Öğrenci kenti çözüm süreciyle birlikte karıştı
Son dönemde üniversite kampuslarından arka arkaya 'karşıt görüşlü öğrenciler arasında' kavga haberleri gelmeye başladı. Eskişehir'de üniversite kampusunda dolaşıp öğrencilerle, öğretim üyeleriyle, halkla konuştuk...
Eskişehir, iki üniversiteli bir kent. Anadolu Üniversitesi ve “ondan doğan” Osmangazi Üniversitesi’nde 50 bini aşkın öğrenci var. Anadolu Üniversitesi’nin 1 milyonu aşkın açık öğretim öğrencisini de unutmayalım.
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, “Anadolu Üniversitesi’nin efsane rektörü”. Büyükerşen, hem iki üniversiteye, hem de kente damgasını basmış. Eskişehir’e “deniz getirip!” plaj yapan Büyükerşen, kentini parklarla donatmış, heykellerle süslemiş. Porsuk Çayı boyunca kafeler ve barlar sokağı gençlerle dolu. Eskişehir genç bir kent ve herhalde öğrenci olmanın en rahat, en keyifli olduğu kentlerden biri. Ancak, çözüm süreciyle birlikte kampuslar karışmaya başlamış. Bildik sağ-sol kavgalarına eklenen ve “ulusalcı, sosyal şoven” “Sorosçu, PKK kuyrukçusu” suçlamalarıyla alevlenen kavgalar yeni gerilimlerin habercisi... Anadolu Üniversitesi’nin Yunus Emre ve İki Eylül kampusları, Osmangazi Üniversitesi’nin de Meşelik Kampusu var. Eskişehir muhabirimiz Can Hacıoğlu ile birlikte önce geçen günlerde karışan Yunus Emre Kampusu’na uğradık.
8 Nisan’da Silivri’de yapılacak olan duruşma öncesinde Türkiye Gençlik Birliği (TGB) üyesi gençler bildiri dağıtmak isteyince, kendilerini engellemek isteyen gruplara polis müdahale etmiş, camlar kırılmış, gaz bombaları atılmıştı. Kampusta Öğrenci Kolektifi üyesi gençler 1 Mayıs mitingine çağrı bildirileri dağıtırken, hoparlörden Bandista’nın şarkıları yükseliyordu. Duvarlarda, Öğrenci Kolektifleri ve “Gençlik Muhalefeti”nin afişleri vardı. Kolektif üyesi gençlerle son kavgayı konuştuk.
'AKP baskı yapıyor’
Gökhan Ergun, “Dicle Üniversitesi’ndeki olaylardan sonra başlayan bir süreç var. Hizbullah, ülkücüler saldırılarda bulunuyor. Burada saldırıda bulunan grup da TGB. Organize bir saldırı. Burası sosyal demokrat bir kent, TGB ulusalcı. İslamcıların saldırısı olunca herkes yanınızda olur ama TGB olunca anlatmakta zorluk oluyor” diyor. Bu “zorluğu” anlatmasını istediğimizde şunları söylüyor:
“Biz, TGB’nin üniversitede olmasını istemiyoruz. TGB’liler İstanbul’da AKP’li bir bakana karşı eylem yaptılar, gericileri, faşistleri, AKP’lileri üniversiteye sokmayacağız, dediler. Şimdi burada ‘öğrenci kimliği olan herkes üniversiteye girsin’ diyorlar. TGB’yi sol grup olarak görmüyoruz. Onlar sosyal şoven.”
Caner Ertay, Kolektif yönetim kurulu üyesi. “Burada TGB-Kolektifler kavgası yok, soldaki tüm gruplar TGB’ye karşı” diyor. Öğrenci hareketi ivme kazanırken “Hizbullah’ın, faşistlerin devreye girdiğini, provokasyonlar yapıldığını” söylüyor. “Karşıt görüşlü öğrencilerin çatışması” ifadesine tepki gösteren Caner Ertay, şunları söylüyor:
“TGB, AGD (Anadolu Gençlik Derneği), ülkü ocakları ve Hizbullah’ı kullanıyorlar. TGB’nin bildirilerinin içeriğini tartışmıyoruz. AKP’ye de karşıyız. Eski derin devlet AKP ile hesaplaşıyor. Eski kontrgerillanın bir yansıması TGB. Akil insanlara karşıyız. Ama akil insanları protesto edenlere bakın; TGB ile Alperenler, ülkücüler. TGB, kimliği olan herkese üniversiteye girsin kampanyası başlatıyor. Faşistlerin ve gericilerin özgürlüğü olmaz, onları üniversitede istemiyoruz. Milli değerleri kullanıyorlar. Türk bayrağı, Atatürk posteriyle yüzlerce kişi toplarsınız. Bunlar TGB’nin gerçek gücü değil. Hiçbir mücadele yapmadan, bayrak sallayıp burada yer edinmek istiyorlar. Ülkücülerle birlikte hareket ediyorlar, onların ‘milli merkez’inde MHP de var.”
Caner, çözüm sürecinin gerilimi artıracağını düşünüyor. “AKP, PKK’ye karşı elini güçlendirmek için gerginlik yaratıyor” görüşünde. Gökhan ve Caner, üniversitede “ÖGB (özel güvenlik birimi) saldırıları ve en az oy almasına karşın atanan piyasacı, yandaş rektör Davut Aydın’dan” yakınıyorlar. “AKP, üniversiteyi ele geçirmek istiyor. Tabanda tutmadığı için yukarıdan aşağıya üniversiteyi dönüştürmeye çalışıyorlar” diyorlar. Tiyatro kulübünü kapatıp kariyer kulübü açmak istediklerini anlatıyorlar. “Gençlik festivali yapmak istedik, parasız diye salon verilmedi. Üniversiteye CEO’lar getirtilip konferanslar verdiriliyor. ‘Yaşam boyu eğitim’ diye öğrencilere sürekli paralı sertifika programları konuyor. Mimarlıkta fotoshop dersi konmuyor. Fotoshop için ayrıca paralı sertifika programı yapılıyor. Kariyer kulüpleri ile müthiş bir bencillik yayıyorlar” eleştirilerini dile getiriyorlar.
‘Ortam daha da gerilecek’
Son olayları TGB’li öğrencilerle de konuştuk. Güney Karagüllü ve Şafak Bayraktar, Osmangazi Üniversitesi öğrencileri. Güney Karagüllü, Yunus Emre Kampusu’nda yaşanan olayları şöyle anlatıyor:
“8 Nisan Silivri duruşması öncesinde 3 gün boyunca çalışma yaptık. PKK kuyrukçusu grupların -Kolektifler, Gençlik Muhalefeti, ÖDP dahil- tehditleriyle karşı karşıya kaldık. İlk iki gün karşılıklı sloganlaşma oldu, 3. gün şişelerle, taşlarla saldırdılar; polisle çatıştılar. Elbette polisin sert müdahalesi doğru değil. Ama polisi üniversiteye çeken de onların eylem tarzı.
Soros destekli polis ajanları sızmış gruplar ne kadar sol olabilir? Biz onları solcu görmüyoruz. 4 yıldır Nevruz kutlamalarında PKK pankartları açılıyor, Cumhuriyetin üniversitesinde bölücü faaliyetler suç ama Rektör bunlara sessiz kalıyor. Her türlü fikir tartışılır ama bölücü, gerici faaliyetlerin önü kesilmeli. Eğitim bir haktır, öğrenci kimliği olan herkes fikrini açıklamalıdır. Ama Türkiye’yi bölmek ve gericileştirmek maksatlı bir yaklaşımı, liberal demokrasi anlayışını benimsemiyoruz.”
Güney de “bölünme süreci” diye nitelendirdiği gelişmelerin ortamı daha da gereceği görüşünde. TGB’liler “Anadolu Üniversitesi Rektörü’nün her devrin adamı, yerel seçimlerde AKP’nin Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan Osmangazi Rektörü Prof. Dr. Hasan Gönen’in ise iktidarın adamı olduğunu” ifade ediyorlar. Güney, Eskişehir’in rahat bir kent olduğunu söylüyor, ama “yozlaşmadan” yakınıyor. “Kent, Cumhuriyetin kültürünü yansıtmıyor. Yoz kültür var, barlar sokağından çıkmayan sistemin yarattığı bir apolitik gençlik var” diyor.
600 sandviç bombası!
Osmangazi Üniversitesi’nde yemek fiyatları yükseltilince protesto eylemleri yapıldı. Arkadaşlarına dağıtmak için 600 sandviç hazırlayan öğrenciler yemekhaneye sokulmadı. Rektörlüğün açıklamasına göre öğrencilerin yemekhaneye girmesine “öğrencilerin hazırladığı sandviçlerin hangi koşullarda hazırlandığının bilinmemesi” nedeniyle izin verilmemiş. Olayların yaşandığı Meşelik Kampusu’nda bir grup öğrenciyle sohbet ettik. Mustafa, “Yemekler çok kötü, meşhur bir çorba var, rengi değişiyor, tadı değişmiyor” diyor. Son olaylarda dayak yiyip gözaltına alınan Emre Güneş, yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
“Nitelikli, sağlıklı ve ucuz beslenme istediğimiz için Rektör bizi terörist ilan etti. Yemek fiyatları sene başında 1 lira 20 kuruştan 1 lira 30 kuruşa, bu dönem başında ise 1 lira 50 kuruşa çıktı. Buna ek olarak ikinci basış fiyatı da artırıldı; önceden ikinci defa yemek alındığında karttan 3 buçuk lira çekilirken şimdi 4 lira çekiliyor. 5 bin imza topladık. 400 kişiye yakın bir grup bunlarla birlikte rektörlüğün önüne yürüdük, bir grup temsilci bu imzaları teslim edecektik.
‘Ben copa kafa atmışım’
Rektör kabul etmeyince oturma eylemi yaptık. Yemekhaneyi boykot kararı aldık, arkadaşlarımızla paylaşmak için 600 sandviç hazırladık. Özel güvenlikçiler yolumuzu kesti, sanki molotof kokteyli taşıyoruz, sandviç taşıyorduk! Yemekhaneye sokmadılar. Özel güvenlikçiler bizi coplayıp tekmeledi ve kelepçe takıp gözaltına aldı! Sonra sivil polislere teslim ettiler. Rektör, ‘İlk saldırıyı üniversite öğrencileri yaptılar. Öğrencilerin ayaklarına oturdular’ dedi, ne demekse? Uçan tekmeler atmışız! Ben de copa kafa atmışım! Getirdiğimiz sandviç kasalarının içinden bıçaklar çıktığına ilişkin söylentiler yayıyorlar. Yakında o kasaların içinden başka silahlar, uyuşturucu maddeler de çıkabilir, bilemiyoruz! ”
Emre Güneş, “Burada kantinciler özel güvenliğin, özel güvenlikçiler ise çevik kuvvetin görevini yerine getiriyor” diyor. Olayları protesto için iki bin kişinin eylem yaptığını anlatırken, “ ‘Piyasacı, gerici, işkenceci rektör istifa’ pankartı açıldı. Rektör, eylemcilerin bizim üniversiteden olmadığını söylüyordu. Bu nedenle ‘Arkadaşlar, kimliklerimizi çıkarıp gösterelim, Hasan Gönen Osmangazili olduğumuzu görsün’ dedik. Kimliklerimizi topluca rektörlüğe doğru salladık. Osmangazi sol geleneği ve siyaset kültürü olan bir üniversite değil. Anadolu Üniversitesi solcuların, Osmangazi AKP’lilerin, ülkücülerin, denirdi. Artık bu imaj sarsıldı” diye ekliyor. Grupta bir Emre daha vardı. Ona, “Süreç üniversiteleri nasıl etkiler” diye sorduğumuzda “Çözüm süreci, ulusalcı, faşist üslup için politik alan yaratıyor. ODTÜ’de faşistler yok, TBG’liler oraya girmeye çalışıyor. Bu süreçte gerilim daha da artar” yanıtını veriyor.
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- 6 asker şehit olmuştu