'Kredideki genişleme yavaşladı'

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, mevduat munzam karşılıklarının artırılmasıyla ilgili olarak, ''Son bir aydır rakamlar aslında bu politikanın çalışabileceğine dair çok ciddi, çok güçlü sinyaller veriyor. Kredideki genişleme yavaşladı. Etki Nisan'ın 15'inden sonra çok daha güçlü bir şekilde hissedilir diye düşünüyoruz'' dedi.

'Kredideki genişleme yavaşladı'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 30.04.2011 - 09:56

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) tarafından düzenlenen 2011 yılı ''CEO Forumu''nun ilk toplantısının açılışında yaptığı konuşmada, gelişmiş ülkelerde büyüme beklentilerinin ciddi bir şekilde zayıfladığını, fakat tekrar yükselme eğiliminde olduğunu söyledi. Gelişmekte olan ülkelerde ise büyüme beklentilerinin 2011'de yüzde 6,7 olduğunu ifade eden Şimşek, 2012'de global büyümenin de yüzde 4,5 civarında öngörüldüğünü belirtti.

Gelişmiş-gelişmekte olan ülke ayrışmasının devam edeceğini söyleyen Şimşek, ''Bu da makul çünkü gelişmekte olan ülkelerin makro ekonomik temelleri daha sağlam. Gelişmekte olan ekonomiler uzun ve orta vadede gelişmiş ülkelere oranla çok daha iyi bir performans ortaya koyacaklar. Oralara bir miktar yoğunlaşmakta fayda var. Türkiye bence Hindistan ve Çin'i ciddi bir şekilde ihmal eder bir noktada. Hakikaten Asya'ya biraz yoğunlaşmak gerektiği son derece açık'' dedi.

Şimşek, gelinen noktada gelişmekte olan ülkelerin daha güçlü bir şekilde daha iyi makroekonomik temellere sahip ve muhtemelen de cazip olmaya devam edeceklerini, gelişmiş ülkelerde de sıkıntıların yansımalarının daha düşük büyüme olarak ortaya çıkar diye düşünüldüğünü kaydetti.

'Şu anda böyle bir süreçteyiz'

Bu kriz döneminde gelişmekte olan ülkeler arasında puan olarak en fazla faiz düşüşü sağlayan ülkenin Türkiye olduğunu, Türkiye'nin 10 puanın üzerinde faizleri azaltma imkanı bulduğunu anlatan Şimşek, şunları kaydetti: ''Para politikası açısından bakarsak şu anda dışarıdan bakıldığı zaman ve Türkiye'nin önceki deneyimleri ile karşılaştırıldığı zaman hakikaten pek geleneksel olmayan, biraz aykırı bir politika uygulanıyor. Standart tedavi şudur; eğer ekonomide iç talep çok güçlü ise ve dolayısıyla enflasyonist bir baskı gündemde ise veya cari açığı kontrol altına almanız gerekiyorsa, yapılması gereken son derece basittir; faizleri artırırsınız, kredi talebini sınırlarsınız, bu da ekonomiyi bir miktar yavaşlatır, yumuşak inişi sağlar. Fakat biz niye böyle bir yola başvurmadık? Bunu yapmamamızın sebebi maalesef gelişmiş ülkelerdir, öncelikle de Amerika'dır. Onlar ikinci parasal genişlemeyi ortaya koyunca biz bu dolar likiditesinin bir kısmının gelişmekte olan ülkelere geleceğini zaten üç aşağı beş yukarı tahmin etmiştik. Eğer siz gelişmiş dünya ile faiz farklarını artırırsanız, faizi yükselterek bunu yapmayı sağlarsanız bu, Türkiye'yi o anlamda sıcak para açısından daha çekici bir hale getirir. Belki içeride kredi genişlemesini de kontrol etmekte zorlanabilirsiniz. Niye çünkü Türkiye önemli tasarruf açığı olan bir ülkedir. O nedenle biz dedik ki, genel olarak konuşuyorum, eğer güçlü bir şekilde mevduat munzam karşılıkları ile oynanırsa belki hem daha fazla buraya para girişini sınırlarız ama aynı zamanda kredi genişlemesini de sınırlarız. Şu anda böyle bir süreçteyiz.''
 

'Para politikası hep böyle gecikmeli çalışır'

Bu politika çerçevesinin çalışıp çalışmadığına ilişkin tartışmalara ilişkin olarak da Bakan Şimşek, ''Benim görebildiğim kadarıyla biraz bu tartışmalar, cari açık her ay yükseldiği için işin bir o boyutu var. Para politikasının gecikmeli çalıştığı da biraz gözardı ediliyor. İşin bir de o boyutu var. Tabii çalışmıyor diye hızlı bir şekilde karar verme çabası, daha doğrusu öyle bir eğilim var. Doğrusu son bir aydır rakamlar aslında bu politikanın çalışabileceğine dair çok ciddi, çok güçlü sinyaller veriyor. Kredideki genişleme yavaşladı. Yıllık bazda yüksek seyrediyor ama önemli olan ay ay veya hafta haftaki rakamlar bir trend oluşturmaya başladı gibi, orada da bir etki söz konusu ve etki Nisan 15'inden sonra çok daha güçlü bir şekilde hissedilir diye düşünüyoruz. Çünkü Nisan 15'i itibariyle mevduat munzam karşılıklarının etkisi çok daha büyük boyutlarda'' diye konuştu.

Mehmet Şimşek, şu anda kapasite kullanım oranı yüzde 80'in üzerinde olan, 24 sektörden sadece 1 sektör olduğunu, kapasite kullanım oranının düşmeye başladığını ve kriz öncesi seviyenin de oldukça altında bulunduğunu ifade etti. Para politikasının hep böyle gecikmeli çalıştığını söyleyen Şimşek, ''Bu politika çerçevesi işlemiyor'' yaklaşımı için çok erken olduğunu, işlediğine dair emarelerin yeni çıktığını, bir trend oluşturması gerektiğini, bir aylık verinin trend oluşturmayacağını vurguladı.

 

'Katma değer zincirinde yukarı çıkmamız lazım'

Şimşek, cari açığın gecikmeli bir rakam olduğunu, cari açıkta enerjiyi dikkate almak gerektiğini söyledi. Piyasa beklentilerine göre Türkiye'ye ilişkin rakamın, açığın bu sene yüzde 7,5'e çıkabileceği yönünde olduğunu ifade eden Şimşek, bunun en az yüzde 5,5'inin enerji olduğunu vurguladı. Almanya'nın da petrol ihtal ettiğini ancak büyük bir cari açık ile karşı karşıya olmadığını söyleyen Şimşek, ''Almanya önemli ölçüde bilgi, teknoloji yoğun marka ürünlerle dünya piyasasında. Türkiye, kar marjının düşük olduğu alanlarda yoğunlaşıyor. Bizim uzun vadede başarmamız gereken alan, mutlaka katma değer zincirinde yukarı çıkmamız lazım'' dedi.

ARGE harcamalarının önemli olduğunu, enerjiye ilişkin tedbirler alındığını anlatan Şimşek, şunları kaydetti: ''Hidroelektrik santrallerinin hemen hemen tamamını özel sektöre devretmişiz. Yenilenebilir kaynaklardan bizim sağlayabileceğimiz avantaj sınırlı. Esas ne yapılması gerekiyordu? Nükleer konusunda adım atılması gerekiyordu. Bu konuda da bir çaba var. Ümit ediyorum ki uzun vadede de olsa bu devreye girer, o büyük fark yaratır. Bunun dışında enerji verimliliği çok önemli. Burada da kat edilecek çok mesafe var. Belki buna ilişkin mikro düzeyde tedbirler yeterince ön planda değildi. Belki bunu çok daha güçlü şekilde bizim ikinci dönemde uygulamaya koymamız lazım, teşvikler vermemiz lazım.''

Ülkenin rekabet gücünün artması için bunların dışında altyapının geliştirildiğini, bu konuda da mali imkanlar elverdiği için yatırımların devam edeceğini söyleyen Şimşek, eğitimin önemine de işaret ederek, ''Eğer biz esnafımızla birlikte, geleneksel sektörlerimizle birlikte bu katma değer zincirinde daha üst noktalara çıkacaksak, hakikaten eğitim ve eğitimin kalitesi çok önemlidir. Bundan sonraki dönemde okul öncesi eğitimle birlikte ilköğretimi 13 yıla çıkartma hedefimiz var'' dedi.

Zaman zaman ''Madem bu kadar ekonomi iyi gidiyor, nasıl oluyor da BM gelişmişlik endeksinde 83. sıradayız'' dendiğini söyleyen Şimşek, ''Aslında çok anlamlı bir soru. O sorunun cevabı bizim nüfusumuzun ortalama kaç yılı okulda geçirdiği ile doğrudan ilişkilidir. Türkiye'ye bakıyorsunuz 6.5 yıl. 25 yaş üstünde tam bir felaket durum söz konusu. Bunu siyaseten söylemiyorum. Gerçi muhalefet bunu söylerken bizi suçlar mahiyette söylüyor ama aslında cevabı bizim dönem değil. Öneceki dönemlerde bu 25 yaş üstü nüfusta ciddi bir eğitim eksikliğimiz söz konusu. OECD ülkelerinde ortalama nüfusun okulda geçirdiği süre 11-12 yıl, Türkiye'nin en fazla eksikliği orada'' diye konuştu.
 

'Reçetenin bütün unsurları şu anda uygulamada'

Cari açıkta altyapının, beşeri sermayenin, enerjinin, ARGE'nin çok önemli olduğunu vurgulayan Şimşek, yurttaşı tasarrufa daha fazla teşvik etmek gerektiğini, kamunun da tasarruf etmesi gerektiğini söyledi. Mehmet Şimşek, ''Eğer cari açıkta bir ekonomist olarak, Maliye Bakanı olarak konuşmuyorum, bana gelip 'şöyle bir problem var, ülkenin resmi bu, siz olsanız ne yapardınız? Bir reçete üretin' deseniz, inanın o reçetenin bütün unsurları şu anda uygulamada. Bütün unsurlarına ilişkin adımlar atılmış. Şunu tartışabilirsiniz 'daha önce olamaz mıydı, daha güçlü olamaz mıydı'... Bunlar her zaman tartışılabilir. Ama bu konuda ne gerekiyorsa yapılıyor'' dedi.

Şimşek, ''Bizim net ihracatımız büyümeye nötr olsaydı geçen sene biz yüzde 13'ten fazla büyümüş olurduk. Bu da aslında geçen seneki gücü ifade ediyor. Özetle cari açık karşı karşıya olduğumuz önemli bir sorun alanıdır. Şu anda biz bunu güven ve istikrar esası üzerinde yönetiyoruz, yönetilebilir kılıyoruz. Bunun çözümüne ilişkin uzun vadeli adımlar ortada, ama kısa vadede bu petrol fiyatları ile bu doğalgaz fiyatları ile çok can alıcı bir şey de beklememek lazım. Fakat yine de para politikası yoluyla iç talebin makul düzeye düşürülmesi çabası önemlidir'' diye konuştu.
 

İşsizlik sorunu...

İşsizliğin, bütün dünyanın karşı karşıya olduğu bir sorun olduğunu belirten Şimşek, Türkiye'de önemli bir istihdam yarattıklarını, geçen sene 1 milyon 317 bin kişiye iş imkanı sağladıklarını hatırlattı. Şimşek, ''Dünya istihdam yaratma ligi oluşturulsaydı muhtemelen Türkiye, artış oranı olarak en başta olurdu. İşsizlik konusunda GAP'ın etkisi önemli olacak. GAP 9 ilimizi kapsıyor ve 9 ilimizde, GAP'ın bitmesi ile birlikte istihdam çok ciddi bir şekilde artacaktır'' dedi.

Türkiye'nin istihdam yarattığını, uzun vadede eğitim çabası ile birlikte işgücüne katılım oranını artıracağını söyleyen Şimşek, konuşmasını şöyle tamamladı: ''Türkiye ekonomisi bu sene muhtemelen yüzde 4,5-5,5 civarında büyüme beklentisi var. Bütçe açığı bu sene bizim öngördüğümüz yüzde 2,8'in çok çok altına inecek. Genel devlet açığı bu sene yüzde 2,1 olarak öngörülüyor. Türkiye net borcun milli gelire oranında şu anda yüzde 28'lere doğru inmiş, brüt borcun milli gelire oranı yüzde 41,6'da, inşallah bu sene yüzde 40'ın altına ineceğiz. Şu anda yapılandırma çok başarılı geçti. Bizim beklediğimizden çok çok daha iyi ilgi var. Bu ilginin tahsilata yansıması lazım. İki-üç gün öncesi itibariyle hem maliye hem sosyal güvenlik, ikisini toplarsanız yaklaşık 40 milyar liranın üzerinde şu anda taksitlendirilen, ödeneceği taahhüt edilen bir alacak söz konusu. Bu bir kerelik bir gelirdir. Biz bunu mümkün olduğunca borç azaltmada kullanmak istiyoruz. Kısmen, şartlara bağlı olarak, altyapı bir ülkenin gelişmesi için çok önemlidir, ihtiyacı varsa oraya da aktarırız. Önceliğimiz mümkün olduğunca daha az borçlanmak, kamu finansman dengelerini daha da iyileştirmek.''

 

'Biz iş alemi ile yakın ve güzel bir diyalog içindeyiz'

Şimşek, 2011 yılı ''CEO Forumu''nun basına kapalı olarak gerçekleştirilen soru-cevap kısmının ardından yaptığı açıklamada, toplantının kendi açısından da verimli geçtiğini, hem Türkiye ekonomisindeki gelişmeleri hem de yapmayı düşündükleri temel birtakım reform alanlarını beraber değerlendirme imkanı olduğunu söyledi. Soru cevap kısmında mikro reformların ön plana çıktığını ifade eden Şimşek, bunu reform programının genişletilmesi kapsamında çok önemli bir alan olarak gördüğünü vurguladı.

Şimşek, ''Biz iş alemi ile zaten yakın ve güzel bir diyalog içindeyiz. İş alemi Türkiye'de sahada dünya ile rekabet etmek zorunda kalan gerçek aktör. Biz de politika yapıcıları olarak mümkün olduğunca onların önünü açmak için yoğun bir çaba içindeyiz'' dedi. Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Şimşek, ''CEO'lar sizden ne talep etti?'' şeklindeki soruya, ''Sektörel bazda mikro düzeyde bazı adımlar atılırsa Türkiye'nin rekabet gücünün ne kadar artacağı konusunda güzel müzakere ortamı oluştu. Sektörün bir an önce daha çok liberalleşmesi, daha çok rekabete açılması hususu gündeme geldi. İkinci husus Maliye Bakanlığı ayağında mevzuatın basitleştirilmesi, Maliye Bakanlığı uygulamalarının sadeleştirilmesi... Bu konuda zaten çok önemli adımlar attığımızı ama önerilere de açık olduğumuz ifade ettim'' dedi.

Bakan Şimşek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı ''çılgın proje'' ye ilişkin olarak da şunları kaydetti: ''Çılgın Proje hakikaten İstanbul ekonomisi, Türkiye ekonomisine büyük katkılarda bulunacak bir proje. Bu proje henüz fikir aşamasında, önümüzdeki dönemde bunun özel sektör dinamizmi ile gerçekleştirilmesi gündemde. Dolayısıyla Maliye Bakanlığı olarak bu projeye manevi desteği bu aşamada güçlü bir şeklide veriyoruz. Türkiye ekonomisi açısından, İstanbul açısından çok önemli bir proje. Maliyenin vergi gelirlerini artıracak bir proje. Türkiye'nin ulaştırma altyapısı açısından, turizm açısından, inşaat sektörü açısından en önemlisi Türkiye'nin kalbi, ticaretin kalbi olan İstanbul açısından çok önemli proje. O anlamda biz de heyecanlıyız. Ama şu aşamada zaten Maliye Bakanlığı'ndan bir kaynak gündemde değil.''
 

Vergi barışı

Mehmet Şimşek, vergi indirimlerine ilişkin ise bir çok alanda vergi indirdiklerini belirterek, ''Manevra alanı arttıkça, özellikle istihdam üzerindeki yükler, bazı sektörlerin gelişmesini sınırlayan vergiler konusunda yoğunlaşacağız. Ama bunun bir sıralaması var. Önce mali imkanları artıracağız, ondan sonra bu imkanı bu alanlar için kullanacağız. Bizim şu anda muhalefetten farkımız bu. Muhalefet 'çok hızlı şekilde her alanda vergileri indireceğim, harcamaları artıracağım' diyor. Bu da Türkiye'nin borçlarını, açığını artırır, faizleri yükseltir'' dedi. KOBİ'lerin makine tehçizat alımında, yatırımlarında leasingden yararlanmasının önünü açmak üzere bir çalışma yaptıklarını söylediğini anımsatan Bakan Şimşek, vergi güvenliğini sağlayabilirlerse bu konuda adım atacaklarını belirtti.
 

'Türkiye'nin sürekli cari açık üreten ülke olması sürdürülebilir değil'

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner de, toplantının basına kapalı bölümünde ağırlıklı olarak makro politikalar üzerinde durduklarını, Türkiye'nin rekabet gücünü artırması açısından mikro düzeyde yapılması gereken reformların da toplantıda önemli yer tuttuğunu belirtti. Özel sektör olarak Türkiye'nin önümüzdeki dönemde özellikle büyüme aşamasında, sürekli cari açık üreten ülke olmasının sorun olduğunu, bunun sürdürülebilir olmadığını düşündüklerini ifade eden Boyner, ''Onun için yurtiçinde üretilen katma değer artışı çok önemli. Katma değerin daha fazla yurtiçinde üretilebilmesi için neler yapılabileceği konusunda bilgi alışverişi yapılabildi'' dedi.

Ümit Boyner, çılgın proje ile ilgili olarak da ''Özel sektör olarak bu konuda yeteri kadar bilgi sahibi değiliz. Düşünce aşamasında olan bir proje. İlerideki günlerde gerekirse değerlendirme yaparız'' diye konuştu. Türkiye'de seçimlerin her zaman bir yenilenme getireceğini belirten Boyner, ''Biz seçimlerin çok sağlıklı olduğunu düşünüyoruz. Ama bu dönemde bir seçim ekonomisi izlenmemesi önemli. Seçim sonuçları ne olursa olsun Türkiye'de istikrarın bozulması için bir neden yok diye düşünüyorum'' şeklinde konuştu.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler