'Rekabet bir nezaket zemini içinde yapılır'

AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, ''Ümit ediyorum ki cuma günü genel görüşmeler esnasında, demokratik açılımı, milli birlik ve kardeşlik projesini, yine kendi milletimizin ve kendi ülkemizin menfaatini gerektirdiği bir üslup, dil, tarz ile müzakere ederiz ve bundan da ülkemiz ve insanımız kazançlı çıkar'' dedi.

'Rekabet bir nezaket zemini içinde yapılır'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 11.11.2009 - 15:01

AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, MKYK toplantısının ardından parti genel merkezinde gazetecilere açıklamalarda bulundu. Toplantıda, iç ve dış gelişmelerin yanı sıra ''Kürt açılımı'' çalışmalarının ele alındığını kaydeden Çelik, dün ve bugün bazı basın yayın organlarında ileri sürülen iddiaları yalanladı. Çelik, şunları söyledi:

''Pazartesi günü Sayın Başbakan'ın pazar günü katıldığı TRT-1'de yayınlanan bir programda kullanılan bazı ifadelerden yola çıkan bir gazetemiz, 'görevden almaya çalışmış' şeklinde bir manşet atmıştır. Sayın Başbakan bu TV programında sadece bu konuyla ilgili olan yasal prosedürü ve mevzuatı ifade etmiştir. Böyle bir çalışma yaptığını ve yaptırdığını asla ifade etmemiştir. En tepedekinden en küçük devlet memuruna kadar, kimin nasıl incelemeye, soruşturmaya ya da yargılamaya tabi olacağı, bizim yasalarımız da mevzuatımız da gerekli düzenlemeler vardır. Sayın Başbakan da bunu bilir. Sayın Başbakan'ın ilgili mevzuatı ifade etmiş olması, ''görevden almaya çalışmış'' şeklinde ifade edilebilir mi, onu sizlerin ve kamuoyunun taktirine sunuyorum. Öte yandan, bir köşe yazarımız hızını alamayarak, Sayın Başbakan'ın Başbakanlık'ta uzmanlara bir çalışma yaptırdığını, Sayın Genelkurmay Başkanı ve dönemin Genelkurmay 2. Başkanını görevden alabilmek için bir çalışma yapmalarını, bunun nasıl olacağını araştırmalarını istediğini yazıyor. Onların da böyle bir çalışma yaptığını, bir rapor yazdığını ve bunu Sayın Başbakan'a sunduklarını ifade ediyor. Bu da kesinlikle doğru değildir. Sayın Başbakan'ın böyle bir talimat verdiği doğru değildir, böyle bir çalışma yaptırdığı doğru değildir. Bu raporun tamamlanarak Sayın Başbakan'a da sunulduğu kesinlikle doğru değildir. Bunu tekzip ediyoruz, sayın Genel Başkanımız adına tekzip ediyoruz. Bugün yine bir gazetede manşet var. Diyor ki, TBMM'de demokratik açılımla ilgili genel görüşmenin ön görüşmesinde olup bitenlerle ilgili olarak, Başbakanımız, ara verildiğinde diğer grup başkanvekilleri nasıl ki Sayın TBMM Başkanı ve başkanvekillerinin kullandığı odada, Sayın Başkan veya başkanvekilleriyle görüşmeleri nasıl paylaşıyorlarsa, Sayın Başbakan da oraya bir Başbakan sıfatıyla değil, AK Parti'nin Grup Başkanı sıfatıyla gitmiştir. TBMM'de yapılması da esasen doğru olmayan bazı davranışlarından dolayı kendi tepkisini ifade etmiş, görüşlerini ifade etmiştir. Muhalefet milletvekillerinin zaman zaman kürsünün başına giderek, zaman zaman da TBMM Başkanlık Makamına asla hitap edilmemesi gereken ifadelerle hitap ettiklerini biliyorsunuz. Sayın Başbakan'ın Grup Başkanı sıfatıyla Meclis Başkanı'na, Meclis Başkanlığı makamına kesinlikle uymayacak şekilde talimat vermesi veya buna benzer bir ifade kullanması söz konusu değildir. Sadece burada bu görüntülerin doğru olmadığını, bu pankartların, TBMM Genel Kurulu'nda olmaması gerektiğini ifade etmiş, Sayın Başkan'dan bunlara müdahale edilmesini rica etmiştir.''

Başbakan Erdoğan'ın ''hakkını kullandığını'' ifade eden Çelik, ''Meclis Başkanı'nın şahsına yönelik ve kesinlikle Sayın Başbakan'a da yakışmayan, Sayın Meclis Başkanı'na da yakışmayan tutum sergilenmesi, ifade kullanılması, bir müdahale teşebbüsünde bulunulması asla söz konusu değildir'' dedi.
 

'Meclis'in ciddiyetiyle bağdaşan bir şey değil'

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, ''Kürt açılımıyla'' ilgili olarak dün TBMM Genel kurulu'nda yaşanan görüntülerle ilgili değerlendirmesinde, ''demokrasilerde böyle şeyler olur'' dediğini ifade eden Çelik, şöyle devam etti: ''Demokrasilerde, neyin nerede olacağıyla, neyin nerede olamayacağıyla ilgili hükümler çok kesindir ve bizim yasalarımızda bunlar vardır. Özgürlük her istediğinizi istediğiniz yerde, istediğiniz şekilde ifade etme anlamına gelmez. İki üniversite öğrencisini dinleyici locasında pankart açtığı zaman hapse atacaksınız, onları cezalandıracaksınız ama milletvekili olarak Meclis'te ellerinizde pankartlarla ,sokakta herhangi bir vatandaşın tepkisini dile getirmek için kullandığı bir vasıtayı, bir şekli orada icra edeceksiniz, bu kabul edilebilir bir şey değildir. Meclis'in ciddiyetiyle bağdaşan bir şey de değildir.''

 

'TBMM bir arena değildir'

Siyasetin aynı zamanda rekabet olduğuna işaret eden Hüseyin Çelik, ''Ama rekabet bir nezaket zemininde yapılır. Nezaketten soyutlanmış bir rekabet, bize ve medeni insanlara yakışmaz'' dedi. Genel görüşme öncesinde basın mensuplarının, ''Bugün kavga olur mu?'' şeklinde kendilerine sorular yöneltiğini ifade eden Çelik, şöyle konuştu: ''TBMM bir arena değildir, milletvekilleri de gladyatör hiç değildir. Tenzih ederim tüm milletvekillerini. Orası, çeşitli konuların, ülke meselelerinin düzeyli bir şekilde müzakere edildiği, konuşulduğu bir mekandır, demokrasinin bir tecelligahıdır, millet iradesinin yansıdığı Türkiye'deki en üst kurumdur. Buranın saygınlığı ve buranın ciddiyeti hepimizi ilgilendirir. Taban tabana zıt şeyler düşünebiliriz, taban tabana zıt fikirlerimiz olabilir, tekliflerimiz olabilir ama medeni insanlara yakışan bir üslup ve vakarla bunu ifade etmek zorundayız. Bazı insanlar anladığım kadarıyla mikrofonun icat edildiğinden haberdar değil.''

Şiddeti, sadece elle kolla yapılan bir eylem olarak değerlendirmemek gerektiğini, sözlü de şiddet olabileceğini dile getiren AKP'li Çelik, ''Kürt Açılımı'' sürecinde muhalefetin iktidara yönelik tavrını eleştirdi. ''Kürt Açılımı''nın tartışıldığı günden bu yana, muhalefetin yaptıklarını 3 kelime ile özetlemenin mümkün olduğu görüşünü ifade eden Çelik, ''Birincisi 'hamaset', ikincisi 'husumet', üçüncüsü de 'hakarettir'. Sayın MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin son kongrelerinde Sayın Başbakan'a, partimize ve tüm camiamıza yönelttiği bazı ifadeleri burada tekrar bile etmek istemem, ağzıma bile almak istemem. Kendileri her türlü hakareti yapma ve imtiyazını kendilerinde buluyorlar, ancak kendileri en ufak bir eleştiriye tahammül etmiyorlar'' diye konuştu.
 

Siyasi partiler

Muhalefetin, TBMM çatısı altında hatibin üzerine yürüdüğünü, kürsüyü işgal ettiğini ifade eden AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, şöyle konuştu: ''Dün grubumuz adına konuşan Suat Kılıç Bey, 'siz kapalı görüşmek istediğiniz zaman, kapalı oturum talebinde bulunduğunuz zaman, siz memleketin bir menfaatini mi satıyorsunuz ki bizi böyle bir şeyle itham ediyorsunuz' anlamına gelebilecek bir ifade kullandı. Ve ifadesini tamamlamasına müsaade edilmeden muhalefet partileri hatibin üzerine yürüdüler ve olup bitenleri hep birlikte gördük. Ben bu sergilenen bu tutumları milletimizin basiretine ve ferasetine havale ediyorum. Siyasi partiler, aynı şeyleri düşünmedikleri için farklı siyasi partilerdir... AK Partililerin, CHP'lilerle, CHP'lilerin MHP'lilerle,MHP'lilerin DTP'lilerle veya DTP'lilerin AK Partililerle her konuda, her meselede aynı düşünmeleri gerekmez. Bu eşyanın tabiatına aykırıdır. Ama farklı konularımızı birbirimize hakaret etmeden, birbirimize haksızlık etmeden, iftira ve yalan atmadan, çamur atmadan dile getirmek zorundayız. Çünkü biz topluma örnek olmak zorundayız. Çünkü TBMM'deki değerli milletvekilleri bütün siyasi parti grupları halkın temsilcileridirler. Kötü örnek olmamamız gerektiğini bir kez daha altını çizerek ifade etmek istiyoruz. Bildiğiniz gibi, genel görüşme talebi kabul edilmiş, üzerinden 48 saat geçtikten sonra TBMM'de tekrar genel görüşme yapılması kabul edilmiştir. Ancak perşembe günü çok geç saate geleceği için grubumuzun bu görüşmelerin cuma günü yapılması için öneri götürecektir. Ümit ediyorum ki cuma günü genel görüşmeler esnasında, Türkiye'nin bu en önemli ve hayati meselelerinden biri olan demokratikleşme, demokratik açılımı, milli birlik ve kardeşlik projesini, yine kendi milletimizin ve kendi ülkemizin menfaatini gerektirdiği bir üslup, dil, tarz ile müzakere ederiz ve bundan da ülkemiz ve insanımız kazançlı çıkar.''

 

'Olması gereken budur'

Çelik, bir soru üzerine, TBMM'de cuma günü saat 13.00'te yapılması öngörülen ve ''kürt açılımı'' sürecinin ele alınacağı genel görüşmede, AKP adına Genel Başkan ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşacağını bildirdi. Çelik, ''Dünkü TBMM oturumunda yaşanan görüntülerden duyduğunuz rahatsızlığı dile getirdiniz. Bu konuyu millete havale ettiğinizi söylediniz ancak TBMM nezdinde bir girişiminiz olacak mı? AK Parti grubu olarak bu konuda nasıl bir yöntem izleyeceksiniz?'' sorusuna şu yanıtı verdi: ''Grup Başkanı sıfatıyla Sayın Başbakan, Meclis Başkanı'na 'bu görüntülerin TBMM'de olmaması gerektiğini' rica ettiği zaman bile maalesef bu farklı taraflara çekiliyor. Kaldı ki Sayın Başbakan fikrini, olup bitenlerle ilgili tepkisini gizlememiş, dışarıda basın mensuplarına da bunu açıklamıştır. Dolayısıyla sükunet içinde geçmesi... Elbette Danışma Kuruluna katılacak arkadaşlarımız, bunun sükunet içinde geçmesi, Meclisin büyüklüğüne, milletimizin büyüklüğüne yakışır bir vakar ve üslup içerisinde geçmesini elbette talep edeceklerdir. Diğer siyasi parti mensuplarıyla da şüphesiz Danışma Kuruluna gelen diğer grup başkanvekilleriyle de bunu konuşacaklar. Olması gereken budur.''
 

'Daha geniş halk kitlelerine sunacağız'

Hüseyin Çelik, bir diğer soru üzerine, genel görüşmenin yapılabilmesi için karar alındıktan sonra en az 48 saatin geçmesi gerektiğini, bunun da perşembe gecesine denk geleceği için AKP Grubu olarak Danışma Kurulu'na ''Kürt açılımı'' süreci ile ilgili genel görüşmenin 13 Kasım Cuma günü saat 13.00'te ele alınması önerisini getireceklerini ifade etti.

Çelik, ''Kürt açılımı'' süreci konusunda bundan sonra izlenecek yolun ne olacağı sorusuna da şu yanıtı verdi: ''Demokratik açılımın muhatabı millettir, 72 milyon insanımızın hepsidir. Edirne'den Kars'a kadar tüm milletimiz bunun muhatabıdır. Hepimizi olumlu ya da olumsuz etkileyen bir süreç yaşanıyor ülkemizde. Bundan dolayı önce milletin temsilcisi olan milletvekillerine, önce TBMM'ye bunu sunacağız, ardından da daha geniş halk kitlelerine, parti teşkilatlarına anlatmak için elbette bir çabamız olacak. Zaten değişik medya kuruluşlarında yapılan açık oturumlar var. Birebir katılınan programlar var. Bundan sonra da bütün yurt sathında Sayın Başbakanımızın şüphesiz ki il gezileri var. Sayın Başbakanımızın gidemediği illerde bakanlarımız, parti yöneticilerimiz ve milletvekillerimiz, bu sürece elbette katılacaklardır. Biz zaten halkın sürekli arasında bulunan bir partiyiz. Başta Sayın Başbakanımız, bakanlarımız, milletvekillerimiz olmak üzere kendilerini Ankara'ya hapsetmiş, kilitlemiş olan insanlar değildir. Bu süreç devam edecektir. Sayın Baykal'ın şöyle bir eleştirisi daha var: 'Efendim içerikle ilgili yine hiçbir şey yok'... Şunu ifade etmek isterim: 'Bu demokratik açılımın ne faydası var?' diye soracak olursanız, son 4-5 ayda yapılan tartışmaların bizatihi kendisi bile Türk demokrasisi adına büyük bir kazançtır. Sayın Baykal cuma gününe kadar beklerse, eğer sabrı da buna müsaitse -ki olduğunu sanıyorum, eski ve tecrübeli bir politikacı- cuma günü yapılacak açıklamalarda Sayın Baykal'ın, Sayın Bahçeli'nin, genel olarak muhalefetin, 'Türkiye bölünüyor, Türkiye elden gidiyor' senaryolarının bir ham hayalden ibaret olduğunu herkes görecek. Türkiye'nin üniter yapısı asla tartışma konusu değildir. Kimse bir federasyonu, bir otonomiyi tartışmıyor. Türkçenin resmi dil olması noktasında hiç kimsenin şüphesi yok. Başkentin Ankara olduğu, bayrağımızın da ay yıldızlı Türk bayrağı olduğu konusunda hiç kimsenin bir tereddütü yok. Bunlara yönelik AK Parti de bir tartışmanın içinde değildir, olamaz da. Her nedense tribünlere oynama adına, hamaset yapma adına maalesef çok büyük çapta kara propaganda yapılmıştır ama halkımız doğruları öğrenince diyecektir ki 'Bu benim için çocuklarım için olması gerekendir'. Siyaset bugünü idare etme, yarını da inşa etme faaliyetidir. Eğer bugünü idare edemiyorsanız, yarını da inşa etmek için hiçbir projeniz yoksa bu işi yapmamalısınız. Etnisite üzerinden siyaset yapmak ve demokrasinin, özellikle de cumhuriyetimizin temel değerleri üzerinden siyaset yapmak, Atatürk üzerinden siyaset yapmak, onları istismar etmek, onları kendi emellerine alet etmek, bugüne kadar hiçbir insanımıza fayda sağlamamıştır. Cumhuriyetimize, devletimize fayda sağlamamıştır. Bu yönüyle gerek ana muhalefet partisini, gerek MHP'yi bu tavırlarını gözden geçirmeye ve bu konuda daha makul olmaya, daha iş birliği içerisinde olmaya davet ediyorum.''

 

İlgili haberler için tıklayınız:

'Kürt açılımı' cuma günü görüşülecek

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler