"Krizden etkilenmemek mümkün değil"

Washington'da bulunan Brookings Enstitüsü'nde konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan "Dünyayı etkisi alan krizden etkilenmemek mümkün değil" dedi. Başbakan Kıbrıs konusunda da Avrupa Birliği'nin tutumunu anlamakta zorluk çektiklerini söyledi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 14.11.2008 - 16:29

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Washington'da bulunan Brookings Enstitüsü'nde konuştu. ABD’de 4 Kasım’da yapılan seçim sonucunda Başkan olan Obama'yı kutlayan Erdoğan Türkiye-ABD ilişkilerinin bu dönemde daha da iyiye gideceğini savundu.

Türkiye ile ABD arasında ilişki, demokrasi ve serbest piyasa esaslarına dayanmaktadır diyen Erdoğan, "Küresel ekonomi ile bütünleşmiş, son üç yılda ortalama yüzde 7 büyümüş ve 5 kıta ile ihracat ilişkisine varmış ekonomimizi hala yeterli bulmuyoruz." şeklinde konuştu.

Başbakan Türkiye ve ABD'nin stratejik hedefinin aynı olduğunu söyledi ve bölgede barışı hedeflediklerini belirtti.

Türkiye ile ABD ilişkilerinin eskiden olduğu gibi olmadığı yönünde bir soru üzerine Erdoğan, ''1 Mart tezkeresi olayında parlamentoda yeteri sayıya ulaşamadık. Daha sonra tekrar tezkere geldi, biz o dönemde yeteri sayıya ulaştık, fakat bu defa da Irak halkı, Türkiye'nin Irak'a girmesini istemedi. Zorla oraya girecek halimiz de yok. Başkanla (Bush) görüşmenin neticesinde (iptal edelim) dediler, iptal ettik. Ama Irakla olan süreç durmadı'' dedi.

 

Küresel kriz

"1929 buhranından bu yana karşılaştığımız en çetin kriz bugün dünyanın birinci gündem maddesi" diyen Erdoğan, "dünyayı etkisi altına alan bu mali krizden etkilenmemek mümkün değil. Bizi de olumsuz etkileyecek. Ancak biz 2000 ve 2001 yıllarında yaşanan krizler bize ciddi ders oldu. Ve bu sürece iyi hazırlandık" şeklinde konuşmasına devam etti.
 

IMF

Kendisini Türkiye'de yatırımcı olarak tanıtan bir Amerikalı katılımcının ekonomik veriler üzerine sorduğu soru üzerine Erdoğan, ''Türkiye'ye yatırımları durdurmadın değil mi?'' diye gülerek sordu. Bunun üzerine katılımcı, ''Durdurmadım'' diye yanıt verdi ve IMF'nin Türkiye için gelecekteki rolünü sordu.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''IMF diyor ki büyümeyi 2'ye indireceksin. Bir ülke için büyüme hedeftir. En düşük noktada büyümeyi gösterecek olusam, büyüme düştüğü için, 2008'de belki bu 4 olacak, belki biraz daha altına düşecek. 2009 için 2 dersek, piyasalar çok daha endişeli hale gelir, sıkıntılı olur. Bütçeyle ilgili farklı yaklaşımlar var, yatırımları durduracaksınız. Bakkalın dükkanına kepengi indir, kilidi de vur. Ben bunu yapamam. Yatırımların durması bu demektir. Altyapıya yatırımı nasıl durdurursun? Biz yolları, okulları, hastaneleri yapacağız. Biz gelişmekte olan bir ülkeyiz. Bu adımları atmamız şart diyoruz kendilerine onlar sıcak bakmıyorlar. Belediye gelirler kanunu çıkardık, belediyelerin gelirlerini artırmayın. Ama belediyeler bu yatırımları yapan kurumlarımız personel ücretini ödeyemez durumdaysa yerel yönetimlerin hali ne olacak? Bunları aşabildiğimiz takdirde IMF ile çalışmayı düşünüyoruz. Ama bunları aşmamız şart. Aşamadığımız takdirde o zaman durumu gözden geçireceğiz.''

 

 

G-20 toplantısı

G-20 çalışmalarından sağlıklı bir sonuç alınabilecek mi bana göre bu sorulması gereken bir soru diyen Erdoğan "Önceden Dışişleri Bakanları nezdinde toplanan zirve artık ülke liderlerinin toplanmasıyla yapılabilir mi? Bence bu önemli bir adım olur" şeklinde konuştu.

 

Ermenistan

Ermenistan'la diyaloğumuzu devam ettirmeye kararlı olduğunu belirten Başbakan sözlerine şunları ekledi: "Ermenistan ile yeni bir sayfa açıyoruz. Bu adımı geliştirmek için istekli olduğumuzu bir kez söylemek istiyorum. Bu adımlarımız iyi anlaşılmalı ve desteklenmeli. Bu adımların sonucuna ulaşması için ABD’nin önemli olduğunu bir kez daha belirtmek istiyorum"
 

"AB'nin tutumunu anlamakta zorluk çekiyoruz"

Kıbrıs sorununa da değinen Erdoğan, 40 yıldır çözüm beklentiğini belirtti. Türkiye'nin adil ve kalıcı çözümü içtenlikle desteklediğini belirten Erdoğan, "Türkler 2004 yılında çözüm için tercihini gösterdi.Referandum yapılacağı sırasında AB ve ABD yetkilileri merak etmeyin ne verilecekse iki tarafa da verilecek demişlerdi. Ancak 24 Nisan 2004’te Kuzey evet dedi. Güney hayır dedi. Bir hafta sonra güney AB’ye üye kabul edildi. Adalet bu mu. O zaman Annan bir rapor hazırladı ve bugüne kadar hiç sonucu ortaya çıkmadı. Yeni dönemde biz bunu takip edeceğiz. İşin ilginç tarafı, AB’deki her sorunda bizim karşımıza Güney Rum kesimi çıkarılıyor. Bize onları tanımazsanız müzakereler bitmez deniliyor. Kusura bakmayın biz de her şeye evet diyemeyiz. Biz Maastricht ve Kopenhag Kriterleri açısından dersimizi iyi yaptık. Ama bunlara göre bizi kabul etmeyeceksiniz. Biz de bunları Ankara kriterleri yapar yolumuza devam ederiz. Uluslararası toplumun bu konuda doğru adımları atmasını bekliyoruz." dedi.

 

Küresel terör

Başbakan, "En önemli sorunlardan biri de uluslararası terördür. 11 Eylül’ü en iyi anlayan ülkelerden biri Türkiye’dir. 5 Kasım 2007’de yaptığım ziyarette Türkiye’nin karşı karşıya olduğu terör problemine karşı tavrını net bir şekilde gösterdi ve ilan etti. Bundan sonra anlık istihbarat paylaşımı başladı. Bu yaklaşımın yeni yönetim döneminde de devam etmesini umuyorum" dedi.

 

"Yüzde 10 barajı yüksek"

Parlamentoda barajın diğer ülkelere göre yüksek olduğunu belirten Erdoğan, "Bu düşürülebilir. Şöyle önerim var. 450 miletvekili bu baraja tabii olur ama 100 milletvekili bu barajın dışında tutulur, onlara baraj uygulanmaz. Bunu savunanlardan birisiylim" dedi.


İran

New York Times gazetesinde Türkiye'nin, İran ile arabuluculuk önerdiğine ilişkin çıkan bir haberin sorulması üzerine Erdoğan, şu yanıtı verdi: ''İran'la AB troykasından farklı bir durumumuz var. İran'la ortak değerleri neler troykanın ve bizim neler? Bunları iyi değerlendirmek lazım. Bunu değerlendirmeden adımlar atınca karşılıklı özgüven eksikliğinin olduğunu görüyoruz. İran, troykaya, troyka da İran'a farklı bakıyor. Güven bunalımı var. Bunu ortadan kaldıracak aracıyı bulmak şart. Biz burada özgüvene sahibiz. İran'ın, başta ABD olmak üzere diğer ülkelerle sıkıntılı döneminde biz arabulucu görevini görürüz. İran'ın bize güveni var. Avrupalı ülkelerin bildikleri var, güveni var. Biz yardımcı oluruz. Yanıbaşımda komşum. Çözebilirsek hem dünya hem ülke kazanır.''

Bir katılımcının İran'ın nükleer enerji üretmesine nasıl yaklaşıldığı sorusuna karşılık Erdoğan, nükleer enerjinin insani amaçla kullanılmasından yana olduklarını söyledi.

 

Enerji

Türkiye'nin enerji koridoru olarak rolünün sorulmasına karşılık Erdoğan, ''Türkiye'nin zaten bulunduğu coğrafya sebebiyle bir görevi var. Transatlantik ve Nabucco. Türkmenistan, kendi sınırında 'doğalgazı size teslim ederiz, fazlanız varsa nereye verirseniz verin' diyor. Azerbaycan şu anda doğalgazı ne Transatlantik ne de Nabucco'ya ilave doğalgaz verecek noktada değil.

Türkiye'nin Müslüman bir ülke olarak Müslüman dünyasındaki yerini soran bir katılımcıya karşılık Erdoğan, şöyle konuştu: ''Türkiye'nin en önemli rolü, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olması ve halkın yüzde 99'unun Müslüman olması. Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti niteliklerini kavramış olması çok önemli."



 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler