Oğlu IŞİD bombacısı olan bir annenin isyanı: Devlet önlemedi

“Polise, emniyet müdürüne, savcıya, valiye yalvardım.Adıyaman’dan bu çocukların (IŞİD’e) gidişini devlet önlemedi. Bugün bu olayların olacağını biliyordu, biliyordu”

Oğlu IŞİD bombacısı olan bir annenin isyanı: Devlet önlemedi
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 14.10.2015 - 17:30

<video:388117>

 
5 Haziran’da Diyarbakır’da 5 kişinin ölümü, 300’ü aşkın kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan bombalı saldırıdan sonra IŞİD bombacısı olmaktan yakalanıp tutuklanan Orhan Gönder’in annesi Hatice Gönder  açıklamalarda bulundu.

Oğlunun Suriye’ye gitmesi sürecinde olan biteni fark ettiklerini, IŞİD’e katılımın engellenmesi için kıvrandıklarını anlatan Hatice Gönder, “Adıyaman’da bu çocuklar gidiyorsa, gittiği zaman devlet bunu önlemedi. Önlemediyse bugün bunların olacağını devlet biliyordu, biliyordu” dedi.
Adıyamanlı gençlerin, hangi camilerde, hangi çay ocaklarında buluşup yönlendirildiklerini tek tek anlatan Hatice Güder, çocuğunun peşinden koştuğu günleri anlatırken, “Eğer benim çocuğum yarın bir gün, orada çocuğumu örgütleyip bu tarafa gönderir, bir şey olursa bunun vebalini, günahını kim verecek’ Bunu söyledim. Polise de emniyet müdürüne de, valiye de.. Defalarca gittim.. (AK Parti Adıyaman milletvekili) Ahmet Aydın ile de görüştüm. İsimleri yazdı cebine koydu. ‘Bizzat bu işle ben ilgileneceğim’ dedi. Gidiş o gidiş.” diye konuştu.

DİYARBAKIR BOMBACISINI AİLESİ ŞİKAYET ETMİŞ, POLİS İFADESİNİ ALMIŞ

Diyarbakır'daki HDP mitinginde bombayı alana yerleştirdiği belirlenen ve daha sonra düzenlenen operasyonla Gaziantep'te yakalanarak tutuklanan Orhan Gönder'in IŞİD'e katılmadan önce ailesi tarafından polise şikayet edildiği ortaya çıktı. Çocuklarındaki değişimden rahatsız olan anne ve babasının birkaç kez şikayetinin ardından geçen yıl 25 Haziran'da polisler Orhan Gönder'in ifadesine başvurdu. Gönder’in, polisteki ifadesinde hiçbir gruba üye olmadığını ve Alevi kökenli olduğu için namaz kılıp, oruç tutması ve Kuran okumasından dolayı ailesinin endişelendiğini ifade ettikten sonra serbest kaldığı öğrenildi.

ANNE: OĞLUM YAPMADIĞINI SÖYLÜYOR

Orhan Gönder'in Adıyaman'da yaşayan annesi Hatice Gönder, 2014 yılında oğlunun dershaneye gitmesinin ardından saç ve sakal uzatarak değişim yaşamaya başladığını ifade etti. Oğlundaki değişimden rahatsız olduğunu ve birkaç kez babasıyla polise şikayette bulunduklarını ifade eden anne Hatice Gönder, "Oğlum, bugün IŞİD'e katılan kişilerle arkadaşlık kurduktan sonra saç ve sakal bıraktı, tavırları değişti. Bundan rahatsız olduk ancak kendisi bize endişelenmememizi söyledi. Değişim sürünce polise gittik şikayet ettik, polis bir kez ifadesini aldı bıraktı. Daha sonra oğlum geçen yıl Ekim ayında evi terk edip Suriye'ye gitti. Sınırın her tarafını dolaştık, aylarca çocuğumuzu aradık ama bulamadık. Sonra bir gün polisler arayıp oğlumuz için Diyarbakır'a çağırdı. Bulunduğunu düşünerek Diyarbakır'a gittik, patlamayı yapacağı aklımızın ucundan geçmedi. Gittiğimizde patlamayı yaptığını duyduk. Kendisiyle konuştuğumuzda o gün de bugün de bombayla ilgisi olmadığını, kendisine tuzak kurulduğunu söylüyor."
Ailelerin çocuklarındaki değişime ve çevresine dikkat etmesi önerisinde bulunan Hatice Gönder, çocuğuyla ilgili şikayetçi olduğu zaman polisin duyarlı davranmadığını ve takibini yapabilse bugün patlamaların meydana gelmesinin engellenmiş olacağını da öne sürdü.
Orhan Gönder'in amcasının oğlu olan Ercan Gönder ise kuzeninin ve IŞİD'e katılan diğer kişilerin polis tarafından bilindiğini ancak Suriye'ye geçişlerinin önlenmediğini öne sürdü. IŞİD saldırılarının ardından büyük üzüntü yaşadıklarını, ancak ailelerinin ve Adıyaman'ın gündeme gelmesinden rahatsızlık duyduklarını ifade etti. Gönder, kuzeninin geçen yıl Kobani protestolarının ardından kendisine gönderilen ve PKK'lılar tarafından kendisi ve ailesinin öldürüleceğine ilişkin tehditlerin yazılı olduğu mektubu aldığı 13 Ekim tarihinde ortadan kaybolduğunu, söz konusu mektubu da Emniyet Müdürlüğü'ne verdiklerini kaydetti.

GÖZLER ADIYAMAN’DA, ADIYAMANLILAR RAHATSIZ


Öte yandan ANKARA'da cumartesi günü 97 kişinin yaşamını yitirdiği bombalı katliamdan sonra, daha önceki Diyarbakır ve Suruç'taki bombalı saldırılar nedeniyle gözlerin çevrildiği Adıyaman'da, herkes IŞİD ile anılmaya isyan ediyor.
Suruç bombacısı Şeyh Abdurrahman ve Ankara'daki saldırıyı yaptığı tahmin edilen ağabeyi Yunus Emre Alagöz'ün ailesinin ise Suruç saldırısının ardından kenti terk ettiği ortaya çıktı. Adıyaman'da, Suruç'ta canlı bomba olarak kendini patlatan Şeyh Abdurrahman Alagöz ile Ankara'daki canlı bombalardan biri olduğu tahmin edilen Yunus Emre Alagöz kardeşlerin işlettiği İslam Çay Evi'nde örgütlenen çok sayıda Adıyamanlı genç, geçen yıl içerisinde peş peşe sınırı geçerek Suriye'ye gitti ve IŞİD'e katıldı.
Ailelerin şikayet etmesinin ardından İslam Çay Evi kapatılırken, IŞİD'e katılan Adıyamanlı gençlerden Orhan Gönder, geçen 5 Haziran'da Diyarbakır'daki HDP mitingine patlayan bombayı alana yerleştirdiği gerekçesiyle tutuklandı. 20 Temmuz'da ise Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde canlı bomba olarak kendini patlatan kişinin yine Adıyamanlı Şeyh Abdurrahman Alagöz olduğu ortaya çıktı.

13 KİŞİ HAKKINDA DA YAKINLARI BAŞVURMADI

Türkiye'de meydana gelen bombalı saldırıları gerçekleştirenlerin Adıyamanlı olmasının ardından yapılan araştırmada son 2 yıl içerisinde kentten resmi olarak yakınlarının kayıp başvurusu yaptığı 18 kişinin Suriye'ye geçerek IŞİD'e katıldığı belirlendi. Bu kişiler 'terör nitelikli kayıp şahıs' olarak aranırken, güvenlik güçlerinin araştırmasında yakınlarının kayıp başvurusu yapmadığı ve farklı il ya da ülkelerde çalıştığını söylediği genç yaştaki 13 kişinin daha IŞİD saflarında olduğu belirlendi.

ALAGÖZ AİLESİ ŞEHRİ TERK ETTİ

Suruç'ta 34 kişinin öldüğü bombalı saldırıyı gerçekleştiren Şeyh Abdurrahman Alagöz'ün ailesi Temmuz ayında yaşanan saldırı sonrası kenti terk etti. Patlamada ölen oğullarının cenazesini bile almayan ve kentten ayrılan Alagöz ailesinin, çevre bir ildeki köyde yaşayan yakınlarının yanına yerleştiği öğrenildi.


VATANDAŞLAR RAHATSIZ

Çocukları IŞİD'e katılan bazı ailelerin şikayetinin ardından geçen yıl ocak ayında kapatılan İslam Çay Evi'nin bulunduğu işyerini kiralayanlar da burasının herkesin IŞİD'in merkezi olarak gösterildiği için iş yapamadıkları gerekçesiyle kapattı. Aylardır boş olan işyerinin bulunduğu sokaktaki esnaf iş yapamamaktan şikayet ederken, esnaf ve vatandaşlar ise Adıyaman'ın IŞİD ve bombalı saldırılar ile anılmasından rahatsız olduklarını dile getiriyor. Adıyaman'ın huzur şehri olduğunu ve terör örgütüne katılan kişilerin saldırılarının tüm şehre mal edilmesinden şikayet eden vatandaşlar, "Kendini bilmezlerin veya kandırılmış insanların yaptığı yanlışı tüm şehre mal etmeye çalışmak hepimizi üzüyor. Şehir dışına çıktığımızda tepki alacağımız endişesiyle Adıyamanlı olduğumuzu söylemeye çekinir hale geldik" dedi

ANNE HATİCE GÖNDER İLE AMCASININ OĞLU ERCAN GÖNDER’İN AÇIKLAMALARININ TAMAMI ŞÖYLE:

Hatice Gönder:
“Çocuğum dershaneye gidiyordu. 4-5 ay iyiydi. Gitti geldi. Hatta 7-8 ay. 7-8 aydan sonra anne rüya gördüm dedi. Namaza başladı. Namazı kıldı. Kuran’ı okudu. (İlk) 4-5 ay güzeldi, normaldi. Yapma dedik. ‘Anne rüya görmüşüm’ dedi. Biz çocuğun üstüne gitmedik. 4-5 ay normal kıldı. 4-5 aydan sonra bu çocuğun hal ve hareketleri değişmeye başladı. Çocuk herkesten uzaklaştı. Çevreden akrabadan herkesten uzaklaştı. Saç sakal bıraktı. Bol elbise giydi. Süreç bir buçuk sene sürdü. Ama benim oğlum kaybolmadan 6 ay önce Adıyaman emniyetine götürdüm. Ben bir kere, eşim iki kere gitti. Bir kerede çocuğumu götürdüm. Çocuğumun ifadesini aldılar. Dedim ki çocuğumun hal ve hareketleri değişiyor. Emniyet sizsiniz. Türkiye’yi yöneten sizlersiniz. Oğluma çare. Oğlumun ifadesini aldılar. Bizim yanımızda almadılar, tek aldılar. Geldik. 6-7 ay geçti. Bu çocuk ortadan kayboldu. Ben ve babası sınırlardan eve gelmedik. Hatay’dan Şanlıurfa sınırına kadar. Gittik haftalarca, karakola, savcılığa bildirmediğim yer kalmadı. Ben kendi adıma konuşuyorum. Diğer annelere bir şey diyemem. Sürekli aradım.

“TÜRKİYE’DE BÜYÜK BİR OLAY OLACAK”

Ben oğlum bu Diyarbakır olayı olmadan 10 gün önce Akçakale’den geldim. Aşiret sahibi yetkili kişiler var. Onlarla görüştüm. Dediler ki yenge sen git. Seçimden sonra biz Orhan’ı görürüz dedi. Getirtiriz dedi. Ben de geldim. Hatta bana orda birisi dedi ki; yenge bunlar konuşurken adam 72-73 yaşında yaşlı bir adam. Dedi ki; ‘kızım bunlar konuşurken -adam Suriyeli- dedi ki ben duydum. Seçimden 3 gün önce de sonra da Türkiye’de büyük bir olay olacak’ Gittim geldim zaten 10 gün sonra Diyarbakır’da bu olay oldu. Ben yine bilmedim. Gaziantep Emniyeti telefon etti. ‘Gelin oğlunuz burada götürün’ Biz de sevindik. Dedik ki çocuğumuz yakalamışlar alıp getiririz. Gaziantep’e gece 01’de gittik. Emniyet Müdürünü aradık. Dedi ‘biz sizi görüştüremeyiz. Sabahı bekleyin’ Sabahın 06.30’nda beni aradılar dedi. ‘Çocuk Diyarbakır’da Diyarbakır’a gelin’ Patlamayı Orhan’ın yaptığını bilmiyordum. Ne gördüm ne de haberim var. Benim çocuğumun Suriye’ye gittiğini devletten öğrendim. Ben Ankara’ya yazı gönderdim. Yazı bana geldi. Çocuğunuz IŞİD terör örgütüne katılma amacıyla gitmiş. Başbakanlık bana cevap verdi. Mektup gönderdi. Ben o zaman öğrendim. Benim çocuğum 18 yaşında. 30, 35 yaşlında olsa derim ki boynu altında kalsın. Gitsin ne hali varsa görsün. (Cezaevine) Gittim Orhan oğlumla 2,3 kere görüştüm. Anne ben yapmadım bana tuzak kurdular. Ben böyle bir şey yapamam. Benim çocuğumu Adıyaman merkezde bırak Diyarbakır’a, Şanlıurfa’ya git dense gidemez. Diyarbakır ne tarafta diye sorsan bilmez. Diyor anne ben yapmadım. Geldiler asker kaçağısın diye bana kağıda imza attırdılar. 3 tane polis geldi. Bana imza attırıp gittiler dedi. İkindi namazından sonra geldiler elimi kelepçeleyip götürdüler. Oteli basarak. Haberim bir şeyden yoktu dedi. Gaziantep’te yakalıyor götürüyorlar. Bir şey söylemiyorlar. Diyarbakır’a götürüyorlar. Diyarbakır’da söylüyorlar. İşte bu bombalama olayının içindesin diye. Ben yapmadım diyor. Alagözleri sonradan öğrendik. Alagözler’den Adıyaman’da 3 aile var. Hatta Orhan’a da sordum anne ben tanımıyorum dedi. Ne görmüşlüğüm, ne de tanıyorum dedi.

“ŞİMDİ KANIMIZ KURUYOR. KAFAYI YİYORUZ”

Şimdi kanımız kuruyor. Kafayı yiyoruz. Ben 3 gündür içerideyim. Adıyaman çok büyük bir yer değil. Adıyaman’da bu çocuklar gittiği zaman devlet bunu önlemedi. Önlemediyse bugün bu olayların olacağını devlet biliyor. Biliyordu. (AK Parti Adıyaman milletvekili) Ahmet Aydın ile de görüştüm. Milletvekilleri ile. Salih Fırat da gelmişti. Ahmet Aydın isimleri yazdı cebine koydu. ‘Bizzat bu işle ben ilgileneceğim’ dedi. Gidiş o gidiş. Benim çocuğumun Suriye’ye gittiğini devletten öğrendim. Eğer benim çocuğum, yarın bir gün orada çocuğumu örgütleyip bu tarafa gönderip bir şey olursa bunun vebalini, günahını kim verecek? Bunu söyledim. Polise, emniyet müdürüne, valiye söyledim. Yüzlerce emniyet müdürünü, valini yanına gittim. Maraş Camii’nde örgütlendi. İslam Çay Ocağı’nda beyni yıkandı. Gaziantep Camii’nde toplanıldı. Oradan da Suriye’ye geçildi. Çocuklarına sahip çıksınlar. Benim çocuğum rüya görmüşüm dedi. Namaza başlayacağım dedi. Babası dövdü. Ben kızdım. Sonra dedim ki benim oğlum 18 yaşında pırıl pırıl bir genç. Belki dedim rüya görmüştür. Belki ben oğlumun günahını vebalini alıyorum. Düştüğüm hale bak”

ORHAN GÖNDER’İN AMCASININ OĞLU ERCAN GÖNDER: “SUÇ UNSURU YOK” DEDİLER

“Emniyet mercilerinde hal ve hareketlerinden şüphelendiğimize dair bilgiler verdik. Onlar daha önce bir defa çağırıp ifadelerini aldılar. Ondan sonra bu işi bıraktılar. Dediler ki herhangi bir suç unsuru olmadığı için biz hiçbir şey yapamayız. Biz bunların bu işi yapamayacağını bu kadar çok masum insanın bu kadar canavarlaşacağını tahmin edemedik. İslam Çay Evi’nde bunların gidip sohbet ettiklerini öğrendik. Kötü bir şey yapmıyoruz sohbet ediyoruz. Daha sonra IŞİD’in bayrağının oraya asıldığını duyunca tamamen bu işin bu farklı boyutta olduğunu anladık. Bunun üzerine oraya gittik. Tartıştık, kavga ettik. Suç duyurusunda bulunduk. Daha sonra emniyette kontrol etmiş. Yine bir suç unsuru bulunmamış. Bizim dışımızda da 3, 4 aile de şikayetçiydi bu konuda. Burası küçük bir yer aynı adamla gün içerisinde 6,7 defa karşılaşabilirsiniz. Emniyet görevini yaptı, yapmadı tam olarak bir şey diyemeyiz. Sonuçları ortada görüyoruz. Bugün her defasında Adıyaman’ın güdeme gelmesi biz çok rahatsız ediyor. Her defasında Orhan Gönder’in gündeme gelmesinden biz rahatsız oluyoruz. Tamamen ben yapmadım diyor. Kesinlikle ben bu işi yapmadım bu konunu araştırılmasını istiyor. Ben bomba götürmedim diyor. Ben bunu yapmayacağımı siz benden daha iyi bilirisiniz diyor. Çünkü Orhan’ın önceki yaşamında aşırı sosyal, cesareti olmayan genç bir çocuktu. 6-7 Ekim olayları vardı. O süreçte anne baba Elbistan’a akraba ziyaretine gidiyor. Kardeşleri birlikte o burada yalnız kalıyor. Evde Kuran okuyor, namaz kılıyor. Bu olaylar başlayınca kardeşi ile konuştuktan sonra kardeşi dedi ki çok ciddi şekilde rahatsız oldu ve korkmaya başladı. Kendisinin deşifre edildiğine inandırılmış. Burada eğitim verenler, kandıranlar çocuklara bunu iyi aşılamışlar. Aile düğünümüze, bir aile geldi. Arıyoruz ulaşamıyoruz. Arıyoruz ulaşamıyoruz. Telefon bir kereden kapanınca biz anladık kötü bir şey olduğunu. Bu çocuğun kandırıldığını, gittiğini, götürüldüğünü düşündük. Biz hemen eve geldik. Evde bir mektup bulundu”

PKK DA TEHDİT ETMİŞ

“Bu mektupta, PKK’nın onları tehdit ettiğini, deşifre olduğunu, kendilerine bir zarar geleceğini ihtimali üzerine bununla ilgili bir mektup bırakılmış bizimle birlikte 5 aileye. 5 aileye bırakılan mektuplar da aşağı yukarı aynı kalemden aynı yazı karakteri ile çıkmış. O mektupla emniyete müracaatta bulunduk. Yaklaşık yarım saat 45 dakikadır bu çocuk kaybolmuş bu anlamda elinizden geleni yapın diye müracaat ettik. Onlar da araştıracağız dediler. Aileyi sabaha kadar soruşturdular ifade aldılar. Gidilen noktayı biz aşağı yukarı filan kavşaktan diye de söyledik. Onlar da kesin emin olmadıklarını, reşit olduklarını, bizim çeviremeyeceğimizi, yasaların buna izin vermediğini söylediler. Bizim kendi ailemizden böyle bir canavar çıkartıp da böyle bir şeye sokmaları bizi darmadağın etti. (Güya) Biz bilinçli olarak örgütlenmişiz, aile, Adıyaman olarak Ankara’da Suruç’ta patlattırdık gibi bir izlenim alıyoruz halktan. Saflaştırıldık. Bu süreci yaşıyoruz. Çok ağır. Emin olun Ankara’daki barış mitingine katılmak istedim. Sadece soy ismimden ve daha önceki bu olaydaki şu an kuzenimden dolayı gidemedim. Bir şey olsaydı, ben yaralanmış olsaydım. Bombacının amcasının oğlu da buradaydı denecek korkusu ile bugün biz en insani haklarımızı savunamayacak derecede kaldık”

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler