Liderler ve Biçemler...
Küreselleşmenin dönüştüremediği 'dünya köyü' ile İletişim Teknolojisi'nin (IT) yaratamadığı 'bilgi toplumu'nun kısa öyküsü; dünyalıya özgürlük, sınırsız refah ve mutluluk vaat eden 21. yüzyılın, karamsar yorumu böyledir. Sakın, umudunuzu yitirmeyin. Nereeeden nereye geldik! Biraz daha sabır.
Demokratik olsun olmasın liderlik, hemen her yönetimde aranan bir görev ve yetenek; biçem ise, beğenelim ya da beğenmeyelim, her birey ve kişide var olan temel kişilik özelliğidir. Liderlik, toplumları ve kurumları uyum ve birlik içinde yönetme, yönlendirme sanatı ise; biçem, toplumsal ilşkilerimizde sergilediğimiz bir kişiselliktir.
Divan geleneğinde “üslûb-u beyan ayniyle insan”, bugünün Türkçesiyle, “konuşma kişiliğin aynası” demişler. Sözle dışavurulan liderlik ile biçem arasında ilişki var(mı?)dır. Konu güncel olduğu kadar tarihidir. Sufi bilgeler, öğrencilerini seçerken, “Hele biraz konuş ki seni tanıyayım” derlermiş. Modern yöneticiler de, yazılı sınavlardan sonra görüşme yaparlar, adayın kişiliğini yakından tanımak için. Grek-Roma ve Bizans geleneğinde, belagat ve hitabet, iyi eğitim görmüş olmanın ölçütü sayılırmış. Yöneticilerin seçiminde Çinliler yazılı sınava, Anglo-Saksonlar mülakata öncelik verirler. Sözün özü eğitim felsefesinin ünlü 3-A (okumA, yazmA, saymA) becerilerine, günümüzde araştırmA ve konuşmA eklenmiştir,
Halk ozanı sözün biçemini, gizini, gizemini şöyle anlatır:
Sözünü bilen kişinin
Yüzünü ağ ede bir söz,
Sözü pişirip diyenin
İşine sağ ede bir söz.
Söz olur keser başı
Söz olur kestirir başı,
Söz olur ağulu başı
Bal ile yağ ede bir söz.
Kişi bile söz demini
Demeye sözün kemini,
Şu dünya cehennemini
Sekiz uçmağ ede bir söz.
“Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz” deyimi kuşkusuz daha da yaygındır. Dinleyen, söze değil, işe, eyleme bakar ama sözün biçemine duyarlı kalır.
Söz ebelerinden, lafazanlardan pek hoşlanmaz: “Çok mal haramsız çok laf yalansız olmaz” der. Aynı mealde “Adın ne Reşit, bir söyle iki işit” ya da “Dinleyen söyleyenden arif olsa gerek” denmiştir. Yerine duruma göre sözler, özgün deyimlerimiz vardır; sanki saymakla, söylemekle bitmez.
İletişim kavramı, sözün karşılıklı bir ilişki olduğu anlamına gelse de; medya sözü binlere, milyonlara iletirken, karşılıklık karşıtlığa dönüşür. Biri söyler binler dinler. Gerçi medya kanalları, dengeyi sağlamak için ‘interaktif” siteleri kurup “bize yazın, sorun derler” ya, hatlar kitlendiği, servis kotaları aşıldığı, zaman kalmadığı gerekçesiyle ya da otodenetimden geçemediği için, sunucuların laptop (kucak)’larına geldiği söylenen binlerce ileti sözün sahibine ya açık oturuma ulaşmaz. Modern sonrası bu gerçek, çoğu liderleri aynasız bırakırken izleyicinin sabrını taşırır. “Şimdi kısa bir ara, aman bizden ayrılmayın” işaretiyle patlayan ses bombasının gürültüsüyle uyanan izleyici, elindeki aletle medya mahallesinde gezintiye çıkar; çaresiz kalınca düğmeye basar, gürültülü kalabalıktan kaçıp özlediği yalnızlığına sığınır.
Küreselleşmenin dönüştüremediği “dünya köyü” ile İletişim Teknolojisi’nin (IT) yaratamadığı “bilgi toplumu”nun kısa öyküsü; dünyalıya özgürlük, sınırsız refah ve mutluluk vaat eden 21. yüzyılın, karamsar yorumu böyledir. Sakın, umudunuzu yitirmeyin. Nereeeden nereye geldik! Biraz daha sabır. Günün yahoo’sundan yıllar önce, ne demiş gün görmüş atalarımız:
Bu da geçer yahu!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu