"Osman Baydemir'i öldürmemi teklif ettiler"

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi’nin bitişiğindeki duruşma salonunda görülen davanın 256. duruşması yapıldı. CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, gazeteci Tuncay Özkan, emekli korgeneraller Mehmet Eröz, İsmail Hakkı Pekin, emekli tuğamiral Alaettin Sevim’in de aralarında 35 tutuklu sanık duruşmaya katıldı.

Gizli tanığın sesinin ve görüntüsünün salona yansıtılacağı sistemin hazırlıkları nedeniyle duruşma 1.5 saat gecikmeyle başladı. Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, gizli tanık Huzur’a 4 Kasım 2009 tarihinde Terörle Mücadele Şubesi’nde (TEM) alınan ifadesine dikkat çekerek bu konuları yeniden anlatmasını istedi. Gizli tanık Huzur, yasadışı DHKP-C örgütünde faaliyet gösterdiği süreç içerisinde edindiği bilgileri,  TEM’de anlattığını belirtti.
Kendisine biri astsubay 2 JİTEM’ci tarafından Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’i öldürmesinin teklif edildiğini öne süren  gizli tanık Huzur şöyle devam etti:

“JİTEM elemanı olarak tanıdığım şahıs Baydemir’in öldürülmesi için 2 itirafçının görevlendirildiğini, ancak kaçtıklarını, bana bu işi yapıp yapamayacağımı sordu. Bana yardım ettiği takdirde eylemi yapacağımı söyledim. Osman Baydemir eylemi bana devlet menfaati bir iş olarak anlatıldı. JİTEM’i devletin resmi kuruluşu zannediyordum. Sonra eylemin Türk-Kürt çatışması çıkarılması için yapılacağını anlayınca vazgeçtim.”

Başkan Özese, emniyet ifadesinde bir para konusunu geçtiğini anımsatınca gizli tanık Huzur “Bana bir para vaadinde bulunulmamıştır” diye konuştu.

Huzur, emniyet ifadesineki “200 milyara bu işi yapabileceğimi söyledim. O da 200 milyarın çok para olduğunu verilip verilmeyeceğini sorması gerektiğini söyledi” şeklindeki sözlerinin okunması üzerine “Evet 200 milyar lafı konuşuldu” dedi.

MİT binasının yanında

Savcı Mehmet Ali Pekgüzel’in soruları üzerine gizli tanık Huzur, JİTEM elemanı olduğunu söylediği kişileri 2005-2006 yılında Adana’da tanıdığını, kendisinin JİTEM binasına gittiğini söyledi. Pekgüzel’in JİTEM binasının nerede olduğunu sorması üzerine Huzur  “Adana’da Baraj Gölü’nün kıyısında MİT binasının yanında. Sivil giyimli askerler vardı” diye tarif etti.

Emniyet ifadesini kabul eden Huzur “Diyarbakr Belediye Başkanı’nın öldürülmesi eylemiyle ilgili olarak Veli Küçük’ün talimatıyla iki itirafçının cezaevinden tahliye ettirilerek çıkarıldığını, bu kişilerin korkarak bu eylemden vazgeçtiklerini” şeklindeki anlatımlarının da  doğru olduğunu söyledi. İddialarının  duyuma dayalı olduğunu ifade eden Huzur “Bana kendileri anlattı. Veli Küçük’ün talimat verdiğini görmedim” diye konuştu.

Sarıyer’deki ev

Gizli tanık Huzur şunları anlattı:

“Terör faaliyetinde olduğum sırada İstanbul’da Sarıyer’de bir binanın Ergenekon’un olduğunu düşündüm. Yan yana gelmesi mümkün olmayan politikacı, general, yazar kişilerin gelip gittiği istihbaratı nedeniyle Ergenekon binası olduğunu düşündüm.  Bu istihbaratı binada aşçı olarak çalışan örgüt elemanından aldım. Örgüte yazdığım raporda binaya eylem koyacağımı yazdım. Örgütten burayı unatmam söylendi. Ben bu raporu yazdıktan kısa süre sonra polis, İstanbul sorumlusundan en alt elemanına kadar örgüte büyük operasyon yaptı. Ben bu operasyonun Ergenekon binasıyla ilgili rapor verdiğim örgüt üyeleri tarafından yapıldığını düşünüyorum. Talimatı verenlerin aynı zamanda Ergenekon tarafından yönlendirildiğini düşünüyorum.”

Vatandaşlık görevi

İşçi Partililerin avukatı Nurperi Sancak’ın “Nasıl gizli tanık oldunuz? Yoksa polisin veya savcının isteğiyle mi” sorusu üzerine Huzur “Kendi irademle emniyete giderek bu konuda bildiklerimi anlattım” diye yanıt verdi.

Bunun üzerine Başkan Hasan Hüseyin Özese “Tanıklık vatandaşlık görevidir. Herkes bildiğini gördüğünü kamu davasında açıklamak durumundarı” şeklinde açıklama yaptı.