorum. Bizim söylemlerimizi, her fırsatta eleştirenler, akıl yoksunu, ahlak yoksunu ifadeler kullanmak suretiyle bize yaklaşanlar, önce kendi üsluplarına baksınlar. Şu grup konuşmalarındaki konulara baksınlar, iğneyi kendilerine çuvaldızı başkasına batırsınlar."

 

Taşeron tartışması

"Bizim terör örgütünü taşeron olarak nitelendirmemizden ne hikmettir bilinmez bazıları rahatsız oldu. Demek ki taşeron olarak kabul etmiyorlar, herhalde bildikleri bir şey var. Bu taşeron polemiği adeta terör örgütünü temize çıkarmak noktasına götürüldü. Bir örgütün dışarıdan finans yardımı almadan ayakta durabilmesi, silah alabilmesi mümkün değildir. biz bu noktada gerekeni çok yoğun şekilde yapıyoruz. Ama örgütün desteğinin sadece uluslar arası sınırda kalmadığını, içerden de destek aldığını hatta içerdeki kimi örgütlerle çetelerle işbirliği içinde olduğunu bazı iddianameler ortaya konuyor. Ergenekon iddianamesinde buyurun bunları görüyoruz. "

 

OHAL tartışmaları

"Biz sözümüzü yere düşürmeyeceğiz. Türkiye artık eski Türkiye değil. Medya kendi hesabına göre hareket edebilir. Birileri istismar kanalları kurumasın diye çaba gösterebilir. Milletimiz her şeyi görüyor, biliyor. Türkiye bugün hep birlikte OHAL’e karşı çıkıyor. Türkiye bugün kanın durması için sesini yükseltiyor. Türkiye tek yürek halinde terörün karşısına dikiliyor. Bu az şey midir? Bize OHAL kalksın yeter diyenlere cevap veriyorum, OHAL’i AKP iktidarı kaldırmadı mı, söyleyin bakalım. Çevik kuvveti vs. kim çıkardı bu topraklardan? Biz çıkardık. Bu ülkede yıllarca bunlar giderken, bütün yahu AKP iktidarı bunları yaptı teşekkür ediyoruz dediler mi? Sadece o anlık. Şimdi görevimizi yaptı diyorlar. Tamam da bizden önce gelenler neden yapmadı? Bu ülkede yıllarca konuşulmayanlar konuşuluyor. Tartışılmayanlar tartışılıyor. Köylerin boşaltılması sorgulanıyor. Çeteler bir bir açığa çıkıyor ve yargılanıyor. Devlet ilk kez bu ülkede etnik unsurları tek tek muhatap alıyor. Romanları, alevi vatandaşları tek tek muhatap alıyor. Bunlar ilk kez oluyor. Devletin bir kanalı tamamıyla Kürtçe yayın yapıyor. Bir Arapça kanalının yayına girmesini küçümseyenler var. Bu ülkenin ne demek istediğini o ülkenin diliyle onlara ulaştırıyoruz. O Türkçe bilmeyen vatandaşına sen devlet olarak o gün cevap verseydin biz bu günlere gelmezdik. İşte biz bunu yapıyoruz. Tek başına bunlar bile kardeşlik için büyük bir adımdır, büyük bir devrimdir. Biz toplumun çeşitli kesimleriyle çok verimli toplantılar yaptık. Bu ülkede birinci sınıfla çok trajik şekilde tanışanları gördük. Kürt olduğunu, Rum olduğunu, Alevi olduğunu kız istemeye gittiğinde öğrenenleri öğrendik. Kendisini ötelenmiş hisseden toplumun tüm kesimlerinde, demokratik açılım sayesinde bir umudun oluştuğunu gördük. Elinde çekiç olanlar her şeyi çivi olarak görürler. Biz milli birlik ve kardeşlik projesiyle en başta bu anlayışın kalkmasını sağladık. Ok yaydan fırladı. Süreç elbette ki sancılı olacak, sizlerden defalarca sinirleriniz çelik gibi olmalı ricasında bulundum. Milli birlik ve kardeşlik projesi. Şu ismin güzelliğine bak. Ben milli birlik istemiyorum, kardeşlik istemiyorum. Çık bunu söyle. Buna karşı değilsen içini nasıl dolduracağız gel bunu söyle. Eğer açılımlardan vazgeçersek, Türkiye kaybeder, çocuklar kaybeder. Biz vazgeçmeyeceğiz. Müsaade etmeyeceğiz. Kandan beslenenlerin bu süreçte galip gelmesine asla izin vermeyeceğiz."


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler