Kurtuluştan Cumhuriyet'e
Sadece Ankara'nın değil, Türkiye'nin simge mekânlarının başında gelen Anıtkabir, toplumsal duyarlılığın arttığı dönemlerde ve özellikle ulusal günlerde hiç azalmayan bir ilgiyle ziyaret edilir.
Atatürk’ün vasiyeti üzerine kente hakim Rasattepe’de inşa edilerek 1953 yılında açılan ve bir yarışma sonucu Emin Onat ve Orhan Arda tarafından tasarlanan Anıtkabir’in orijinal projesi iki katlıdır ve bugünkünden çok daha görkemlidir ancak zamanın maddi koşulları nedeniyle üst katı yapılamamıştır.
Mozole Anıtkabir’in en önemli bölümüdür, buraya ortasında bir söylev kürsüsünün bulunduğu 42 basamaklı bir merdivenle çıkılır. Zaman zaman nöbet değiştiren askerlerin ilginç görüntülerinin izlendiği kapıdan Şeref Holü’ne geçilir. Dikdörtgen formda ve yüksek tavanlı bir bina olan mozolede, girişin tam karşısında Atatürk’ün sembolik kabri bulunur. Atatürk’ün gerçek mezarı burada değil onun tam altındaki mezar odasındadır.
Ziyarete kapalı olan bu oda Türkiye’nin 81 ilinden, Azerbaycan’dan ve Kıbrıs’tan getirilen toprakların bulunduğu pirinç vazolarla çevrilidir. Biraz sonra gezmeye başlayacağımız “Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi” işte bu kattadır. Uzun yıllar boş duran bodrum kat, Türk, Azeri ve Rus sanatçıların ortak çalışmalarıyla yeniden düzenlenerek modern bir müzeye dönüştürülmüştür. 2002’de açılan müze, kendi içinde dört bölümden oluşuyor.
Tören Alanı’nın güney cephesindeki iki kuleden birisi olan ve “Şeref Defteri”nin de bulunduğu Misak-ı Milli Kulesi’nden girilen müzenin birinci bölümünde; Atatürk’ün bazı özel eşyalarıyla birlikte kendisine hediye edilen çeşitli hatıralar sergileniyor. Müzenin bu bölümü yeni değil ve 1960 yılından bu yana açık. Panoramaların yer aldığı ikinci bölümde Türkiye’de ilk defa uygulanan bir teknikle savaş sahneleri maket+resim şeklinde canlandırılmış. Kurtuluş Savaşı’nın üç önemli cephesi olan Çanakkale (1915), Sakarya (1921) ve Büyük Taarruz’u (1922) anlatan büyük duvar resimlerinin önünde gerçek savaş objeleri ile oluşturulmuş maketler yer alıyor.
Moskova Sanat Akademisi’nde, Azeri ve Rus ressamlar tarafından büyük duvar resimlerine dönüştürülen Ressam Aydın Erkman’ın eskizleri ve maketler o kadar ustaca birleştirilmiş ki, maketin bittiği ve resmin başladığı ara çizgi fark edilemiyor. Diğer bir ustalık “göz”lerde, yirmi metrelik duvar resimlerinin her noktasından size bakan, yürüdükçe sizi takip eden gözleri şaşkınlıkla izliyorsunuz. Sakarya Panoraması’ndaki bir topun namlusu ise bir başka usta işi olarak dikkat çekiyor. Panorama boyunca yürürken topun istikametinin nasıl değiştiğini anlamaya çalışmayın, zaten anlaşılmıyor. En iyisi top-tüfek-uçak vb savaş efektleriyle ve Muammer Sun’un bu panoramalar için bestelediği özel müziklerle gezerken gördüklerinizi hafızanıza iyice yerleştirmeye bakın çünkü ne yazık ki bu birbirinden ilginç panoramaların fotoğrafının çekilmesine izin verilmiyor. Panoramalar bölümünde ayrıca, Kurtuluş Savaşı komutanlarının portreleriyle bazı savaş sahnelerini anlatan büyük tablolar da yer alıyor. Bu arada komutanların gözleri de sizi takip edecek, şaşırmayın.
Müzenin üçüncü bölümü panoramaların etrafındaki tonozlarda yer alıyor. Bu tonozlar Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanlarına mezar yeri olarak düşünülmüş ancak hiç kullanılmamış. Bugün, burada Kurtuluş Savaşı ve özellikle Atatürk Devrimleri’ne ait binlerce fotoğraf ve bilgi notuyla birlikte 20 savaş kahramanının büstü yer alıyor. Galerileri gezerken gerçek mezar odasının da önünden geçiyoruz. 10. Yıl, Gençlik ve 50. Yıl Marşlarını dinleyerek ve Türk Devrimleri’nin büyüklüğünden bir kez daha etkilenerek, son bölüme geliyoruz. Dördüncü bölümde Atatürk’ün özel kitaplığında bulunan kitaplar sergileniyor. Konularına göre tasnif edilmiş üç binden fazla kitaptan oluşan koleksiyonun önünden yürüyerek çıkışa doğru geliyoruz ancak müzeden çıkmadan bir sürpriz bekliyor. Atatürk’ün çalışma odasındaki masasında oturan şekildeki balmumu heykeli önceleri, gelenleri birinci bölümde karşılıyordu, şimdiki yeri çok daha çarpıcı. Zira bu en başından beri çok etkileyici atmosferden tam da çıkmaya hazırlandığınız bir anda, son köşeyi dönüyorsunuz ve Atatürk karşınızda, köpeği bile yanında, ortam çok inandırıcı ve göz göze geliyorsunuz. “Bu savaşları sizin için yaptık, ipoteksiz bir vatan ve aydınlık bir gelecek bıraktık” diyor ve soruyor “Benim emanetim ne durumda?” Verecek cevabımız yok, en iyisi başımızı öne eğmek ve yavaşça çıkışa yönelmek.
Müdafaa-i Hukuk Kulesi’nde bulunan çıkışta ise, bütün çağdaş müzelerde olduğu gibi anı veya hediyelik eşya satış bölümü yer alıyor, Anıtkabir gezinizi tamamlamadan önce mutlaka buradan birkaç hatıra veya hediye satın almak isteyeceksiniz...
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi