'Öyle bir noktaya geliyoruz ki,...'

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Başbakanlık, MİT, MGK Genel Sekreterliği, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı ile Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'nın 2013 yılı bütçeleriyle ilgili sunum yapan Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, AKP iktidarının 10 yılda büyük başarılara imza attığını ve ülkenin kronik sorunlarını çözmek için çalıştığını ifade etti.

Atalay, ''Dün uluslararası kuruluşlar karşısında ricacı durumunda, minnet altında Türkiye vardı. Bugün uluslararası alanda kendi şartlarını ortaya koyan, muhataplarıyla bu şekilde masaya oturan güçlü Türkiye var'' dedi. Hükümet olarak yeni anayasa için her desteği vermeye hazır olduklarını kaydeden Atalay, ''Yeni anayasa yapılmadan vatandaşın tüm hak ve hukukunu güvence altına almak, ileri demokrasinin mümkün olmadığını görüyoruz'' diye konuştu.

Ekim ayı itibarıyla çeşitli konulara ilişkin bin 191 kararnamenin sonuçlandırıldığını kaydeden Atalay, 151 kanun tasarısının TBMM Başkanlığı'na sevk edildiğini bildirdi. Atalay, 1920 tarihinden bugüne kadar yayımlanmış resmi gazetelerin elektronik ortama aktarıldığını, tamamlanan projeyle 950 bin sayfalık resmi gazetenin elektronik ortamda olduğunu söyledi. Atalay, ayrıca yıl sonuna kadar mili arşiv sitesinin hizmete geçirilmesinin hedeflendiğini ifade etti.

CHP İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Atalay'ın MİT'in görevini ifade ederken, ''Ulus da dahil mi?'' diye laf attı.

'Türkiye'nin afete bakışında değişiklik olacak'

2009 yılında kurulan AFAD'ın iyi bir koordinasyon yürüttüğünü belirten Atalay, afet ve acil durumla ilgili tek kurumun yürütemeyeceğini, pek çok kurumun işbirliği yapması gerektiğini kaydetti. Atalay, afet ve acil durumla ilgili yeni bir konsept oluşturma ve yeni strateji geliştirme yönünde çok yoğun çalışmaları olduğunu belirterek, ''2012 yılı Türkiye'nin afete bakışında değişiklik yılı olacak, çalışmalarımız olgunlaştı, yakında açıklayacağız. Daha koordineli ve daha hızlı müdahale, Türkiye'nin daha az zarar görmesi, tehlike ve risklerin önceden tespiti, zararı en aza indirecek önlemlerin alınması, etkin müdahale, afet sonrası iyileştirme çalışmalarının bütünlük içinde yürütülmesini çok önemli gördüklerini anlattı.

 

Van depremi

Van depreminde ortaya konulanın ''büyük ve güçlü devletin çalışması'' olduğunu belirten Atalay, şöyle konuştu: ''Van'daki çalışmayla meydana çıkan başarıyla hepimizin övünmesi gerekir. 18 gün içinde 13 çadır kent kurulmuş, 75 bin çadır dağıtılmıştır. 21 metrekarelik konteynerler kuruldu. 30 bin konteyner bölgeye taşındı. Bir şehir kuruyorsunuz. 30 bin konteyner, 15 bin tır demektir. Ankara'dan Van'a kadar kuyruk oluşturur. O kış şartlarında bu sağlandı. 175 bin vatandaş konteynerde yaşadı. Bir kaç şehrin nüfusundan fazladır. Temel ihtiyaçları karşılandı. Kalıcı konutların teslimi yapıldı, Türkiye bunu başardı. uluslararası bir başarı örneği olarak anılıyor. Van'da tek vücut olunmuştur. Şu ana kadar oraya harcadığımız para, 3,6 milyar lirayı aşmıştır. Tamamı bittiğinde 5,5 milyar lira olacaktır. Tek sıkıntısını çekmediğim para olmuştur. Sağ olsun Başbakanımız, Hükümetimiz neye ihtiyaç olduysa her isteneni sağlamıştır. Para olursa her şey olur. Böyle zamanlarda iyi koordinasyon olur ve para sıkıntısı çekilmiyorsanız, her şey iyi gidiyor ve bugünkü başarı öyle yakalanıyor. Bundan sonra Van ve Erciş daha iyi yaşanan yerler olacak.''

'Van'dan büyük ders aldık'

Atalay, tüm afet ve acil durumlar için hem ülkenin kapasitesini hem de imkanlarını ve kurumlarını değerlendirdiklerini belirterek, çok ciddi koordinasyon ve strateji içinde olduklarını söyledi. Atalay, ''Öyle bir noktaya geliyoruz ki bir düğmeye bastığımızda Allah vermesin bir afet sonrasında herkes yapacağı görevi bilecek ve harekete geçecek. Böyle bir sistemi oluşturuyoruz. Türkiye afetlere karşı daha dayanıklı ülke haline geliyor'' dedi.

Van'dan büyük ders aldıklarını belirten Atalay, en büyük sıkıntıyı çadır yetersizliğinden çektiklerini ifade etti. Atalay, ''Aslında en ucuz malzemedir çadır. Ama gördük ki depolar yeterli değil. 15 yere büyük depolar yapıyoruz, çadır stokumuz 65 bine ulaştı, yıl sonunda 100 bine ulaştıracağız'' diye konuştu.

Atalay, bugüne kadar 155 bin Suriyeli'nin Türkiye'ye giriş yaptığını, bir kısmı geri döndüğünü belirterek, halen 109 bin 300 Suriye vatandaşının bulunduğunu, insani ihtiyaçlarını karşılanmak suretiyle 1,5 yıldır misafir edildiğini, kamplarda 3 bine yakın personelin hizmet verdiğini anlattı. Atalay, kamplarda 6 bin öğrenci eğitim gördüğünü ifade etti.

Komisyon Başkanı Lütfi Elvan'ın sunuşa geçmeden önce Atalay'a ''Sayın Başbakanım'' demesi gülüşmelere neden olurken, CHP'li Ali Haydar Öner, ''Başbakan duymasın'' diye laf attı.

'PKK ile devlet adına görüşmeyi nasıl açıklayacaksınız'

CHP Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş, bütçeler üzerinde konuşurken, her devletin gizli görüşmelerinin olabileceğini belirterek, ''Ama bu görüşmeleri Oslo gibi götüren bir devlet var mıdır? Siyasi başarı ve çıkar için PKK ile devlet adına görüşmeyi nasıl açıklayacaksınız?'' dedi.

Hükümetin müzakere politikasını yanlış ve başarısız bulduğunu ifade eden Gümüş, ''Bir yandan örgütle görüşecek ve vaatlerde bulunacaksın, diğer yandan İdris Naim Şahin'i bakan yapacaksın, bu bir çelişkidir. Bu tercihler, terör sorununu gerçekten çözmek isteyecek olan başbakanın gerçek çözümleri midir?'' diye konuştu.

Gümüş, Uludere olayında istihbarat zafiyeti yaşandığını iddia ederek, devleti kendi halkına bomba atmaya götüren sürecin hala aydınlatılamadığını söyledi. CHP'li Gümüş, ''Biz artık hayvancılık ülkemizde kötü olmaz derken, 'sakla samanı gelir Tayyip zamanı' dönemine girdik. Çünkü ülkede saman fiyatları bile ekin fiyatlarını geçmiş durumdadır'' dedi.

Kurt ile Aslanoğlu tartıştı

BDP Hakkari Milletvekili Adil Kurt, partisinin, başta CHP olmak üzere kimsenin koltuk değneği olmadığını söyledi. Buna tepki gösteren CHP İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu, ''Biz sizden öyle bir şey mi talep ettik? Hiç kimsenin koltuk değneği olmayız, bizim olmasını da istemeyiz'' diye konuştu.

Kurt, Türk bayrağı ile ilgili konuşurken, Aslanoğlu, ''Bayrak senin bayrağın değil mi?'' diye laf attı. Bunun üzerine Adil Kurt, Aslanoğlu'na, ''Elbete bu benim bayrağımdır, ama kimsenin babasının malı da değildir. Hamaset yapmayın'' cevabını verdi.

Aslanoğlu, Kurt'un, ''Türkiye'de Kürt sorunu açmazda ise bunda iktidar ve muhalefetin de payı vardır'' sözlerine de tepki gösterdi. CHP'li Aslanoğlu'nun, ''Bu işin bitmesini istemiyorsunuz'' sözlerine Kurt, ''Bitmesini istemeyen namerttir'' yanıtını verdi.

BDP'li Kurt, Oslo sürecini desteklediklerini belirterek, o görüşmelerin kaldığı yerden devam etmesi gerektiğini söyledi. Kurt, ''sokakları görüyorsunuz'' dedi. Toplantıya ara verildi.

'Çıkarılan KHK'ler yasaya dönüştürülmedi'

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Başbakanlık bütçesi üzerinde konuşan Kurt, çıkarılan KHK'lerin yasaya dönüştürülmediğini belirterek, ''Başbakan Yardımcılığı'' konusunda hukuki açıdan sıkıntı olduğunu savunarak, Başbakanlığın bu çelişkiyi gidermesi gerektiğini belirtti. ''AOÇ arazisi üzerine yapılmak istenen Başbakanlık Sarayı ile ilgili açıklama yapılmalı'' diyen Kurt, örtülü ödenek konusunda bilgi istedi.

Kurt, ''Başbakan Erdoğan döneminde örtülü ödenek harcamasında patlama olduğu söyleniyor. Arap Baharının yaşandığı ülkelere para aktarıldığı söyleniyor. Bize bilgi verilmeli. İstihbarat gerekçe gösterilerek törenleri iptal etmek isteyen idarenin Afyon'daki patlamada sabotaj olup olmadığı yönünde istihbaratı varsa kamuoyuyla paylaşılmalı. Uludere olayı çözülmeye muhtaç. 1 yıldır hala istihbarat tartışılıyorsa bir değerlendirmenin yapılması daha uygun olacak. Başbakan ile devletin sırları iç içe girmiş durumda'' dedi.

 

'Cumhurbaşkanı'na da saygısızlık ediyor'

CHP Isparta Milletvekili Ali Haydar Öner'in, ''Başbakan, ilk Cumhurbaşkanı'ndan son Cumhurbaşkanı'na kadar kimseye söylemediğini bırakmıyor. Maltepe-Kadıköy metro hattının açılışında Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e çatıyor'' demesine, AKP'li milletvekilleri tepki gösterdi. Öner'in ''Cumhuriyet'in kurucularına bu saygısızlık ne'' sözlerine Komisyon Başkanı Lütfi Elvan, ''Kimsenin Cumhuriyet'in kurucularına saygısızlığı olamaz. Cumhuriyet hepimizin. Bu ülkenin Başbakanı da Cumhuriyet'in bir çocuğudur'' karşılığını verdi.

Konuşmasını sürdüren Öner, ''Başbakan'ın Cumhurbaşkanı'na da saygısızlık ettiğini'' ileri sürerek, ''Başbakan daha önce TÜSİAD'a 'sen karışma' demişti. Cumhurbaşkanı'na da 'sen karışma' raddesine getirdi. Demokrasi tek başlı değil, çok başlı ve çoğulcu yönetimdir. Cüneyt Çakır'ın düdüğünü de Başbakan ötürsün. Abdullah Avcı'ya söyleyin tüm penaltıları Başbakan atsın'' diye konuştu.

CHP Muğla Milletvekili Nurettin Demir de Başbakanlığın israf içinde olduğunu savunarak, ''Başbakan ve ekibinin milletin parasını çarçur ettiğini'' söyledi. CHP Ankara Milletvekili İzzet Çetin ise AKP'li milletvekillerine, ''Başbakan'ı seviyorsanız eleştirmekten çekinmeyin. Zaman zaman uyarılara ihtiyacı oluyor Başbakan'ın. Kendinden başka kimsenin konuşmasına tahammülü yok. Dünyanın hangi ülkesinde bizim ki kadar kalabalık korumayla dolaşan Başbakan var? Meclis'te, cenaze törenlerinde bile koruma terörü esiyor. Bir Başbakan biraz sevimli, şefkatli, gerginlikten uzak politika izlemeli. Bu kadar şatafat, debdebe gerçekten fazla. Bütün ödenekler emrinde'' değerlendirmesinde bulundu.

 

AKP'li Üstün'ün sözleri tartışma yarattı

AKP Gümüşhane Milletvekili Feramuz Üstün, Komisyon'da görüşmeler sırasında eleştirinin dozunun kaçtığını, zaman zaman hakarete varan konuşmalar yapıldığını belirterek, ''CHP milleti beğenmeyebilir. Sabahtan beri tutuklu milletvekilleri konuşuldu. Ben de sizler kadar üzülüyorum, suç işlememişlerse burada olmalarını isterim. Ama bu CHP ile AK Parti arasında bir konu değil, yargı ile o milletvekilleri arasında bir konudur. Yargı neye karar verirse odur'' dedi.

Üstün'ün, ''Yüzde 50 oy alan bir partinin lideri ülkeyi yönetmeyecek de kim yönetecek? CHP'ye 23 Nisan'da temsili olarak yönetme imkanı verilebilir mi?'' sözlerine, CHP'li milletvekilleri tepki gösterdi. CHP İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu, ''Terbiyesizlik yaptığın. Ne demek? Öyle bir şey olmaz. Burası çocuk tiyatrosu mu?'' diye bağırdı. Komisyon Başkanı Elvan, milletvekillerini uyararak tartışmayı önledi.

CHP İzmir Milletvekili Aşkın Türeli, Türkiye'ye gelen yabancı sermayenin kar transferlerinin arttığını ifade ederek, ekonomiyle ilgili sunulan olumlu tablonun gerçeği yansıtmadığını savundu. İktidarın yönetim anlayışının otoriter rejime doğru kaydığını iddia eden Türeli, ''Farklı düşünene hayat hakkı tanınmıyor. Bürokrasiden gelen biri olarak söylüyorum: AKP kendinden olmayana bürokraside hayat hakkı tanımadı'' ifadesini kullandı.

'Orada yapılanlar Türkiye'nin bir başarısıdır'

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Komisyona 1985 yılından beri geldiğini belirten Atalay, önceleri bürokrat, sonraysa milletvekili ve bakan olarak geldiğini ifade etti. MGK Genel Sekreterliği'nin yapısıyla ilgili sorular sorulduğunu anımsatan Atalay, ''Oranın kurumsal yapısında çok şey değişti, ancak bazı hususlar var ki Anayasa değişmeden kurumsal düzenlemeleri daha fazla yapamıyorsunuz'' dedi.

Van depremi sonrasında devletin yaptığı yardımlar konusuna da değinen Atalay, şöyle konuştu: ''Orada yapılanlar Türkiye'nin bir başarısıdır. Türkiye bu afetle çabuk mücadele etti ve dünyada da takdir gördü. Eksiklikler yok mu? Var tabi ama sonuçta orada yaşanan büyük bir afetti. ABD de büyük bir afete uğradı ve 'zarar 50 milyar doları buldu' deniliyor. Türkiye de büyük bir depremi yaşadı, devlet ve millet oraya bütün imkanlarını aktardı. Bütçemiz büyük olmasaydı, 3,6 milyar lirayı ben oraya nasıl gönderecektim? Oradaki vatandaşları konteynerlere nasıl taşıyacaktım? Oraya gidince ben de eksiklik buluyorum ve onları tamamlamaya çalışıyoruz ama sonuç olarak ortada iyi yürüyen bir iş var.''

Atalay, Van'daki deprem konutlarının 2 yıl ödemesiz 20 yıl taksitle sahiplerine verileceğini söyledi. Konutların inşaatlarında 12 bin Vanlının çalıştığını, binaları yapan firmalara, malzemesini bile bölgeden alma şartı getirdiklerini ifade eden Atalay, ''Orada çok hassasiyetler oldu. 110 bin liralık konutlar 75 bin liraya veriliyor. Aradaki farkı devlet sübvanse ediyor'' dedi.

'AOÇ ile ilgili hassasiyetimiz var'

AOÇ ile ilgili hassasiyetlerinin olduğunu belirten Atalay, ''Başbakanlık 2013 yılı yatırım ödeneği 250 milyon 500 bin TL'dir. Bu ödeneğin önemli bölümü dağınık halde bulunan Başbakanlık hizmet birimlerinin tek bir çatı altında toplanması amacıyla yapımına başlanan Başbakanlık yeni hizmet binasına aittir. Geri kalan miktar ise milli arşiv sitesinin yapımıyla, Başbakanlığın muhtelif bina ve bakım onarım ve bazı teknik altyapılarının yenilenmesi amacıyla kullanılacaktır'' diye konuştu.

Atalay, yeni Başbakanlık binasının Orman Genel Müdürlüğü'nün yapılarının yerinde yapılacağını, boş AOÇ arazisi üzerinde inşa edilmeyeceğini belirtti. Örtülü ödeneğin, istihbarat ve savunma hizmetleri, devletin milli güvenlik ve olağanüstü hizmetleriyle ilgili olarak Başbakanlık bütçesine konulan ödenek olduğunu ifade eden Atalay, ''Örtülü ödenek harcamaları, ilgili yıl sonunda toplam olarak faaliyet raporu ve bütçe kesin hesabıyla açıklanmaktadır. Başbakanın 2011 yılı örtülü ödenek harcaması, 391 milyon 682 bin 533 TL'dir'' dedi.

Beşir Atalay, toplantıda, ''MİT mensubunun adının geçtiği ikinci bir Uludere olayı önlendi'' denildiğini anımsatarak, ''MİT mensubunun karıştığı böyle bir olay meydana gelmemiştir'' diye konuştu. Atalay, istihbarat ve güvenlik birimleri arasında çok iyi bir koordinasyon olduğunu kaydetti. Daha sonra Başbakanlık, MİT, MGK Genel Sekreterliği, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı ile Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'nın 2013 yılı bütçeleri kabul edildi.