Özgür yıllar
Genel Yayın Yönetmenimiz Murat Sabuncu’nun doğum günü gazetemizin Şişli’deki binasında kutlandı. 48. yaşına Silivri Cezaevi’nde giren Sabuncu için yapılan kutlamaya annesi, eşi, kız kardeşi, yakınları, Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç, gazetemiz yönetici ve yazarları ile eşleri, Cumhuriyet çalışanları ve meslektaşları katıldı.
Cumhuriyet davası kapsamında 360 gündür özgürlüğünden yoksun olan gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu’nun doğum günü gazetemizin Şişli’deki merkez binasında kutlandı. 48. yaşına Silivri Cezaevi’nde giren Genel Yayın Yönetmenimiz Sabuncu için yapılan kutlamaya Sabuncu’nun annesi Sevgi Sabuncu, eşi Eylem Sabuncu, kız kardeşi Neslihan Sabuncu ve diğer yakınları, Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç, Cumhuriyet davası kapsamında bir süre tutuklu kalan gazetemiz yönetici ve yazarları ile eşleri, Cumhuriyet çalışanları ve çok sayıda meslektaşı katıldı.
Gazetemizin bahçesinde fotoğraf çektirerek Sabuncu’ya selam gönderen arkadaşları daha sonra Sabuncu’nun gazetemizdeki odasında pasta keserek yeni yaşını kutladı.
Doğum günüm özgürlük
Murat Sabuncu cezaevinden bir mesaj yolladı: Benim asıl doğum günüm düşüncelerinden dolayı, ifade özgürlüğünü savunduğu ve kullandığı için tutuklu bulunan herkesin özgürlüğüne kavuştuğu gün olacak. Ayrıca bugün bana verilecek en güzel hediye, insan hakları savunucularının tahliyesi olacak.
Annesi Sevgi Sabuncu'dan oğluna: Nice Yaşlara Oğlum Değerli yavrum, Bugün senin doğum günün. Annelerin gözünde çocuklar asla büyümez. Sen de benim için hâlâ naif bir çocuksun ve tabii ki ilk göz ağrımsın. Ne zaman bu kadar yıl geçti de saçı sakalı ağarmış kocaman bir adam oldun anlayamadım. İlkokula başladığın gün daha dün gibi gözlerimin önünde. Mavi önlüğün ve pembe panter resimli okul çantanla ne de şirin bir öğrenci olmuştun. İlk günün heyecanıyla elimi sıkı sıkı tutmuş ürkek bir şekilde etrafa bakıyordun. Sonra birkaç çocukla arkadaşlık kurup o çekingen halini hemen attın üzerinden. Atış o atış. Artık afacanlığıyla, kıvrak zekâsıyla ve komikliğiyle tanınan bir çocuktun. Mandolin kursundaki özgün çalış tekniğin nedeniyle öğretmenin kibarca başka bir enstrüman çalmanı tavsiye etmişti. Vurgulu çalgılarda kendini buldun. Doğayı daima çok sevdin. Sürekli toprakta, çimende yatıp yuvarlanırdın. Bir de bir köpeğin olmasını çok isterdin. Gerçi şu an bile o hayalle yanıp tutuştuğunu söylüyorlar. O yıllarda evimiz Fenerbahçe antreman sahasının Dereağzı tesislerinin tam karşısındaydı. Tesis şimdiki gibi yüksek duvarlarla çevrili değildi. Kardeşinle birlikte sahaya girer futbolcuları izleyip taca çıkan topları onlara geri atardınız. Bir keresinde ikinci lig takımlarının karşılaşması olmuş. Taca çıkan topu kim geri atacak diye kardeşinle topu çekiştirirken çok vakit geçmiş ve futbolcu sarı kart görmüş. Bu olayı zaman zaman hep birlikte hatırlayıp güleriz. O yıllarda Fenerbahçeli futbolcuları çok sevdiğiniz için kardeşinle sen doğal olarak Fenerbahçe’yi tutuyordunuz. Ama gönlünüzde yatan aslan benim babamın ekolünden geldiği Galatasaray’dı. Ne mutlu bana ki çok geçmeden ikinizi de fanatik birer Galatasaraylı yaptım. Yıllar hızla akıp giderken senin en çok vakit harcadığın şey okumak oldu. Kelimenin tam anlamıyla bir kitap kurduydun. Lise yıllarında ileride yapmak istediğin mesleğin düşüncesi kafanda şekillenmeye başlamıştı. Gazeteci olacaktın. Bunun için olabilecek en alt basamaktan başlayarak mesleğinin yüksek kademelerine doğru sabırla ilerledin. Mesleğinde asla taviz verilmeyecek ahlaki değerlerle kalemini, vatanını ve şerefini satmadan korkusuzca ve ilkeli bir şekilde yapabileceğin en iyi gazeteciliği yaptın ve bundan sonra da yapacaksın. Tekrar tekrar vurgulamaktan gurur duyacağım bir husus var: Ben bu topraklara İstanbul’un fethi ile gelmiş has İstanbullu bir ailenin ferdiyim. Ailemden aldığım bilgi, görgü ve ahlakı sizlere en iyi şekilde aktardım. Sizleri Atamızın kurduğu cumhuriyete bağlı evlatlar olarak yetiştirdim. İşte bu nedenledir ki senin o ak adının terör örgütlerinin kirli isimlerinin yanında anılması benim suret-i katiyetle kabul edebileceğim bir şey değildir. Hezeyan içindeki bazı insanların vicdanlarını ve akıllarını yoklamalarında büyük fayda olacağına inanıyorum. Artık sana bu yaşında daha fazla terbiye ve ders verecek değilim. Esas sen yaşadığın acı deneyimlerle bizlere çok önemli dersler verdin. Öğrendik ki metanet demek Murat demek. Sabır demek Murat demek. Alicenaplık demek Murat demek. Sen mesleğini genç nesillere en iyi şekilde aktarmak için çırpınan, daima gençlerin elinden tutan, onlara abilik, babalık yapan bir insansın. Ne mutlu bana ki bu günleri görebildim. Fakat ne acıdır ki bir yıldan beri senin güler yüzünden, pırlanta kalbinden ayrı kaldık. Oğlunun, benim, eşinin, kardeşinin doğum günleri ile babanın vefatının sene-i devriyesi geldi geçti. Umarım bundan sonra daima güzel günler görürüz. Bu vesileyle milletimizin en güzel günlerinden biri olan Cumhuriyet Bayramı'nı şimdiden kutlarım. SEVGİ SABUNCU |
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu