Neden Hayır?

Ünlü matematikçi Pythagoras, “Söylenmesi çok kolay iki sözcük vardır; aslında bunları söylemeden önce çok düşünmek gerekir: Evet ve Hayır” der.

Söz konusu bu aydınlıkla, karanlığın seçimi olursa. Bir anayasa reformu olursa bu daha da önem kazanır.

‘Hayır’ aslında ‘Evet’tir. Zira, ‘Hayır’, ‘Evet’ten önce gelir. Nelerin olacağını bilmek için, önce nelerin olmayacağını görmek gerekir. ‘Hayır’da ‘hayır’ vardır, sözü bu gerçeği anlatmak için söylenmiştir. Olaylara baktığımız yeri değiştirdiğimizde bakış açımız da değişmektedir. ‘Evet’ ya da ‘Hayır’ dememiz baktığımız yere göre değişir.

Tarih ‘Evet’ diyenlerle ‘Hayır’ diyenlerin mücadelesidir. Galile çağdışı egemenlere ‘Hayır’ dünya dönüyor, dediği için ölüme mahkûm edildi. Köle Isaura, efendisine ‘Hayır’ dediği için başına gelmedik iş kalmadı. Spartaküs de efendisine ‘Hayır’ diyen ilk ‘emekçi’dir.

Şeyh Bedrettin, Nesimi yerleşik düzene, haksızlığa, karanlığa ‘Hayır’ dediği için derisi yüzüldü, öldürüldü. Pir Sultan Abdal Osmanlı karanlığına ve zulmüne ‘Hayır’ dediği için kellesini verdi. Eğer Mustafa Kemal Atatürk, Vahdettin’e ve emperyalist güçlere Hayır’ demeseydi bugünkü Türkiye Cumhuriyeti’ni kurabilir miydik?

‘Evet’ diyen insanın tavrı, yerleşik düzenden yararlanan, nemalanan egemen insanın tavrıdır. Gerçekleri göremeyen, baş eğen, korku kültürünün tutsağı olmuş insanın tavrıdır. Onurlu duruşu olmayan insanın tavrıdır. İnsanlığın bugüne ulaşmasında direnen ve ‘Hayır’ diyen insanların ödediği bedele borçluyuz. Onurlu insanın, bedel ödemeyi göze alan bilinçli insanın duruşudur, ‘Hayır’ demek...

Eğer bir insanın ‘Hayır’ının değeri yoksa ‘Evet’inin de bir değeri yoktur…

Çocuklarımızın geleceği için, çağdaş ve aydınlık bir Türkiye için elbette bu tuzaklarla dolu AKP anayasasına ‘Hayır’ diyeceğiz...