Kürt Sorununda "Biz Ayrılamayız" Sentezi
Doğu ve Güneydoğu’da sessizliğin sesi kulaklarda çınlıyor. Korku, kuşku ve çaresizlik yol arkadaşı... Mezopotamya uygarlığının izlerini taşıyan kültürel birikim, kardeşlik, hoşgörü ve anlayış gibi temel değerleri çağrıştırıyorken ne yazık ki bu değerler tüketildi, yok edildi. “Harici ve dahili bedhahlar”, kışkırtıcılıklarıyla gurur duyuyorlardır.
30 yıldır süregelen törör, binlerce şehit ve gazi acıyı ve kederi birlikte getirdi. Yaşanılan kirli ve istenmez düşük düzeyli bir savaş!.. Anadolu sancılı, kan kusuyor gözler, ağlayan analar. Umutsuz bir bekleyiş...
Doğu’da, Güneydoğu’da hortlayan terör, yurdumun kanayan yarası. Tarihi değerleri, coğrafik yapısıyla bu toprakların insanları sevgiyi, hoşgörüyü, barışı, kardeşliği hak ediyorlar. Etnik milliyetçiliğin ileri sürüldüğü, başkaldırı, şiddet ve karşı koyuşun kanla yoğrulması acı sonuçları da birlikte getiriyor.
Güneydoğulu gençlerin de hayalleri var. Hayallerini, düşlerini süsleyen özlemleri, tutkuları, istekleri ve sevgileri vardır. Okumak, yarınlara güvenle, umutla bakmak, iş bulmak, işe yaramak, yokluğa, yoksulluğa yenik düşmemek.
Etnik kimlikleriyle değil başarı ve becerileriyle bilinmek... Topluma yararlı olmak. Sevmek, sevilmek. Bir bütünün parçası olmak ve itilmemek gibi...
BDP milletvekili Hasip Kaplan’ın “Ayrılmak istemiyoruz” açıklaması gerçeği görmenin dışavurumudur. Kendisini ve açıklamasının içeriğini alkışlıyorum. Toplumun içine ayrımcı düşünceleri, kin, heyecan ve nefret tohumlarını ekmek ülkemize yarar sağlamayacaktır. Bunun yerine akıl yolunu denemek, olgunlukla, bilinçle davranmak kaçınılmazdır. Terörün getirdiği acıyı dindirmek, çözüm üretmek önemlidir.
“Kürtler vatan arayışında” mı?.. Halkın öyle düşünmediğini sanıyorum. Çünkü, Türkiye coğrafyasının her yerinde işleri, otel, motel, tesis, fabrikaları ve yerleşik düzenleri var. Her meslekte rahatça çalışma, kamuda, emniyet ve orduda görev ve sorumlulukları var. Meclis’te yüzü aşkın halk temsilcileri milletvekilleri, bakanları var.
Sevgiye, anlayışa dayalı evlilikleri, her düzeydeki okullarda huzurla okuyan çocukları, tapulu evleri, arsaları, yazlıkları ve de her şeyleri var. Neden bunlar var, diyen var mı? Çünkü biriz, bütünüz. O zaman nedendir bu ayrılık. Dahası var!.. Kurtuluş Savaşı’nda, Kore’de, Kıbrıs’taki topraklarda koyun koyuna, can cana kardeşçesine yatan onca şehitler var!.. Onların kemikleri sızlıyordur.
Asırların bu birikim ve birlikteliğini ayıramazsınız. “Gülü dikenden, dalı fidandan ayıramazsınız”, “Kürt açılımı / Güneydoğu açılımı”, sanaldan gerçeğe dönüşmeli. Emek, yatırım, iş, aş, eğitim, ekonomik katkı, turizm ve sosyal gelişime ivedilikle gidilmelidir. Halk devletine güven duymalı.
Topraklarımızı AB’nin, ABD’nin siyasi arenasına kurban etmeden uzlaşı kültürümüzle, ortak akılla yol bulunmalıdır.
CHP, Kemal Kılıçdaroğlu’yla olumlu bir atılımın içinde. Güneydoğu’ya, Kürt sorununun çözümüne yönelik yaklaşımları ve ekonomik çözümle ilgili projeleriyle umut kapılarına aydınlığı getireceğine inanıyorum.
Yöre halkı, çözümü silahların gölgesinde değil, ekonomik, kültürel, eğitim ve sosyal alanlardaki çözümde görüyor. Geçmiş yönetimlerin; 1950 sonrası sağcı yönetimlerin bu yörenin kalkınmasına yönelik duraksamayı, gerilemeyi körüklemeleri bugünleri doğuran kıvılcımların başlangıcıdır.
Sağcı yönetimler halkın açlığını, yoksulluğunu görmezden gelip, “ağaları, şeyhleri, beyleri besleyerek” siyasetlerini gerçekleştiriyorlardı. Toprak ağaları toprağını paylaşmıyor, aşiret reisi huzursuzluğu didikliyor, şeyhler dini-inancı ileri sürüyor ve halkı güdülen sürüye dönüştürüyorlardı. O nedenle “Köy Enstitüleri”ni istemediler. Halkın aydınlanması, okuması, uyanması çıkarlarını gölgeleyecekti.
Kürt sorununun kökten çözümü, halka iş, aş sunmakla, ekonomik ve mali gelişmeyle olabilecektir. Terör, kaynağını cehalet ve yoksulluktan almaktadır. Töre, bilgisizliğin, çaresizliğin, yokluğun uygulama alanıdır. Kızlar ve kadınlar örgün ve yaygın eğitimle aydınlığa kavuşturulmalıdır. Terör, can alıp insanları acıya, kedere boğarken, tarikatlar, cemaatler bu yörede cirit atıp halkın beynine yerleşiyor ve hükümet de onlara çanak tutuyor.
Sorunlar yumağını çözümlerken; topraksız köylüye toprak, eğitim, tarım ve hayvancılığı geliştirme, mali çözüm ve destek sağlanarak toplum düzlüğe çıkabilecek, huzur ve güven doğacaktır.
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti