Kürtaj karşıtlığında birinci neden din

Diyarbakır'da bin 100 kişiyle yapılan kürtaj anketi sonuçlarına göre ''dini hassasiyet'' kürtaja karşı olmanın en büyük gerekçesi.

Kürtaj karşıtlığında birinci neden din
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 09.07.2012 - 14:47

Dicle Üniversitesi (DÜ) Genel Sekreteri Prof. Dr. Sabri Eyigün Rektörlük Toplantı Salonu'nda düzenlediği basın toplantısında, Sosyal Bilimler Araştırma ve Uygulama Merkezi'nce kentte bin 100 kişiye yönelik olarak yapılan kürtaj anketinin sonuçlarını açıkladı.

Anket sonuçlarına göre, araştırmaya katılanların temelde kürtaja karşı oldukları ancak buna rağmen bölgede kürtaj oranının yüksek olduğunun görüldüğünü ifade eden Eyigün, şöyle dedi:

''Bulgulara göre katılımcıların yüzde 72,4'ü bir çocuğun hayatına kürtajla son vermenin doğru olmadığı görüşünü belirtmişlerdir. Ancak bu oran ile kürtajın yasaklanmasına taraftar mısınız? sorusuna evet diyen yüzde 62,5'lik oran arasında yüzde 10'luk bir fark var. Bu sonuç, bir kısım insanların temelde, dini ve geleneklere bağlılık açısından kürtaja karşı olmalarına rağmen, çeşitli nedenlerle bütünüyle yasaklanması konusunda da çekinceleri olduğunu göstermektedir. Diğer taraftan araştırmaya katılanların yüzde 31,5 gibi bir kesiminin, yakın çevrelerinde kürtaj yaptıranların olup olmadığı sorusuna 'evet' yanıtını vermesi bölgede kürtaj oranının tahmin edilenden daha yüksek olduğunu da göstermektedir. Kürtaja karşı olan olumsuz tutuma rağmen, yasaklar konusundaki çekinceler ve kürtaj yaptırma konusundaki yüksek oran, başta sosyolojik olmak üzere farklı açılardan incelenmesi gereken bir gerçektir.''


Tecavüz kürtajın öncelikli nedenleri arasında

Anket sonuçlarına göre tecavüzün, kürtaj yaptırmanın öncelikli nedenleri arasında ilk sırada yer aldığına dikkati çeken Eyigün, böyle bir durumda kürtaj yapılmasına taraftar olanların yüzde 36,4'ünün gerekçesini 'tecavüz nedeniyle çocuğun dünyaya gelmesini doğru bulmaması' yüzde 31,7'sinin ise 'bireyin tercih hakkı' olması şeklinde açıkladığını bildirdi.

''Hangi durumlarda kürtaj yapılabilir?'' sorusuna yüksek gelir grubunda olanların yüzde 28,7'si 'tecavüz durumunda', yüzde 12,8'i ise 'bebeğin sakat kalacağı anlaşıldığında' yanıtını verdiğini aktaran Prof. Dr. Eyigün, ''Düşük gelir grubundakiler, bu soruya yüzde 13,2 ile tecavüz durumunda, yüzde 5,7 ile bebeğin sakat kalması durumunda yanıtını vermişlerdir. Tecavüze uğrayan bir kadının kirlenmiş olduğuna katılıyor musunuz? sorusuna ise yüksek gelir grubundan katılımcıların yüzde 32,3'ü, ilköğretim mezunlarının yüzde 26'sı, üniversite mezunlarının yüzde 25'i 'evet katılıyoruz' yanıtını vermiştir'' dedi.

Eyigün, bu bulguların sosyolojik olarak, bölge insanının töre ve namus algısı konusunda sahip olduğu yüksek hassasiyetten kaynaklandığına da işaret ederek ''Bölgede tecavüz sonrası hamileliği devam ettirmek sosyolojik olarak imkansız görünmektedir. Kürtaj konusunda yasa yapılırken bu sosyolojik gerçekliğin göz önünde bulundurulması gerekir'' diye konuştu.


''Dini hassasiyet'' kürtaja karşıtlığın en büyük gerekçesi


Prof. Dr. Sabri Eyigün, ayrıca araştırmaya katılanlar arasında en önemli farklılaşmanın, inanç ve geleneklere bağlılık düzeyine göre ortaya çıktığını söyledi.

Kürtaja karşı olan bölge insanının büyük bir kısmının görüşlerini dini inançlarıyla temellendirdiğini ifade eden Eyigün, kürtaja karşı olanların en büyük gerekçesinin yüzde 50,9 ile ''dini hassasiyet'', ikinci sırada ise yüzde 35,8 ile ''insan hakları''nın geldiğini kaydetti.

Bir çocuğun hayatına kürtajla son vermek doğru mu? sorusuna kendisini çok dindar görenlerin yüzde 82,3'ünün hayır, yüzde 11,7'sinin ise evet yanıtını verdiğini belirten Eyigün, dindarlık düzeyi yükseldikçe tecavüz çocuğuna bakışta da olumsuzdan olumluya doğru bir kayma olduğunu bildirdi.

Eğitim seviyesinin kürtaja bakış açısını nasıl etkilediğine de değinen Prof. Dr. Sabri Eyigün, kürtaj konusunda eğitim seviyesine göre dalgalanmalar olduğunu vurgulayarak ''bir çocuğun hayatına kürtajla son vermek doğru mu?'' sorusuna ilköğretim mezunlarının yüzde 11,7'si, üniversite mezunlarının ise yüzde 20,6'sının evet cevabı verdiğini aktardı.


Gelenekler ve din etkili

Anket sonucunda kürtajın yapılmasına karşı olanların gerekçeleri değerlendirildiğinde de benzer farklılıkların görüldüğünü belirten Eyigün, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Üniversite mezunları ağırlıklı olarak insan haklarına öncelik verirken, ilköğretim mezunları dini ölçü almaktadır. Kürtajın yasaklanmasına taraftar olanlar içerisinde en düşük oranı yüzde 45,9 ile üniversite öğrencileri oluştururken, en yüksek oranı yüzde 74 ile ilköğretim mezunları oluşturmaktadır. Eğitim ve gelir düzeyi daha yüksek olanların gerek tecavüze uğrayan kadına gerekse tecavüzden sonra dünyaya gelen çocuğa bakış açısı diğer gruplara göre daha hoşgörüsüz. Aynı durum geleneklere ve dine bağlılık durumunda da ortaya çıkmıştır. Geleneklerine ve dinlerine daha çok bağlı olduğunu ifade edenlerin gerek tecavüze uğrayan kadını gerek tecavüzden sonra dünyaya gelen çocuğu masum kabul etme oranı daha yüksektir. Bu göstergeler bize bölgedeki gerek siyasal davranış biçiminde gerekse diğer tutum ve tavır almalarda ekonomik durum ve eğitimden çok; geleneklerin ve dinin etkili olduğunu göstermektedir.''


Erkek-kadın bakış açısı


Kadınların, erkeklere oranla kürtaj yapılmasına daha çok taraftar olduğunu kaydeden Eyigün, ''Kürtajın yasaklanmasına kadınların yüzde 59'u; erkeklerin ise yüzde 66'ı destek vermektedir. Kürtajı, 'kadının tercih hakkı' olarak gören kadın oranı yüzde 39,2 erkek oranı ise yüzde 34,1'dir'' dedi.


AKP seçmeninin yüzde 76,6'sı kürtaja karşı

Ankette son olarak, kürtajın yasaklanması konusunda partililerin farklı bakış açılarına da değinildi.

Eyigün, sonuçların, BDP seçmeninin yüzde 56'sı, CHP seçmeninin yüzde 52,6'sı, AKP seçmeninin ise yüzde 76,6'sının kürtajın yasaklanmasına taraftar olduğunu gösterdiğini kaydetti.

AKP seçmeninin yüzde 15,2'sinin ise kürtajın yasaklanmasına karşı bir tutum içinde olduğunun görüldüğünü anlatan Eyigün, ''Diyarbakır ve bölge genelinde ekonomik, eğitim ve siyasal düşünce bakımından önemli ölçüde bir farklılaşma bulunmaktadır. Örneğin Diyarbakır'daki üst gelir grubundaki insanlar ile alt gelir grubundaki fark, Türkiye'nin diğer bölgelerindeki kentlere göre daha fazladır. Aynı durum bölgenin diğer illeri için de söylenebilir. Fakat genelde bölgenin özelde ise Diyarbakır'ı Türkiye'nin diğer bölgelerinden ayıran en önemli özellik; bu ekonomik, eğitim ve siyasal farkın, insanların davranış biçimlerine, tutumlarına, tavırlarına aynı oranda yansımamasıdır'' değerlendirmesinde bulundu.
 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler