Nazlı Ilıcak'tan mahkemede Nagehan Alçı göndermesi: Bank Asya'dan krediyle villa mı aldım?

Bir yıldır FETÖ’den tutuklu Mehmet ve Ahmet Altan kardeşler ile Nazlı Ilıcak’ın yargılanmasına dün devam edildi. Nazlı Ilıcak, “FETÖ’yle göbek bağı olanların hepsi dışarıda” derken, Ahmet Altan, “Ben sizin sanığınız değilim” diye konuştu. Dosyanın mütalaa için savcılığa gönderilmesine karar veren heyet, duruşmayı 13 Kasım'a erteledi.

Yayınlanma: 19.09.2017 - 09:57
Abone Ol google-news

15 Temmuz darbe girişiminin ardından Fethullah Gülen Terör Örgütü (FETÖ) soruşturması kapsamında 1 yıl önce tutuklanan yazarlar Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak’ın yargılamasına dün devam edildi. İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın aralarında bulunduğu 5 tutuklu sanık ile 1 tutuksuz sanık katıldı. Ahmet Altan ise duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, HDP Milletvekili Altan Tan ve AKP Milletvekili Nurettin Yaşar, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, Article 19’dan Georgia Nash, İngiltere ve Galler Barosu İnsan Hakları Komisyonu temsilcileri, İtalya Başkonsolosu Federica Ferrari Bravo ve İsveç Başkonsolosluğu temsilcisi de seyirci olarak salonda yer aldı.

Alçı göndermesi

Duruşmada ilk olarak söz verilen Ilıcak, 3 ay önce yaptığı ilk savunmanın ardından heyeti ikna ettiğini sandığını ancak somut delile dayalı kuvvetli suç şüphesi nedeniyle tahliye edilmediğini söyledi ve “Bunların ne olduğu konusunu açıklamadınız” dedi. Darbeye zemin hazırlamak kastıyla hareket etme eyleminin somut delillerinin ne olduğunu soran Ilıcak, şunları söyledi: “Darbe başarılı olsaydı bakan mı olacaktım? Himmet paralarını cukkalayıp menfaat mi elde ettim? Bank Asya’dan kredi alıp villa mı satın almıştım? Menfaat temin edenler cezaevinde değil. Bunu bilen biliyor. FETÖ’yle göbek bağı olanların hepsi dışarıda.” Ilıcak’ın bu göndermeyi Bank Asya’dan aldığı krediyle gündeme gelen Nagihan Alçı’ya yaptığı ileri sürüldü. Şiddet ve cebir olmadan darbeye teşebbüs olmayacağını kaydeden Ilıcak, şöyle devam etti: “11 tweet ve bir kar topu fotoğrafıyla darbenin asli unsuru olmuşum. Yassıada’da manevi cebir diye Menderes ve arkadaşları mahkûm edildiler. Böyle bir ayıbı gelecek nesillere taşımayalım diye hatırlatmak istiyorum. Kanun koyucunun amacına aykırı bir yorum yapmayalım. Menderes ve arkadaşlarının başına gelenler biz gazetecilerin başına gelen aynı şey. Orada cebir yorumu farklı bir şekilde değerlendirilerek, manevi cebirle insanlar asıldı. Yassıada ile mukayeseyi tarih tekerrür etmesin diye hatırlattım.”

Gözyaşlarını tutamadı

Örgütün gerçek yüzünü anlamakta geciktiğini ifade eden Ilıcak, “Yanlış teşhis koymuş olabilirim. Ancak kesinlikle suç işleme kastıyla hareket etmedim. 15 Temmuz’un ardından gerçekler ortaya çıktı. Darbe yapmaya tevessül edenler ne yapmaz ki? Mücadeleci bir ruhum var ama yoruldum bu gergin atmosferden. Cezaevinin şartlarından yoruldum. Suçsuz olmama rağmen sürekli suçsuzluğumu anlatmaktan da yoruldum” derken gözyaşlarını tutamadı.

‘Sanığınız değilim’

Ahmet Altan’ın duruşmadaki “Ben sizin sanığınız değilim” başlıklı konuşmasının öne çıkan satır başları şöyle: “Bu mahkemeye, bu ülkeye ve dünyanın bu davayla ilgilenen kesimlerine çok net biçimde şunu söylüyorum. Hakkımızdaki tuhaf iddialarla ilgili bir tek somut kanıt gösterin, ben bir daha savunma yapmayacağım ve hakkımda en ağır hüküm verilse bile temyize gitmeyeceğim. Ömrümün geri kalanını bir hapishane hücresinde sessizce geçirmeye razı olacağım.”

Mahkemeye seslendi

Mahkeme heyetine insanları akıldışı suçlamalarla tutuklamanın bazı zorlukları olduğunu söyleyerek seslenen Ahmet Altan, şöyle devam etti: “Ya ‘somut kanıt yok’ deyip bu saçmalığa son vereceksiniz, ya ‘somut kanıtları’ göstereceksiniz ya da somut kanıtlar olmamasına rağmen ‘somut kanıtlar var’ demekte ısrar ederek dürüstlüğünüzü ve yargıçlık vasfınızı kaybedeceksiniz. Sizinle birlikte devlet de devlet olma vasfını kaybedecek. Biz de sanık olmaktan çıkacağız. Yalan söyleyen, yargıçlık vasfını kaybetmiş yargıçlarla, devlet olma vasfını kaybetmiş silahlı bir çetenin elinde rehine olacağız. Bu kadar saçma iddiaların olduğu bir iddianameyi kabul eder, ortada tek bir kanıt bile yokken ‘somut kanıtlar var’ derseniz, hayatın alaycılığıyla karşılaşır, bizi yargıladığınızı zannederken kendinizi yargılarsınız. Sizden çok daha tecrübeli, yaşlı bir yazar olarak size tavsiyem kendinizi, mesleğinizi ve devletinizi kurtarmanızdır.” Mahkeme, duruşmayı 13 Kasım’a ertelerken sanıkların tutukluluklarının devamına karar verdi.

 ‘FUAT UĞUR NEDEN AZADE?’

Mehmet Altan, darbe olabileceğini söylüyorlarsa darbeciler ile iştirak hallerinin olması gerektiğini belirterek, “Yoksa darbe olabileceğini nasıl söyleriz” diye sordu ve “Hukuktan ayrılmanın ağır neticeleri olacağını 1990 yılından beri darbeleri yazan, anlatan 40 yıllık hoca ve bir yazar, bir gazeteci düşünemez, öngöremez öyle mi? Darbeyi bilmek suç ise, darbe olacağını çok önceden, 2 Nisan 2016 tarihinde ısrarla yazan Fuat Uğur neden soruşturmadan azade?” dedi. 30 yıllık bir profesör olduğunu ve Sabah gazetesinin haberiyle tutuklandığını belirten Altan, kendisi gibi suçlanan birçok sanığın tahliye edildiğini anımsatarak, ortada keyfi bir tutum olup olmadığını sordu.

 

Nazlı Ilıcak'ın savunmasının tam metni

Ahmet Altan'ın savunmasının tam metni

Mehmet Altan'ın savunmasının tam metni

Zaman gazetesi yazarları 14 ay sonra hâkim karşısına çıktı... 'AKP’liler göremedi, ben nasıl göreyim?'

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler