'KOBİ'ler için ikinci bir borsa oluşturulabilir'

Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, ''Ülkemizdeki şirketlerin kısa ömürlü olmasında, kurumsallaşmanın sağlanamamasında ve birçok aile şirketinin ikinci nesilden itibaren iflas etmesinde, sermaye piyasasının kullanılmamasının büyük rolü var'' dedi.

'KOBİ'ler için ikinci bir borsa oluşturulabilir'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 23.11.2010 - 11:18

Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB), Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği (TSPAKB) ve Bursa Ticaret ve Sanayi Odasının (BTSO) işbirliğiyle düzenlenen ''Halka Arz Seferberliği Bursa Zirvesi'', Atatürk Kongre Kültür Merkezinde başladı.

Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, zirvenin açılışında sinevizyon aracılığıyla yaptığı konuşmada, İstanbul, Konya, Düzce, Samsun ve Kocaeli'nin ardından Bursa'da böyle değerli bir toplantının yapılmasının kendilerini son derece sevindirdiğini belirtti. SPK, TOBB, İMKB ve TSPAKB'nın öncülük ettiği halka arz seferberliğini hükümet olarak son derece önemsediklerinin altını çizen Ergün, ''Zira Türkiye, birçok konuda olduğu gibi, sermaye piyasalarının önemini de zamanında kavrayamamıştır. Bu ihmalkârlık, ülke ekonomisinin çok daha iyi bir performans sunmasının da önüne geçmiştir'' dedi.

Ergün, bu seferberlik programının, şirketlerin sermaye piyasasından yararlanmama nedenlerini tespit ederek engelleri ortadan kaldırmak, bu konuda farkındalık yaratmak ve konuyla ilgili tarafları buluşturmak gibi amaçlar taşıdığını vurguladı. Geçen yüzyılın başında bir işletmenin, finans, muhasebe, pazarlama ve üretim gibi farklı departmanların bir toplamı olan mekanik bir yapı olarak görüldüğüne değinen Ergün, şöyle dedi: ''Ancak, günümüzün küresel ve karmaşık ekonomi dünyasında, bütün bu departmanların bir arada düşünüldüğü organik bir yapı olarak görmek gerekiyor. Mesela çok iyi üretim yapan, iyi pazarlama kanallarına sahip, satışlarında da sorun yaşamayan bir firma, kısa dönemde nakit sıkışıklığı nedeniyle iflasın eşiğine gelebiliyor. Birçok dev firmanın iflas etmesine veya el değiştirmesine neden olan küresel finans krizi, ekonomi çevreleri için çok çarpıcı örnekler oluşturmuştur. Türkiye'de reel sektörde de finans sektöründe de bu tip büyük iflasların olmaması, bizim adımıza son derece sevindirici olmuştur. Ancak 'biz de iflas yaşanmadı' diye sevinmek yerine, krizi neden daha büyük bir fırsata dönüştüremediğimizi sorgulamak zorundayız.''

Ergün, Türkiye'nin son yıllarda başta bankacılık olmak üzere birçok alanda ekonomik reformu hayata geçirdiğini, mali disiplini sağladığını, güven ve istikrar ortamını oluşturduğunu dile getirerek, faiz ve enflasyon oranlarındaki azalmanın, siyasi istikrar ve yatırım ortamındaki iyileşmelerin, özel sektörün büyüme ihtiyacını da artırdığını ifade etti.
 

'Küçük olsun benim olsun anlayışı kesinlikle doğru değildir'

Sermaye piyasasının, şirketlere düşük maliyetli finansman kaynağı, kurumsallaşma, yurtiçi ve yurtdışında tanınma, ortaklara likidite sağlama ve kredibilite gibi geniş imkanlar sunduğuna dikkati çeken Ergün, şöyle devam etti: ''Ülkemizdeki şirketlerin kısa ömürlü olmasında, kurumsallaşmanın sağlanamamasında ve birçok aile şirketinin ikinci nesilden itibaren iflas etmesinde, sermaye piyasasının kullanılmamasının büyük rolü var. Yine bu durum, birçok firmanın büyüme stratejilerini, yeni yatırımları ve dolayısıyla ekonominin tamamını olumsuz etkiliyor. Finansman sıkıntısı çeken bu firmalar, optimum büyüklüğün altında üretim yapıyorlar, ölçek ekonomisinden istifade edemiyorlar ve verimliliğin de azalmasına neden oluyor. Her zaman söylüyoruz, 'küçük olsun, benim olsun' anlayışı kesinlikle doğru değildir. Küçük pasta ile yetinmek yerine çok daha büyük bir pastayı paylaşacak zihniyete kavuşmamız gerekiyor. Sermaye piyasasının etkin kullanımı, firmaları bankalara bağımlı olmaktan kurtarıyor, krizlere karşı esneklik kazanmalarını sağlıyor. Halka arz, demokratikleşmenin gerekleri olan şeffaflık, açıklık ve tabana yayılma gibi özelliklerin, ekonomik hayata sirayet etmesi açısından da büyük önem taşıyor.'' Ergün, borsada işlem gören şirket sayısının sadece 315 olduğu düşünüldüğünde, bu konuda yapılması gereken daha bir çok iş olduğunu bildirdi.
 

'KOBİ'ler için ikinci bir borsa'

Bakanlık olarak, özellikle ekonominin can damarları olan KOBİ'lerin sermayeye piyasalarından daha iyi yararlanmalarını sağlamaya büyük önem verdiklerini vurgulayan Ergün, şunları kaydetti: ''Halka arz seferberliği kapsamında KOBİ'lerin halka açılmalarını teşvik etmek için İMKB, SPK ve Merkezi Kayıt Kuruluşu tarafından kayıt ve işlem ücretleri önemli ölçüde düşürülmüştür. 2009 yılında, KOSGEB Kanununda yaptığımız değişiklikle, KOSGEB'in sorumluluklarına, şirketlerin sermaye piyasalarına açılabilmeleri için gerekli geri ödemeli veya geri ödemesiz desteklerin sağlanmasını da ilave ettik. Bu kapsamda önümüzdeki günlerde KOSGEB, SPK, İMKB ve TSPAKB arasında bir protokol imzalanacak. Böylece KOBİ'lerin klasik kredi sistemine ek olarak, halka arz imkanlarından yararlanmaları da sağlanacaktır. KOBİ'ler için İMKB bünyesinde ikinci bir borsa oluşması da gündeme gelecektir. KOBİ borsasına açılmak isteyen KOBİ'lerimize hem birçok kolaylık sağlanacak hem de KOSGEB, bu firmalara bazı destekler verecektir. Şu anda bu desteklerin hangi aşamada sağlanacağı ve içeriğinin nasıl olacağı yönünde çalışmalar yapıyoruz. Bu çalışmaların tamamlanmasını müteakip protokol imzalanacak ve sermaye piyasalarının gelişimi açısından önemli bir aşama daha geride kalacaktır.''

Ergün, OECD tahminlerine göre, Türkiye'nin 2011-2017 döneminde, en hızlı büyüyen OECD ülkesi olacağı düşünüldüğünde halka arz çalışmalarının bu büyüme dönemiyle denk gelmesinin son derece önemli olduğuna işaret etti.
 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler