Küresel Tufan...

Küresel Tufan...
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 03.03.2009 - 07:05

Dünyanın bu küresel tufanla altüst olacağı ve hiçbir önlemin batmakta olan kapitalizmin tedavisine yeterli olamayacağı anlaşılıyor. Sömürü çarkı iyiden iyiye daralmakta olan emperyalizm için, küresel finans işbirlikçilerinin destek seferberlikleri bile açılmış olan deliğin kapanmasına yaramayacak. Halkların kamu birikimlerini kendi acımasız düzenlerinin yama tutmasına yoğunlaştırmaları çözüm getirmeyecek. İngiltere, Fransa, Almanya ve diğer AB ülkeleri, ABD’nin eteğine ilişerek ancak tutunmaya çalışıyorlar. Japonya psikolojik yapısal faktörlerini kullanarak çıkışa kilitlenmeye nafile bir çaba harcıyor.

Bizim ise, son dört beş ayda verdiğimiz işsizler ordusu 1 milyonun üzerinde, bu da beşle çarpıldığında beş milyon aç demek. Bu kadar korkunç bir gerilimin hangi koşulları tetikleyeceği tahmin dahi edilemez. Bir de işsizler ordusuna biten esnafı da ekleyince gündemi saptırmak için karagöz oynatmaya değiyor! Kara düzen bir gidişin çözüm üretmekten uzak durması aslında normal. Çünkü çözüm olmayınca, bulamayınca neyin gündeme getirilmesi gerektiği, toplum mühendisliğinin konusu. Köklü konular tehlikeli olduğu için yapay gündemlerle halkın gözüne ve kulağına mil çekiliyor.

Tam anlamıyla afyonlanmış bir toplum yaratılmak isteniyor. Davos’taki kükremeler, Ergenekon tuzakları, etnik ve dinsel çelişkileri toplumsal tahrik aracı haline dönüştürüp yardım ummalar, hep bu alanın ürünleri ve akla gelen ilk yardım ambalajları. Ancak emperyalizm, son mevzileri Irak, Afganistan, Filistin, Asya ve Afrika’da kaybediyor, çaresizlikten hırçınlaşıp daha da vahşileşiyor. Direnen halkların çeliğe su vermesiyle metal yığınına dönüşüyor; tüm güvendiği demir gücü çürüyor.

Kana kana suyunu içtikleri narlı bahçeleri artık, nar ağaçlarının dallarında bekleyen bombalara dönüşüyor. Bütün insanlığın alın terini, emeğini hiç acımadan, insafsızca, kendi koyduğu kurallara dahi aldırmadan ve ahlâksızca sömüren ve semiren emperyalizm, şimdi diken üstünde tünüyor.

Sosyalist temellerin en çarpıcı uygulamalarından medet umarak, millileştirmelere, devletleştirmelere ve kamucu anlayışa sarılıyor. Hâlâ halkların birikimlerini kendi alanlarına aktarmaktan çekinmiyor ve bunu da kendi iyilikleri için değil toplumun kurtuluşu, istihdamın çözümü için yaptıklarını dayatıyorlar. Yine de, tsunaminin yuttuğu dalgalar gibi her önlem köpük köpük eriyor, krizin büyüklüğüne mağlup oluyor. İşçi sınıfının sınıf bilincini yok etmeye çalışarak, toplumun dinsel ve etnik çelişkilerini körükleyerek, bunları istismar ederek ülkeleri, Yugoslavya örneği parçalara ayırmayı planlamak, işçi sınıfının bilincine çarparak mutlaka sonunda etkisiz kalmaya mahkûm olur.

Tarih boyunca, işsizliğin bilediği halkları hiçbir silah etkisiz kılamamıştır. 1789 Fransız Devrimi bunun biricik ve değişmez örneğidir. Yine, emperyalist sömürüye karşı, ülkelerin ekonomik ve siyasal bağımsızlıklarının devrimci şiddetinin önünde hiçbir gücün duramayacağını Atatürk, unutulmayacak bir ders olarak kanıtlamıştır. Bu küresel tufan, bankaların kapısından girmiş; fabrikaları, üretim merkezlerini kapsamı alanına alarak yere sermiştir.

Dünya egemenleri çözüm diye halktan uzak, kendi sermaye oyunlarıyla sorunu çözmeyi hesaplamaktalar; bunun için de kapitalist olmayan, Kemalist, sosyalist ve hatta Marx’a başvurmaktan bile çekinmemekteler. Yalnız hesap edemedikleri, işçi sınıfının halkın birlikteliği ile kendi yazgısına el koyacağı ve üretimden gelen gücünün kahredici potansiyelini ortaya dökerek, kuracağı kendi iktidarına ve devrim yasalarına her an yaklaşmakta olduğudur. Yani çıkış, dünya işçi sınıfının, sınıf bilincinin ekseninde gizlidir. Bunu da bir balon gibi şişirilmiş sermaye sınıfının anlaması da gecikmeden gerçekleşecektir.

Sonuç

Ülkemiz, edilgin ve duyarsız bir ortamın içine düşürülmek ve bedelini ödemekle karşı karşıya bırakılmak istenmektedir. Ancak yağmur damlaları sıklaşıyor, rüzgâr şiddetini arttırıyor, bulutlar elektrik yükünü taşıyamayacak kadar ağırlaşmış.. patladı patlayacak, sel gelmek üzere, bu bir tufan…

Yağmur halkın içine işliyor, rüzgâr iliklerine doluyor ve yüreklerde şimşekler, yıldırımlar çakıyor, bu tufan çok yıkıcı olacak; ama durulunca, halkın umudu beslenecek ve işte o zaman, kurtuluşun çiçekleri yaprak yaprak açacak.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler