Obama'nın ilk güvenlik stratejisi
ABD Başkanı Barack Obama'nın yeni ulusal güvenlik stratejisi, askeri gücün ancak diplomasinin tükendiği zamanda başvurulması gereken son seçenek olması gerektiği şeklinde bir yaklaşım içeriyor.
Strateji, bu anlamda önceki Başkan George Bush döneminin "önleyici savaş" doktrini ve ABD'nin yabancı tehditlere karşı tek taraflı askeri eyleme geçmesini öngören tarzdan açık bir farklılık gösteriyor.
İlk ulusal güvenlik stratejisini açıklayan Obama yönetimi, belgede, askeri gücün ötesinde, küresel işbirliği, daha geniş güvenlik ortaklıklarının geliştirilmesi ve diğer ülkelere kendilerini savunmada yardım edilmesi gibi unsurları vurguladı.
Bush'u eleştiren kesimlerce kullanılan "kovboy diplomasisi"ne açık bir mesafe konulan belgede, uluslararası kuruluşların yetersizlikleri ve güçleri konusunda ABD'nin "gözlerinin açık" olması gerektiği, ancak Washington'ın bu kuruluşları "terk edip gitme" gibi bir seçeneğinin bulunmadığı ifade edildi.
Belgede, "Bunun yerine, uluslararası kuruluşların güçlendirilmesi ve aşırıcılıkla mücadele, nükleer silahların yayılmasının önlenmesi ve nükleer malzemelerin güvence altına alınması, dengeli ve sürdürülebilir bir ekonomik büyümenin sağlanması ve iklim değişikliği tehdidinde işbirliği içeren çözümlerin oluşturulması gibi ortak çıkarlara hizmet edebilecek toplu faaliyetlerin canlandırılmasına odaklanmalıyız" denildi.
Belgeye göre Obama, ABD'nin "dünyaya önderlik etmeye devam edecekse, ekonomik, ahlaki ve yenilikçi gücünü yeniden canlandırması gerektiğine" işaret etti. Obama, yönetiminin önceliklerini içeren 52 sayfalık belgede, aynen İkinci Dünya Savaşından sonra olduğu gibi, ABD'nin bugün de 21'inci yüzyılın gerçekliğini yansıtan bir uluslararası düzen ve küresel kuruluşlar sistemini şekillendirmesi gerektiğini belirtti.
"Küresel liderlik stratejisi"
Obama, belgenin giriş kısmındaki önsözde, "Önümüzdeki savaşlarda mücadele ederken, bunların ötesindeki ufukları görmeliyiz. Bunun için de ABD'nin gücü ve etkisinin temelini yeniden inşa eden bir ulusal yenilenme ve küresel liderlik stratejisini takip etmeliyiz" ifadesini kullandı.
Yasa gereği Amerikan başkanlarınca Kongreye sunulması zorunlu olan ve 2006 yılından beri ilk kez hazırlanan ulusal güvenlik stratejisi belgesinin bu yılki versiyonunda, "ulusal güvenliği neyin oluşturduğuna dair geniş bir anlayışa" yer verildi.
"Askeri üstünlüğün muhafaza edilmesi gerektiği ve ABD'nin uzun mesafelerde büyük çaplı askeri operasyonlar planlayabilecek ve bunları sürdürebilecek tek ülke olmaya devam ettiği" kaydedilen belgede, "Ancak askeri gücümüzü aşırı kullandığımız ya da tamamlayıcı araçlara yatırım yapmadığımız, bunları devreye sokmadığımız ya da ortaklarla hareket etmediğimiz zaman, ordumuza aşırı yük biniyor, Amerikalılar da daha fazla yükü omuzlarında taşıyor ve ABD, dünya genelinde daha çok dar kapsamda askeri gücüyle tanımlanıyor" denildi.
Belgede, Obama'nın, dünya düzenini yeniden şekillendirmeye çalışırken, çok taraflı diplomasiye askeri gücün ötesinde vurgu yapan yaklaşımı da resmileştirildi.
ABD'nin dünyadaki duruşunu güçlendirmek için, askeri güçle birlikte diplomasi ve ekonomik disiplini birleştiren yaklaşım içeren belgede, uluslararası sorumluluğu paylaşmak amacıyla Çin ve Hindistan gibi yükselen güçleri de içine alacak şekilde, ABD'nin geleneksel müttefiklerinin ötesindeki ortaklıkların genişletilmesi stratejisine yer verildi.
"Dört ulusal çıkar: Güvenlik, refah, değerler ve uluslararası düzen"
Belgede, "düşman ülkelerle" temas kurmaya yönelik kararlılık tekrarlandı, ancak İran ve Kuzey Kore'nin nükleer programlarıyla ilgili uluslararası yükümlülüklerini görmezden gelmeleri halinde onları izole edecek "çoklu araçların" bulunduğu uyarısı yer aldı.
"Birbirinden ayrılamaz dört kalıcı ulusal çıkara" işaret edilen belgede, bunlar "güvenlik, refah, değerler ve uluslararası düzen" olarak sıralandı.
Ekonomi ve bütçe açıkları konularında zorluklardan geçildiği ve 1930'lardan bu yanaki en kötü mali krizin geride bırakılmaya çalışıldığı bir dönemde, belgede Amerikan ekonomisinin kendi içindeki durumuyla ABD'nin denizaşırı ülkelerde sahip olduğu itibar arasında açık bir bağlantı kuruldu.
Ekonomik gelecek için, daha iyi eğitim, ulusal borcun azaltılması, temiz enerji endüstrisinin daha güçlü kılınması, daha fazla bilimsel araştırma ve sağlık sisteminin yenilenmesi gibi adımlar üzerinden "daha iyi bir temelin" yaratılmasının öneminin altı çizilen belgede, Obama, bu alanlardaki başarının, ABD'nin yurt dışında sahip olduğu etkinin sürdürülmesi açısından önemli olduğunu belirterek, "Yurt dışındaki gücümüz ve etkimiz, bizim kendi evimizde attığımız adımlarda başlar" ifadesini kullandı.
Ekonomik büyümenin desteklenmesi ve mali durumun düzene sokulmasının uluslararası güvenlik önceliklerinin merkezinde yer alması gereğine işaret edilen belgede, "Çabalarımızın merkezinde, Amerikan gücünün kaynağı olarak hizmet gören ekonomimizi yenileme kararlılığımız yer alıyor" denildi.
Çin-El Kaide
Belgede, ABD'nin karşılıklı ilgi alanlarında Çin ile birlikte çalışmaya devam edeceği, ancak Çin'in askeri büyümesini de ulusal çıkarların korunduğunu temin edecek şekilde, görmemezlikten gelmeyeceği belirtildi.
Çin'in dünya meselelerindeki daha aktif rolünden takdirle bahsedilen belgede, ancak bu ülkenin sorumlu biçimde davranması gereğine işaret edildi.
Belgede, El Kaide'nin "parçalanması ve yenilgiye uğratılması" hedefi yinelenirken, ABD'nin insan haklarını desteklemesi ve teşvik etmesi gereği vurgulanarak, işkencenin Amerikan ulusal güvenliğinin aracı olmadığı belirtildi.
Strateji belgesinde, geçen Noel'de bir Amerikan yolcu uçağına düzenlenen saldırı girişimi gibi "içeriden kaynaklanan terörizm" konusu da en üst düzeydeki öncelikler arasında sıralandı ve "teröristlerin hukukun üstünlüğü ilkesiyle uyumlu olarak adalet önüne çıkarılması kararlılığı" tekrarlandı.
Obama'nın Guantanamo Üssünün kapatılması sözünün yinelendiği, ancak bunun nasıl ve ne zaman olacağına dair ayrıntıların yer almadığı belgede, Irak, Afganistan ve Pakistan gibi konularda da yönetimin bilinen görüşleri yeniden dile getirildi.
"Türkiye ile temas halinde olmaya devam edeceğiz"
Belgenin "Avrupalı müttefikler" bölümünde Türkiye'den de bahsedilerek, "Türkiye ile başta bölgesindeki istikrarın takibi konusu olmak üzere, geniş çaptaki karşılıklı hedefler üzerinde temas halinde olmaya devam edeceğiz" ifadesi kullanıldı.
ABD'nin, Balkanlar'da istikrar ve demokrasinin ilerletilmesi, Kafkaslar ve Kıbrıs'taki sorunların çözüme kavuşturulmasına olan bağlılığının süreceği de belirtilen belgede, "Avrupalı müttefiklerimizle olan ilişkimiz, ABD'nin dünyayla olan diyaloğunun köşetaşı olmaya devam ediyor" denildi.
Belgede, Washington'ın Japonya ve Güney Kore gibi Asya ülkeleriyle Kanada ve Meksika gibi ABD'nin yarıküresindeki ülkelerle güçlü ortaklığına vurgu yapılırken, İsrail'den de kısaca bahsedilerek, bu ülkeyle "güçlü ortaklığın" muhafaza edilmesi ve İsrail'in Orta Doğu'ya "kalıcı entegrasyonunun" desteklenmesinin önemi dile getirildi.
Strateji belgesinde, ABD'nin, Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkeleri dahil olmak üzere Arap ülkeleriyle "bölgedeki kilit güvenlik ilişkilerini geliştirmeye devam edeceği" de belirtildi.
Amerikan yönetiminin stratejisinin önemli bir bölümünü, Çin, Hindistan ve Rusya gibi diğer kilit etki merkezleriyle olduğu kadar, etkileri giderek artan Brezilya, Güney Afrika ve Endonezya gibi ülkelerle temasın genişletilmesinin oluşturduğu kaydedildi.
Belgede, Türkiye'nin de üyeleri arasında yer aldığı G-20'ye verilen öneme dikkat çekilerek, G-20'den "uluslararası ekonomik işbirliğinin ilk sıradaki forumu" olarak bahsedildi.
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu