Kriz...

Kriz...
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 07.05.2009 - 06:26

TCMB ve Bankalar Birliği’nin verilerine göre kredi kartı borçlularına diğer bireysel krediler de eklendiğinde yaklaşık 10 milyon kişi bankalara kredi borçlusudur. Bu rakam aile ile birlikte düşünüldüğünde Türkiye’nin ortalama yarısının bankalara bireysel kredi veya kredi kartı borçlusu olduğu ortaya çıkar. Ayrıca, büyük bir grubu oluşturan kredi kartı sahipleri ise sadece “asgari tutarı ödeyerek” şimdilik durumu ancak idare edebilmektedirler. Dolayısıyla bu rakamlara yakın zamanda önemli bir kitlenin daha eklenmesi sürpriz olmayacaktır. Bu durum ileride ekonominin talep yönünün daha da olumsuz etkileneceğine yönelik olarak çalan son alarm sirenleridir. Oysa, kriz ortamında dışarıdan gelen küresel etkilere karşı bir şey yapılabilmesinin olanağı yok. Dolayısıyla, ekonomik krizi atlatmak için “iç talebi canlı tutmak” başlıca bir gereklilik olarak karşımızda durmaktadır. Türkiye’nin milli gelirinin yaklaşık yüzde 70’e yakın kısmının özel tüketimden gelmesi karşısında “iç tüketimin canlı tutulması krizden en az zararla çıkmanın başlıca teminatını oluşturacaktır”. Bu vesile ile yeri gelmişken tüm yetkililere ve özellikle de bizzat bankacılık sektörüne artık “Altın yumurtlayan tavuğun kesilmek üzere olduğunu” bir kez daha anımsatmak yararlı olacaktır. Tam da bu noktada, “Küresel krizin nedeninin ödenemeyen konut kredileri olduğunu; bizde de özellikle kredi kartı borçlarının makul bir çözüme kavuşturulmaması halinde ödenemeyen borçların çok övündüğümüz bankacılık sistemini kaosa sokabileceğini” önemle vurgulamış olalım. Oysa, bir toplumda oluşan sorunların anlayış ve hoşgörü esasları çerçevesinde elbirliğiyle çözülmesi demokrasinin olduğu kadar huzurun ve sosyal barışın da temelini oluşturur. Aslında, günümüzün küreselleşen piyasalarında tutunup rekabet edebilmenin yolu da “asgaride evrensel tüketici haklarının sağlanmasını ve korunmasını” gerekli kılmaktadır.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler