Korku imparatorluğu yıkılmıştır...

Mustafa Balbay'ın da alaranında bulunduğu Ergenekon tutukluları kamuoyuna açıklama yaptı: Diktatörlüğe karşı direniş ve özgürlük talebi.

Korku imparatorluğu yıkılmıştır...
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 03.06.2013 - 09:41

Ergenekon davasının dünkü duruşmasında CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal’ın da bulunduğu tutuklu sanıklar kamuoyuna ortak açıklama yaptı. Tutuklu sanıklar “Ergenekon davası üzerinden kurulan korku imparatorluğu yıkılmıştır. Korkunun adresi hükümet olmuştur. Taksim’de başlayıp bütün ülkeye ve dünyaya yayılan diktatörlüğe karşı direniş halkımızın özgürlük talebinin eylemli ifadesidir” değerlendirmesi yaptılar.

CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal, gazeteci Tuncay Özkan, emekli tuğamiral Alaettin Sevim, emekli albaylar Dursun Çiçek, Fuat Selvi, İşçi Partisi Merkez Karar Kurulu üyeleri Erkan Önsel ve Turan Özlü’nün de aralarında bulunduğu duruşmada hazır bulunan 42 tutuklu sanık, avukatları aracılığıyla “kamuoyuna açıklama” yaptı. Ergenekon tutukluları açıklamada, Taksim Gezi Parkı direnişi şöyle değerlendirdi: “Türk milleti yıllardır sürmekte olan hukuksuzluğa, adaletsizliğe, işkenceye karşı büyük bir irade göstermiş ve buna ‘dur’ demiştir. Taksim’de başlayıp bütün ülkeye ve dünyaya yayılan diktatörlüğe karşı direniş, halkımızın özgürlük talebinin eylemli ifadesidir.”

 

İktidar gücü

“Ergenekon davası üzerinden kurulan korku imparatorluğu yıkılmıştır. Korkunun adresi hükümet olmuştur” diyen sanıklar, şöyle devam etti: “Bağımsızlığımızı, toprak bütünlüğümüzü ve Cumhuriyetimizi hedef alan, Türkiye’yi dönüştürmek, çökertmek için bir proje olarak uygulamaya konan bu dava 18 Mart’ta açıklanan mütalaa ile çökmüştür. Yapılmakta olan son savunmalarla bu gerçek tüm çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır.” Sanıklar, açıklamada Ergenekon duruşmalarının görüldüğü Silivri Cezaevi yerleşkesi bitiğişindeki duruşma salonu önünde çeşitli tarihlerde yapılan kitlesen gösterilere dikkat çekerek “13 Aralık’ta, 8 Nisan’da Silivri önlerinde yeşeren özgürlük talebi, 29 Ekimler’de, 19 Mayıslar’da meydanlara sığmayan Atatürk ve Cumhuriyet aşkı artık iktidarın tüm baskılarına karşı yükselen bir halk hareketine dönüşmüştür” dediler.

 

Ergenekon tutsakları

Tutuklular “Ergenekon tutsakları” imzasıyla yaptıkları açıklamayı “Kazanan bir kez daha Atatürk Türkiyesi olmuştur. Yargının bir iktidar gücü olarak kullanılmasına 5 yıldır direnmekte olan bizler gerçek adaletin halkın vicdanından geçtiğine inanıyoruz. Bu konuda aziz milletimize olan güvenimizin artarak devam ettiğini kamuoyuna saygı ile duyururuz” ifadeleriyle tamamladılar.

 

Silivri’de son durum

Ergenekon tutukluları, kamuoyuna yaptıkları açıklamaya “Silivri’de Son Durum” başlıklı bir bölüm eklediler. Tutuklular, davada yaşanları şöyle sıraladı:

- Silivri’de son savunmalar yapılmamakta, verilmiş olan hükmün son sayfaları yazılmaktadır.

- Mahkeme heyeti davanın tüm sanıklarını mahkum etmeye mahkum edilmiş bir tutum sergilemektedir.

- 5 yıldır devam eden yargılamalar boyunca sanık savunmalarının hiçbirini dikkate almadan yazılmış mütalaaya paralel olarak son savunmalar da mahkeme heyetince sadece içinde “suç unsuru var mı”, “süreye uyuluyor mu” düşüncesiyle dinlenmektedir.

- Süre kısıtlaması nedeniyle tutuklu sanıkların tümünün savunması yarım kalmış, 2 saatlik sürenin sonunda mikrofon kapatılmıştır.

- Son savunmasını yarım da olsa yapmış olan tutuklu sanıkların çoğu hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur. Heyetin, ömürboyu ağırlaştırılmış hapsi istenen, karşılarına bir daha çıkmayacak bu sanıklar için yeni suçlar üretme peşinde olması, hasmane tutumun, ihsası reyde bulunmanın son örnekleridir.

- Deliller değerlendirilmeden, kilit tanıklar dinlenmeden esas hakkında mütalaa açıklanmıştır. Mütalaanın hemen ardından başlayan son savunmalar da süre kısıtlamasıyla, mahkeme heyetinin hışmıyla sakatlanmış, anlamsız hale gelmiştir.

- Türkiye'yi dönüştürmenin, Cumhuriyetin sembolü haline gelen temel kurumları çökertmenin, ortak ulusal değerleri yok etmenin aracı olarak kullanılan bu davanın görüldüğü mahkeme, karardan sonra tasfiye edilecektir.

- Bu tasfiyenin karardan sonra değil, önce olmasını istiyoruz. Mahkemenin hiçbir hukuksal ve yasal dayanağı kalmamıştır.

- Tasfiyenin ilk adımı olarak mahkeme heyeti çekilmelidir. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) önünde heyetin hukuksuzluklarına ilişkin yüzlerce başvuru bulunmaktadır.

- Heyetin, çekilmemesi durumunda HSYK gereğini yapmalı, tümüyle görevden almalıdır.

- Bütün bunların ötesinde Danıştay Cinayetini, akıl almaz bir zorlamayla bütün sanıkları kapsayan cebir ve şiddet eylemi olarak bu davaya katmak tam bir hukuk cinayetidir.

- Danıştay Cinayeti 31 Mayıs Cuma günü birkez daha işlenmiştir.

- Cinayetin bir numaralı sanığı son savunmasını yapmayarak yargılamanın Silivri aşamasının dışında kalmıştır.

- Bu sanığın avukatı Danıştay Cinayetinin kendi içinde ayrı bir dava olduğunu, Ankara'daki ilk yargılamanın esas alınması gerektiğini söylemiş, Ergenekon davasıyla birleştirilmesine karşı çıkmıştır. Sanık, Mahkeme heyetinin soruları üzerine avukatının savunmasına katıldığını beyan etmiştir.

- Ergenekon sanıklarının başından beri bu konudaki ısrarlı taleplerinin doğruluğu bir kez daha ortaya çıkmıştır.

- Danıştay Cinayetinin Ergenekon davasına bağlanmasının sözümona tek dayanağı bir sanığın, kanuna aykırı şekilde gizli ve açık tanık olarak verdiği ifadelerdir. Esas hakkındaki mütalaanın 1169. Sayfasında aynı kişi olan gizli ve açık tanığın "birbirlerini doğruladıkları"nın belirtilmesi hukuk cinayetinin son kurşunudur.

- Davanın hiçbir cebir ve şiddet olayına bulaşmamış, haklarındaki delillerin tümü hukuksal dayanaktan yoksun olan, öteki sanıkların Danıştay Cinayetini işleyenlerle aynı örgütün üyesi olduğunu iddia etmek cinayetten daha ağır bir durumdur.

- 31 Mayıs Cuma günü bir kez daha ortaya çıkan bu gerçeğin ardından bir nebze olsun hukukun işleyebilmesi için Danıştay davasının ayrılması bizim için kaçınılmaz bir talep haline gelmiştir.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler