Orta Vadeli Program açıklandı
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin bu yılın sonunda yüzde 7,5, 2012 yılında yüzde 4, 2013 ve 2014 yıllarından itibaren de nisbi bir toparlanmayla yüzde 5'lik büyümesini beklediklerini söyledi.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Orta Vadeli Programı açıkladığı basın toplantısında, dünya ticaretindeki artış hızının 2011 ve 2012 yıllarında yavaşlayacağını, dünya ekonomisindeki büyüme yavaşlarken petrol fiyatlarında gevşeme öngörmediklerini belirtti. Türkiye'nin tüm dünyada yaşanan olumsuz tabloya rağmen istikrarlı bir büyüme trendi sürdürdüğünü anlatan Babacan, Orta Vadeli Programın da Türkiye'de refah seviyesinin yükseltilmesi ve istihdamın artırılması amacıyla hazırlandığını kaydetti.
Türkiye'nin kamu borç stoğunun 2009 yılında ekonomideki daralmanın ve bütçe açığının artmasının etkisiyle yüzde 46,1'e çıktığını, geçen yıl ise bu oranın yüzde 42,2 olduğunu belirtti. Kamu borç stoğunun bu yıl sonunda yüzde 39,8'e ineceğini öngördüklerini ifade eden babacan, program dönemi sonunda yani 2014 yılı sonunda bu rakamın yüzde 32'ye inmesini öngördüklerini bildirdi. Büyümenin, bu yılın sonunda yüzde 7,5, 2012 yılında dünyadaki ve Avrupa'daki büyüme oranlarındaki düşüşe paralel bir şekilde Türkiye'de de yüzde 4 olarak gerçekleşmesini beklediklerini anlatan Babacan, ancak 2013 ve 2014 yıllarından itibaren de nisbi bir toparlanmayla yüzde 5'lik büyüme öngördüklerini kaydetti.
'Bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 1,7'ye düşmesi bekleniyor'
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, cari işlemler açığının ise bu yıl milli gelirin yüzde 9,4'üne ulaşmasını beklediklerini bildirdi. Cari açıkta artık azalış trendinin başladığını vurgulayan Babacan, gelecek yıl yüzde 8'e, 2013 yılında yüzde 7,5'a, 2014 yılında yüzde 7'ye düşmüş bir cari açık öngördüklerini kaydetti. Merkezi yönetimin bütçe açığının bu yılın sonu itibariyle milli gelire oranının yüzde 1,7'ye düşmesini beklediklerini ifade eden Babacan, 2012'de bu düşüşün devam ederek, yüzde 1,5'a, 2013'de yüzde 1,4'e, 2014'e de yüzde 1'e inmesini öngördüklerini kaydetti.
Babacan, işsizlik oranının bu yıl yüzde 10,5, program döneminde de yüzde 10'un altına düşmesini beklediklerini bildirdi. Babacan, faiz dışı dengenin de mali politikalarla alakalı 2002 yılından bu yana kullandıkları en temel gösterge olduğunu belirterek, kamu maliyesi performansının en temel göstergesi olduğunu söyledi. Faiz dışı fazlanın yıl sonu itibariyle yüzde 1,2'ye ulaşacağını düşündüklerini belirterek, ''Yüzde 1,2 faiz dışı fazla vereceğiz. Bu yüzde 1,2'nin yaklaşık 0,8'i yeniden yapılandırma gelirlerinden oluşuyor. Yani biz eğer yeniden yapılandırma yapmasaydık, sosyal güvenlikte, vergi tarafında bu tahsilatları bu sene gerçekleştirmiş olmasaydık, faiz dışı fazlamız yüzde 0,4 olarak gerçekleşecekti. Kaldı ki biliyorsunuz bu yılın hedefi yüzde 0,3 idi'' dedi.
Yeniden yapılandırma gelirlerinin önümüzdeki yıl bu yılki kadar yüksek olmayacağını belirten Babacan, şunları kaydetti: ''Yüzde 0,33... Yani 2012 yılındaki 1,1 faiz dışı fazla rakamının içinde 0,33'lük bir yeniden yapılandırma geliri söz konusu. Yani yeniden yapılandırmayı yapmasaydık, gelecek sene de bizi faiz dışı fazla hedefimiz yüzde 0,8 olacaktı. Geçen yıl bunu 0,7 olarak açıklamıştık. Yani 0,7'den 0,8'e çıkıyoruz. Üzerine bir de yeniden yapılandırma gelirini eklediğimizde 1,1'e ulaşıyoruz. 2013 yılında ise yeniden yapılandırma gelirlerinin etkisi iyice azalıyor. Dolayısıyla bu yılın artık 'yeniden yapılandırmanın etkisinin ortadan kalktığı bir yıl olarak' kabul edebilirsiniz ve 2014'te de yüzde 1,5... Dolayısıyla bu, bizim kamu maliyesindeki sıkı duruşumuzun korunarak, devam etmesi hatta bir miktar daha güçlendirilmesi olarak yorumlayabileceğimiz bir hedef.''
Babacan, otomobilde ÖTV oranlarındaki artış ile ilgili olarak da ''Motor hacmi 1,6 litrenin altındaki araçlarda hiç bir şey yok. 1,6 ile 2 litre arasındaki araçların anahtar teslim fiyatlarına yüzde 12,5, 2 litrenin üzerindeki araçların anahtar teslim fiyatlarına da yüzde 25'lik bir etkisi olacak'' diye konuştu.
'Tahmin yapmanın zor olduğu bir dönemdeyiz'
Orta Vadeli Programın önceliklerinin Türkiye'nin refah seviyesinin yükseltilmesi gibi bir ana şemsiye altında toplayacakları bazı öncelikleri içerdiği anlatan Babacan, programın temel önceliklerinin ''istikrarlı büyüme sürecinin devam edebilmesi, istihdamın artması, mali disiplininin sürmesi, yurtiçi tasarruf seviyesinin artırması, cari açığın azaltılması böylece makro ekonomik istikrarın güçlendirilmesi'' olduğunu vurguladı.
2012-2014 program döneminde maliye ve para politikaları ile makro ihtiyati düzenlemelerin ekonomimizin dış şoklara karşı dayanaklılığı artıracak bir çerçevede uygulanmaya devam edeceğini bildiren Babacan, şunları kaydetti: ''Önümüzdeki dönemde ticaret ortağı olduğumuz ülkeler başta olmak üzere, dünya ekonomisindeki gelişmeleri yakından izleyeceğiz ve orta vadeli programımızın temel çerçevesini korumak şartıyla gerekli olabilecek politika uyarlamalarını hızlı ve kararlı bir şekilde gerçekleştireceğiz. Biliyorsunuz şu anda ileriye doğru tahmin yapmanın zor olduğu bir dönemdeyiz. Bu sadece bizim için değil Avrupa için, Amerika için geçerli, küresel pek çok ekonomik gösterge için geçerli... Tahmin yapmanın zor olduğu bir dönemdeyiz. Biz ner ne kadar bu Orta Vadeli Programımızla bazı hedefler, tahminler öngörüler ortaya koyuyorsak da zaman içerisinde dünyadaki ve özellikle Avrupadaki gelişmelere bakarak, bu öngörülenin ve bazı politika alanlarının uyarlanmasında günün şartları neyi gerektiriyorsa, bu şekilde hareket edilmesinde de büyük fayda olacak.''
Statik değil, önümüzde dinamik bir süreç var
Burada konulara statik olarak bakmamak gerektiğini,önümüzde bir dinamik bir süreç bulunduğunu belirten Babacan, ''Bu dinamik sürecin gerektirdiği tutum tüm ekonomi yönetimimiz tarafından ortaya konulacak. Hep söylüyoruz otomatik pilot dönemi değil, manuel, mutlaka günlük, haftalık, aylık kararlarla politika araçlarıyla yürütülmesi gereken bir dönemdeyiz'' diye konuştu.
Temel politikalar
Temel politikalara bakıldığında, Orta Vadeli Programla ilgili gerek ekonominin genelinde ve hane halkı düzeyinde gelirlerin artırılması gerekse de tüketimin de dengeli bir şekilde gelişmesi yoluyla tasarrufların artırılmasının önemli olduğunu vurgulayan Babacan, temel politikalar arasında kamuda ve özel kesimde israfı azaltmaya yönelik politikalar, tasarruf bilincinin artırılmasına yönelik çalışmaların da bulunduğunu söyledi. Babacan, ''Sayın Başbakanımızın da hep vurguladığı gibi bir israf ekonomisi olmayacağız, bir verim ekonomisi olacağız. Tabi ki ihtiyaçlarımızı karşılayacağız. Tabi ki günlük alışverişimiz devam edeceğiz, ama israfa kaçanla gerekli olanı ayırt etmeyi de bilmemiz gerekiyor'' dedi.
Yatırımlar ve ihracatı artırmaya yönelik politikalar
İstikrarlı büyüme için özel kesim yatırımlarını, uluslararası doğrudan yatırımları ve ihracatı artırmaya yönelik politikaların devam edeceğini vurgulayan Babacan, temel altyapıda ve insan kaynaklarını geliştirme yoluyla ekonomik büyümeyi, destekleyici nitelikteki kamu yatırımlarını sürdüreceklerini kaydetti. İstanbul'un uluslararası bir finans merkezi olması için çalışmalara yoğunluk kazandıracaklarını anlatan Babacan, enerjide dışa bağımlılığı azaltıcı politikalara devam edeceklerini de bildirdi.
İşgücü piyasası
İşgücü piyasasının esnekliğini ve işgücünün niteliğini yükseltecek düzenlemeleri hayata geçireceklerini belirten Babacan, aktif işgücü politikalarıyla ekonominin istihdam oluşturma kapasitesini artıracaklarını ifade etti. Rekabet gücünü ve istihdamı artırma hedefi doğrultusunda, KOBİ'lerin desteklenmesine devam edeceklerini belirten Babacan, bölgelerdeki potansiyelin ve dinamiklerin ulusal büyüme ve kalkınmaya sağladıkları katkıyı artırmak için politikalar uygulayacaklarını bildirdi.
Mali disiplinden taviz yok
Sosyal yardım sisteminden işgücü piyasasına geçişleri kolaylaştıracak ve özendirecek çalışmalara hız vereceklerini vurgulayan Babacan, şöyle devam etti: ''Kamu maliyesinde mali disiplinden asla taviz vermeyeceğiz. Yatırım ortamının iyileştirilmesiyle ilgili eylem planının uygulamaya devam edeceğiz ki bu daha önce açıkladığımız bir plan bu. Bununla ilgili yasal düzenlemeyi de en kısa zamanda TBMM'ye göndereceğiz. İhracata dönük üretim ve girdi tedarik stratejilerini, ihracat pazarlarının çeşitlendirilmesiyle alakalı stratejilerimizi kararlılıkla devam ettireceğiz. İhracatta firmalarımızın rekabetin gücünü artırmak amacıyla yenilikçiliğe ve ar-ge'ye dayalı katma değeri yüksek markalı ürün ve hizmetlerinin üretim ve pazarlama süreçlerinin desteklenmesine devam edeceğiz. Üretim ve ihracatın ithalata olan yüksek oranlı bağımlılığını azaltmak amacıyla özellikle ara malı ve yatırım malında yurtiçi üretim kapasitesini artıracak ve ölçek ekonomisini sağlayıcı politikalara ağırlık vereceğiz. Ülkemizin ikili ve çok taraflı işbirliği kapsamında ihracatın artırılması amacıyla küresel ölçekli ve bölgede etkinliğini güçlendireceğiz, yakın coğrafyamızdaki iktisadi refah pazarının oluşturulması konusundaki gayretlerimize de ağırlık vereceğiz.''
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, para politikasının fiyat ve finansal istikrarın sağlanması ve korunması temel amaçları çerçevesinde yürütülmeye devam edeceğini belirtti. Kamu yatırımlarında eğitim, sağlık, teknolojik araştırma, ulaştırma, içme suyu ile bilgi ve iletişim teknolojilerinin geliştirilmesine yönelik alt yapı yatırımlarına öncelik vereceklerini belirten Babacan, şunları kaydetti: ''Kamu yatırımları; başta GAP, KOP ve DOKAP kapsamındaki yatırımlar olmak üzere, bölgeler arası gelişmişlik farklarını azaltmayı ve bölgesel gelişme potansiyelini değerlendirmeyi hedefleyen ekonomik ve sosyal alt yapı projelerine yoğunlaştırılacak. Gelir Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanunu başta olmak üzere temel vergi kanunlarının gözden geçirilmesi çalışmaları tamamlanacak. Başta yurt içi tasarruf yetersizliği ve cari açık olmak üzere büyüme ortamının sürdürülebilirliğini tehdit eden unsurlarla mücadelede vergi politikası, gerektiğinde etkin bir şekilde kullanılacak. Kamu taşınmazlarını etkili, ekonomik, verimli şekilde kullanılması ve ekonomiye kazandırılması için gerekli tedbirler alınacak, yine önümüzdeki dönemde eğitim politikalarımız büyük önem taşıyacak. Türkiye'nin uzun vadede cari açığının makul seviyelere inmesi, sıfırlanması hatta artıya geçmesi, ancak ve ancak doğru eğitim politikalarıyla mümkün. Çünkü Türkiye ancak, yüksek katma değer üretebilirse, daha yüksek katma değer üreten yapıya ulaşırsa, bu sorunu kalıcı olarak çözebilecek. Modern ekonomimizin gereği olan bilgi, becriyle donatılmış genç nesiller bizim uzun vadede mücadelemizde en önemli varlığımız olacak.''
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bugünkü tedbirlerden gelir beklentisinin 5,5 milyar lira olduğunu bildirdi. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile beraber Başbakanlıkta bugün düzenlediği basın toplantısında Orta Vadeli Programı açıkladı. Programın ardından Maliye Bakanı Şimşek, bugün yapılan vergi düzenlemelerine ilişkin bir soru üzerine, bu tedbirlerden toplam gelir beklentilerinin 5,5 milyar lira olduğunu kaydetti. Şimşek, bunun yaklaşık 771 milyon lirasının alkollü içeceklerden, 2 milyar 753 milyon lirasının tütün ve tütün mamüllerinden, 920 milyon lirasının motorlu taşıtlardan, 660 milyon lirasını cep telefonlarından, 350 milyon lirasının da KKDF oranlarındaki artışlardan oluşacağını kaydetti.
KKDF oranlarının artırılmasının tamamen cari açığa yönelik bir tedbir olduğunu belirten Şimşek, benzer şekilde cep telefonlarındaki ÖTV artışın da cari açığa yönelik bir tedbir olduğunu söyledi. Motorlu araç satışlarında binek muadili ticari araçlardaki artışın ise haksız rekabeti azaltmaya yönelik olduğuna dikkati çeken Şimşek, buna karşı tütün mamullerindeki düzenlemenin ise tamamen bir güncelleme olduğunu ifade etti.
'Bundan sonra herhangi bir vergi ya da oran artışı yok'
Maliye Bakanı Şimşek, bundan sonra herhangi bir vergi ya da oran artışının söz konusu olmadığını belirterek, ''Ama maktu vergide yeniden değerleme çerçevesinde bir güncelleme olabilir'' dedi. Şimşek, alınan tedbirlerin önemli ölçüde güncellemeleri içerdiğini, bir kısmının da cari açığa yönelik olduğunu söyledi. Alınan tedbirlere ilişkin olarak, Şimşek, ''Bunun bir artış olarak görülmemesi lazım. Bu tedbirler bütçe öncesi alınmış tedbirlerdir'' dedi.
Gazetecilerin sorularını yanıtladılar
Başbakan Yardımcısı Babacan ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Orta Vadeli Program'ı (2012-2014) bir basın toplantısıyla açıkladı ve ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Programda yer alan cari açık öngörüsü ile ilgili soru üzerine, cari açığın en önemli nedenlerinden birisinin enerjide dışa bağımlılık olduğuna dikkat çeken Babacan, ''Bu tabloya şöyle bir bakacak olursanız 2012, 2013, 2014 yıllarında hep 50 milyar hatta 50 milyar doların biraz üzerinde yakıt ithalatımız söz konusu. Yine ihracatımızın, ithalata bağımlılığı oldukça yüksek seviyelerde. Dolayısıyla büyüme, kuşkusuz cari açık üzerinde etkili. Ama tamamen büyümeyle ya da büyüme oranlarının değişmesiyle açıklamakta mümkün değil'' dedi.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de ÖTV ile ilgili bir soruyu yanıtlarken, ÖTV'deki artışların bir vergi artışı, bir zam olarak görülmemesi gerektiğini belirterek, bu artışların, 74 milyonun hakkı olan maktu vergi gelirlerinin tamamen güncellemesine, sınırlı güncellemesine yönelik olarak görülmesi gerektiğini söyledi. Şimşek, şöyle devam etti: ''Çünkü maaşlar artıyor, sağlık harcamaları artıyor, alt yapı harcamaları artıyor. Bütün harcamalarımız en az deflatör kadar artıyor. Aslında bir çok harcamamız deflatör artı büyüme kadar artıyor. Bazı sosyal harcamalarımız bunun çok ötesinde artıyor. Dolayısıyla tüm bu harcamalarımız artarken, maktu vergileri sabit tuttuğunuz zaman reel değerleri düşüyor. Bu güncellemelere, o çerçevede bakmanızda büyük yarar görüyorum. Diğer bazı unsurlar gelirden çok cari açığın sınırlanmasına yönelik. Tamamen ithalat boyutu yüzde 80-90 hatta yüzde 100'lere varan bir takım unsurlar var ve onları da o çerçevede görmekte yarar var.''
Şimşek, tedbirlerin önemli ölçüde güncellemeleri içerdiğini bir kez daha vurgularken, kısmen cari açığı besleyen unsurlara yönelik tedbirler olduğunu söyledi. Ekonominin canlı bir organizma olduğunu ve gerektiğinde aşağı ya da yukarı yönlü tedbirler alınabileceğini belirten Şimşek, ancak genel bir çerçevenin bulunduğunu kaydetti. Şimşek, şöyle devam etti: ''Bundan sonra herhangi bir vergi oran artışı falan gündemde değil. Yani şu anda maktu olan bazı vergileri güncelleme, yani yeniden değerleme oranı çerçevesinde güncelleme söz konusu olabilir. Vergilerin enflasyona karşı erimesine yönelik basit bir adım olarak görülmesi lazım. Bütün diğer ülkelerde otomatik. Ama ülkemizde Bakanlar Kurulu kararına bağlanmış. Birçok ülkede yıl değiştiği zaman parlamenterlere göre tüm maktu vergiler güncelleniyor. Türkiye'de de yapılması gereken bu. Ama zaman zaman biz vatandaşlarımıza yönelik kolaylıklar olsun diye yapmadığımız dönemler oluyor. Bu tedbirler, bütçe öncesi alınmış tedbirlerdir. O çerçevede görmek lazım. Ama bundan sonra birtakım yıl sonunda harçlar gibi alanlarda güncelleme çerçevesinde değerlendirilir. Ama özel, spesifik bir tedbir olarak görmüyoruz. Başbakan Yardımcısı Babacan da aynı soruyu yanıtlarken, Türkiye'de tüketilen sigarada kullanılan tütünün yaklaşık yüzde 80'inin ithal olduğunu vurguladı. En çok satılan ve Türkiye'de de ağırlıklı olarak üretilen motor silindir hacmi 1,6 litrenin altındaki otomobillerde bir ÖTV değişikliği olmadığını hatırlatan Babacan, 1,6 ile 2 litre motor silindir hacmi olan otomobillerin anahtar teslim fiyatına yansımasının yüzde 12,5 olduğunu bildirdi. Babacan, söz konusu artışların 2 litrenin üzerinde motor hacmi olan otomobillerdeki anahtar teslim fiyatına yansımasının da yüzde 25 olduğunu belirtti.
'İsraf ekonomisi olmayacağız, verim ekonomisi olacağız'
Babacan, büyüme hızındaki yavaşlamaya yönelik soru üzerine, ''Küçülmüyoruz, büyüme hızımız biraz düşüyor. 5. vitesle giderken, 4. vitesle gidiyoruz'' yanıtını verdi. Tasarruf önlemlerine ilişkin soru üzerine de Babacan, toplum olarak, israftan kaçınıldığı sürece, herkes ayağını yorganına göre uzattığı sürece, Türkiye'nin korkacak hiçbir şeyi olmadığını ve Türkiye ekonomisinin temellerinin sağlam olduğunu bildirdi. Dünyada yaşanan problemlerin temel kaynaklarına bakıldığında, söz konusu sebeplerin Türkiye ekonomisi için geçerli olmadığını ifade eden Babacan, ''Dolayısıyla halkımızın geleceğe güvenle bakması ve bütün kararlarında Türkiye'ye güvenmesi, burada son derece önemli. Öte yandan, israf ekonomisi olmayacağız, verim ekonomisi olacağız'' dedi.
Kıdem tazminatı ile ilgili soru üzerine de Babacan, kıdem tazminatının hükümet programında sosyal taraflarla istişare edilerek karar verileceği şeklinde yer aldığını kaydetti. Babacan, şu anda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanınının sendikalarla bunun bir ön görüşmesini yaptığını ve henüz verilmiş karar olmadığını söyledi. Babacan, ''Burada amaç bir yandan çalışanlarımızın haklarını güvence altına alırken, diğer yandan da işveren üzerindeki yükü daha öngörülebilir hale getirecek bir formulasyon. Haklarda geri gidişten bahsetmiyoruz. Hakları güvence altına almaktan bahsediyoruz. Dolayısıyla, bizim bu konudaki hazırlıklarımız öyle inanıyorum ki sosyal tarafların da destekleyeceği ve benimseyeceği niteliktedir. Ama her şeyle istişare edilecek, görüşülecek, nihai kararlar daha sonra verilecek'' diye konuştu.
'Yıl sonunda enflasyon yüzde 8'e yaklaşacak'
Öte yandan, Babacan konuşmasında, enflasyonun bu yıl sonu itibariyle muhtemelen yüzde 8'e doğru yaklaşacağını belirtirken, ''ancak daha önce de ifade ettiğim gibi bu özellikle kurdaki geçişgenliğin bir geçici etkisi. Ve bu geçici etkinin gelecek yıldan itibaren ortadan kalkacağını, 2012 yılı sonunda 5,2, 2013 ve 2014 yılında da yüzde 5 civarında seyretmesini bekliyoruz'' dedi.
Babacan, Orta Vadeli Programa ilişkin de ''kuşkusuz bundan sonraki dönemde uygulayacağımız tedbirlerin etkisi belli ölçülerde bu tahminlere yansıtılmış durumda. Sadece büyüme oranlarıyla bağlantılı bir tablo değil, bu aynı zamanda bazı alanlarda somut politika tedbirlerinin de devreye gireceğini varsaymış durumdayız'' diye konuştu.
Ekonomik kriz
Bir gazetecinin ''herkes kriz çarkının içinde ne kadar kişi işini kaybeder endişesi yaşıyor, işsizlik oranının artmaması için ne gibi önlemleri devreye sokacaksınız'' şeklindeki sorusu üzerine, ''o kelimeyi kullanmanın gereği de yok öyle bir durum da yok'' yanıtını verdi. Şu anda karşı karşıya olunan durumun ''dünya genelinde büyüme hızlarında düşme'' olduğunu belirten Babacan, negatif büyümeden bahsedilmediğini, ancak böyle bir büyüme durumuna kriz denilebileceğini söyledi.
Babacan, ''Şu anda öyle bir durum yok. Kriz psikolojisi dünyada da yok, Türkiye'de de yok. Olmamalı da... Bunun gereği de yok. Daha önce dediğim gibi 5. viteste giden bir arabanın 4. vitese düşmesini düşüneceksiniz bu, budur. İlerlemeye, büyümeye, istihdam üretmeye devam'' dedi. İşsizlikle mücadelede önemli faktörlerden birisinin büyüme oranı olduğunu, ama işgücü piyasasına yönelik alınan mikro ekonomik kararların da büyük önem arz ettiğini anlatan Babacan, OECD ülkelerinin toplamında son iki yılda istihdamda 13 milyonluk düşüş yaşandığına, Türkiye'de ise aynı dönemde 2 milyon 600 bin ilave istihdam yaratıldığına dikkat çekti.
''Biz bu trendin devam edeceğini öngörüyoruz'' diyen Babacan, büyüme makul seviyelerde olduğu ve işgücü piyasasına yönelik somut adımlar da atılmaya devam edildiği sürece başarılı olacaklarını ifade etti. Burada istihdamla ilgili üzerinde çalıştıkları yasama paketinin çok önemli olduğunu belirten Babacan, ''Paketin TBMM tarafından kabul edilmesi, yasalaşması ve uygulanmaya başlaması burada temel belirleyici unsurlardan birisi olacak. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız ile EKK'da bunu ele aldık. Onlara bir süre verdik. O süre bitince tekrar EKK'ya sunacaklar, biz de inceleyip en kısa zamanda uygulamaya sokacağız. Doğru politikalar uyguladığımız sürece işsizlikle mücadele konusunda olumlu sonuçlar elde edeceğimizi düşünüyoruz'' diye konuştu.
'Zaten ciddi bir disiplin söz konusu'
Babacan, mali kuralın önümüzdeki dönemde tekrar gündeme gelmesinin söz konusu olup olmayacağına ilişkin soruya cevap verirken de kriz döneminden sonraki ilk OVP'yi 2009 yılının eylül ayında açıkladıklarını hatırlattı ve o günden bugüne hedefleri tutturduklarını, bütçe, büyüme konusunda iyi sonuçlar aldıklarını, dolayısıyla uygulamada zaten çok ciddi bir disiplinin söz konusu olduğunu, bu nedenle de bugün itibariyle mali kuralın gündemlerinde olmadığını söyledi.
Ali Babacan, iç tasarruf miktarının arttırılması için bireysel emeklilik fonlarına yönelik adımlar atılıp atılamayacağına ilişkin soruya karşılık da ''bireysel emeklilikle ilgili konulara bakıyoruz. Bireysel emeklilik sistemi nasıl geliştirilebilir? Nasıl daha cazip hale getirilebilir? Bu üzerinde çalıştığımız konulardan bir tanesi çünkü bireysel emeklilik fonları tasarruf oranını artırmada önemli enstrümanlardan bir tanesi'' dedi.
Gelir vergisi reformu
Maliye Bakanı Şimşek de gelir vergisi reformuna ilişkin bir soruyu yanıtlarken, gelir vergisi reformunun önümüzdeki dönemde gerçekleştirecekleri önemli reformlardan bir tanesi olduğunu söyledi. Yeni düzenlemelerin daha çok istihdamı daha çok tasarrufu sağlayacak, ülke ekonomisinin daha rekabetçi, daha verimli hale gelmesini destekleyecek mekanizmalar ve unsurlar içereceğini anlatan Şimşek, bu konuda şimdiden oranlara ilişkin yorum yapmanın ise doğru olmayacağını, ama istihdam üzerindeki yüklerin daha aşağı çekilmesinin bütçe imkanları çerçevesinde doğru olacağını ifade etti.
Şimşek, ''Bütçe imkanlarıyla bunu sınırlı tutmak lazım. Özellikle kayıtdışılıkla mücadele açısından da bunun önemli olduğu kanısındayız. Geçmişte işveren sosyal güvenlik prim katkısını yüzde 19,5'ten yüzde 14,5'e indirdik. Buradaki indirim çok ciddi boyutlarda bir indirimdi. O çercevede imkanlar olursa tabi tekrar adımlar atılabilir'' diye konuştu.
Bakan Şimşek, biz gazetecinin ''eğer vergi artışları sadece güncelleme ise bu güncellemeler neden yeniden değerleme oranında yılbaşında yapılmadı da şimdi yapıldı'' şeklindeki sorusuna cevaben de şunları söyledi: ''Maktu vergilerde güncellemenin şimdi yapılmasının 2 nedeni var. Birincisi, ÖTV düzenlemelerinde bu yılbaşında yapılacak diye bir kayıt yok. İkincisi geçmiş deneyimlerimizde şunu gördük; biz bütçeyi hazırlayıp Meclise gönderdiğimizde oradaki rakamlardan herhangi bir üründe vergi artışı öngörülüyor mu, öngörülmüyor mu kolaylıkla çıkartılabiliyor. Bu da bazı ürünlerde, sektörlerde stok yapmaya ve dolayısıyla vergileri azaltmaya yönelik bir çabaya neden olabiliyordu. Bunu dikkate alarak bütçeyi göndermeden önce bu güncellemeleri yaptık.''
Şimşek, cari açık çerçevesinde alınan adımlar bir kenara bırakılırsa düzenlemenin hemen hemen tamamının yeniden değerleme oranı paralelinde ya da altında olduğunu da sözlerine ekledi.
'Bütçe zamanında teslim edilecek'
Şimşek bütçenin ne zaman Meclise sevk edileceğine ilişkin soruyu yanıtlarken de çalışmaların gece gündüz devam ettiğini dile getirdi. Şimşek, ''Ümit ediyoruz ki pazar veya pazartesi günü tamamlayıp gönderme imkanımız olacak'' dedi. Maliye Bakanı Kızılcahamam kampına dikkat çekilmesi üzerine de kampın çalışmalarına engel olmadığını söyledi. Teknik düzeyde çalışmaların devam ettiğini gerekirse kendisinin de Kızılcahamam'a uğrayıp geri geleceğini belirten Şimşek, ''bütçe zamanında teslim edilecek, orada en ufak bir tereddüt yok'' dedi.
Başbakan Yardımcısı Babacan da kendisine yöneltilen ''kamu çalışanlarıyla toplu sözleşme çalışmaları devam ediyor, memurlara yönelik düşünülen zam nedir'' sorusu üzerine, kamu çalışanlarının maaşlarıyla ilgili bazı varsayımlarının olduğunu ama bunların detaylarını şu anda paylaşmasının mümkün olmadığını söyledi. Babacan, OVP'den 2012'de bitmesi planlanan GAP'ın 2014'e kadar devam edeceğinin anlaşıldığı belirtilerek, ''bunun için işsizlik sigortası fonundan kaynak aktarılmaya devam edilecek mi?'' diye sorulması üzerine de şunları kaydetti: ''GAP Eylem Planımıza göre projenin 2012 sonunda bitmesi gerekiyordu. Bu gecikmeler ağırlıklı olarak teknik sebeplerle olan gecikmeler. Bütçe ya da kaynak problemi yok. Her sene GAP'a ayırdığımız rakamı kullanamıyoruz, şöyle ya da böyle artıyor. Çünkü bazen kamulaştırma beklenenden uzun sürüyor, hukuki sorunlar çıkabiliyor, ihale süreçleriyle ilgili aksamalar ya da projelerin akışında teknik sorunlar ortaya çıkabiliyor. Biz GAP Eylem Planımızı açıkladıktan hemen sonra bunun bütçe planlamasını yaptık ve kaynaklarını ayırdık. Kaynak sorunu yok. Yeter ki ilgili yatırımcı kuruluşlarımız teknik ya da hukuku sorunları aşabilsinler. Bizim amacımız en kısa zamanda en hızlı şekilde bunu bitirebilmek. İşsizlik sigortası fonundan kaynak aktarılmış, aktarılmamış toplam kamuya baktığınızda hiç birşey fark etmiyor. Toplam kamu için verdiğimiz faiz dışı denge var ya işsizlik sigortası oraya dahil olduğu için bizim bütçeden harcadığımız 1 milyar ile fondan harcadığımız 1 milyar arasında hiçbir fark yok. Toplam faiz dışı dengede aynı yeri buluyor. 2012 sonuna kadar da 1,2 milyarlık bir rakam kullanılacak ama biz oradan değil de bütçeden kullansak da toplam kamu dengeleri açısından farkı yok. 2012 sonunda o uygulamayı bitireceğiz, 2013'ten itibaren bütçeden devam edecek. Devletin parasının hepsi bir havuz, o havuzun hangi musluğundan harcarsanız harcayın fark etmiyor.''
Babacan, bu sözlerinin ardından gazetecilerin ''işsizlik sigortası devletin parası değil'' şeklindeki yorumlarına karşılık da ''Devletin katkısını da unutmayın. İşsizlik sigortası fonunun en önemli kaynaklarından bir tanesi de devletin katkısıdır. Kaldı ki bu projelerle istihdam üretiliyor ve işsizler iş buluyor'' dedi. Ali Babacan, OVP'nin emeklilere yönelik intibak çalışmasını da kapsayıp kapsamayacağına ilişkin de ''intibakla ilgili varsayımlar da bütçe rakamlarında, hedeflerde var. Nasıl kamu çalışanları için maaşlar belli varsayımlarla varsa emekliler için intibak da belli varsayımlarla bu rakamlar içinde var'' yanıtını verdi.
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu