Lozan'ın Değerini Bilmek...
Lozan Antlaşması’nın kazandırdığı tam bağımsızlık bilinci, emperyalist destekli ‘Sevr’ yandaşı karşıdevrimcilere yabancıdır. Lozan’da hukuksal temeli atılan ilerici ve toplumcu Cumhuriyet, saldırı hedefleridir. Ama onurlu Lozan ruhuyla çetin süreçler yine aşılacaktır.
Tarihte Lozan Antlaşması’nın taşıdığı değer kadar önemli uluslararası bir sözleşme enderdir. Hitit ve Mısırlılar arasında barış amacıyla yapılan “Kadeş” Antlaşması’ndan sonraki en geçerli ve uzun ömürlü devletler arası yazılı uzlaşma Lozan’dır. Ama Lozan Antlaşması; sadece iki ülke arasında değil, bir ulusun; “yedi düvele” karşı can pahasına kazandığı utkunun sonundaki evrensel nitelikli hukuk belgesidir. Lozan; “mazlum halkların” zulme karşı duruşuna öncülük eden direnç sayfası ve “Sevr” alçalışının 87 yıldır içine sindiremediği bir yükseliş gururudur.
24 Temmuz 1923 günü imzalanan Lozan Antlaşması, kimi çevrelerce tartışılmak istenilen tarihsel odaktır. 1923-1950 yılları arasını kapsayan Cumhuriyet dönemini “ret ve inkâr” edenlerin siyasal kazançlar elde ettiği bu ülkede işi temelinden baltalamak, şaşmaz gündemdir. Oysaki gerçekte Lozan Antlaşması, örneğin; Nâzım Hikmet’in “Kuvayı Milliye” destanında anlatımını bulan olağanüstü bir kalkışma, emperyalist basın diliyle; “Ateşler içinden yeni bir devlet doğuyor” kaygı ve saptaması yapılan bir diriliş ve dünya savaş tarihinde ayrıntılarıyla yer eden bir ihtilal başarısıdır.
Ama önce Kurtuluş Savaşı’nı yadsıyıp sonra da Lozan’a dönerek; “Olmayan utkularla dolu birkaç cephe çatışmasının ardındaki ant-laşma niteliğindedir” şeklindeki yaklaşım, karşıdevrim cephesinin söylemi olarak sürmektedir. Bu gerçek dışı saptırma; “resmi tarihi ele almak ve demokrasiyi yerleştirmek için eleştirel bakış” savıyla ve kasıtlı bir bilenmişlikle öne sürülmektedir.
İrdeleme:
Bu ülke Lozan’da yaşamsallık bulan devrimci ulusal anlayışın ürünüdür. “Tam bağımsızlığı” ilke edinerek; kapitülasyonları, emperyal sarkmaları ve içerideki hıyanetleri silkip atan antlaşmanın adı; Lozan’dır. Lozan; yönetsel ve ekonomik vesayet altında yaşamayı kökünden kesen ve Atatürk’ün deyişiyle “Tarihte misli görülmemiş bir hesaplaşmanın” ucundaki başarıdır. Lozan’dan sonra kurulan devrimci Cumhuriyet; kula kulluk yapan geleneği, boyun eğicilik ve yaranıcılığı kaldırmıştır. Lozan’dan sonra, siyasal erkte tam bağımsızlık, ekonomide kamuya yararlı atılımlar, sosyal ölçekte uygarlaşma ve kültürel anlamda kendi ulusal değerlerini özümsemek vardır.
Kurtuluş ve kuruluşun hangi koşullarda olduğunu bilmeyen veya anlamak istemeyenler, Lozan’dan yakınmaktadırlar. Çünkü bu ant-laşmadaki tam bağımsızlıkçı ruh, “Sevr” yandaşlarına yabancıdır. Lozan’dan sonra getirilen ve ülkemiz anayasalarında korunan devrim yasalarını çekiştirmek, tartışmaya açmak ve hatta tasfiye etmek, amaçlarıdır. Lozan’da maddi temelleri atılan Cumhuriyetle karşıdevrimin didişmesi bu yüzdendir.
Farklı siyasal düşüncelere demokratik hak ve olanak tanıyan, öncülük eden rejimin adı; Kemalizmdir. 1925 ve 1930’lu yıllarda. “Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası” ile “Serbest Fırka” demokratik bir ortamdan yararlanarak çalışmalar yapmışlardır. Ama Cumhuriyet ve devrim ilkelerini yadsıyan tutumlarına karşın rejim elbette yasal önlemler almıştır. 1945 yılında yeniden ivme kazanan muhalefet eylemselliklerinin de rejim tarafından tanınan çok partili tabloda yer alması dikkat çekicidir.
Kemalist sistem, demokratik yaşamı yasal açıdan hiç yasaklamamış, aksine ardında durmuştur. Çünkü Lozan’a vaktiyle şanlı Anadolu İhtilali’nin direncinden kuvvet alarak giden gücün kaynağı, en görkemli demokratik öğe bulunan ulusal iradenin özgürlük inancından esinlenmiştir. Ama iç ayaklanma, irtica ödünleri ve çağdışılıktan nemalanan gelişmelere de isabetle karşı konulmuştur.
Lozan’ın 87. yıldönümünde görünen odur ki; Cumhuriyet’in toplumsal dokusu bozularak, “sosyal devlete” dayalı ekonomik yapı, liberal keşmekeşe terk edilmiştir. Kültürel kazanımlar çiğnenmiştir. Siyasal arenanın aldatıcı ve kandırıcı koşullarında; dışa bağımlı, emperyalizme tutsak ve ulusal coşkuları köreltilmiş kitleler yaratılmıştır.
Ama öbür yandan Lozan esaslarına bağlı devrimci Cumhuriyet yurttaşlarının ilkesel kararlılıkları, geleceğe ilişkin güvence değerini asla yitirmemiştir. “Kemalist Aydınlanma” sisteminin derin kökleri, ülke ve ulusun temellerinde yer eden yaşamsallığını sürdürmektedir.
Demokratik aydınlanmanın da adı olan Kemalizm, Lozan’da yaktığı meşaleyi dosta ve düşmana karşı elinde tutmaktadır. Lozan düşmanları, Cumhuriyet ve devrim olgusunun karşıtlarıdır. Onlar, “Türk’ün makûs talihinin yenildiği” İnönü meydan savaşlarıyla “Sakarya” ve “Dumlupınar” utkularını yok sayanlardır. Onlar, “halk önderliğindeki” var oluşu önemsemeyen, emperyalizmin sömürgen yandaşlarıdır. Onlar, çağcıllık ve toplumculuk kavramlarını içlerine sığdıramayanlardır. Onlar, “safsata ve hurafelerle” yoğrularak, yüzyıllarca süregelen hanedanlık özlemine kamu zararına biat ederek iç ve dış oligarşiye yanaşan, ülke ve ulus kötücülleridir.
Sonuç:
Lozan’ın yıldönümünde, Atatürk’ün deyişiyle “Büyük işlerin yetenekli yapıcısı” İsmet İnönü’yü saygıyla anıyor, Sevr’e karşı Lozan olgusunu koruyup kollamanın sorumluluğunu ulusça bir kez daha anımsıyoruz.
Ertuğrul Kazancı-Eğitimci/Hukukçu
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi