Medya Silivri'den acımasız

Bu davada Silivri'deki mahkemenin yanında bir de medya mahkemesi var. Bu mahkemede savunma makamı yok. Sözüm dostlara değil. Sözüm gerçekten samimiyetle eleştirenlere değil. Geçmişte biriktirdikleri hıncı, kıskançlığı, kifayetsiz muhterisliği, alçakça, şimdi zamanı diye görüp kuranlara. Yalan olduğunu bile bile satılık kalemlerle bir olanlara.

Medya Silivri'den acımasız
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 01.11.2010 - 09:22


B: Medya, Ergenekon olayında çok etkili bir rol oynadı, çok kötü bir sınav verdi.

Ö: Ahh ahh... Ağaç baltaya seslenmiş, neyleyim sapın benden. Bu zulmün ortaklığını göz göre göre medyadaki arkadaşlarımız yaptılar. Savcıları bile geride bıraktılar. Yalan, iftira, karalama, haysiyet cellatllığı için kiralanmış olanlara zaten sözüm yok. Onlar efendilerinin sesi. Ama ya diğerleri... Gerçekten bu mesleğin içinde olanlar; öyle bir zaman geldi ki, haysiyet cellatları “Ben Tuncay Özkan’ı sevmem, ama yapılanları içim almıyor” diye yazmak zorunda kaldılar, bu meslek için, temiz Türkiye için ne tür bedeller ödediğimi çok iyi bilenler dahi sessiz kaldı veya en acısı da bazıları yalanlarla karşı tarafın içinde bulundu... Şimdi ne yapacaklar?

B: Bu konuda ben de doluyum. Daha iddianame çıkmadan her türlü suçlamayı yaptılar. Bu davada Silivri’deki 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin yanında bir de medya mahkemesi var. Bu mahkemede savunma makamı yok...

Ö: Sadece cellatlar var...

B: Yine tutamadın ağzını... Özünde haklısın... Medya mahkemesinde savcılar yargıç olmuş...

Ö: Sıfatı gazeteci olan bir iktidar kiralık kalemi, televizyon televizyon gezip hakkımda konuşarak, tutuklanmam için gereken psikolojik ortamı yarattı. Tutuklandığım gün anchorman’lerin en meşhuru bu ortamı yaratanları arayarak kutladı. Düşün ki, tutuklandığım 23 Eylül 2008’le 2 Mart 2009 tarihleri arasında benimle ilgili televizyon, dergi ve internet medyası dışında sadece gazetelerde yer alan haber sayısı 5908. Bunların dörtte üçü yalan, iftira ve kiralık kalem karalaması, dörtte biri çalışmayı yapan ajans tarafından tarafsız diye nitelendirilmiş... Nasıl yaparsınız bunu diyen yok. Aradan zaman geçip medya savaşının tozu dağılınca işler çığırından çıkınca, Tuncay’ın suçu ne diyenler ortaya çıkıyor... Fatmagül’e...

B: Aman burda dur... Arkasını tahmin edebiliyorum... Zaman her şeyin ilacı... Duruşma salonundaki konuşmalarda da kullandım; gerçek, zamanın çocuğudur diye bir söz var... Zamanla bütün gerçekler ortaya çıkacak; sen de söylüyorsun çıkıyor da...

Ö: Sözüm dostlara değil. Sözüm gerçekten samimiyetle eleştirenlere değil. Geçmişte biriktirdikleri hıncı, kıskançlığı, kifayetsiz muhterisliği, alçakça, şimdi zamanı diye görüp kuranlara. Yalan olduğunu bile bile satılık kalemlerle bir olanlara...

Şimdi senin için gazetecilik sınırlarını aşmış, casusluk yapmış diyenleri nasıl zamana bırakacağız...

B: Elbette benim de zamana bırakmayacaklarım var... Örneğin casusluk iddiasına dayanak olarak Amerikan Büyükelçisi ile yediğim yemeği göstermişler. O yemekte 4 Ankara temsilcisi vardı. Zaman gazetesinden Mustafa Ünal, Milliyet’ten Fikret Bila, Referans’tan Erdal Sağlam... Polis, gözaltına alınmadan önce, benim hakkımda hazırladığı raporda, “ABD Büyükelçisi ile gizli ve kapalı toplantı yapar” demiş. Bu polis kaydı, malum medyaya gitmiş. Gizli ve kapalı görüşme casusluk faaliyeti olmuş... Medya böyle yazdı, ama iddianamede bile bu konuda bir şey yoktu... Böylesine densiz suçlamaların haddi hesabı yok...

Ö: Zamana bırakılmayacak şeylerden bir tanesi de insanın yıllarca aynı işi yaptığı kişiler tarafından iftiraya uğraması. İddianame açıklanmadan yüzlerce şey yazıldı. İddianamede bunların hiçbiri yoktu. Şimdi ben soruyorum; bunun adı alçaklık değil mi? 40 kişiyiz birbirimizi biliriz. Buradan açıkça hepsine sesleniyorum; bildikleri ne varsa 25 aydır bekliyorum, bu iddianamenin neresinde yazıyor suçum? Hangi sayfasında? İki kere ağırlaştırılmış müebbet hapis, 300 yıla yakın da hapis cezası isteniyor. Birisi hükümeti, diğeri Meclis’i cebir ve şiddet kullanarak yıkmak. Ben muhalifim. Hükümeti yıkmak istiyorum ama seçimle, halkın oyuyla... Evet, başbakan olmak istiyorum, Meclis’e girmek istiyorum. Miting yaptım, konuşmalar yaptım, yazılar yazdım hangisinde cebir ve şiddet var? Bu suçlamaların delilleri iddianamenin neresinde? Hangi suçla beni burada tutuyorlar? Senin tabirinle medya mahkemesinin cellatlarına sesleniyorum; bunlar iddianamenin neresinde yazıyorsa savcılar iki yıldır bulamadı, siz gösterin bari. Yasadışı, izinsiz, demokrasiye aykırı söz, miting getirin. Hepsi izinli. Hepsi yasal.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler