"Öcalan muhatap alınsın mı sorusunun vakti geçti"

SHP Genel Başkanı Hüseyin Ergün, "Abdullah Öcalan muhatap alınsın mı?" sorusunun vaktinin çoktan geçmiş olduğunu ifade ederek "Abdullah Öcalan kendisini zaten muhatap kılmış. Abdullah Öcalan'ın etkisi altındaki insanlar Türkiye Cumhuriyeti ordusuyla savaşıyorlar" dedi. Ergün, Kürt sorununun çözümüne katkıda bulunacak görüşlere açık olunması gerektiğini belirterek "Bize el uzatılıyorsa ona cevap verilmesi hepimiz bakımından en doğru yoldur" diye konuştu.

Abdullah Öcalan'ın 15 Ağustos'ta açıklaması beklenen Kürt sorunu için çözüm paketi konusunda değerlendirmede bulunan Ergün, Kürt meselesinin Türkiye'nin temel sorunu olduğunu vurgulayarak "1984'ten beri de silahların patladığı, insanların öldüğü, öldürüldüğü, binlerce insanın dağa çıktığı, 40 bine yakın ölü verdiğimiz ve 17 bin failimeçhulün olduğu bir tablo var" dedi. "Bu tablonun içinde Türkiye toplumunun dayanıklılığı olmasaydı belki bu etnik çatışmaya doğru da gidebilirdi" diyen Ergün, bu konuları biçimsel bir bakışla ele alamayacaklarını söyledi. "Abdullah Öcalan muhatap alınsın mı alınmasın mı?" sorusu için artık geç olduğunu kaydeden Ergün, şöyle konuştu:
"Abdullah Öcalan kendisini zaten muhatap kılmış. Abdullah Öcalan'ın etkisi altındaki insanlar Türkiye Cumhuriyeti ordusuyla savaşıyorlar. Bu, onun etkisi altındaki insanlar dağa çıkıyorlar ya da dağdan iniyorlar. Bu sorunun vakti çoktan geçmiş bulunuyor. Dolayısıyla böyle bir sorunun olmaması gerekir. Bu sürece olumlu katkıda bulunacak, silahların bırakılmasını, barış ortamının oluşmasını ve Türkiye'de Türklerin, Kürtlerin ve başka milliyetlerin eşitliğinin sağlanmasını gözetmemiz lazım. Hedefimiz o olursa öteki meseleler hakikaten teferruattırlar, bunlara da katiyen takılıp kalmamak lazım. Böyle formaliter bir meseleyle bu konu artık konuşulamaz."
 

"Açıklama tarihine takılmak doğru değil"

Abdullah Öcalan'ın çözüm paketini PKK'nın 1984'teki ilk saldırıları olan Eruh ve Şemdinli baskınlarının yıldönümü olan 15 Ağustos'ta açıklamasını ise Ergün şöyle değerlendirdi:
"Herkes kendi mücadelesini bir şekilde bazı metaforlarla götürüyor. Dolayısıyla onun da böyle bir tarihi seçmiş olmasının kendisi bakımından bir değeri vardır. Ama bence bu konuya takılıp kalmak doğru değil. Ne olacak yani 15 değil de 16'sında açıklasaydı olay değişecek miydi, bu kadar adam ölmemiş mi olacaktı, bu kadar insan faili meçhule gitmemiş mi olacaktı? O yüzden Türkiye'nin artık bunları bir tarafa bırakması lazım. Kanın durması, barışın yeşermesi için elinden ne geliyorsa yapması gerekir. Bize el uzatılıyorsa ona cevap verilmesi hepimiz bakımından en doğru yoldur."