'Radikal’liğe ‘radikal’ önlem

Çin hükümeti, geçtiğimiz yıllarda ayrılıkçı ve köktendinci terör olaylarıyla gündeme gelen, son dönemde ise “mesleki eğitim merkezleri” olarak adlandırılan kamplarla uluslararası kamuoyunda tartışılan Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ne bir medya gezisi düzenledi. Çinli yetkililer, “terörle mücadelede önleyici strateji” kapsamında “radikal düşüncelerden etkilenerek suça karışan, ancak ciddi bir suç işlememiş olan” kişilerin “mesleki eğitim merkezleri”nde eğitim gördüğünü belirtiyor ve bu yolun dünyaya terörle mücadelede “örnek” oluşturabileceğini savunuyor.

Yayınlanma: 07.06.2019 - 22:07
Abone Ol google-news

Aralarında ABD, Rusya, İsviçre, Belçika, İran, Mısır, Hindistan ve Türkiye’nin de bulunduğu 22 ülkeden 33 gazetecinin davet edildiği gezi kapsamında gazetecilerin ziyaretine açılan “mesleki eğitim merkezleri”nde dikkat çekici derecede “toz pembe” bir tablo çizilirken Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nin Çin’in küresel stratejik projesi olan Kuşak-Yol inisiyatifi için önemine vurgu yapılıyor.

Sincan’daki kapalı kutu: ‘Mesleki eğitim merkezleri’
Çin Devlet Konseyi Enformasyon Ofisi tarafından hazırlanan “Sincan’da terörle ve aşırıcılıkla mücadele ve insan haklarının korunması” başlıklı kitapçıkta Çin’in, 11 Eylül saldırılarının ardından oluşturulan BM Küresel Terörle Mücadele Stratejisi kapsamında “önleyici terörle mücadele yaklaşımı” geliştirdiği belirtiliyor. Dünyada tartışma konusu olan ve Çin’in “mesleki eğitim merkezi” olarak adlandırdığı merkezlerin ise “aşırıcı düşüncelerden etkilenerek ciddi olmayan suçlar işleyen kişilerin terörizme bulaşmalarını önlemek amacıyla” kurulduğu belirtiliyor.

Çin’in terörle mücadele yasasına göre bu merkezlerde 3 kategoride eğitime alınanlar bulunuyor. Birinci kategoride; “aşırıcı ya da terörist bir eyleme katılmaya kışkırtılan, zorlanan, fakat ciddi bir suça karışmayan kişiler,” ikinci kategoride; “topluma ciddi tehdit oluşturan aşırıcı ya da terörist bir eyleme katılan, fakat eylemleri kimseye zarar vermemiş, eylemlerinden pişmanlık duymuş olan ve bunu itiraf etmiş olan kişiler,” üçüncü kategoride ise “aşırıcı ya da terörist eyleme karışmak suçundan mahkûm olmuş, çarptırıldığı hapis cezasını çekmiş olmasına karşın topluma tehdit oluşturduğu gerekçesiyle mahkeme tarafından eğitim merkezine gönderilmesine karar verilenler” bulunuyor.

‘Suç olmadan durdurabilmeyi düşünüyoruz’
Basın turu kapsamında gazeteciler iki gruba ayrılırken Cumhuriyet’in de yer aldığı ilk gruptaki gazeteciler, Kaşgar ve Atuş kentlerinde bulunan “mesleki eğitim merkezleri”ni ziyaret etti. Çin’in en batı ucunda bulunan Kaşgar kentindeki “mesleki eğitim merkezine” bir hafta süren gezinin beşinci gününde gidiyoruz. Yüksek duvarlarla çevrili, daha önce yatılı okul olduğu söylenen geniş bir alana kurulmuş bir merkez burası. Gazeteci kafilesini taşıyan minibüs, merkezin geniş bahçesinde duruyor. Hemen karşımızda voleybol oynayan, sohbet eden genç insanlar var. Gazeteciler kendi aralarında “kurgu mu gerçek mi” diye konuşmaya başlıyor. Gazetecileri Kaşgar Mesleki Eğitim Merkezi Müdürü Mecit Mahmut karşılıyor, burada “eğitim görenlerin” geleceğimizden haberi olmadığını, gördüğümüzün bu merkezdeki sıradan bir gün olduğunu söylüyor. Merkezin 2017’de kurulduğunu, şu anda bin 500 kişinin burada tutulduğunu belirtiyor. Merkezdekilerin tamamını Uygurlar oluşturuyor.
Mecit, mesleki eğitim merkezine alınmanın kriterinin sorulması üzerine, “Buraya gelenlerin hepsi radikal düşüncelerden ve aşırıcılıktan etkilenmiş olanlar. Hukuku ihlal etmiş olan insanlar, fakat suçları ağır suçlar değil. Çalışmalarımız sayesinde suçu oluşmadan, başlangıcında durdurabileceğimizi, eyleme geçmeden terör ve şiddeti önleyebileceğimizi düşünüyoruz. Çalışmalarımız bunu teyit ediyor” diyor.

Aşırılıktan etkilendik

Daha sonra bir sınıfa götürülüyoruz. Sınıfta medeni hukuk dersi anlatılıyor. Sınıftakilerin büyük çoğunluğu 20-30 yaş aralığında, kadınların yoğunluğu göze çarpıyor. Öğrencilerle konuşabileceğimiz bildiriliyor. Öğrencilerle Çin hükümetinin gazetecilere tahsis ettiği Çinli tercümanlar aracılığıyla konuşuyoruz. Çinli tercüman, konuştuğumuz kişinin söylediklerini kayıt altına alıyor. “Mesleki eğitim merkezinde eğitim görenlerle” konuştuğumuzda hepsi söze “radikal düşüncelerden etkilendiğini” söyleyerek başlıyor. Sınıfta ilk olarak 27 yaşındaki bir kadınla konuşuyoruz. Neden burada olduğunu sorduğumuzda, “Benim komşum sahte imamdı, onun sözlerine inanırdım. ‘İslam’a inanmayanlar kâfir ve düşmandır, onunla arkadaşlık kurmayız, yaptığını yemeyiz’ derdi. Ben de buna inanarak Müslüman olmayanlarla temas kurmuyordum. Kız kardeşimin Müslüman olmayan biriyle beraber olduğunu öğrendiğimde ondan ayrılmasını istedim, yapmayınca onu dövdüm, kendi odasına kilitledim, özgürlüğünü ihlal ettim. Ayrıca dans etmenin ve şarkı söylemenin Müslüman olmayanların yapacağı şeyler olduğunu düşünüyordum. Mahalledeki bir düğünde müzik çalınmasına izin vermedim, çalgıları da kırdım. Bu tür davranışlarım yakınlarım tarafından ihbar edildi. Emniyet görevlileri beni çağırdı, yaptığımın suç olduğunu fakat ağır bir suç oluşturmadığını, mesleki eğitim merkezine gelmemi teklif ettiler. Ailemle görüştükten sonra buraya geldim. 11 aydır buradayım. Burada kötü muamele görmüyoruz” diyor.

Aynı sınıftaki 22 yaşındaki bir erkek de söze radikal düşüncelerden etkilendiğini söyleyerek başlıyor. “Ben Müslümanların, Müslüman olmayanlarla temas etmemesi gerektiği gibi radikal düşünceler içeren makaleler okudum ve çok etkilendim. Arkadaşlarımı da kışkırtarak mahallemizdeki Müslüman olmayan insanları darp ediyorduk. Bu davranışlarım nedeniyle buraya geldim. 
1 yıldır buradayım” ifadelerini kullanıyor.

 

 

‘Haram ve helal eşyalar...’
Konuştuğumuz 42 yaşındaki erkek de radikal düşüncelerden etkilendiğini dile getiriyor, “Her eşyanın haram ve helal olarak ayrılması gerektiğini düşünüyordum. Örneğin bu masayı Müslüman olmayan biri ürettiyse onu kullanmamamız gerektiğini düşünüyordum, herkese de böyle davranması gerektiğini söylüyordum. Fakat buraya geldikten sonra hem Çince hem hukuk öğrendik. Yaptıklarımın yasadışı olduğunu öğrenmeseydim radikal davranışlardan etkilenerek eyleme geçebilirdim” diye konuşuyor. 1 yıldır burada olduğunu, çocuklarıyla ve eşiyle haftada bir görüştüğünü belirtiyor.

Aynı sınıftaki 22 yaşında bir kadın ise 7 aydır burada olduğunu, “Reşit olmadan Müslüman olmayan bir Çinliyle yasal olmayan yolla evlendiğini, fakat radikal düşüncelerden etkilendikten sonra kocası Müslüman olmadığı için ona kötü davranmaya başladığını ve ona vurduğunu; resmi nikâh kıymayı da Müslüman olmadığı için istemediğini” söylüyor. Hukuk dersinin verildiği sınıftan çıktıktan sonra müzik dersinin verildiği sınıfa geçiyoruz. Yöresel kıyafetler içinde enstrüman çalan ve dans eden insanlar. “Radikal düşünceden etkilenmiş ve rehabilite olan” insanlarla tezat bir görüntü oluşturuyorlar. Müzik öğretmeni, “Radikal düşüncelerden etkilenenlerin müziği haram saydığını, halbuki Uygurların zengin bir müzik kültürü olduğunu, burada eğitim görenlere bunu aşıladıklarını” anlatıyor gazetecilere.

‘Komşular ihbar ediyor’
“Mesleki eğitim merkezleri”nde Çince, hukuk ve meslek edinme başlıkları altında üç temel alanda dersler verildiği belirtiliyor. Mesleki eğitim ise dikiş-nakış, kuaförlük, e-ticaret gibi çeşitli alanları içeriyor. “Kaşgar Mesleki Eğitim Merkezi”nde bulunanların yaşları 20-40 arasında değişiyor. Merkezde kalma süresi konusunda “Toplum için zarar oluşturmayacak hale gelince çıkıyorlar. En az 7-8 ay kalıyorlar, en fazla 12 ay. Belli kriterleri sağlayınca mezun oluyorlar” ifadelerini kullanan Mahmut, insanların hangi suçlardan dolayı “mesleki eğitim merkezleri”ne alındığıyla ilgili ise “İçlerinde internetten cihat içerikli videoları izleyip etkilenenler, bunları yayanlar var. Ya da hükümetin verdiği sübvansiyonları ‘bunlar helal değil’ diyerek almayı reddedenler var. Bunlar, radikal düşüncelerden etkilendiklerini gösteriyor” diyor.

Bu kişilerin nasıl tespit edildiği sorulduğunda ise “Komşuları ya da bu insanları tanıyanlar, bu düşünceden etkilenenleri ihbar ediyorlar. Daha sonra polis bu düşüncelerinin yanlış olduğunu anlatıyor. Gönüllü olarak buraya gelmeye karar veriyorlar” karşılığını veriyor. Kötü muamele ve işkence iddialarının sorulması üzerine Mahmut, “Hiçbir şekilde işkence ya da kötü muamele yok. Burası yatılı bir okul gibi, her hafta sonu evlerine gidebiliyorlar. Evine dönmesi yasaklanan kimse yok” diyor.

Mahmut, “hafif suça karışanların” bu merkeze gelmeyi reddetmeleri durumunda hapis cezasıyla karşı karşıya kalacağını söylüyor. “Burada o kadar iyi imkânlar var ki zaten mutlaka burayı tercih ediyorlar. Hükümet olarak buraya gelmelerini teşvik ediyoruz. Hükümetimiz radikal düşüncelere sahip olanların düşüncelerini dönüştürmek için buraları kurdu” diyor.
Daha sonra yatakhaneler ve yemekhane gösteriliyor. Gazeteciler “zorla domuz eti yedirme” haberlerini anımsatarak yemeklerde hangi etin kullanıldığını soruyorlar. Aşçılar, kırmızı et olarak kuzu ve dana kullandıkları yanıtını veriyor.

Kaşgar Mesleki Eğitim Merkezi’nden planlanandan daha fazla kaldıktan sonra ayrılıyoruz. Gazetecilerin tüm sorularına yanıt veriliyor ancak çoğu gazeteci aldıkları yanıtlar karşısında ikna olmuş görünmüyor.

Gezinin son gününde ise Atuş Mesleki Eğitim Merkezi’ne daha kısa bir ziyaret gerçekleştiriyoruz. Daha önce “mesleki eğitim merkezleri”nde eğitim görenlerin hafta sonu evlerine dönebildikleri belirtilmesine karşın buraya pazar akşamüzeri varıyoruz. Atuş Eğitim Merkezi Müdürü Hayret Culet, burada 200 kişinin eğitim gördüğünü, merkezin 2017’de açıldığını söylüyor. Kaşgar’daki merkezin müdürünün söylediğinin aksine “mesleki eğitim merkezi”ne gelmeyi reddedenlerin hapse atılmadığını, ikna edilmeye çalışıldığını söylüyor. Burada eğitim görenlerin ne kadar kalacağıyla ilgili üst bir sınır olmadığını da söyleyen Culet, “Daha önce yeterli niteliği olmadığı için istihdama katılma olanağı olmayanlara mesleki eğitim veriyoruz ve meslek edindiriyoruz” diyor. 

YARIN: Sincan’dan Suriye’ye terör ve Çin’in ‘önleyici terörle mücadele stratejisi’


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon